#SADIK TÜRKMEN</p> Kur'an ve İnsana Dair!

#SADIK TÜRKMEN

Kur'an ve İnsana Dair!

Kadın ve Erkek Nefsinin arasındaki fark, işte o ince çizgi?!

~ "Erkeğin nefsi bakmaya, kadının nefsi fark edilmeye meyillidir.

Erkek bakmamakla, kadın görünmemekle imtihandadır!"

Bu çok önemli bir tespittir ve Ayet ile yüzdeyüz örtüşmektedir?!

Bu tespiti Twitter'dan takip etmediğim ancak bugün önüme düşen bir Sayfa Sahibinden alıntıdır. Bu güzel tespitinden sonra kendisini (tabi izni olmadan) takibe aldım. Eminim daha pek çok güzel tespitlerle karşılaşacağımı ümit ederek?!

@Tecerrut_0 'a çok teşekkür ediyorum, yüreğine sağlık.

Allah'ın adıyla

Nur 30

MÜMİN ERKEKLERE söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar iffetlerini / namuslarını (kalplerini, gönüllerini, akıl sağlıklarını şeytanın attığı kötü duygu ve düşüncelerden) korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir / temizdir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

https://www.sadikturkmenmeali.com/nur-30/

Nur 31

Mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ırzlarını / iffetlerini (kalplerini, gönüllerini, akıl sağlıkları şeytanın attığı kötü duygu ve düşüncelerden) korusunlar. Zorunlu olarak / kendiliğinden görünenler[1] dışında ziynetlerini (maddi ve manevi takılarını / süslerini) göstermesinler. (Başlarına örttükleri) örtülerini[2] göğüslerinin / yakalarının üzerine kadar salsınlar. Takılarını kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Allah’a teslim olan kadınlardan, mâlik / sahip / egemenliklerinde / yönetimlerinde[*] olduklarından, güvenilir hizmetçilerden ve henüz takıların değerini bilmeyen çocukların dışında hiç kimseye göstermesinler.[3] Gizledikleri takılar bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler hep birlikte tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz!

______________________
[1] Kadının açıkta kalan, kendiliğinden görünen yerleri yüzü, elleri ve ayaklarıdır. Bir ayette Nebimize hitaben şöyle buyurulmuştur: “Bundan sonra güzelliği çok hoşuna gitse bile artık bir kadınla evlenmen… sana helal değildir…” (Ahzab 33/52). Müminlere de şöyle buyrulmuştur: “Hoşunuza giden kadınlardan … nikahlayın” (Nisa 4/3). Kadının hoşa gitmesi için, öncelikle yüzünün görülmesi gerekir. Ayrıca kadın, tanınacak şekilde giyinmelidir (Ahzab 33/59). Abdest alırken yüzünü, ellerini ve ayaklarını açma ihtiyacı duyacağından buralar da “açıkta kalan kısım” tanımına girer (Maide 5/6). Dolayısıyla kadın, yüzü, elleri ve ayaklarını açabilir.

[2] Burada, ayetin orijinalinde  / metinde baş kelimesi geçmiyor, doğrudur. Ancak örtü deyince ilk akla gelen bir hanımefendinin başı / kafasını anlamak ta mümkün. Bilindiği üzere ‘hamr’ kelimesi aklı örtmek, burada ‘humur’ olarak geldiğinde de başı örtmek olarak anlaşılır. Başörtüsü takınan bir bayan, başını örttükten sonra kalan kısmını göğüslerinin üzerine giydiği dış giysisinin üzerine salabilir. O dönemde muhtemelen sütyen diye bir şey belki de yoktu, Allah bilir. Müslüman kadınlar dış giysi olarak üzerlerine aldıkları giysilerini giysiler de göğüsleri belirgin olarak farkediliyordu ki, Allah; örtülerinizi göğüslerinizin üzerine kadar salın, buyurdu.

[3] Burada kadının ziynetinden olan süs eşyalarının gösterilmemesi meselesi hırsızlığa karşı alınmış bir önlem olabilir. Ziynet; süslenecek, bezenecek ve donanacak şeye denir. Kadının ziyneti olarak düşünüldüğü zaman takıları, giyimi ve kuşamı anlaşı­lır. Bunların alımı satımı, üretimi ve başkalarına gösterilmesi konu­sunda bir yasak bulunmadığına göre burada anlaşılması gereken yasak, bu ziynetlerin bulunduğu organların açılmamasıdır. Bazıları ziynetin, dış elbise olduğunu söyler. Dış elbise, hem kadının hem erkeğin ziynetidir (A’raf 7/31). Süs eşyasının takılması da yasak değildir. (A’raf 7/32) Kadın, insanlar için ziynet kılındığından (Al-i İmran 3/14) bu ayetteki ziynet, kadına özel güzelliklerden başka bir şey olamaz. Ayette geçen “gizledikleri ziynetleri” ifadesi de bu anlamı destekler. Çünkü kadın, vücudu örtülü olduğu halde dans ederek, oynayarak, sesiyle veya yürüyüşüyle gizli güzelliklerinin bilinmesini sağlayabilir.

[*] ma مَا
meleket مَلَكَتْ
eymanuhunne أَيْمَانُهُنَّ

Sağ elinizin sahip olduğu ya da oldukları Kur’an’da ‘sağ’ genelde ‘güç kuvvet’ anlamında kullanılır: İslâm öncesi bir uygulama olan kölelik ve cariyeliğin İslâm’da/Kur’an’da yeri yoktur.

O gün yürürlükte olan bir uygulama olduğu için Kur’an’da bu konulara da; ‘ma meleket eymanuhum’ veya ‘eymanuhunne’ olarak gelen kelimeler sağ elinizin sahip oldukları olarak değinilmiştir.

Geçmişte ve bugün de bilindiği üzere kadın esirler Cariye olarak adlandırılmıştır.

Oysa Kur’an’da CARİYE kelimesi kullanılmaktadır, hem de CRY kökünden farklı gelişte tam 64 yerde geçmektedir ve esir köle kadınlarla (cariyelikle) hiçbir ilgisi yoktur.

TERİMLER başlığında CARİYE başlığı adı altında bu konuya değinilmiştir. Tekrar etmekte fayda var: Esir alınan erkek kişiye köle, kadın ise cariye diye adlandırılmıştır.

Muhammed as.’a gelen Kur’an/İslâm ile esir kadın ve erkeklerin bir vesile ile (bedelleri ödenerek veya Müslümanlarla evlendirilerek özgürleştirilmeleri ve serbest bırakılmaları sağlanmıştır.

Bugün ise savaş olmayan bölgelerde bu mesele şöyle yorumlanabilir: Mâlık/hak sahibi oldukları/hakimiyetleri altında olanlardan kasıt; ülkelerine bir vesile ile çalışmaya gelmiş, iş yerlerinde/fabrikalarında çalışan vatandaş olmayan kadın ya da kadınlar olabilir, diye düşünüyoruz. En doğrusunu Allah bilir.

Bu kişiler diğer çalışan vatandaş olan erkek ya da kadınlarla evlendirilebilirler. Bir başka deyimle; savaş ortamında Müslümanların tarafına bir şekilde geçmiş kadınlar da olabilir veya Ülkelerine çalışmaya gelmiş olanlar da olabilir.

Son söz olarak: Savaşta veya barışta fark etmez; özel veya resmi evlilik sözleşmeleri olmadıkça yani nikâh yapılmadıkça hiçbir kimse kadınlara dokunamaz yani cinsi münasebette bulunamaz, Allah bunu yasaklamıştır, haram kılmıştır; yapan zina etmiş olur.

https://www.sadikturkmenmeali.com/nur-31/ 

Bu yazı toplam 173 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.