Gerçek dosttan istemek

GERÇEK DOSTTAN İSTEMEK

İnsan kendine en yakın gerçek dost olarak Allah"ı bilmeli, istemeli ki istekleri kabul görsün. Çünkü en büyük yardımı kul Yaradanından alır.

Arkadaşlarımı seçerken inancı, kökeni, dünya görüşü  ile hiç  ayrım yapmadım. Öncelikle doğruluğuna ve dürüstlüğüne baktım hep. Kalbi dosdoğru, dürüstlüğünden de hiç şüphe etmediğim, değer verdiğim bir arkadaşım, birgün bana yüreğini açtı, içindeki huzursuzluktan, boşluktan ve hayatında bir şeylerin eksik olduğundan ama bunu kendisinin bile çözemediğinden bahsetti. İlk aklıma gelen içindeki manevi boşluktu. Çünkü gerçek Dosttan uzak, Yaradanına el açmaktan mahrum yetiştirilmişti. Onu ve yetiştiriliş tarzını sorgulamak haddim değildi . Ama ona elimden geldiğince, dilim döndüğünce, kendi  bildiğimce Yaradanımızı anlatmak, dua edip karşılıksız verenden istemesini söylemek görevimdi.

İnançsız değildi, nitekim Allah'ın adını sıkıntıya düşünce zikrederdi. Ona yine dilim döndüğünce anlattım. Allah"ın her kulunun, her söylediğini, içinden geçeni işitip, tek tek ilgilenip, yardımlarını bizden esirgemediğini anlattım.

Hepimizin dua etmeye ihtiyacı olduğunu, duanın en güçlü psikoterapi, rahatlama yöntemi olduğunu, Yaradanımızdan istedikçe ona bir adım daha yaklaştığımızı. Ve O"nunla baş başa kalıp ruhunun aydınlandığını, kendini bir kuş kanadına takılı kalıp uçarcasına özgür hissettiğini anlattım. Dua ederken hissettiğim naçizane duygularımı ona açtım.

Kısa bir süre sonra arkadaşımla tekrar karşılaştığımda, gözlerinin içinin güldüğünü, kalbindeki huzurun yüzüne yansıdığını gördüm. Neticede edilen bir cümle beni çok etkiledi. “Allah her kulu ile tek tek ilgileniyor sanki, artık biliyorum ki içten dua edersem istersem Allahın benden hiçbir yardımını esirgemeyeceğini.İçimdeki huzur ise hiçbir şeye değişilmez” Öyle değilmiydi,  Allah kullarına bir annenin evladına olan sevgi, şefkat, merhametinden sonsuz kere fazlasını vermezmiydi.

Derken; gözlerinden süzülen her inci tanesi dünyanın hangi hazinesine değişilirdi ki.Şu fani dünyanın hazinelerini önümüze serseler, gözlerimizden akan bir damla huzurun yerine geçebilirmiydi ki.

16/01/2008

Bu yazı toplam 1470 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar