YEDİĞİNİZ DOMUZ ETİ OLMASIN

            nevzatlaleli@gmail.com

            Hükümet ne yaptığını bilmiyor -10                                   

            7.Temmuz.2006 tarih ve 26221 sayılı Resmi gazete de, Tarım ve Köy işleri Bakanlığının (2006/31) bir tebliği yayınlanır. “Türk gıda kodeksi çiğ kırmızı et hazırlanmış kırmızı et karışımları” adıyla yayınlanan tebliğinin “Tanımlar Madde 4” de;

a) Kasaplık hayvan: Büyükbaş, küçükbaş hayvanlar ve diğer kasaplık hayvanları,

            b) Büyükbaş hayvan: Sığır, manda ve deveyi,

            c) Küçükbaş hayvan: Koyun ve keçiyi,

            ç) Diğer kasaplık hayvanlar: Domuz, yaban domuzu, at ve tavşanı…” olarak sayıldı. İşte ne olduysa ondan sonra olmaya başlar.

Aksiyon Dergisinin 25.Kasım.2013 tarih ve 990 sayısında verilen bilgiye göre; Dış Ticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirmeler Genel Müdürlüğü verilerine göre domuz yağı ithalatı için başvuran firmalar genellikle sanayi kolunda çalışan büyük firmalar. Müsteşarlık kayıtlarına göre son iki yılda sıvı domuz yağı ve 'diğer domuz yağları' kategorisinde 11 bin 332 kilogram domuz yağı ithal edilmiş, bu ithalat için de 19 bin 892 dolar para ödenmiş.

               Aynı dergi Domuz eti ve ürünleri üretiminde; “Şu anda İstanbul, Bursa, İzmir, Denizli, Aydın, Mersin ve Adana başta olmak üzere Türkiye genelinde 20 civarında domuz çiftliği halen faaliyette. İstanbul'da Ayazağa köyünde büyük bir çiftlik, halen İstanbul piyasasına domuz mamullerinden üretilmiş salam ve sosisleri sürüyor. Haralambi Çerkezo'ya ait bu çiftlik, Ayazağa'nın arkasında bir vadiye yerleşmiş. Çiftlikte çalışanlar çiftlik hakkında bilgi vermek istemiyorlar. Çiftliğin sahibi ve Çerkezo Salam Sosis firmasının sahibi Haralambi Çerkezo ürettiği domuzları kendi imalathanesinde kesip, kendi deyimi ile 'büyük marketlere' veriyor” demektedir.

            BİZE NASIL YEDİRİYORLAR

            Bünyelerinde birçok insanı barındıran Askeriye, hastaneler, okullar, yurtlar ve Özel iş yerleri gibi kuruluşlar genellikle yemeklerini, dışarıda bu işler için kurulmuş Yemek fabrikalarından karşılamaktadırlar.           

Bunlar Yemek fabrikalarına alacakları yemek için bir şartname hazırlamakta ve müessese olarak alacakları yemekte dikkat edilecek şartlarını belirtmektedirler. Tabii ülkemizin Müslüman bir ülke ve insanımızın da Müslüman olması sebebiyle, yemeklerde kullanılacak etin “kırmızı et olmasını” istemektedirler.

            Yemek alacak kurumlar bu kırmızı et tabirinden küçük ve büyük baş havyalarının  (koyun, keçi, inek, dana, deve) etlerini kastetmektedirler. Aslolan da budur. Zira binlerce yıl kırmızı et tabiri bu hayvanların etleri için kullanılmıştır.

            Hâlbuki Yemek fabrikası müteahhitleri ihaleye girdiklerinde işi alabilmek için fiyatını düşürmekte veya bu ihaleden daha çok para kazanmak istemektedir. Hele bir de bunların İslam’la ve Allah korkusuyla alakaları yoksa o zaman Tarım ve Köy İşleri bakanlığının yukarıda verdiğim Tebliğine göre daha ucuza temin ettikleri diğer bir “kırmızı eti” yani domuz etini hazırladıkları yemeğe katmakta bir beis (çekince) görmemektedirler.

            Yukarıda resmini verdiğim 17.Mayıs.2013 tarihli Zaman gazetesi gazetesi “Mehmetçiğe domuz eti ve at eti…” başlığını atarak haberi okuyucusuna duyuruyor.

            Bu ve benzeri haberler üzerine Yemek fabrikasından yemek alan kurumlar, müteahhit firmayı mahkemeye veriyorlar. Müteaahit firma kendisini mahkeme de savunurken; “Efendim…” diyor. “Şartnamede benden kırmızı et istediler. Ben de yemeklere Bakanlığın kırmızı et kapsamına aldığı domuz eti koydum” diyor ve ilave ediyor; “Görüyorsunuz ki ben şartnameye uygun hareket ettim.”

Mahkeme bu savunmaya bir ceza veremiyor ve davayı beraat ettiriyor.

            Haber7.com’un 3.Ağustos.2013 tarihli haberinde Domuz eti ile ilgili ve “Soslu aldatmaca” başlığında şu röportajlar veriliyor;

BAŞ AŞÇI M.Y.: İstanbul'da lüks bir otelde çalışıyorum. Etin kilosu 60 lira. Domuzun kilosu ise 18 lira. Domuz etinin özellikle arka kısmını bir gün önceden sosa batırıyoruz. Ertesi gün kırmızı et diye servis ediyoruz. Böylece otel kâra geçiyor. 

BAŞ AŞÇI D.D.: Marmaris'te büyük bir otelde görev yapıyorum. Burada bırakın domuz eti ile diğerlerini aynı tavada pişirmeyi, herkese domuz eti veriliyor. Kimse yediği etin domuz eti olduğunu bilmiyor. 

BAŞ AŞÇI N.K.: Antalya'da tatil köyünde çalışıyorum. Et diye domuz eti veriliyor. Avcılar yaban domuzunun kilosunu 6 liradan satıyor. Otelin işine geliyor. 

AŞÇI K.İ.T.: İzmir'de 5 yıldızlı bir otelde baş aşçı yardımcısıyım. Yönetmeliğe kimse uymuyor. Domuz etinin piştiği yağda ve tavada diğer etler de pişiriliyor. Kimse denetlemiyor”

İnsanımıza domuz etini meğer kimler yediriyormuş, gördünüz mü? Hükümet bu uygulamasıyla da ne yaptığını bilmediğini bir kere daha ortaya koymuş olmuyor mu?

Bu yazı toplam 1524 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar