Müseylemenin Sonu

   O kadar zor bir çağda yaşıyoruz ki. Müslümanlığı hakkıyla yaşamak elde kor tutmaktan daha zor. Etrafımızda yalancılar, dolandırıcılar o kadar çok ki. İşin kötüsü bunu İslam adına Din adına yapanlar var. Ahir zamana yani kıyamete adım adım yaklaşıyoruz, ve kıyamet alametlerinin çoğu vuku bulmakta. Tabiî ki en doğrusunu Yüce Rabbimiz bilir. Bizim kaynağımız sadece Kur\'an ve Hadislerdir. Hani Efendiler Efendisi veda hutbesinde diyor ya:      “Mü'minler!
Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir.”

İşte Peygamber Efendimizden sonra çoğalmışlardı yalancılar…

Ama biz bilinçli birer Müslüman olarak kanmamamız gerekiyor bu safsatalara ve kahvede oturan insandan bile sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Yarın huzura çıktığımız zaman cevabımız geçkin olsun. Bizi kandırdılar demeyelim.

   Yalancı peygamberler hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz bilmiyorum. Ama sakın buralarda yok demeyin, her an karşınıza çıkabilir. İsim yada adres vermek istemiyorum. Gereksiz insanlara cevap hakkı doğmasın diye…

   Peygamber Efendimiz zamanında çıkmaya başlamıştı bu insanlar. Bakın Asr-ı saadetten bir örnek;

“Peygamberimiz, hicretin 7. senesinde, basta Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu olmak üzere dünyanın en büyük devletlerine tebliğ mektupları göndermiş ve kendilerini İslâmiyete dâvet etmişti. Efendimizin teşebbüsü, sonunda beklenen neticeyi verdi ve insanlar, akın akın Müslüman olmaya başladı. Bu gâye ile Medine'ye gelen Benî Hanife kabilesinin temsilcileri arasında, Müseylime adında birisi vardı. Edebî yönü oldukça kuvvetli olan bu şahıs, Müslümanları gördükten sonra onlara karşı duyduğu kıskançlığı, kendisini büyük bir felâkete sürükleyecek şekilde izhâr etti ve peygamber olduğunu ileri sürerek, kavminin Efendimize değil de kendisine tâbi olmasını istedi.

Müseylime'nin bu iddiası bazı münâfıkların da yardımıyla kuvvet buldu ve Benî Hanife kabilesinin birçoğunu dininden döndürdü. Yalancı Peygamber Müsellime, sonraları daha da ileri giderek Efendimiz'e (S.A.V.) su meâlde bir mektup yazdı:

"Allah"ın Resulü Müseylime'den, yine Allah"ın Resulü Muhammed'e, Sana selam olsun. Ben, seninle birlíkte peygamberlik vazifesine ortağım. Yeryüzünün yarısı bize, yarısı da Kureyş Kabilesine âittir. Ancak Kureyş haddini asan bir kavimdir."

Peygamberimiz bu satırları okuyunca, onu getiren elçilere:

"Eğer elçilerin öldürülmeyeceğine dâir bir kâide olmasaydı, sizin boynunuzu vurdururdum" demiş ve Ubeyy bin Kaab'a yazdırdığı aşağıdaki mektubu, Müseylime'ye göndermiştir. (Mektubun son cümlesi, tam olarak okunamamıştır.)

"Rahman ve Rahim olan Allah' in adıyla; Allah"ın Resulü Muhammed'den, yalancı peygamber Müseylime-tül-Kezzab'a . Selâm, hidayete tâbi kimseler üzerine olsun. Bundan sonra bilesin ki, yeryüzü Allah'ındir. Onu, kullarından dilediğine ihsan eder. Hüsn-ü akıbet ise, muttakilerindir.(Allah'tan korkan mümin kullara aittir.) Sen ve beraberindekiler eğer tövbe eder seniz, Allah da seni ve seninle beraber tövbe edenleri affeder."

···

Uhud harbinde Hz. Hamza"yı şehid eden Hz. Vahsi, sonradan Müslüman olmuş ve Hz. Ebubekir zamanında Halid Bin Velid komutasındaki bir orduda yer alarak Müseylime' nin askerleri ile çarpışmıştı. Hz. Vahsi, bu savaşta Hz. Hamza' yi şehid ettiği mızrağı kullanarak Müseylime'yi öldürmüş ve Hz. Hamza'ya mukabil olmasını istediği bu hareketiyle Allah'tan affını istemiştir.

   Ve bugün var olan bu şarlatanlara gereken cevabı vermemiz gerekiyor zannedersem. En güzel cevap, Müslümanlığı çok güzel yaşayarak olsa gerek.

Bu yazı toplam 2090 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum