Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER

 

 

 

GÖRÜNEN KÖY...                                                      

 

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde geçerli 50.817’oyun 28.835’ini alarak, (yüzde olarak 56,74 oy oranı ile) başkan seçilen Dr. Tuncay Acehan; 2 Nisan 2014 Çarşamba günü İlçe Seçim Kurulu’ndan mazbatasını alarak Belediye de yapılan devir-teslim töreniyle eski Belediye Başkanı Lokman Özden’den görevi devraldı.

 

Başkan Dr. Acehan’ın; Başkanlık makamındaki devir-teslim töreninde, parti rozetini çıkartıp İlçe Başkanı Av. Baki Demirbaş’a vererek, “Bundan sonra Çubukluların Başkanı olacağım” demesi başlangıçta önemli bir jest idi. Ama Belediye binası önünde davul-zurna çalınması bu jeste gölge düşürdü. Şöyle ki;

 

Başkan Dr. Acehan devir-teslim töreninden sonra Belediye Binası önünde partililere ve katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmanın bitiminde eski Başkan Lokman Özden vedalaşıp alandan ayrıldığı esnada davul-zurna çalmaya başladı. Davulcular tesadüfen oradan geçmiş olamaz, birileri tarafından tutulmuş olsa gerek. Çünkü onlara birisi tarafından para verildiği iddia ediliyor. Bu davul-zurna zafer için mi, ya da birilerinin gidişi için mi çalındı? Bu konuda çeşitli iddialar var. Başkan Dr. Tuncay Acehan’ın iyi niyetli olduğuna ve böyle bir hareketi yaptıracağını zannetmiyorum. Ama bu hareketi kim çekti?

 

Yok, bu davul-zurna sadece zafer için çalındı ise; Bu zafer hangi ülkeye karşı, kimlere veya kime karşı, ne ile ve nasıl kazanılmıştır? İlçenin onlarca sorunu varken, oturup ilçe ve halkının sıradağlar gibi birikmiş dertlerine yanmak varken davul-zurna çalmak da neyin-nesi? Başkan’ın bundan haberi var mı, şayet varsa bu densiz hareketin yapılmasına neden müsaade etti? Yarın Başkan ve yönetiminin başarısız olduğu her konuda birileri de çıkıp teneke çalarsa hoş olur mu? Birilerine hiç mi hiç yakışmadı doğrusu...

 

Bütün şartlar Başkan Dr. Tuncay Acehan ve kadrosunun (22 meclis üyesi ile) lehine. Bu nedenle ağlamaya ve sızlanmaya hiç mi hiç hakkı yok. Son iki dönemde de olduğu gibi bu dönemde İktidar kendilerinden, Büyükşehir Belediyesi kendilerinden.. Üstelik Yerel Seçimde de halkın yüzde 56,74’si de arkalarında.. “Üçlüler ve Güçlüler”.Gerçi bu sözü 10 yıldır söylüyorlar amaaaa...

 

Üstelik Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek Çubuk’ta yaptığı seçim konuşmasında, “Bana  en fazla oy veren yerden hizmete başlayacağım” demişti. Çubuk İlçesi de oy oranına göre yüzde 70.71 oranıyla birinci sırada...

 

Ama Gökçek; Çamlıdere’de geçerli 19.761 oyun 12.389’sını yüzde olarak 62,69’unu, Çubuk’ta ise geçerli 51.090 oyun 36.126’sını, oyların yüzde olarak 70,71’ini almıştır. Bu durumda iki ilçe karşılaştırıldığında Gökçek Çubuk’tan daha fazla oy almıştır.

 

Başkan Dr. Acehan parti rozetini çıkarmakla her kesimi kucaklamak istediğini göstermek istedi. Bu güzel bir jest, peki çevresindekiler özellikle birtakım partililer bu davranışa tahammül edebilecekler mi veya ne kadar dayanabilecekler? Çünkü onların çok büyük beklentileri var. 

 

 Başkan tebrikleri kabul etmeyi (cicim aylarını) bırakıp ekibi ile sahaya inmeli, eksikleri tespit etmelidir. Sonrada günlük, aylık ve yıllık programlar yaparak işe koyulmalı..

 

Başkan’ın tek amacı; ilçenin sıradağlar gibi biriken sorunlarına çare ve çözüm bulup ortadan kaldırmak için kolları sıvayıp hizmet aşkıyla çalışmak ve hep çalışmak olmalı.. Beş yıl o kadar uzun bir süre değil, yarın yaparım, öbür gün yaparım derseniz, günler, aylar ve yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçer, bir de bakarsınız seçim sandığı önünüze konuvermiş.

 

  • Bunun için ivedi olarak başarılı olabileceği kendi üst kadrosunu liyakat esasına göre kurmalıdır. Her işi ben bilirim, ben yaparım dememeli..İşi ehil olanlara vermeli.. Onları yetki ile donatmalı, Kendisi ise denetleme görevi yapmalı,

 

  •  Başarıda ise en önemli unsur, personelinin maddi ve manevi sorunlarını asgariye indirmeli,

 

  • Personelin kaybolmaya yüz tutmuş saygınlık ve itibarı ile birlikte moralini en yükseğe çıkartmak olmalıdır. Personelini koruyan ve kollayan, onlara insanca muamele yapan Başkan her zaman kazanır. Özellikle de şu ekonomik kriz ortamında hiçbir kimseyi işten çıkartmamalı, kimsenin ekmeğiyle oynamamalı,

 

  • Belediye meclis üyeleri iş kovalayan (takip eden) birilerinin değil, halka yararlı projeler üreten karaktere sahip olmalılar.

 

Belediyeyi bekleyen sorunları ve ilçede yapılması gereken faaliyetleri şöyle sıralayabiliriz:

 

·           *  İşsizlikle mücadele edilmeli, gençlere ve işsizlere iş imkânı açılmalı,

 

 

  • Vatandaşların işlerinin daha kolay ve çabuk görülebilmesi için ASKİ ve Doğalgaz ile     ilgili sorunlarda Büyükşehir Koordinasyon Merkezi kurulmalı, vatandaş Ankara’ya gönderilmemeli,

 

  • İlçede Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Çubuk Bölge Müdürlüğü var. Bu müdürlük iki şube halinde çalışıyor ve su, kanal, keşif su bağlantısı ve tahsilat yapıyor. Ama sayaç ile ilgili arızalar Ankara ile çözülüyor. Şayet Kış aylarından çıktığımız şu günlerde şayet sayacınız arızalı veya patlamış ise iki-üç gün bekleyeceksiniz. Ve bu günlerde su boşa akacaktır. Bu milli gelirdir, israf edilmemeli,

 

Yine ilçede Büyükşehir’e bağlı Başkent Doğalgaz Abone İşlemleri Merkezi var. Burada da birtakım sorunlar için vatandaş Ankara’ya gitmek zorunda kalmamalı,

 

Kısacası her iki birim de sorunlar var. Vatandaşın sorunlarına çare olamıyor. Doğalgaz ve ASKİ ile ilgili tüm sorunlar Çubuk’ta çözülmeli..

 

  • Sanayi ve ticaret merkezleri ile birlikte, işsizliğin çözümü konusunda çalışmalar yapılmalı,

 

  • Zengin İşadamlarına, esnaf ve müteahhitlere, ilçemizde faaliyet göstermeleri için birtakım kolaylıklar ve teşvikler sağlanmalı,

 

  • Toplu konut ve iş yerleri için arsa üretilmeli,

 

  • Eğitim sorunu; engelli, yoksul ve muhtaç ailelerin öğrencilerine yardımda bulunulmalı,

 

  • Meslek edindirme kursları açılmalı ve yaygınlaştırılmalı,

 

  • Belediye"ye kaynak yaratılmalı; yeni yerleşim yerleri açılmalı, yeni parselasyonlar                      yapılmalı, bunlardan Belediye’ye bir kaynak, bir gelir elde edilmeli..

 

  • İçme suyu şebekesinde bulunan ve hala kanserojen ihtiva eden asbest borular ivedi olarak değiştirilmeli, İçme suyu yeniden tahlil edilerek, içilecek konuma getirilmeli, su arıtma tesislerinde çalışanlar uzmanlardan seçilmeli,

 

  • İlçemizde halkın daha temiz, daha sağlıklı ve temiz su içmesi için yapılan döneminde  ‘Yağmur Damlası Arıtılmış Su Çeşme’leri var. Bu çeşmelerin ilki eski Başkan Adem Tuğluca döneminde yapılmıştı. Şimdilerde birkaç mahallede var.

 

Çeşmelerin özellikleri şu anda kaybolmuş gibi.. Çünkü bu çeşmelerdeki suların arıtılmasında kullanılan: ayda bir atılan ‘tuz’ ve yılda bir atılan ‘kemik Kömürü’nün kullanılmadığı bir gerçek.. Yaptığım bir araştırmaya göre ve aldığım bilgilere göre bu maddeler atılmıyor. Çünkü bu sularda hala koku ve kireç var. Oysa bu çeşmelere atılan tuz ve kemik kömürü suyun kokusunu ve kirecini alan maddelerdir.

 

  • Çubuk Çayı ıslah edilmeli, kenarlarına büfe ve banklar konularak seyirlik hale getirilmeli.. Suyun birikimi sağlanarak buralarda ‘olta balıkçılığı yapılmalı..Bu suretle çok yönlü kullanıma açılmalı,

 

  • Finansman kaynakları hızla bulunmalı.. Çünkü ilçede fabrika yok. Fabrikaları Akyurt’a ve Çankırı’ya kaptırdık. Üstelik ilçe Metropol statüsünde olduğundan dolayı ‘konut bölgesi’ yapıldı.

 

  • İlçede turizm ve inşaat sektörünün canlanması için, gerek Ankara’da ve gerekse ilçede gerekli girişimlerin yapılması sağlanmalı,

 

  • Ticaret ve konut alanlarının sosyal ve alt yapıları hızla yapılmalı,

 

  • Semt pazarları İlçe insanlarına yakışır şekilde düzenlenmeli,

 

  • Esnafın problemleri en kısa zamanda çözülmeli, seyyar esnaf için mekânlar yaratılmalı, Esnaf ve vatandaş cezalandırılmadan önce eğitilmeli ve uyarılmalı edilmeli, cezai müeyyide sonradan uygulanmalı,

 

  • Belediye kadroları liyakat esasına göre düzenlenmeli.. Mümkün olduğu kadar eski başkanların dönemlerinde işe girenlerin (herhangi bir yanlışları yoksa) görevlerine son verilmemeli (Çünkü bu insanların da bakmakla yükümlü oldukları aileleri var),

 

  • Varsa esnaf ve Belediye işçilerinin alacakları hızla ödenmeli,

 

  • Mahallelerde Belediye tahsilât büroları açılmalı,

 

  • İlçede Emlak Vergisi oranları Keçiören’den daha yüksek, hatta neredeyse Çankaya ile eşdeğer.. Bu oranlar Belediye Meclisi’nde gündeme getirilerek düşürülmeli,

 

  • Harabeye dönmüş özellikle de madde bağımlılarının mekanı olan Tarihi eserler restore edilmeli ve halka açılmalı veya restore edilemeyenlerinin yıkılması için gerekli yasal işlemler çabuklaştırılmalı, bu suretle görüntü kirliliği ortadan kaldırılmalı..

 

  • Planlı ve çağdaş kentleşme için yeni imar çalışmaları başlatılmalı, bu amaçla İlçedeki mimarlık büroları ile koordinasyon sağlanmalı ve ortak çalışmalar yapılmalı,

 

  • İsimli ağaç veya sahipli ağaç projesi hayata geçirilmeli, yeşil alan ve parklar arttırılmalı,

 

  • Vişneciliğin yoğun  olduğu  Kuruçay Mahallesi’nde ‘Meyve Konsantre Fabrikası’ , domatesin yetiştirildiği Akkuzulu Mahallesi’nde ise ‘Salça Fabrikası’ kurulması için girişimlerde bulunulmalı,

 

  • Kültür, sanat ve bilim konularında çalışmaların yapılmalı, ilgili projeler desteklenmeli,

 

  • Tarihi Çubuk Çarşısı kurarak devamlılığı sağlanmalı, ilçemizin tarihi ve kültürel değerleri yaşatılmalı,

 

  • Sosyal çalışmalar, Emekli ve yaşlılar için her mahallede merkezler oluşturulmalı, kütüphane, okuma salonları, huzur evleri, koruma evleri açılmalı,

 

  • Yabancı dil ve bilgisayar kursları açılmalı,

 

  • Mahallelerin sorunları mahallelinin katılımıyla çözümlenmeli,

 

  • Tanzim Satış Mağazaları kurarak, halkın daha kaliteli, daha ucuz ve daha temiz ürün alması sağlanmalı, özellikle Belediye personeline maaş ve ikramiye verilemediği zamanlarda alacağına mahsuben buradan alış-veriş yaptırılarak personelin hem alacaklarının tahsil edilmesine ve hem de ilçe esnafı ve bankalar karşısındaki saygınlığının ve itibarının kazanılmasına yardımcı olunarak, personelden daha fazla verim alınması sağlanmalı,

 

  • Belediye personeli için yemekhane kurulmalı,

 

  •  “Alo Sağlık Hattı”” kurularak; yaşlı, güçsüz, hamile ve bebekli hastaların ihtiyaçlarının evlerinde karşılanmasının aile hekimliği ile gerçekleştirilmeli, ilkel konumda olan Belediye ambulansının modern hale getirilmeli, doktor ve hemşire kadrosu ile takviye edilmeli,

 

  • Belediye’ye ait ‘Acil Tıbbi Müdahale Merkezi’nin kurulmalı ve 24 saat hizmet verilmeli,

 

  • Yoksul insanlar için “”Aş Evi” açılmalı,

 

  • Vatandaşların bekleyen işleri ivedilikle yapılmalı ve muhtarlarla çalışarak ihtiyaçlar belirlenmeli,

 

  • Spor, sinema ve tiyatro salonları açılmalı, Her mahallede spor kompleksleri açılarak, gençlerin buralara gitmesi teşvik edilmeli,

 

  • Yüzme havuzları yapılmalı,

 

  • El emeği pazarları kurulmalı,

 

  • Kreş ve gündüz bakım evleri kurulmalı, ÖSS hazırlık kursları açılmalı,

 

  • Saat 23.00 veya 24.00’den sonra işyerlerini kapatma yasağı kaldırılmalı, İlçenin yüzölçümü (1362 km2.) büyük olduğu için her mahallede nöbetçi market, bakkal ve eczane uygulamasına geçilmeli.. Bu suretle ilçede zaman zaman sorun olan gelen asayiş ve güvenlik kendiliğinden çözülmüş olur.

 

  • Madde bağımlılarının tespit edilerek, tedavi edilmeli ve ailelerine, topluma ve devlete faydalı bireyler olarak kazandırılmalıdır.

 

Yukarıdaki sorunlar, rutin sorunlardır.

 

“Temizlik İmandandır”

 

“Temizlik İmandandır” diye bir hadisi şerif vardır. Yanlış hatırlamıyorsam eski Başkan Süleyman Haksever döneminde Çöp Toplama araçlarının üzerine yazılmıştı.

 

Sonraları bu yazı araçların üzerinden kaldırıldı. Şimdilerde ‘Sağlıklı temiz bir Çubuk İçin ele ele” yazıyor. Çağ atladık. Gerçi buna da itibar eden, uyan yok. Çünkü her şey oya odaklanmış durumda.. Belediye başkanları oy kaybederiz diye bu tür uygulamalara girişemiyor.

 

İlçede temizlik kurallarına hiç mi hiç riayet edilmiyor. Bu bir eğitim ve kültür meselesidir. İlçe halkı genel olarak her derste olduğu gibi, bu dersten de (0) almıştır.

 

Sağlıklı ve temiz çevre çalışmaları yapılmalı..

 

Çöp toplama ve temizlik konusunda hassas olunmalı, mümkünse her mahalle de göstermelik olarak değil, çöplerin ayrıştırılarak (kâğıt, şişe, meyve ve sebze atıkları için ayrı çöp toplama bidonları ve kutuları tahsis edilmeli ve sayıları artırılmalı) atılması özendirilmeli..

     

Çöplerin bizzat vatandaşlar tarafından çöp yerlerine değil belirlenen saatlerde direkt olarak çöp araçlarına atılması sağlanmalı. Bunun için mahalle sakinlerine çöp araçlarının hangi saat ve dakikada evlerinin önüne geleceği bildirilmeli, vatandaşlar da o saatte evlerinin önünde aracın geleceği saatte çöplerini araca bizzat kendileri atmalı..

·     

Balkonlardan çöp atılmamalı, balkonlardan halı ve yolluk çırpılmamalı, atanlar hakkında cezai muamele başlatılmalı..

 

İnsanlar yolda, caddede, parkta, araçta nerede olursa olsun elindeki sigaranın izmaritini, aracının küllüğünü araç hareket halinde iken bile kelebek camını açarak yere savurur, yediği herhangi bir şeyin poşetini, kabuğunu yere atar. Çünkü onların çöpleri yere atma özgürlüğü vardır.

 

Yerlere çöp atan ve tükürenler önce uyarılmalı, uymayanlar hakkında cezai müeyyide uygulanmalı. Festivallerde kültürün sadece adı vardı, bir de Çekirdek Çitleme Kültürü.. Hatta eski bir belediye başkanımız parklarda çekirdek kabuklarını toplamak için çekirdek makinesi bile aldırmıştı. Yeşil Çubuk Parkı’nda güvenlik yok. İnsanlar ancak gündüz gidebiliyor. Özellikle de okuldan kaçan öğrenciler, onlarında ne yaptığı belli değil.. Park’taki kameliyelerin çoğu buradan başka yere götürülmüş, nereye götürüldükleri konusunda çeşitli iddialar var. Kameliyelerin içindeki bankların çoğu yazılmış veya çizilmiş, her birinin önünde çöp bidonları olduğu halde kabuklu yemişler, poşetler, kesekağıtları, meşrubat kutuları ve pet şişeleri yerlere saçılmış durumda..

 

Bu pislikleri yapanlara, “çöpleri neden yere atıyorsunuz” dendiğinde ise aldığınız cevap çok ürkütücü.. Ne mi diyorlar, “çöpçülerin işi ne, dünyanın maaşını alıyorlar, temizlesinler” diyorlar.  Oysa Batı toplumunda böyle bir şey yaptığınızda dünyanın cezasını yersiniz. Ama bizde ‘oy kaygısı’ olduğu için bu tür davranışlara hiç ses çıkartılmaz, hatta teşvik bile edilirler.

 

Oysa Medya da zaman zaman ;

 

“ Yere Tükürene, İzmarit Atana 30 lira Ceza”

 

...300 bin nüfuslu ilçeyi gezen 4 kişilik sivil ekip, yerlere tükürenlere, izmarit ve çöp atanları tespit edip 30 lira ceza kesiyor. ... Yere çöp, sigara izmariti atan ve tüküren kişilere Kabahatler Kanunu gereğince 30 lira para cezası uygulanıyor.”

 

xxxxxx

 

Yere İzmarit Atana Para Cezası

 

 “İzmarit, sigara paketi, kâğıdı yere atana 50 TL para cezası kesilecek.”

 

xxxxxx

 

Yere Çöp Atana Ceza Geliyor !

 

“Avrupa ülkelerinde yere çöp atmanın cezasının ağır para cezasını kapsadığını belirten Bursa Barosu avukatlarından İsmet Özcan, “ABD’de bırakın çöpü sigara izmaritini yere atmanın bedeli bin dolar civarında.”

 

Şeklindeki haberlere sık sık rastlamak mümkündür.

 

Çubuk Belediyesi de halkı önce bu konuda bilgilendirip, sonra da böyle bir uygulama yapamaz mı?

 

“FESTİVAL” Alanı Kalıcı Olmalı...      

 

Uluslar arası Festival alanı olarak kalıcı bir yer tespit edilmelidir. Bu yer Yeşil Çubuk Parkı’nın bitiminden Çubuk II Barajı Savağı’na kadar olan rekreasyon alanı arasındaki herhangi bir alanda olabilir. Buraya tuvaletler, otoparklar, çay bahçeleri, kameliyeler yapılmalı.. Ayrıca kalıcı olarak yöresel ürünler, Agat Taşı işleme ve teşhir alanları, turşu yapım evleri, resim atölyeleri vb. stantları ile takviye edilmelidir.

 

 

İmar Uygulamaları Herkese Şamil Olmalı...

 

İmar Uygulamaları hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre yapılmalı. Vatandaş maddi ve manevi zarara uğratılmamalı.

Adamına göre, tabiri caizse ‘Kişiye özel’ uygulama yapılmamalı… Bu suretle birilerine rant sağlanmamalı… Gösteriş olsun, diye belirli yerler yıkılmamalı…

Batıkent ve Sincan örneklerinde olduğu gibi, İlçemizde; kente nefes aldıracak, nüfus yoğunluğunu kentin dışına taşıyacak bir uygulama hemen ve ivedi olarak başlatılmalıdır. Ancak bu suretle gelişmekte olan bir kenti Metropol’e kavuşturmuş oluruz.

Belediye de görev yapan ölçüm memurları bilgisayar başında değil, uygulamanın yapılacağı yerde gerekli çalışmaları yapmalıdır. Ayrıca, uygulamanın yapılacağı arsaların geçmişleri araştırılmalıdır.

Özellikle çevre yollarına önem verilmeli...

Tarım Arazisinde Beton Santrali’ne İzin var, Parselasyona İzin Yok...

İlçe merkezinde tarım arazileri var. Buralar her ne kadar tarım arazisi vasfında ise de, ilçede hayvancılık gibi tarım da bitirilmiştir. Bu yüzden tarım arazisi olanlar parselasyon için müracaat ettiklerinde Belediye Meclisi’nden menfi cevap alıyorlar. Ama aynı Meclis tarım arazilerine beton santrali izni verebiliyor. Bu nasıl haktır, adalettir, eşitliktir? Bu uygulama şimdiki Meclis’te de devam edecek mi?

Metropol İlçe olmamız sıfatıyla ‘Konut Bölgesi’ ilan edilmişken tarım arazisi olan vatandaşlar neden mağdur ediliyor? Üstelik bu araziler hisseli, bu arazilerde yarın birisi İzaleyi Şuyu davası açsa o arazilerin kime ne faydası olacak?

Bu tür adaletsizlikler ortadan kaldırılmalı...

 

İmarda Çarpık Kentleşme Hakim..

Çarpık Kentleşme, şehirlerin herhangi bir denetim gücü olmadan ve plansız olarak rastgele ve her türlü planlamadan uzak bir biçimde büyümesidir. Herhangi bir estetik kaygı gözetilmeden, insanların doğal ihtiyaçları dikkate alınmadan ve mevcut tarihi dokunun korunması düşünülmeden gerçekleşen bu kentleşme türü mevcut yerleşim birimlerinin tarihsel, kültürel ve doğal kaynaklarının tahrip olmasına veya yol açmasına sebebiyet vermektedir.

İlçe Belediyesi şu andaki imar uygulaması ile geçmişteki yanlış ve adaletsiz imar uygulamalarını düzeltmek istiyor. Aslında çok güzel bir uygulama olur. Yeter ki, Uygulamalar hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre yapılsın. Ama burada Hazreti Ömer adaleti olması gerekir.

Madem, İmar uygulamaları ile düzeltmeler yapılmak isteniyorsa;

a) Plan Krokilerinde yol ve caddeler eğri-büğrü değil, kalem gibi dümdüz olmalı,,

b) Değişiklikler her yere ve herkese şamil olmalı,

c) Yapılan plan değişikliklerinde yola işgali tespit edilen binalara eşit müdahale yapılmalı,

d) Yasalara uyan, iyi niyetli bina sahipleri mağdur edilmemeli,

e) Yasalara uymayanlar (gözü açıklar) taltif edilmemeli, bilakis cezalandırılmalıdır.

İlçenin her tarafı bulmaca labirenti (dolambaç) gibi, ayrıca çıkmaz sokaklar var. Görüntü ve çevre kirliliği yapan bina sayısı oldukça fazla.. Yapılaşmada belirli bir kural yok. Çok katlı binaların yanlarında tek katlı binalar tabiri caizse kümes gibi sırıtıyor.

Son zamanlarda yapılan binaların çoğu bitişik nizam.. Buralarda oturanlar nefes almakta zorluk çekiyorlardır. Şu sıcak Yaz günlerinde esinti olmadığından bu tip binalarda oturan insanlar sıkıntılı günler geçirmekte..

Sokak araları çoğu yerde çok dar, kimi yerde 5, kimi yerde ise 7 m. genişliktedir. Kimi sokaklarda ise karşılıklı binaların balkonları birbirine çok yakın. Neredeyse, bir insanın karşıdan karşıya atlayacağı mesafede..

Yol payı kimi binalarda hiç yok. Adamına göre muamele yapılmış. Komşu payı kimi binalar arasında 3,5 m. kimisin ise yola sıfır, balkondan bir saksı düşse aşağıdan geçen insanların kafasını yarar.

Yanlışların ve hataların hepsi düzeltilmeli, cadde ve sokaklar kalem gibi dümdüz olmalı, bir köşesinden bakınca diğer köşeleri görünmeli. İşte o zaman, “Çağdaş ve Modern Çubuk budur” diye yetkilileri ve emeği geçenleri ayakta alkışlayalım.

Belediye meclisleri, geçmişte yapılan yanlış ve adaletsiz imar uygulamalarını meclis gündemine getirip, düzeltme hakkına sahiptir. Şimdiye kadar bu konuda herhangi bir çalışma olduğunu duymadım. İnşallah yeni Belediye yönetimi ‘cicim günlerinden’ kurtulurda bu sorunlara bir el atar.

İlçede karşıdan baktığınızda hangi sokak ve caddenin diğer ucu görünüyor. Konuyla ilgili kaç örnek verebilirsiniz?

Deveye sormuşlar, “Boynun niye eğri?” diye,

“Nerem doğru ki?” demiş!..

İlçemiz adeta, “Çarpık Kentleşme Cenneti” .. Geçmişte yapılan hatalar şimdiye kadar süregelmiş, bundan sonra da düzeltmek ise çok masraflı…

Çarpık kentleşme ile ilgili olarak sırf benim tespit ettiğim 25 örnek var. Bu daha da artabilir. Ne yazıktır ki bunlar; Ben verdim oldu, ben yaptım oldu” zihniyetiyle yapıldı.

 

İlçede Yeni Yerleşim Yerlerine İhtiyaç Var...

İlçede halkın nefes alması için bitişik nizamdan vazgeçmeli yeni yerleşim yerleri kurulmalı..

İlçenin imar durumu o kadar karmaşık ki, şuradan başlayayım da ilçenin imarını düzelteyim diyebileceğiniz bir yer yok. Bir de hak, adalet ve eşitlik kavramına göre bir uygulama yapmaya kalkarsanız, altından kalkamazsınız. Böyle bir ortamda, bir belediye başkanının ilçede imar uygulaması yapması için ya deli olması lazım, ya da belediye bütçesinin buna çok müsait olması lazım.

Şu andaki imkânlarla özellikle de Metropol İlçe olduktan sonra daha da kısıtlı hale gelmiştir. İlçedeki çarpık kentleşmeyi ortadan kaldırmak kesinlikle mümkün değildir. Ancak ve ancak gücünüzün yettiği kadar küçük uygulamalar yaparsınız. Bu defa da birilerini sevindirir, birilerini de haksız yere küstürürsünüz, ah alırsınız.

O halde Batıkent ve Sincan örneğinde olduğu gibi, yeni yerleşim merkezleri (cazibe merkezleri) kurmak elzem olmuştur.

İlçede şimdilik bu tür yerler mevcuttur. İlçemiz bu konuda şimdilik çok zengin. .Örneğin;

a) Kargın, Ömercik, Akkuzulu ve Sünlü güzergâhı,

b) Kargın, Kızılöz, Aşağı Çavundur ve Karaağaç güzergâhı,

c) Karaağaç, Gökçedere, Ağılcık ve Yazır güzergâhı.

Bu güzergâhlarda, yerine göre sistemli olarak ya ada bazında, ya da 800 veya 1000’ er m2.’lik parseller yapılmalı, buralara % 30 inşaat izni ile birlikte çok katlı, otoparklı, yeşil alanı bol apartmanlar ve hatta rezidanslar yapılmalı.. 

O zaman da kuzey, güney, doğu-batı cephe ayrımı yapılmaz. Bütün binalar güneş görür. Çocuklar cadde ve sokaklarda değil, evlerinin bahçelerinde oynarlar. Araç sahipleri de araçlarını güvenli bir şekilde kendilerine tahsis edilen yerlere park ederler.

Belediye yukarıdaki güzergâhlarda parselasyon yaparak belediye’ye önemli ölçüde gelir elde edebilir ve bu suretle borçlarını ödeme fırsatı bulabilir.

Bir zamanlar Ankara’nın çöplüğü konumundaki İncek mevkii, şimdilerde sahte bir cennet.. Buradaki binaların m2.’si neredeyse bin lira..

İncek mevkii, Ankara’nın en gözde yerleşim alanıdır. Temiz havası, geniş bulvarları bir kısım kamu binalarının ve Üniversitelerin, TOKİ binalarının  burada yapılmış olması cazibesini artırmaktadır. Konum olarak ta Oran şehrinin devamı durumundadır. Oran şehrinde, çay yolunda yapılaşma alanı kalmamıştır. İncek ise hızla yapılaşmaya namzet olarak beklemektedir.

İncek mevkii sonradan şekillenmiş, suni bir kenttir. Oysa ilçemizde İncek’ten daha muhteşem ve de doğal güzelliklere sahip onlarca yer var. Ama biz doğa harikaları ile dolu ilçemize gereken önem ve değeri veremiyoruz. Neden acaba?

 

Çok katlı Binalar Yapılmalı...

Mademki, İlçemiz 23 Temmuz 2004 tarih ve 5216 sayılı yasa ile Metropol İlçe oldu. Akabinde de ‘Konut Bölgesi oldu. İlçemizde çok katlı apartmanlar yapılmalı. Bugün ilçemizde, yol genişliği 7 m. olan parsellere 4 kat, 12 m. olan parsellere ise 5 kat ‘inşaat izni’ veriliyor.

Pursaklar, ilk kurulduğunda Çubuk kazasına bağlı bir köy imiş.

1970 yılı başından itibaren Pursaklar’ın çevre İl ve İlçelerden gelen vatandaşlarla nüfusu hızla artmış, 1987 yılında Belediye teşkilatına kavuşarak ‘Belde’ sıfatını almıştır.

2008 yılında çıkarılan belediyeler kanunu ile de ilçe statüsüne kavuşmuştur. Pursaklar İlçesi kısa zamanda hemen her konuda gelişmiştir. Şimdilerde 1/5000’likler yapılmaktadır.

Pursaklar İlçesi’nde özellikle de heyelan bölgesinde 10-12 katlı binalar yapılabiliyorsa, İlçemizde de zemin etüdü ve çevre şartları araştırılarak, kork maya gerek yok, artık ‘Yapı denetim’ var. Bu yüzden çok katlı, otoparklı, yeşil alanı bol yeni mahalleler (cazibe merkezleri) kurulabilir.

Daha dün ilçe olup bizi fersah fersah geçen Pursaklar İlçesi’nde çok katlı binalara rastlamak mümkün… Hatırlarsınız; Burada bir zamanlar ‘Heyelan Bölgesi’ diye Ankara yolumuzun güzergâhı değiştirilmişti. O yeri hatırlarsınız. Hatta burada bir zamanlar ‘Menderes Parkı’ vardı. Burası aynı zamanda bir dere yatağı idi. İşte burada bile bugün 10-12 katlı apartmanlar yükselmiş durumda.

Üstelik bizde Pursaklar İlçesi gibi Metropol ilçeyiz. Bizde de zemin etüdü iyi yapıldığında yukarıda bahsettiğim güzergâhlarda, çok katlı binalar yapılabilir.

Sonradan bu alanlar; marketler ve sosyal tesislerle bezenir, birer cazibe merkezi haline getirilir. O zaman da ilçe merkezinin (yaşanılabilir) bir özelliği kalmaz, İnsanlar buraya akın eder. O zaman da bulundukları yerleri birer birer terk ederler. Bina ve mesken sahiplerinin Bugün m2. ‘sine 500-1000 TL. istedikleri yerleri tabiri caizse cüzi bir miktara istimlak edersiniz. İlçe insanları yeni yerleşim merkezine akın edince boşalan bu yerlerde istediğiniz imar değişikliğini, tadilatını rahatça yaparsınız. Yoksa bugün yaptığınız imar uygulamalarında olduğu gibi kimseyi memnun edemezsiniz.

 

İlçenin En Büyük Sorunlarından Biri de Otopark...

İlçede son yılların en büyük gündemi, Kıbrıs Caddesi’nin ( yarısının) trafiğe kapatılması ve Atatürk Caddesi’nde ki tek yönlü trafik uygulamasıdır. Bu konuda anketler bile yapıldı.

Oysa ilçenin en büyük sorunu ‘oto park’ sorunudur. Bütün cadde ve sokaklar park etmiş araçlarla dolu. Cadde ve sokaklarda insandan fazla araç var.

Çift yön uygulaması olan yollarda bile bu sorun hala yaşanıyor. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; Burak Petrol’den başlayan, Cevher Alışveriş Merkezi’nin önünden geçen ve eski Terminal’e kadar uzanan yol bir başka ifade ile Mevlana Sokağı, çift yönlü olarak araç trafiğine açıktır. Bu yol daha dün imar uygulaması çerçevesinde genişletildi. Zaman zaman bu sokağın fotoğraflarını çekerim. Yolun iki tarafı da park etmiş araçlarla doludur. Keza, ‘Peynirci Market’in olduğu Çay Sokağı da öyle..

Bazı yerlerde iki araç yan yana park etmişti. Araç sahipleri herhalde Cevher Alışveriş Merkezi’nde veya Peynirci Market’te alışveriş yapıyorlar zannederim. Ama yanılırım. Marketlere girip bakarım içeride sadece birkaç müşteri var. Demek ki, araç sahipleri buralara alışveriş için gelmemişler, sadece araçlarını park etmişlerdi. Hani bu yol genişletmesi ile Çubuk nefes alacaktı? Demek ki tek bir uygulama ile olmuyor.

İlçe merkezi Atatürk Caddesi (Çarşı İçi) iken, tek yön uygulaması sonrası bir müddet Cengiz Topel Caddesi oldu. Sonradan seçimlere bir hafta kala Atatürk Caddesi tekrar çift yön oldu.

24 m. genişliğinde olması gereken Atatürk Caddesi’nin genişliği kimi yerlerde 10 veya 14. m.’ dir. Peki, bu yolun geriye kalanı nerede, kimler ve nasıl yuttu, bunların hesabını sormamız gerekirken, nelerle uğraşıyoruz? Şapkanızı önünüze alın ve bir düşünün?

Kıbrıs Caddesi’nin sadece yarısına kadar (yaklaşık 135 m. uzunluğundaki kısmın) trafiğe kapatılması yanlış ve adaletsiz bir uygulama olmuştur. Kıbrıs Caddesi’nin tamamı tek yön olarak trafiğe açılsaydı, kimse şikâyetçi olmazdı.

Pozitif ayrımcılık olmaması için, ilçedeki tüm cadde ve sokaklarda ya çift, ya da tek yön uygulaması yapılması gerekir.

İlçede yeni yapılan inşatlarda bile oto park sorunu halledilemedi. 12 dairelik, 15 dairelik binalarda (birkaçı hariç) formalite olarak oto parklar konulmuş durumda. Bu yüzden binaların kısıtlı olan oto parklarına birkaç araç park ediyor, diğerleri de en yakın cadde ve sokaklara park ediyorlar. Üstelik bu binalara bir de iskân ruhsatı veriliyor. Hayret bir şey…Belediye yetkililerinin bu konuda çok titiz olması gerekmez mi?

 

                                         Öncelikle İlçenin Alt Yapısı Bitirilmeli...

 

·     İlçenin adeta Bermuda Şeytan Üçgeni"ne dönmüş altyapısının “ÇÖP, ÇAMUR ve ÇUKUR’“dan en kısa zamanda kurtulması sağlanmalı,

 

Şimdi birileri çıkıp yazar sen nerede yaşıyorsun, ilçede yapılan hizmetleri görmüyor musun, gözün kör mü? Diyecektir.

 

      Bu örümcek zihniyetliler iyi bilsinler ki;  İlçede çöp, çamur ve çukur sadece Yavuz Selim ve Cumhuriyet mahallelerinin merkezlerinde yok sayılır. Buralarda bile yağmur ve kar yağdığında alt yapının nasıl plansız, programsız ve denetimsiz yapıldığını görmek mümkündür. Diğer mahallerde ise çamur, çöp ve çukur görmek maalesef hala mümkün.. At gözlüklerini çıkartıp oraları bir gezsinler... Üstelik şimdilerde 84 mahallemiz oldu. Haydi (!) çıkın işin içinden... Diğer 77 mahallenin alt yapısı henüz yok. Çünkü oralarda imar yok. İmar olmayan yerde nasıl altyapı çalışması yapacaksınız?  Daha merkez mahallelerin varoşlarında bile imar yok.

 

Kanalizasyonlar başlı başına bir sorun.. Kanalizasyonların etrafa pis koku saçmaması için özellikle sıcak Yaz günlerinde kısa aralıklarla vidanjörlerle temizlenmeli.. Bu işlemden kesinlikle ücret alınmamalı..

 

     

      Köyden Mahalle Olan Yerleşim Yerlerinin İmarına Hemen Başlanmalı...

 

İlçemizde 77 köyden 30’u daha önceden köyden mahalle olmuştu.

 

Geriye kalan 28 orman köyü ile 19 köy olmak üzere toplam 47 köy 1 Nisan 2014 tarih ve 5360 sayılı yasa ile de Metropol statüsüne geçti ve mahalle oldular. Etti mi 84 mahalle.. Bu mahallede yaşayanlar haklı olarak altyapı, doğalgaz ve içme suyu hattı isteyecekler. Çünkü yarın A’dan Z’ye vergi verecekler.

 

“Ankara’da ne varsa Çubuk’ta da o olacak.” Deniliyordu. 10 yıldır elle tutulur gözle görülür hizmet gelmedi. “Alt yapı yapıldı ya”, diyeceksiniz. Ama o da asli görev, hatta Çubuk merkez mahallelerinde bile altyapı tamamlanmış değil..Üstelik kontrolsüz ve denetimsiz yapıldığı için  

çoğunun yeniden yapılması gerekir.

 

Mahallelerin varoşları adeta mezra görünümünde....

 

Keçiören, Çankaya, Gaziosmanpaşa, Subayevleri, Kızılay ne ise köylerimiz de onlar gibi olacak. Artık sizde çağdaş olacaksınız. Nerede mi, vergilerde ve ödediğiniz faturalarda Çankaya ile aynı statüye sahip olacaksınız. Ne güzel değil mi? Ama daha imarınız bile yok. Olsun. 5 - 10 yıl sonra o da olur. Nasıl olsa en son hizmet size geliyor. Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun!..

 

Köy statüsü bitti. Artık rastgele tarım ve hayvancılık da yapamayacaksınız. Yoksa cezalar el yakar.

 

Köy statüsünde iken köylüler su parası vermiyorlardı. Şimdi evdeki suya, bahçedeki tulumba ve kuyuya ASKİ tarafından sayaç takılacak. Üstelik meskende kullanılan suyun  m3.’ü (tonu) 3 lira, bahçedeki tulumba ve kuyu suyunun ise m3.’ü işyeri cinsinden 4 lira.  Haydi hayvancılık yapın, sebze yetiştirin de görelim bakalım, maliyet nerelere çıkıyor?

 

Çubuklular artık 30 kuruşa 50 kuruşa domates, 1 liraya biberi nasıl yiyecek?

 

Köylüler elektriği köy defterinden ortaklaşa ödüyorlardı. Şimdi elektriği sayaç üzerinden ayrı ödeyecekler.

 

Köylüler üzerlerine kayıtlı arazileri sadece köy defterine yazdırıyorlardı. Vergi yoktu.  Şimdi arazileri için yeni vergi döneminde emlak beyannamesi verecekler, vergi ödeyecekler. Peki, bunları hangi işi yaparak, hangi gelirle ve nasıl ödeyecekler?

 

Köy statüsünde iken ‘gül gibi geçinip’ gidiyorlardı; “Ekmek elden, su göldendi”. Öyle bedava yaşamak var mı?

 

Sonra bu köyler, ulaşım için EGO otobüsü de isteyecekler? Bunların Ankara’dan ne eksikleri var?

 

Çubuk’ta bile EGO otobüsleri 20 dakikada bir kalkıyor. Kuzey Doğu’daki Uluağaç ve Kuzey Batı’daki Kösrelik köylerine, pardon mahallelerine EGO otobüsleri nasıl gidecek?

 

Ulaşımdaki Sorunlar Çözülmeli...

 

      Belediye ve Özel Halk Otobüsleri"nde vatandaşların “insan gibi” seyahat etmesi sağlanmalı, Bir başka ifade ile ayakta iki kişiden fazla yolcu alınmamalı,

 

      Özel Halk otobüslerinin de üzerinde EGO otobüsleri gibi Büyükşehir belediyesi yazıyor. Onlarda EGO otobüsleri gibi aynı güzergâhı takip etmeli, hatta her iki otobüs de Sıhhiye Köprüsü’nün altından, Hitit Heykeli’nin önünden ‘U’ dönüşü yaparak tekrar Sıhhiye Köprüsünün altından Gençlik Parkı, Ulus, Dışkapı, Aydınlıkevler, Hasköy, Pursaklar, Saray ve Çubuk ringini takip etmeli..

     

      148 km. yüzölçümü olan Pursaklar’da EGO otobüsleri 10 dakikada bir 6 güzergâh’tan hareket ediyor. Ve neredeyse Ankara’nın her semtine gidiyor. Dolmuşları Ankara’nın her semtine yolcu taşıyor.

     

1362 km. yüzölçümü sahip Çubuk’ta ise EGO otobüsleri 20 dakika’da bir kalkıyor, insanlar itiş-kakış, tabiri caizse, “Et Balık’a kesime gider gibi” seyahat ediyor. Pursaklar’ın yüzölçümü ile kıyaslandığında Çubuk’ta 54 güzergâhtan otobüs kalkması gerekir. Oysa Çubuk halkı 3’e, 5’e bile razı.

 

Dolmuşlarımız Esenboğa Kavşağından dönüyor. Bu uygulama da daha yeni başladı. Ankara’ya sokulmuyor?

 

Minibüslerin de Çubuk-Ankara hattında çalışmaları sağlanmalı, Büyükşehir Belediyesi otobüslerinin (EGO)  10 dakikada bir ve en az her mahalleden kalkması sağlanmalı.

     

Keza Çubuk’taki taksiler de (T) plaka alarak Ankara’ya girebilmeli.  Gölbaşı, Sincan taksileri giriyor. Çubuk giremiyor. Bu nasıl adalet? Bu nasıl Metropol ilçe?

     

·     İnsanca ulaşım hizmetine cevap vermeyen istenmeyerek de olsa zaman zaman erkek ve kadınların bile tacize maruz kaldığı 27-31 kişilik otobüslerin kaldırılarak yerine 45 kişilik lüks otobüslerin sefere konması sağlanmalı,

 

·     Metropol İlçe olmamız nedeniyle, Çubuk-Ankara ulaşım ücretlerinin diğer Metropol ilçelerle aynı olması sağlanmalı.

 

·     Sürekli kazalara neden olan Çubuk-Esenboğa yolu radarlarla izlenmeli ve bu suretle aşırı hız önlenmeli,

 

·     Halk ikaz edilerek veya eğitilerek, trafikte mümkün olduğu kadar yaya kaldırımlarının kullanılması sağlanmalı.. Yaya kaldırımları birtakım esnaflar tarafından işgal edilmekte ve yaya trafiğine kapatılmaktadır. Bunlara karşı önlemler alınmalı...

 

Atıl Konumdaki Kent Konseyi Aktif Hale Getirilmeli :

İlçemizde büyük umutlarla kurulan ve sonra da ilgisizlik yüzünden atıl konuma getirilen Kent Konseyi için müstakil bir bina yapılmalı.. Bu binada:

·        Kurs ve Eğitim Merkezi Mesleki Gelişim ve Beceri Edindirme Kurs Programları’na ağırlık verilmeli,

·        Müzik ve Gösteri Sanatları Programları alanında; Çocuklar ve Yetişkinler kategorisinde Bağlama, Keman, Ney, UD, Gitar ve Org gibi enstrüman eğitimleri verilmeli,

·        Ayrıca yine çocuklar ve yetişkinler için Türk Halk Müziği ile Türk Sanat Müziği Repertuar Eğitimleri yapılmalı,

·        Kurulacak Kurs ve Eğitim Merkezi’nde; Bilgisayar Kullanımı, İnternet ve e-Posta Yönetimi, Temel Bilgisayar Okur-Yazarlığı, Elde Kurdele İşi, Bilgisayar Destekli Reklam ve Tasarım, İş ve Sosyal Hayatta İletişim, Girişimcilik ve Pratik İngilizcesi ve Genel Konularla ilgili kurslar düzenlenmeli,

·        İlçede yer alan tüm sivil toplum örgütleri için birer oda verilmeli ve bunlar faaliyetlerine burada devam etmeli,

·        Binanın bir katında Belediye başkanı, yardımcıları ve meclis üyelerine ait bir çalışma odası olmalı. Toplantılar burada yapılmalı,

·        Kent Konseyi, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları toplantılarının yapıldığı yine büyükçe bir toplantı salonu olmalı,

·        Bunlar mutfak, çay ocakları ve okuma odaları ile takviye edilmeli,

·        Mahalle çalışma grupları ve muhtarların çalışma odaları olmalı,

·        Folklor ve tiyatro ekiplerinin çalışmalarını yapacağı salonlar olmalı,

·        Öğrencilerin ücretsiz kurs alacağı derslikler olmalı,

·        El ve Yöresel ürünler merkezi olmalı,

·        Judo Eğitim Merkezi, Kütüphane, Bilgi Evi, İnternet Evi ve Konferans Salonu ve büyükçe bir Düğün Salonu olmalı,

·        Kent Konseyi’ne bağlı olarak; Kadın Meclisi, Çocuk Meclisi, Gençlik Merkezi ve Engelli Meclisi olmalı,

·        Madde bağımlılarının tedavilerinin yapılacağı rehabilitasyon merkezi olmalı,

·        Kültür Sanat, Hukuk, Kültür Sanat, Kimsesiz Çocuklar, Toplu Konut ve Etap Yönetimi, Hayvan Hakları, Trafik Sorunları; İnsan Hakları, Sanayici ve İşadamları “İhtisas Çalışma Grupları” faaliyet göstermeli,

·        Çocuklar için oyuncak bahçesi olmalı,

·        Emekliler için dinlenme ve okuma odaları yapılmalı,

·        Ziyaretçiler için ikram salonları olmalı..

·        Konuyla ilgili olarak kent konseyleri faal durumda olan ve 7’den 77’ye başarılı faaliyetler yapan özellikle Etimesgut Kent Konseyi ile irtibata geçilmeli, faaliyetleri yerinde izlenmelidir.

Böyle bir faaliyet sonunda Belediye Başkanı, “Hizmet için var olur. Herkese eşit mesafede olur. Her şeyden önemlisi böyle bir belediyede uçlar olmaz, kimse ötelenmez..

En önemlisi de madde bağımlılığının hızla arttığı ilçemizde Gençler için faydalı mekânlar ve bir hizmet olur.

     Trafik Sorunları Birlikte Çözülmeli...

İlçe Belediyesi ve İlçe Trafik otopark sorununa birlikte köklü bir çözüm bulmalı,

Şehir Planlaması yapılırken otopark sorunu göz önünde tutulmalı.. Yeni yapılan binalarda bile otopark sorunu formalite den öteye geçmiyor. Örneğin 15 dairelik bir binaya 4 araçlık otopark yapılıyor. Bu apartmanlara da belediye tarafından iskân veriliyor.

Belediye İmar planlarındaki otoparklarla ilgili hükümlerin uygulanmasını sağlamalı..

Şehir planlamalarında otopark alanlarının talebi karşılayacak şekilde yapılması için çalışmalara öncelik verilmeli.. Bu konuda kesinlikle taviz verilmemeli..

Belediye ve müteahhitler otopark sorununun çözümü için projeler üretmeli..

Belediye, hali hazırdaki boş yerlere otoparklar yaparak, bu otopark ücretlerini düşük tutup sürücülerin otoparkları kullanmasını sağlamalı..

Oto parklar çoğaltılarak ilçe içinde trafik kargaşasına son verilmeli,

 

Ayrıca Belediye ‘pos cihazlı’ görevliler tayin etmeli. Yanlış yere park eden araçlara saati bir liradan park ücreti kesmeli.. Bu suretle işsiz gençlere istihdam sağlanmış olur.

Yaya kaldırımlarındaki yüksekliklerin kaldırılarak, trafik yolu hizasına getirilmesi,  halkın rahatça geçeceği şekilde düzenlenmeli,

 

Şehir Merkezi’nde ivedi olarak çok katlı otoparklar yapılmalı..

Tatillerde okul bahçeleri otopark olarak kullanabilir. Bu suretle okul bahçeleri tatilde gelir bahçesi olabilir.

İlçe Trafik, “İlçede trafik ve park sorununun çözümü ile ilgili olarak, sivil toplum örgütleri ile bir toplantı yapmalı, konuyla ilgili olarak çözümler üretmeli tavsiye kararları alınmalı..

Trafik ve Otopark Sorunu’nun çözümü için ilçede hepimiz el ele vermeliyiz. Trafikte yanlış yere park edenler, hız limitini aşanlar yetkililere haber verilmeli. Bu bir vatandaşlık görevi olmasına rağmen, aynı zamanda da tarihi bir görev olmalı.. Ya da böyle algılanmalı..

 

    Çubuk’tan Giden Gidene...

İlçemizde; Meyveciliğin yanı sıra tarihi, kültürel ve turistik güzelliklere de sahip çıkmalıyız. Bu değerleri ya bakımsızlıktan ya da ilgisizlikten maalesef birer birer kaybediyoruz veya zamanla kaybedeceğiz...

Örneğin;

·         Karagöl, Çubuk 2 Barajı, Kavşakkaya Barajı, Aydos (Atatürk veya Uluağaç) Yaylası, Ay Kayası, Yıldırım Evci Yaylası, Yıldırım Elören Yaylası, Aktepe, Çalıntepe v.s. gibi.. Bu ‘bakir’ yerler turizme açılabilir.

·         Turistik yerlerde turistlerin birkaç gün konaklayabilecekleri ‘bungalov evler’ yapılabilir. Karagöl ve Ay Kayası’nda teleferik turizmi hayata geçirilebilir.

·         Yaylalarımızın ( özellikle Yıldırım Elören, Yıldırım Aydoğan, Yıldırım Evci, Uluağaç Yaylası ve Yıldırım Evci Yaylası gibi), ekolojik dengesini bozmadan spor tesisleri ve kompleksleri yaptırılabiliriz. Bu yöreler hem oksijen ve hem de doğa harikası yönünden kamp yapmaya müsait yerler ve buralarda hava akımı da yok. Antrenman yapılacak alanlarda oldukça fazla..Üstelik Esenboğa Havaalanı da ilçeye 10 dakikalık mesafede..

Böylelikle ilçemizde spor turizminin gelişmesine ve ekonomisine katkıda bulunmuş oluruz. Lig takımlarımız her yıl yurtdışındaki kamplar için milyonlarca doları dışarı akıtıyorlar. Bu para ülkemizde kalır.  

·         Mademki, ilçede hayvancılık ve tarım bitirildi ve yerini de büyük bir olasılıkla “Turizm Sektörü” alacak. Tarihi, kültürel ve turistik güzelliklerimize sahip çıkmalıyız. Bu doğa harikası yerlerin yollarını en kısa zamanda yapmalıyız. Turizmde yasakları kaldırmalıyız. Bu yasaklar yüzünden Çubuk’a turist gelmiyor.  Ankaralılar her cumartesi ve pazar akın akın Gölbaşı ve Kızılcahamam’a gidiyor. Özellikle Gölbaşı’na her hafta sonu 80-100 bin kişi gidiyor. Her birey onar lira harcasa bu 800 bin veya bir milyon lira gibi korkunç bir rakam eder.

Oysa ilçemiz, Gölbaşı’ndan daha fazla turistik güzelliklere sahip değil mi? Çubuk’a neden turist gelmiyor, hiç düşündünüz mü?

·          Birbirinin devamı olan Meki Çayı ve Ova Çayı suya hasret…Meki ve Ova Çayı, üzerinde kurulan Kavşakkaya Barajı’ndan dolayı kurutulacak.  Çubuk İlçesinin Batı yakasını sulayan Meki Çayı’nın suyu çelik borularla Ankara’ya (Kurtbağazı Barajı’na) götürülüyor. Burada arıtılıyor, Ankara’ya veriliyor.

·         Çubuk Çayı’da, Çubuk II Barajı’ndan dolayı kurumak üzere... Suya hasret Çubuk Çayı… Bir zamanlar şarıl şarıl akan ve Çubuk Ovası’nı sulayan Çubuk Çayı’da çelik borularla Ankara’ya (Pursaklar’a, burada arıtıldıktan sonra da Ankara’ya veriliyor.

·         Çubuk II Barajı ve Kavşakkaya Barajı’ndan yeteri kadar faydalanamıyoruz.

Bu Kış ilçe de yağmur ve kar yağmadı. Çubuk II Baraj’ında da su seviyesi çok düşük. Şimdiye kadar hiçbir önlem de alınmadı. Bu yüzden susuzluk kapıda..

·         Kuruçay ve Mahmutoğlan köyleri arasındaki Aktepe ile Kızılca, Miğre, Melikşah, İkipınar, Dumlupınar, Esenboğa ve Güldarpı köyleri arasında kalan Çalıntepe bir takım taş ocağı sahiplerine peşkeş çekilmek isteniyor.

·         Çubuk Agat Taşı’nı bugüne kadar yabancılar götürdü.

·         Uluağaç Yaylası’ndaki Atatürk’ün Çiftliği şimdilerde bakımsız ve virane...

·         Konaklarımız şimdi yok… Sadece Tüzünler ve Bekirağalar Konağı restore edildi. Diğerleri şimdi virane ve atıl durumda, bakımsızlıktan ve ilgisizlikten iddialara göre madde bağımlılarının mekânı haline gelmiş. Oysa Beypazarı, Güdül ve Kazan tarihi evleri ile turist çekiyor. Özellikle Beypazarı her yıl geleneksel olarak düzenlediği festival’de sırf tarihi evlerden 25-30 milyon ( eski parayla 25-30 trilyon) lira kazanıyor.

·         Millet ve Devlet Parkı’ndan 2. Su Deposu’na kadar olan mesire alanındaki yüzlerce ağaç kesilerek burada bir “Doğa Katliamı” yaşanmıştır. Burası şimdi çöplük olmuştur. Buranın ekolojik dengesi (çevre dengesi) bozulmuştur.

·         Parklarda güvenlik yok. İddialara göre buralarda madde içiliyormuş, birtakım ahlaksızlar yapılıyormuş.

·         Çubuk Şehir Stadı bakımsızlıktan ve ilgisizlikten tarla haline gelmiş, şimdilerde atıl durumda bekletilmekte ve Çubuk’taki takımlar maçlarını Akyurt ve Ankara’daki statlarda yapmaktadır. Bu spora ve gençliğe vurulan en büyük darbedir. Buna paralel olarak da İlçe de zararlı mekânlar hızla artmaktadır.

Bir zamanlar 104 pare köy ve 2 nahiyesi olan Çubuk gittikçe kan kaybediyor.

·         Akyurt Nahiyesi, 20 Mayıs 1990 tarihinde Çubuk’tan ayrılarak ilçe oldu. Sirkeli Nahiyesi (Belde) ise 2008 yılında, bir zamanlar Çubuk’a bağlı bir köy iken hızla gelişerek 1987 yılında belde, 2008 yılında da ilçe olan Pursaklar’a bağlandı.

·          Dumlupınar ve Esenboğa da Pursaklar’a bağlanacakken direkten döndü. Yakuphasan Köyü Kazan’a bağlandı ama bekletiliyor. Meşeli Köyü, Şabanözü’ne bağlanmak istiyor. Bu konuda Köylüler tarafından İlçe Kaymakamlığına dilekçe verildi. Dilekçe gereği için Ankara Valiliği Mahalli İdareler Müdürlüğüne gönderildi.

·         Askeri Garnizon 2005 Mayıs’ında, üniversite gelecek diye Çankırı’ya gönderildi. Üniversite yerine gele gele Gazi Üniversitesi’ne ait 2 yıllık 2 yüksek okul geldi. Onlarında ilçeye hiçbir faydası yok.

·          Kıbrıs Şehitliği şimdi yok.

·         Ödül alan Askerlik Şubesi kapatıldı. İlçedeki Askerlik Şubesi 17 Aralık 2012 tarihi itibariyle Abidinpaşa’ da ki Yenimahalle Askerlik Şubesi’ne taşındı. Çubuklu gençler askerlik işleri için bu tarihten sonra Abidinpaşa’ya gitmeye başladılar. Abidinpaşa’ya iki araç değiştirerek gidiyorlar. Oysa Çubuk Askerlik Şubesi; İşlem hacmi yüksek, başarılı çalışmalar yürüten ve hatta başarılı çalışmalarından dolayı ödül alan bir Şube idi.

·         Araç Muayene İstasyonu Akyurt a gitti. Çubuklu araç sahipleri muayene için Akyurt’a gidiyorlar.

·         Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında, Tıp, Hukuk, Siyasal Bilgiler, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakülteleri ile Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümleriyle 3 Ekim 2011 tarihinde Etlik Kasalar’da eğitim ve öğretime başladı.

·         Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi de, “Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi” adıyla Bilkent Yolu No: 3 Bilkent-Çankaya adresinde eğitime devam ediyor.

·         Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ni de elimizden kaçırdık. Biz hala Üniversite’nin Çubuk’ta kurulmasını bekliyoruz. Bu zihniyetle daha çok bekleriz.

·          92 büyük ölçekli fabrika ile 232 adet küçük ve orta ölçekli işletmeleri Akyurt İlçesine kaptırdık. Bu yüzden ilçede işsizlik en büyük sorunlardan birisi...

Askerliğini yapan gençlerimiz ve üniversite mezunlarımız işsiz. Üniversite mezunları evde boş oturmaktansa Şabanözü’nde yeni açılan Gelal Çorap Fabrikası’nda 846 lira asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyorlar.

·          1000 konutluk TOKİ evlerini Çankırı’ya kaptırdık. 484 konutluk TOKİ evlerine razı olduk. Bunlarda kullanıma elverişli değil...

·         Esenboğa Havaalanı’nın ilçeye hiçbir katkısı yok. Eskiden burada çalışan birim amirlerinin çoğu Çubuk’lu iken, şimdilerde Çubuklulara layık görülen işler; Temizlikçilik, kapıcılık, çaycılık, getir-götür işleri gibi.. En yüksek unvan ise güvenlikçilik.. Bu işlere girmek için de milletvekili ve bakan torpili gerekiyormuş...

·         İlçede tarım bitirildi, hayvancılık bitirildi, taş ocaklarına izin verilerek meyvecilik bitirilmek isteniyor, sırada sebzecilik var. Bu zihniyetle bu da bitirilecek.

·         Ulaşım, trafik ve otopark sorunu ilçede had safhada..

·         İlçede imar başlı başına bir sorun, kentte çarpık kentleşme hakim..

·         ‘Melikşah Termal Suyu’ Büyük Anadolu Oteli’ne verildi. Son olarak da Özlüce Termal Suyu’nu ASKİ’ye kaptırdık.

Kısacası ilçe hızla kan kaybediyor. Çubuk’tan giden gidene..Çubuklu siyasiler ve vatandaşlar ise sadece bu olanları seyrediyor. Çubuklular genel olarak günü kurtarma peşinde.. Ama yarın bu değirmenin suyu bitecek. Kendileri, çocukları ve torunları aç kalacak, haberleri yok.

Ankara’da Deniz Bitti, Çubuk’ta İse Okyanus Var...

Bilindiği üzere 23 Temmuz 2004 tarihi itibariyle “Metropol İlçe” olduk.

METROPOL bir kentin; Yolları düzgün, binaları estetik, sokakları temiz, kent möblesi, yeşil alanı boldur. Her şeyden önce her yaşam alanı belli bir ruha sahiptir. İçinde yaşayanlarda güvencededir. Bu durum aynı zamanda modern ve gelişmiş olanın göstergesidir.

 

Metropole gireli yaklaşık 10 yıl geçmesine rağmen Çubuk İlçesi henüz Metropol’e benzeyen bir özelliğe sahip olamamıştır. Kısacası ilçede Metropol’den eser yok.

Sahip çıkılmazsa Çubuk olsa olsa birilerine rant kapısı olur.

Çubuk’u çok seven ama geçmiş yönetimlerin yarattığı Çubuk’a yabancılık çekiyorum, bu anlayışın değişmesini istiyorum. Sizi bilmem ama eski insanları sevecen ve saygılı, misafirperver, yeşili bol, suyu içilebilir ve dereleri şarıl şarıl sürekli akan, yaşanabilir o güzel ve Yeşil Çubuk’umuzu geri istiyorum.

Sizlerde aynı görüşte değil misiniz?

Yoksa, “ biz hizmeti ne yapalım. Biz sadaka kültürü ile yaşamaya alıştık. Bize her gün sabah en az 3’er, zaman zaman gıda ve temizlik maddesi ile birlikte yılda iki defa da kalitesiz ve kalorisiz kömür versinler biz buna razıyız mı” diyorsunuz?

İlçede yaklaşık 6 bin aile sadaka kültürü ile geçiniyor. Bu kadar insanın olduğu yerde, açlık ve sefaletin kol gezmesi lazım değil mi?  Bu ailelerin içinde ilçe merkezinde, doğalgazlı evlerde de oturanlar var. Bu yardımların ölçüsü nedir?

Bu yardımları alanlara, “bu yardımları neye istinaden aldıkları” sorulduğunda verdikleri cevap, “biz oy veriyoruz. Bizim hakkımız, tabii ki alacağız” diyorlar. Peki biz ve diğer vatandaşlar ne veriyoruz. Sosyal devlet anlayışı bu mu?

Doğalgazlı apartmanlarda oturup, kömür alanların olduğu iddia ediliyor. Yazık çok yazık. Gerçekten fakir olanlar ise bu yardımları almakta imtina ediyorlar. Çünkü utanıyorlar. Bu ailelerin sağlıklı bir şekilde araştırılması gerekir.

İlçede doğalgaz kullanan aileler cezalandırılıyor.

Mademki ilçede doğalgazı yaygınlaştırmak istiyorsunuz. Mademki ilçede çevre kirliliğini yok etmek istiyorsunuz. Bir yoksul aileye her yıl 2-3 ton kalitesiz ve kalorisiz kömür yerine bir defaya mahsus doğalgaz döşettirin. Hem onlar rahat etsin ve hem de ilçe de hava kirliliği hat safhaya çıkmasın..

 

Başkan Dr. Acehan ve Ekibinin İşi Çok Zor...

İlçenin sorunları ‘dağ’ gibi değil, ‘sıradağlar’ gibi... Şuradan başlayayım da bitireyim diyemezsiniz. Çünkü hepsi birden önemli sorunlar... Çok iyi bir planlama ve program  yapılması gerekir.

Yukarıda sıraladığım nedenlerle Başkan Dr. Tuncay Acehan ve kadrosunun işi çok zor. İlçede parti siyasetini bir kenara bırakıp, yapacağı projelerde; Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve halk temsilcileri ile birlikte hareket ederse başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Bu arada Büyükşehir ile ilişkileri sıcak, en iyi ve en üst seviyede tutmalı.. Şimdiye kadar yapılan siyasetin ufkunu  ve alanını genişletmeli ve Sünlü’den sonrası için siyaset yapmalı, haklı olduğu konularda ve özellikle de Çubuk halkının menfaatleri doğrultusunda demokratik kurallar dahilinde ‘masaya vurmasını’ da bilmeli...

Görüldüğü gibi sorunlar belki de çok gelebilir. İyi bir kadro ile bu sorunların üstesinden gelinebilir. Başlamak bitirmek demektir. Yeter ki Çubuk halkının desteğini arkanıza alın.. Siyasi destek zaten fazlasıyla var. Yeter ki istemesini bilin..Bu desteği veren halk, manevi desteği de verecektir.

 

Çubuklular olarak hepimizin ideali ilçemizde, ülkemizde ve tüm dünyada tam manasıyla çağdaş ve medeni bir toplum olarak yaşamak değil midir? 

 

 

ÖZEL NOT: Bu tür yazılar ne bir ilk ne de son olacak. 1999’dan beri yapılan her belediye başkanlığı seçiminden sonra bu tür yazılar yazdım. Şimdi de yazıyorum. Ne yazık ki, ilçe ile ilgili olarak tespit ettiğim sorunların çözümü ile ilgili fikirlerimi hiçbir belediye başkanı dikkate almadı, almak istemedi veya işlerine gelmedi. Kendi bildiklerini yaptılar. Neticede de hiçbiri ikinci defa seçilemedi. Siyaset sahnesinden silinip kayboldular. İnşallah çiçeği burnunda yeni Başkan Dr. Tuncay Acehan dikkate alır...

“Kuzey’in Parlayan Yıldızı” , Modern ve Çağdaş, Metropol İlçe Çubuk’tan çarpıcı görüntüler : 

cubuk01-vert.jpg

Bu yazı toplam 6370 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum