HIRKA, EYYÜP SULTAN VE FATİH…


İstanbul,
Gerçekten bambaşka bir şehir,
Sanırım 15 milyonu bulan nüfusuyla her saniyesi hareketli bir şehir.
Bizlerde bir ziyarette bulunduk, dört günlük bir gezi yaptık koca İstanbul’da.
Feshane’si, Çamlıca’sı, Pierre Loti’si, Sultan Ahmet Meydanı ve Beyazıt Meydanı ile muhteşem bir görsel ziyafet yaşadık.
Ancak, hiç unutmayacağım, hayran kaldığım ve çok etkilendiğim üç mekan var. Anlatmak çok zor olacak ama deneyeceğim.
İlk önce Hırka-i Şerif Camii ve tabii ki Yüce Peygamberimizin Veysel Karani hazretlerine hediye ettiği mübarek hırkası.
Hırka ziyaretine yurdun dört bir tarafından gelen yüzlerce insan ile birlikte katıldık. Muhteşem bir manevi hava vardı ve bizde bu havayı teneffüs ettik. Yeni düzenlemesi ile ziyaret daha kolay olmuş ve hırka daha net bir şekilde görülebiliyor.
Peygamber Efendimizden gelen bir esinti, O’nun eli değmiş, O’nun kokusu sinmiş, O’ndan bir miras… Aman Allah’ım sanki başka bir aleme geçiyorum. O’nun hırkası bile yetiyor bizleri mest etmeye…
“Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
”(NFK)

İftardan sahura, sahurdan sabah namazına kadar hiç bitmeyen enerjisi ve bereketiyle Eyyüp Sultan Camii, türbesi ve meydanı…
Cenab-ı Allah (C.C.) Eyyüp El Ensari hazretlerinin yüzü suyu hürmetine olsa gerek oraya bir bereket vermiş. Hem maddi hemde manevi bir bereket. Meydanda insanlar iftar ediyor, namaz kılıyor, sahura kadar orada kalıyor, sahur yemeğinin ardından sabah namazını kılmak üzere camiye akın ediyor. Bizlerde iftar sonrası yerimizi aldık, o güzel mekanda oluşan manevi atmosfere kendimizi bıraktık. Sahura kadar bu gün kadar hiç yaşamadığım hayranlığı orada yaşadım. Ve sabah namazı, Eyyüp Sultan Camii her zamanki gibi tıklım tıklım dolu ve okunan Kur’an-ı Kerim büyük bir ferahlık veriyor insanlara. Büyük bir huşuu içerisinde kılınan sabah namazından sonra camiden çıkıyoruz. Dışarıda mahşeri bir kalabalık, cemaat caddeye taşmış. Bir düşünce alıveriyor beni, Bir sahabe böyle bir kalabalık cemaate vesile olabiliyorsa acaba peygamberin mekanı nasıldır? “Ya Rab, bizlere de nasip et.”
Yüce Peygamberi evinde misafir eden Yüce insan, büyük sahabe, bizleri de misafir ediyor yüzlerce insanla birlikte. Bu ne büyük bir mutluluk Ya Rabbi. Dualar ve gözyaşları… başka ne denilebilir ki…

Ve Panorama 1453…
Şaheser bir eser. İstanbul’un fethi bu kadar muhteşem anlatılabilir. O kadar güzel, o kadar anlamlı ve o kadar görsel bir şaheser olmuş ki hayranlığımızı gizleyemedik. Büyükşehir Belediyesi büyüklüğünü göstermiş ve bu güzel eseri sunmuş. Gökyüzünün tasvirinden savaş meydanının dehşetine ve fethin her anı adeta yeniden yaşanıyor. Büyük bir hayranlık ve şaşkınlıkla izliyoruz bizler gibi şaşkın şaşkın gezip duran kalabalıkla. Dışarı çıktığımızda sadece bir söz çıkıyor dudaklarımızın arasından “bu nasıl bir şey böyle… muhteşem”
Fatih’i andık, 21 yaşında dünyayı dize getiren büyük patişahı, yıkılmaz denilen surları yıkan, aşılmaz denilen dağları aşan ve girilmez denilen Haliç’e giren büyük insanı. Minnet duygularımızı bir kez daha yansıttık büyük komutana, “siz olmasaydınız nice olurdu bizim halimiz.”

Gerçekten çok güzel bir geziydi. Sultan Ahmet’te Cuma namazı kılmak, Çamlıca’da mısır yemek (Geç gittiğimiz için çay kalmamıştı) ve boğazı seyetmek, Pierre Loti’de Haliç’e neden Altın Boynuz dendiğini tartışmak ve çay içmek, Heybeliada’da Marmara denizinden esen rüzgarın ferahlığını yaşamak ve İstanbul’u izlemek, inanılmaz trafiğinde otomobil ile seyehat etmek, feshane’de zaman geçirmek ve geceleri uyumamak yaşadığımız diğer güzelliklerdi. Dolu dolu geçen dört günün ardından memleketimize, evimize döndüğümüzde anladık ne kadar yorulduğumuzu ve ne kadar uykusuz olduğumuzu.
İsimlerini vermeyeceğim amma bu gezimizde bize refakat eden, bizi bu gezimizde yalnız bırakmayan dört değerli insana da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Onların sayesinde gezi amacına ulaştı ve bir değer kazandı. Bu geziyi ve bizi gezdiren kişileri herhalde hiç unutmayacağız.
Gezmediyseniz mutlaka gezin, gezdiyseniz bir daha gezin, hoşçakalın.
 

Bu yazı toplam 3640 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.