Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

ÜNİVERSİTE ÇUBUK’UN SON ŞANSI…

 

Türkiye genelinde açılacak 7 üniversiteden biriside Ankara’da kurulacak olan Yıldırım Beyazıt Üniversite’sidir. Bu üniversite her bakımdan Çubuk’un hakkıdır.

 

Ankara Savaşı; Yıldırım Beyazıt komutasındaki Osmanlı ordusu ile Timur komutasındaki Moğol ordusu arasında Ankara’nın Çubuk Ovası’nda 1402’de gerçekleşen savaştır.

 

Ankara Savaşı; Ankara’nın Kuzey Doğusu’ndaki Çubuk Ovası’nda ve ilçemiz köylerinde yapıldığından, yöremizin tarihi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Yıldırım Beyazıt, Çubuk’la özdeş bir isimdir.

 

            ÇUBUK HEP SAĞ PARTİLERİN KALESİ OLMUŞTUR

 

Çubuk, 14 Mayıs 1950 seçimlerinden beri sağ partilerin kalesi olmuştur. Sadece 1973-1977 döneminde belediye başkanlığını CHP’nin adayı Rifat Gedikoğlu kazanmıştır. O’ da Çubuk eşrafından olduğu için seçilmiştir.

 

Ne yazıktır ki o yıldan beri siyasiler tarafından Çubuk’a hep “Oy Deposu” olarak bakılmış, Çubuk Halkı önceleri ufak-tefek hizmetlerle sonraları da sadaka kültürü ile kandırılmıştır. Tıpkı bir çocuğu elma şekeri ve horoz şekeri ile kandırır gibi.. Hala da kandırılmaya devam edilmektedir. Çubuklular şimdi de kömürle, patates-soğan ile, portakal-elma ile, gıda ve temizlik maddesi ile kandırılıyor.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz “ Biz insanlara olta verip balık tutmayı öğreteceğiz” dese de kazın ayağı hiçte öyle görülmüyor. Bugün ilçede 7 bin aile sadaka kültürü ile geçiniyor. Bir gün bu değirmenin suyu biterse, bunların sonu nice olur bilinmez.  

 

 

ÜNİVERSİTE ÇUBUK’UN HAKKIDIR

 

            Çubuk İlçesi, Ankara Savaşı ile birlikte tarihi önem kazanmıştır.

 

Tarih kitapları; “Ankara Savaşı, Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt (Beyazid) ile Timur arasındaki meydan savaşıdır. 1402 yılında Çubuk Ovası’nda yapılmıştır” diye yazmaktadır.

 

            Savaş öncesi Kalecik-Ravlu (Akyurt İlçesi) üzerinden gelen Yıldırım Beyazıt, Ordugâhını Melikşah Köyü’ne, Timur ise Saray Köyü’nün yakınlarına kurmuştur…

 

            Savaş, bugün Esenboğa Havalimanı’nın batısındaki, Kızılca Köy Deresi’nin Çubuk Çayı’na kavuştuğu; Kutuören, Yazır, Melikşah, İkipınar, Kızılca, Dumlupınar, Sığırlıhacı, Mahmutoğlan, Okçular köylerinin bulunduğu alanda cereyan etmiştir…

 

Yıldırım Beyazıt, Mahmutoğlan Köyü’nde atının (ayağına giren taş nedeniyle) tökezlemesi sonucu yere düşmüş ve esir olmuştur.

 

Yine; Mire Dağı, Böyrek Tepeleri, Çalkaya Tepesi, Bahadır Tepe, Çataltepe (Yarbayırları), Dibek ve Gök Dereleri (Çubuk Çayı’nın kuzeyinde)  savaşta adı geçen yerlerdir.  

 

Savaş’ın gerek hazırlık aşamasında ve gerekse seyri sırasında Yıldırım Beyazıt’ın ordusuna gerekli olan atlardan tutun da, askerin kullanacağı oklara kadar gerekli mühimmatı hazırlamakla görevli köylerin isimleri o tarihten beri başlarında “yıldırım” adıyla anılmaktadır.

 

 Yıldırım Beyazıt ismi Çubukla özdeş hale gelmiştir. Yıldırım Elören, Yıldırım Evci, Yıldırım Aydoğan,  Yıldırım Okçular, Yıldırım Çatokçular, Yıldırım Çatak, Yıldırım Hacılar bunlardan birkaçıdır.

 

 Ankara Savaşı’nın, Çubuk’ta olduğuna dair diğer bir kanıt da Timur’la ilgili olanlardır. Timur’un ilçemizdeki eseri,  kızı Melikşah adına  Melikşah Köyü’nde,   yaptırdığı açık hava hamamıdır.

 

Yine Timur’un komutanlarından Esenboğa’nın adından (Esenboğa), Mahmut Han’ın adından (Mahmutoğlan) isimleri yerleşim birimlerine verilerek dünden bugüne ulaşması sağlanmıştır.

 

Bu savaş Ortaçağ’ın en büyük ve en kanlı meydan savaşıdır.  200 bin’den fazla Türk askeri birbiri ile savaşmıştır. Çubuk Ovası’nı kana boyayan bu savaşta iki taraftan 60 bin Türk askeri şehit olmuştur. Muharebenin olduğu yerlerde, yüzyıllar geçmesine rağmen özellikle Melikşah’ta savaşın izleri hala kaybolmamıştır. Yine Yazır, Melikşah, Kutuören, Kızılca, İkipınar ve Dumlupınar köyleri arasında bulunan (Çalıntepe Mevkii’nde) kalıntılar mevcuttur.

 

            Görüldüğü gibi Çubuk Ovası sonuçları çok kötü de olsa, buram buram ‘Ankara Savaşı’ kokmaktadır. Koskoca Çubuk Ovası, Yıldırım Beyazıt ve Timur’un hatıraları ile dopdoludur…

 

Ayrıca; Kurulacak Üniversite’nin alanı Yıldırım Beyazıt Mahallesi’ndedir. İlçede Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu vardır.

 

                        ÇUBUK HER YÖNÜYLE ÜNİVERSİTE İÇİN HAZIR

 

         Yurtiçi, yurtdışı ve şehir içi ulaşım kolaylığı;

-          Esenboğa Havalimanı,

-          Protokol yoluna bağlanan 6 şeritli bölünmüş yol,

         Arazi ve Binalar;

-          1800 dönüm arazi, tamamı ağaçlandırılmış.. 350 dönümü 50 yıllık yetişmiş ağaçlara sahip,

-          Bu alan içinde amaca uygun binalar mevcut,

-          Ayrıca öğrenci yurt binaları hazır.. 500 kişi kapasiteli yurt binaları hazır, 700 kişilik binalar ise 2011’de yapılacak…

         Kuruluş Çalışmaları için onlarca akademik kadro hazır.

         Başta Çubuk Halkı olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, siyasi partiler, işadamları ve yöneticiler her türlü katkıya hazır.

 

 

ÇUBUK ÜNİVERSİTE İÇİN UYGUN

 

            Milli Eğitim Bakanlığı’ndan YÖK’e, “Çubuk İlçesi, ‘Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ için uygundur” yazısı da gitmiş.

 

            Görüldüğü gibi üniversitenin Çubuk’ta kurulması için her türlü ortam hazır. Çubuk halkı da kendini Üniversite’ye odaklamış durumda.. Üniversite, Çubuk ve Çubukluların  olmazsa olmazıdır. Üniversite, gerileyen ve kaybolmaya yüz tutmuş Çubuk ekonomisini ayağa kaldıracak can simididir.

 

            Üniversiteyi isteyen Polatlı, Sincan, Gölbaşı, Kazan ve Pursaklar gibi ilçelerin ekonomik alternatifleri vardır. Çubuk’un ise alternatifi yoktur. İlçenin tek kurtuluşu Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin kurulmasına bağlıdır. Yoksa Çubuk’u karanlık ve korkulu günler beklemektedir.

 

 

ÜNİVERSİTE BULUNDUĞU YERİN TARİHİ VE KÜLTÜRÜ İLE ANILIR

 

            Her üniversitenin adının bulunduğu yöre ile ilgili tarihi ve kültürel bir bağlantısı vardır. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin de bir özelliğinin olması gerekir.

 

Nasıl bir “Satı Kadın” ismi Kazan ilçesi için özdeş hale geldiyse, “Yıldırım Beyazıt” ismi de Çubuk ile özdeştir. Ankara’da kurulacak olan üniversitenin adı “Satı Kadın Üniversitesi” olsaydı. Hiç kuşkusuz bu üniversitenin Kazan’da kurulması ve Ankara’nın diğer ilçelerinin de bu karara saygı gösterip Kazan İlçesini desteklemeleri gerekirdi.

 

Oysa Ankara’da kurulacak üniversitenin adı “Yıldırım Beyazıt Üniversitesi”dir. Ankara’nın diğer ilçelerinin kurulacak üniversite için Çubuk’u adres gösterip, onların hakkı demeleri gerekirken, ne hazindir ki yerli yersiz herkes bu üniversiteye sahip olmak istiyor. Çünkü Çubuk, Ankara’nın oldum olası üvey evladıdır. Çubuklunun kafasına vurun ekmeğini alın!.. Çünkü Çubuk oy deposudur, ceketinizi ve hatta odunu aday gösterin hemen seçilsin!.. Kusura bakmayın ama, siyasiler Çubukluya hep bu gözle baktı. Çubuklular, sürekli hakir görüldü.

 

Hal böyle olunca Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin; Polatlı’da, Sincan’da, Mamak’ta, Gölbaşı’nda, Pursaklar’da ve Kazan’da ne işi var?  

 

 

 

 

 

 

ÇUBUK ÇOK ŞEYLER KAYBETTİ

 

Tarihi ve kültürü çok zengin ve eski bir yerleşim yeri olan Çubuk İlçesi kuruluşundan bu yana tıpkı Osmanlı İmparatorluğunun parçalanma dönemi gibi çok şeyler kaybetti. Bu gidişle kaybetmeye de devam edecek. Artık bu makûs tarihine dur demek gerekiyor.

 

Çubuk İlçesi kuruluşundan (1902), 1990 Mayıs’ına kadar 104 pare köy ve iki nahiyeden (Sirkeli ve Akyurt) ibaret iken 1990 Mayıs’ında parçalanmaya başlamıştır. İlk olarak 1990 Mayıs’ında Akyurt Çubuk’tan ayrılmış, geçtiğimiz yıl Sirkeli, tarihte ilk olarak Çubuk Kazasına bağlı bir köy iken, 1987 yılında belde olan ve hızla gelişip kentleşerek 2008 yılında ilçe olan ve bugün nüfusu 80’bini geçen Pursaklar’a bağlanmış, Esenboğa ise Pursaklar’a tam bağlanacakken son anda direkten dönmüştür. Siyasilerimiz Sirkeli’yi kaybetmenin üzüntüsünü unutmuş, Esenboğa’yı kurtarmanın zafer sarhoşluğunu yaşamışlardır.

 

            Akyurt’un ilçe olması sonucu o zamana kadar Çubuk’a bağlı olan o yöredeki tüm fabrika ve işletmeler Akyurt’ta kalmış, bu suretle Çubuk büyük bir ekonomik gücünü kaybetmiş, ekonomik yönden hızla fakirleşmeye başlamıştır. Bugün Akyurt’ta 92 fabrika ve 232 adet de küçüklü büyüklü işletme vardır. Buna karşılık Çubuk’ta ise bir fabrika bile yoktur.

 

            Akyurt’un ilçe olmasında katkı ve desteği olan birtakım siyasiler ise, ne hikmettir bilinmez Çubukluların baş tacı olmuş,  hatta o insanlardan birisinin adını bir kuruma bile vermişlerdir.

 

            Çubuk ve Çubukluların kaybettikleri bunlarla sınırlı kalmadı. Kaybetmeye devam ediyoruz.

 

            23 Temmuz 2004 yılında “Metropol İlçe” olduk. Çubuk ilçesi konut ve tarım bölgesi oldu. Ama bu vasıflarını da bir bir kaybetmeye başladı Önce, “1000 Konutluk TOKİ Projesini” Çankırı’ya kaptırdık.

 

Arkasından üniversite kurulması amacıyla Askeri Garnizon’un olduğu yer Gazi Üniversitesi’ne “Yerleşke” olarak verildi. Bu nedenle Çubuk Alayı, 2005 Mayıs’ında Çankırı’ya taşındı. Çubuk Halkı ve siyasiler Çubuk Alayı’nın Çankırı’ya gitmesine seyirci kaldı. Oysa Çubuk Alayı, Çubuk ekonomisi için bir velinimetti.

 

 Gazi Üniversitesi yerleşkesine, tam 4 yıllık fakülteler ve yüksek okullar beklerken buraya gele gele iki yıllık 2 yüksek okul geldi. Bu okulların da Çubuk ve Çubukluya bir faydası yok.

 

            Şimdilerde tarım alanları Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal tesis bölgelerine dönüştürülmektedir.

 

            Türkiye’de bir ilk olarak Çubuk’ta kurulması düşünülen “Hayvancılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” projesi çalışmaları ise şu anda durmuştur. Bu zihniyetle bu projede elimizden kaçacaktır. Çünkü yanlış politikalar yüzünden ilçede faaliyet gösteren 2 bin 500, 5 bin baş besisi olan büyük besiciler birer birer Çubuk’u terk etmekte ve Polatlı ve Susuz’a (Ankara) gitmektedirler. OSB Projesi de başlamadan bitecek gibi.. 

 

            Yarın üniversite gelmezse kim bilir Yenice, Esenboğa, Güldarpı Mahallesi de Pursaklar’a bağlanacak, kim bilir Akkuzulu Mahallesi de hızla kentleşen Akyurt İlçesine bağlanacaktır. Çubuk’un mücavir alan sınırı da belki Yazır Yolu’na kadar geriler. Çubuk’ta bu suretle, modern ve çağdaş bir turizm ve üniversite kenti olacakken bir köye dönüşebilir. Siyasilerimizin bunu böyle düşünmeleri gerekir.

 

            Bunların yanı sıra ilçe içinde faaliyet gösteren işyerleri de ekonomik kriz yönünden birer birer kepenk indirmeye başlamıştır.

 

            İlçede askerliğini bitiren gençler, özellikle de üniversite mezunları işsiz. Siyasiler ve ilçenin yetiştirdiği bürokratlar ilçenin işsiz gençliğine sahip çıkmıyorlar. İlçede kurulması düşünülen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi hem ilçe ekonomisi ve hem de gençlik için ilaç olacaktır.

 

 

            ÇUBUKLULAR AK PARTİ’YE VEFASINI FAZLASIYLA GÖSTERDİ

 

Çubuk dün sağ partilerin bugün de AK Parti’nin kalesi olmuştur.

 

Çubuk Halkı, 3 Kasım 2002’den günümüze AK Parti’ye olan vefasını fazlasıyla göstermiştir. Göstermeye de devam etmektedir.

 

3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde AK Parti’nin Çubuk’ta aldığı oy oranı % 64,85 idi. Bu oranla Çubuk, Türkiye çapında Konya’ya bağlı Karatay’dan sonra AK Parti’ye en fazla oy veren ilçe unvanını aldı.

 

28 Mart 2004 Yerel Seçimlerinde AK Parti Çubuk Belediye Başkan adayı Adem Tuğluca ile geçerli oyların % 56,00 sını almıştır.

 

22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nde AK Parti’nin oy oranı % 72,70 idi.

 

21 Ekim 2007 Cumhurbaşkanlığı referandumunda Çubuk % 83,00 evet oyu vermiştir.

 

29 Mart 2009 Yerel Yönetim Seçimlerinde: Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde; AK Parti adayı Melih Gökçek’in aldığı oy aldığı oy 28.553 ve oy oranı % 63,75, Çubuk Belediye Başkanlığı seçiminde; AK Parti adayı Lokman Özden’in aldığı oy 20.346 ve  oy oranı % 48,12’idi.

 

            12 Eylül referandumunda da büyük bir ihtimalle “Evet” oylarının oranı % 70-80 arasında olacak gibi görülüyor.

 

Yukarıda da görüldüğü gibi Çubuklular AK Parti’ye vefasını beklenenden fazla göstermiştir.

 

Şimdi vefa gösterme sırası AK Parti kurmaylarında.. Bir başka ifade ile top onlarda..

 

 

                        AK PARTİ KURMAYLARI ÇUBUK’U HEP SÖZLE DESTEKLEDİ

 

            AK Parti kurmayları, Üniversite konusunda Çubuk’u hep sözle destekledi. Şimdi icraat zamanı..

 

            Ankara’daki 5. Devlet Üniversitesi’nin Çubuk’ta kurulmasına dair Hükümet yetkilileri ve AK Partili siyasiler tarafından verilmiş sözler ve destekler vardır.

 

            AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara 2. Bölge Milletvekili Salih Kapusuz geçtiğimiz aylarda Çubuk İlçe Kaymakamı Meftun Dallı ve Belediye Başkanı Lokman Özden’le birlikte ‘Çubuk Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi’nde incelemelerde bulundu. Sonrada Çubuklulara çok önemli bir müjde verdi. Kapusuz, “Bakanlar Kurulu kararı ile bu yıl ülke çapında 7 devlet üniversitesi kurulacak. Bunlardan biriside Ankara’da olacak. Adı da “Yıldırım Beyazıt Üniversitesi” olacak ve Çubuk’ta kurulacak” demiştir.     

 

Kapusuz’un bu açıklamasının ardından Gölbaşı, Mamak ve Kazan İlçeleri de kendilerince üniversite konusunda umutlanmış olacaklar ki hemen harekete geçtiler.

 

            Özellikle Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk ulusal bir gazeteye verdiği demeçte, Ankara’da kurulması düşünülen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne talip olduklarını söyleyerek, “Bizimle birlikte Mamak ve Gölbaşı da büyük bir yarış içerisinde Mademki Ankara Savaşı bu bölgede oldu. O halde biz bu projeye daha uygunuz diye düşünüyorum” demiştir.

 

            Ankara’da Satı Kadın Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulacak dense, Satı Kadın’ı bilenler hiç şüphesiz bu üniversite Kazan İlçesinin hakkıdır der.  Ama Ankara’da kurulacak Üniversite’nin adı Yıldırım Beyazıt Üniversitesi.. Bu da Çubuk’un hakkıdır.

 

Birazcık tarih bilgisi olanlar hatırlayacaklardır. Bilmeyenlerde ansiklopedileri, tarih kitaplarını karıştırsınlar, hatta Web sitelerine girsinler Ankara Savaşı nerede olmuş?

 

            Çubuk’ta üniversite kurulması çalışmaları son yıllarda sürekli gündemde kalmış ve sözlü destekler aralıksız hep devam etmiştir.

 

Geçtiğimiz yıl Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek; Belediye Başkanımız Lokman Özden’in de aralarında bulunduğu AKP’li 10 belediye başkanı ile yaptığı bir toplantıda bir ara, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’la telefonla görüşür. Sonrada başkanlara dönerek, “YÖK Başkanı üniversite konusunda olumlu düşünüyor. Bu konuya bölge milletvekilleri ve bakanlar da vakıf.. YÖK Başkanı, “Ben üniversiteyi kuracağım” diyecek. Gökçek de Çubuk belediye Başkanını göstererek, Lokman’a hayırlı olsun” diyecek, olay bu…” demiştir.

 

               Geçtiğimiz yıl YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan kendisini ziyaret eden Çubuk Kaymakamı Meftun Dallı ve Belediye Başkanı Lokman Özden’e, “Çubuk’ta müstakil üniversite kurulmasına destek vereceğiz” demişti.

 

            Yine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisini ziyaret eden Çubuk İlçe Teşkilatı başkan ve üyelerine, “Çubuk’a bir üniversite değil, iki üniversite feda olsun” demiştir.

 

            Yine, AK Parti 2. Bölge milletvekillerinden Aşkın Asan, Yıldırım Beyazıt Üniversite’nin Çubuk’ta kurulmasına sıcak bakmaktadır. Keza AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve 2. Bölge milletvekili Haluk İpek ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan da Çubuk’u destekleyenler arasındadır.

 

 

                                    BAŞKANLAR GEMİLERİ ŞİMDİ YAKMALI

 

            Görüldüğü gibi her şey Çubuk ilçesinin lehinedir. Üniversite Çubuk’un hakkıdır. İşin yüze yüze kuyruğuna gelinmiştir. Bundan sonra kaybedersek çok yazık olur. Bunun için AK Parti Çubuk İlçe Başkanı ve Belediye Başkanı kartları çok açık oynamalıdırlar. Çünkü olay Çubuk’un var veya yok olma savaşıdır. Bir başka ifade ile Çubuklunun, evlatlarımızın ve hatta torunlarımızın geleceğinin söz konusu olduğu bir savaştır.

 

            Yıldırım Beyazıt Üniversitesi her yönüyle Çubuk’un hakkıdır. Çubuk’tan başka bir alternatif bile düşünmek abeste iştigaldir. Çubuk, Kuzey’in çıkmaz sokağıdır. Çubuk şayet Kuzey’in “Parlayan Yıldızı” olacaksa Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Çubuk’ta kurulmalı ve Hükümet yetkilileri tarafından 12 Eylül referandumundan önce de Çubuk halkına ivedi olarak hemen açıklanmalı..

 

Çubuk Halkı, 12 Eylül 2010 “Anayasa Değişikliği Halk Oylaması”nda büyük bir ihtimalle % 70-80 “Evet” oyu vererek AK Partiye olan sadakatini ve vefasını sürdürecektir. Çünkü gidişat böyle..

 

Her seçim sürecinde iktidarlar yerleşim yerlerine birtakım hizmetler götürürler. Çubuk bu konuda hep üvey evlat muamelesi görmüştür. Çubuk iktidar partilerinin hep “OY DEPOSU” olmuş, şimdiye kadar da gözle görünür, dişe dokunur bir hizmet almamıştır. Yapılan hizmetlerde hep asli görevlerdir.

 

 Çubuk makûs talihini bu defa kırmalıdır. 12 Eylül referandumu bu konuda tarihi bir fırsattır. Hem de son fırsattır. Çubuklu bunu iyi değerlendirmelidir. Siyasilerden net ve doğru sözü almalıdır.

 

Çubuklu siyasiler artık “Sünlü’ye Kadar Siyaseti” bırakıp, Ankara’ya açılmalı, masaya vurmalı ve kendi varlığını göstermelidir. İş işten geçtikten sonra masaya vurmak, harakiri yapmak veya gemileri yakmak hiç kimseye yarar sağlamaz. Çubuk her zaman olduğu gibi hayal kırıklığına uğrar.

 

Hükümet yetkilileri referandum öncesi Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Çubuk’ta kurulacağını Çubuklulara müjdelemelidirler.

  

Belediye Başkanı Lokman Özden geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili olarak makamında yaptığı bir açıklamada; “Üniversite’nin Çubuk’a gelmesi konusunda hemen herkesle görüştük. Görüşmelerimiz hep olumlu geçti. Herkes Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Çubuk’ta kurulacağı konusunda neredeyse hem fikir. Gelmemesi bende çok büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Bunu düşünmek bile istemiyorum. İlçenin âli menfaatleri için harakiri yapmak gerekirse, harakiri yaparız. Gemileri yakmak gerekirse, gemileri de yakarız” demişti.

 

Bence başkan gemileri daha önce yakmalı.. Tavrını şimdiden açıklamalıdır. Hatta bu konuda AK Parti Çubuk İlçe Başkanı Dr. Tuncay Acehan ve ilçe yönetimi de Başkan Özden’le hemfikir olmalı.. Yoksa yarın çok geç olabilir. Çünkü üniversitenin Çubuk’a gelmemesi Çubuk’un bittiği, tüm hayallerinin söndüğü gündür.

 

TARİH BİZDEN HESAP SORAR

           

Ey yöneticiler ve yönetmeye talip olanlar; Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Çubuk’tan başka bir yere kurulursa atalarımızın kemikleri sızlar. En önemlisi de “TARİH BİZDEN HESAP SORAR”.

 

            Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Çubuk’un hakkıdır. Çubuk’a yakışır. Bu üniversitenin Çubuk’ta kurulduğu gün büyük bir devrimin başladığı gündür.

 

            AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve 2. Bölge Milletvekili Salih Kapusuz, 24 Ağustos 2010 Salı günü saat 19.00’da ziyaret için gittiği Çubuk Platformu’nda Dernek üyelerine hitaben yaptığı konuşmada 12 Eylül referandumu ile ilgili olarak yüzde 90’ “Evet” verin tarihe geçin” dedi.

 

            Oysa Çubuk Halkı, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinden bu yana verdiği yüksek oranlı oylarla AK Parti’ye vefa borcunu fazlasıyla ödemiştir.  Bu suretle siyasi tarihe de geçmiştir.

 

Tarih yazma sırası AK Parti Hükümeti’ndedir. AK Parti kurmayları, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Çubuk’ta kurulacağını açıklamalı, hem de bunu referandumdan önce açıklamalı.. Bu suretle Çubuklulara hem vefa borcunu ödemiş olur ve hem de ismini Çubuk’un tarihine altın harflerle yazdırır. Çubuklular da onların heykelini diker…

 

Yoksa AK Parti kurmayları çok büyük bir vebal altında kalır… Çubuklular onları affetse bile, tarih affetmez…  

 

EY SİYASİLER, ÇUBUK VE ÇUBUKLULARI, HALA HOROZ ŞEKERİ VE ELMA ŞEKERİ İLE KANDIRMAYI ARTIK BIRAKIN .. ÇUBUK İÇİN BÜYÜK DÜŞÜNÜN ...

 

Bu yazı toplam 5070 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum