Abdurrahim Somuncu   (Emekli Müftü)

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

KABİR VE ÖTESİ NDEKİ ÂLEM

                Kabir ölülerin gömüldüğü yer anlamına gelir. Mezar ise ziyaret edilen yer demektir. Ölümle diriliş arasındaki zamana “Berzah âlemi” denir.

              Kabir ziyareti, kişinin, dünya hayatının geçici olduğu ve ölüm gerçeğini anlayarak, kendisine çeki düzen verip, ahıret’i için hazırlık yapması ve iyi bir kul olmaya gayret sarf etmesi, yönünde, önem arz eder.

          Kabirler üzerine, yapılan yapıtlara Türbeler denilmektedir.

Türbeler; Müslimanlar tarafından kendilerine ilgi, saygı, sevgi duyulan, manevi, kanaat önderleri için, yapılan yapıtlardır, Bu konuda, Mevlananın, Hacı Bayramı velinin, Eba eyyubel Ensarının türbeleri gibi.

        Kabir ahıret âleminin ilk basamağı olduğu Peygamber efendimiz (sav) ‘in şu hadisinde yer almaktadır.  “Kabir ahırete giden yoldaki konoklama yerlerinin ilkidir. Kişi ondan sağ salim kurtulursa, sonrası daha kolay olur. Eğer kurtulamazsa, ondan sonrası da ha çetindir.” (Tirmizi züht 5)

                Peygamber efendimiz (sav) bir duasında “Allah’ım kabir azabından, cehennem azabından..sana sığınırım” niyazında bulunuştur. (Buhari cenaiz 87)

             Kabir azabının halen var olduğu hakkındaki ayet “Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar kıyametin kopacağı gün de: Firavn ailesini azabın çetinine sokun (denilecek)” (Mümüin süresi ayet 46) Kabir azabının gerçek olduğu bu ayetle istidlal olunmaktadır.  

           Peygamber efendimiz (sav) kabrin üzerindeki yeşilliklerin altında yatan mevta için, yararlı olacağını ifade ederek “Yeşil bir dalı      İkiye ayırdı ve iki kabrin üzerine birer tane koydular. Sahabe’i kiram Ya Rasulallah! Bunu niçin yaptın dediklerinde; cevaben “Bu iki dal kurumadıkları müddetçe onların azabı hafifletilir.” Buyurdular. Yine Peygamber efendimiz         (sav) “Kabir cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” Buyurmuşlardır. (Tirmizi sıfatülkıyame 26) “İdrardan sakınmayıp onu üzerine sıçratanın”Kabir azabı göreceği (Ebu Davut) hadisinde yer almaktadır.                      

                Kabir ziyareti ahıreti hatırlatma konusunda Rasulullah (sav) “Kabirleri ziyaret ediniz, zira kabir ziyareti ahıreti hatırlatır” buyurmaktadır. (Ebu Davut cenaiz)  Bu nedenle kabir ziyareti vardır. Fakat kabirlerin ve türbelerin tapınak haline getirilmemesi konusunda, Peygamber efendimiz (sav) “Allah’ım kabrimi ibadet yeri haline getirme (duasında bulunurken) Peygamberlerin kabrini mescit haline getiren ümmete Allah’ın azabı, şiddetlidir.” Buyurmuşlardır. (Mu vatta kasrussalat)  

                Peygamber Efendimiz (sav) kabir ziyaretinde bulunurken ve kabre varınca da “ Selam size ey bu dünyanın mümin ve müsliman olan ehli, inşallah size katılacağız. Allahtan bize ve size afiyet dilerim”  (Müslim Cenaiz,104)  Kabirlerin ziyaretinde, ölenlerimize günahlarının afvı ve bağışlanmaları için düa ve istiğfarda bulunup kur’an okuyup ruhlarına bağışta bulunulmalı.

               Kabirde olanların kendilerini ziyarete gelenlerden haberlerinin olacağı şu hadisi şerifte yer almaktadır. Peygamber efendimiz  (sav)’in “kul kabrine konulduğu ve yakınları dönüp gittiği zaman onların, ayak seslerini işitir. Ardından ona melek gelerek, kendisini oturturlar ve bu zat hakkında ne dersin diye (Peygamberini) sorarlar. Eğer o kul mümin ise şehadet ederimki 0’ Allah’ın kulu ve Resulüdür der… ”     (İbrahim süresi 27) 

         Ayrıca bedir savaşında öldürülen müşriklerden Ebu cehil, Şeybe… Diğer ölenlerin başında “Rabbinizin haber verdiği şeylerin doğru olduğunu gördünüz mü?” Seslenmesi üzerine Hz. Ömer(ra) ya Rasuladah onlar sizin sesinizi duyarlarmı? Sorusuna cevaben  “Siz benim söylediklerimi duydunuz onlar daha iyi duyarlar” buyuruyor. (Buhari,Müslim) ve siyeri nebi bedir savaşı)

                      Kabir ziyaretinde fazla duygusallığa kapılmadan, diz dövmeler, saç, baş yolma, yakalarını yırtma, bağırıp feryat etmenin cahiliye adetlerinden olduğu Peygamberimiz (sav) tarafından yasaklandığı Buhari cenaiz bahsi 35 de beyan edilmektedir.                  Kabirler ve türbeler bir ibadet yerleri değildirler. Kabirlerden ve türbelerden, yardım istenilmez, çul ve çaputlar bağlanılmaz. Yardım yalnız Allah (cc) den istenir. Bu konuda Fatiha süresi 5. ayetinde “Iyyake  nabudu ve ıyyake nesteıın” (Rabbimiz) ancak sana ibadet  eder ve yalnız senden yardım isteriz”  beyanı yer almaktadır. Bu ayeti kerime bize ölülerden yatırlardan bir istek ve yardım talebinde bulunulamayacağını göstermektedir.             

                 Türbelere, yatırlara kurban adanması ve bu yerlerin çevresinde horoz ve sairenin kesilmesi, mum yakılması, caiz olmadığı bir şey istemek ise kulu şirke kadar götürmektedir. Allahtan başkası adına kesilenlerin etlerinin yenilemeyeceği ilmihal kitaplarımızda yer almaktadır. Allah’a emanet olunuz.

Bu yazı toplam 3311 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.