Erdem Yazaroğlu

Erdem Yazaroğlu

40 Yıl Önceye Dönmek İçin Milyarlar Harcanıyor

 

Bir zamanlar her evin bacası tütüyor, her bahçede emek kokuyordu. Bizler bu topraklarda sadece yaşamakla kalmıyor, toprağa yön veriyor, üretimin her aşamasında alın terimizi döküyorduk. 40 yıl önceydi… Kendi buğdayımızı eker, fasulyemizi, domatesimizi, biberimizi, vişnemizi yetiştirir; fazlasını İstanbul’a kadar gönderir, ticaretini yapardık.

Buğdayımızı alır, Dumlupınar Köyü Değirmeni’nde öğütür, unumuzu kendimiz üretirdik. Kepeğini hayvanlarımıza yem yapar, samanı kendi tarlamızdan biçer, hiçbir şeye muhtaç olmadan hayatımızı kurardık. O günlerin köy evleri, birer fabrika gibiydi. Her hanede üretim vardı. Herkesin eli toprağın içindeydi.

Bugün geldiğimiz noktada devlet, “yeniden köye dönüş” projeleriyle milyarlarca lira harcıyor. Kırsal kalkınma, gençlerin tarıma yönelmesi, hayvancılığın desteklenmesi için teşvikler yağıyor. Ama ne garip ki, biz zaten bu hayatı 40 yıl önce en doğal haliyle yaşıyorduk.

Birileri bize “şehirli olun” dedi. Betonla tanıştık, markete bağlı hale geldik, hazır paketlerin kölesi olduk. Şimdi yeniden doğala, yeniden köy hayatına dönmeye çalışıyoruz ama bu kez taklit ederek, projelerle, hibelerle, reklamlarla…

Oysa köy yaşantısı bizim ruhumuzdu. Üretmek, kendi kendine yetmek, bereketin kıymetini bilmekti. Kaybettiğimiz şey sadece bir yaşam tarzı değil; bir kültürdü, bir hafızaydı, bir gelecek umuduydu.

Şimdi soruyorum: Gerçek kalkınma betonla mı olur, yoksa kendi buğdayını eken bir çiftçinin duasıyla mı?

Bu yazı toplam 1410 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.