ŞEHİTLERİMİZİ RAHMET VE ŞÜKRANLA ANDIK...

ŞEHİTLERİMİZİ RAHMET VE ŞÜKRANLA ANDIK...

Çanakkale Zaferi’nin 107. Yıl Dönümü’nde Şehitlerimizi Rahmet ve şükranla andık.,

Şuayip YAMAN

Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını ve geleceğimizi kurtarmak için her şeyimizi ortaya koyarak mücadele ettiğimiz büyük bir zaferdir. 

Milletimizin azminin, vatan aşkının, bayrak sevgisinin önünde hiçbir gücün duramayacağını göstergesi olan, ulusal tarihimizde ve dünya tarihinde niteliği ve sonuçları açısından çok öneme sahip, 18 Mart Şehitler Günü Ve Çanakkale Zaferinin 107. Yıl dönümünü kutlamaktan büyük bir onur ve gurur duyuyoruz. 

Birlik ve beraberlik içinde Milletçe kenetlenmenin açık bir sembolü olan Çanakkale Zaferi, ecdadımızın iman ve azminin bir ifadesidir. Bağımsızlığımızın ve bölünmez bütünlüğümüzün korunması, huzur ve güven içinde yaşamamız için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin yaptığı fedakârlık hiçbir zaman unutulmayacaktır.

18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 107. Yıldönümü, İlçe Kaymakamlığınca hazırlanan program çerçevesinde gerçekleştirilen törenlerle anıldı...

18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 107. yıldönümü kutlama programı kapsamında ilk tören, Atatürk Parkı’nda yapıldı.

 Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Beden Eğitimi öğretmeni Yücel Kızıltepe’ nin sunumu ile Saat 09.30 da Atatürk Parkındaki Atatürk Anıtına Çubuk Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı Çelenginin sunumu yapıldı

 

Anma programı saat 10.00 da Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Konferans Salonunda devam etti.

 

Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Çubuk Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Çubuk Sosyal Hizmetler Merkezi Müdürlüğü iş birliği ile organize edilen,18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü programı, 18 Mart Cuma, günü Çubuk Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

 

Programa; İlçemiz Kaymakamlığına vekâleten Pursaklar Kaymakamı Mehmet Yıldız, Belediye Başkanı Av. Baki Demirbaş, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Kantar, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Tahir Güzel, İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Caner Koca, İlçe Milli Eğitim Müdürü Alican Kılıç ve şube müdürleri, İlçe Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Müdürleri, Siyasi partilerin İlçe başkanları, Şehit Yakınları ve Gazilerimiz, Çubuk Terör Mağdurları Derneği Başkanı Zeki Avan ve okul müdürleri katıldı.

 

Sunuculuğunu Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Sağlık Hizmetleri Öğretmeni Şeyma Tuğaç’ ın yaptığı program, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başladı.

 

 Çubuk Anadolu Lisesi öğrencisi Ömer Öksüz, Kur’an- Kerim Tilavetini okudu.

 

 Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmeni Havva Özenç Berktaş günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaptı.

 

Çubuk Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve içerisinde Çubuk Şehitlerinin resimlerinin  bulunduğu slayt gösteriminde Salon’da duygulu anlar yaşandı.

 

Şehit aileleri ve gazilerimiz adına Şehit Jandarma Astsubay Deniz Koman’ ın babası Himmet Koman tarafından yapıldı.

 

 Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından sunulan  ‘Bir Yanımız Hep Çanakkale’ temalı gösterinin sergilendi.

 

Salon programı sonrası Protokol ile birlikte günün anısına Şehitlik ziyareti yapılırken, İlçe Müftülüğü tarafından mevlit okutulup, vaaz ve hutbe irad edildi.

 

Ayrıca bir gün önce 17 Mart Perşembe günü Çubuk Belediyesi tarafından İlçemiz Atatürk Park’ında  günün anlamına uygun olarak bir  konser düzenlenmişti.

 

Anma Programı; “Çanakkale Zaferinin 107. Yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü”  münasebetiyle ilçemiz okulları arasında düzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilerimize ödüllerinin takdim edilmesi ile sona erdi.

 

Liseler arası Kompozisyon Yarışmasında:

 

Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi’nden Edanur Açil,

Meliha Hasan Ali Bostan Fen Lisesi’nden  Yağızhan Gazi Çatak, 

Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden Elif Arıkan. 

 

Ortaokullar arası Şiir Yarışmasında:

 

       1. Çubuk Ortaokulu’ndan Emirhan Tandoğan,

       2.  Atatürk Ortaokulu’ndan Kadir Efe Gündür,      

       3. Özel Aksoy Ortaokulu’ndan Mina Çiçek.

 

İlkokullar Arası Resim Yarışmasında :

 

Sabiha Şaşmaz İlkokulu’ndan Pakize Su Sarıtaş,

Süleyman Şah İlkokulu’ndan Ecrin İrem Şahin,

Atatürk İlkokulu’ndan Mürsel Efe Küçük.

 

Dereceye giren öğrencilere hediyeleri sırasıyla İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Tahir Güzel, İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Kantar, İlçe Belediye Başkanı Av. Baki Demirbaş tarafından takdim edildi.

 

Program sonrası ‘Çubuk Şehitlik Anıtı’na geçildi. Burada tüm şehitlerimiz için Kur’an-ı Kerim okunarak dua edildi.

 

 

 

ŞEHİT KANLARIYLA YAZILAN DESTAN: ÇANAKKALE SAVAŞI

 

Tarihimize altın harflerle yazdığımız ve vatan toprağını korumak için yüz binlerce vatan evladını şehit verdiğimiz Çanakkale destanının 107. yıl dönümü tüm ülkede olduğu gibi ilçemizde de  kutlandı. 

 

Çanakkale Zaferi'nin üzerinden 107 yıl geçti. Türk milleti destansı bir zafere imza atarak İngiliz-Fransız güçlerini Çanakkale'yi dar etmeyi başardı. 

 

Binlerce kahramanlık hikâyelerinin anlatıldığı Çanakkale Zaferi, Çarlık Rusya'sının yıkılmasına yol açmış ve Rusların sıcak denizlere inme hayalleri suya düşmüştür. Birinci dünya savaşının başlama nedeni ise bir Sırp gencinin Avusturya-Macaristan krallığının prensine yaptığı suikast olarak gösterilse de sonrasında yaşanan kutuplaşmalar savaşın aslında bu kadar basite indirgenemeyeceğini gözler önüne serdi.

 

ÇANAKKALE ZAFERİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ NEDİR?

 

Kahraman Türk ordusunun Çanakkale Cephesi'nde verdiği mücadele yalnızca Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışını etkileyecek derecedeydi. Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş ve yüce Türk milletinin belirleyici ve yönlendirici gücünü bir kere daha gözler önüne sermiştir.

 

Çanakkale Cephesi'nin Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı'nın meşalesini de ateşlemiştir. 

 

Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir "anıt cephe" dir.

 

Çünkü Türk ordusu üstün muharebe taktiklerini, silah gücü bakımından çok üstün bir güce karşı ustalıkla kullanmıştır. Bununla beraber dünya harp tarihi, Çanakkale'de Türk askerinin insancıllığını savaş alanlarında bile yitirmediğine, düşmanına dahi merhamet gösterebildiğine şahit olmuştur.

 

Her siperde ayrı bir destan başlatan askerlerimiz, düşmana karşı verdiği mukaddes mücadeleyi zaferle sonuçlandırdığında, dünya tarihinin zirve sayfalarına da "Çanakkale Geçilemez!" ilkesini bir daha silinmemek üzere yazdırmıştır.

 

OSMANLI 1. DÜNYA SAVAŞINA NASIL DÂHİL OLDU?

 

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. 

 

Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır.

 

Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti.

 

Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.

 

18 MART'TA NE OLDU?

 

Birleşik Krallık Savaş Konseyi Sekreteri Albay Hankey Winston Churchill 'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur..

 

Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. 

 

Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. 

 

Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.

 

ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE ZAFERİ’NDEKİ ROLÜ...

 

18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı önlerinde deniz harekâtıyla başlayan savaş, İngiliz ve müttefiki Fransız donanmasının yenilmesiyle 25 Nisan günü ikinci aşamaya geçti. 

 

Kara harekâtında da umduğunu bulamayan İtilaf Kuvvetleri, 9 Ocak 1916 günü bölgeden Atatürk’ün deyimiyle “Tam manasıyla kaçtılar!”

 

İşte bu dönemde Yarbay Mustafa Kemal Bey, Sofya’da Askeri Ateşe iken görev ister ve 19. Tümen Komutanı olarak bölgeye atanır. 10 Aralık 1915 gününe kadar gerek bu tümene gerekse Anafartalar Grup Komutanlığı’na Albay rütbesiyle komutanlık yapar. 

 

Bu büyük savaşta gösterdiği başarılarla “Anafartalar Kahramanı” olur. Çok sayıda madalyayla onurlandırılır. Tarihin akışını değiştiren savaşta Mustafa Kemal de komutanlık becerisiyle savaşın gidişine yön verir. Bu savaşta onunla birlikte görev yapan subaylar da edindikleri tecrübeyle Kurtuluş Savaşı’na önderlik ederler. 

 

                                             KOMUTANLIK DEHASI...

 

* Savaşa olabildiğince geç girilmesinden yanaydı. Almanya’nın durumunu öğrenmek istiyordu.

 

* Savaş başladığında Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da Askeri Ateşe iken, İstanbul’a başvurarak cephede aktif görev verilmesini istedi. Emir gelince de hemen yola koyuldu.

 

* Bölgeyi ve arazi durumunu Balkan Harbi yıllarından biliyordu. Bolayır’da 8 Şubat 1913-10 Ağustos 1913 tarihleri arasında görev yapmıştı.

 

* Düşmanın ilk çıktığı yere zamanında müdahale etmesi ve onları durdurması tarihi niteliktedir. İlk müdahale, Mustafa Kemal Bey’in stratejik bakışındaki doğru ve isabetli tutumdan kaynaklanmıştır. Bu yerinde müdahale olmasaydı, savaşı daha başında kaybedebilirdik.

 

* Beşinci Ordu Komutanı Liman von Sanders’in, bölgede birlikleri dağıtma ve düşmanı karşılama kararını hatalı bulmuş ve bunu Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya bildirmiştir. 3 Mayıs 1915 tarihli mektubunda Enver Paşa’yı şu ifadelerle uyarır: “Maydos Bölgesi Kuvvetlerini komuta ettiğim zaman, aldığım tertibat ile düşmanın karaya çıkmasına imkân verilmeyebilirdi. (...) Düşmanın karaya çıkması kolaylaştırılmıştır” der.

 

* Düşmanı karaya çıkıp tutunmadan kıyıda karşılamadan yanadır. Çünkü ona göre düşmanın karaya çıkmaya çalıştığı an, onun en zayıf olduğu andır. Düşmanı sahile çıkarmama taktiğini görev yaptığı Trablusgarp’ta öğrenmişti. 1911-12 yılları arasında süren savaşta görev yapmış ve İtalyanları günlerce sahile çıkamaz/sahilden ilerleyemez hale getirmişti.

 

* Verdiği yerinde kararlar ve hamlelerle, bölgedeki ordunun komutanı Sanders’in stratejik hatalarını taktik başarılarla dengelemiş ve bu hataları olağanüstü hamle ve başarılarıyla zafere dönüştürmüştür.

 

* 10 Ağustos 1915 günü Anafartalar Zaferi’ni kazandıran büyük hücumda, önce kendisi siperden çıkarak kişisel cesaret göstermiştir.

 

Yedek birlik olmasına rağmen, 25 Nisan 1915 günü gerçekleşen çıkarmayı duyduğu an, emir almadığı halde hemen harekete geçti ve Kocaçimen Tepe üzerinden Conkbayırı’na geldi.

 

* İlk anda bazı birlikler geri çekilmeye başladı. Hatta yer yer panik havası da vardı. İşte bu kritik anda Mustafa Kemal Bey, müdahale ederek kaçan askerleri durdurdu. İkinci bir Balkan Harbi utancını önledi. Geri çekilmeyi önlemek için sert emirler verdi. Geri çekilecekleri ‘vurun’ dedi. Bu hareket için “İşte kazandığımız an buydu” der.

 

* Gece gündüz demeden akınlarla düşmanın manevi kuvvetini çökertti. Düşman bırakın ilerlemeyi, kendisine sığınacak yer aramakla uğraştı. Siper kazmaya fırsat bulamadı.

 

* İnsan takati ve gayreti zorlanarak taarruzlara gece gündüz devam edildi. 3 Mayıs 1915 tarihli şu değerlendirmesi çok anlamlıdır: “İstirahat uykusu aramanın bu istirahattan yalnız bizim değil, 

 

 

bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini hepinize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hemfikir olduklarına ve düşmanı tamamen dökmedikçe yorgunluk belirtileri göstermeyeceklerine şüphe yoktur.” 

 

* Siperlere çekilen düşmana sürekli hücumlarla rahat yüzü gösterilmedi. Tutunmaları önlendi.

 

* Düşmanın büyük kuvvetle Anafartalar bölgesine bir çıkarma yapacağını gelişmelerden anladı. Bunun gösteri harekâtı olmadığını, aksine bu bölgeye (Arıburnu-Kocaçimen) yerleşme amaçlı olduğunu tespit ederek, kuvvet kaydırdı ve üst komutanlığa bu konuda görüş bildirerek, bölgeye yeni birlikler gönderilerek takviye edilmesini sağladı.

 

 

 

 

 

* 8 Ağustos 1915 günü Ağıldere bölgesinden Şahinsırt ile Conkbayırı’na ilerlemekte olan düşman kuvvetlerinin yapmak istediği harekâtı erkenden saptayarak buna göre tedbir aldı. Bununla Arıburnu cephesinin düşmesini önledi.

 

ANAFARTALAR KAHRAMANI...

 

* Ağustos ayındaki Anafartalar Savaşı olarak tarihe geçen bu büyük düşman taarruzuna, küçük kuvvetlerin bir araya getirilerek karşı konulmasını ve bunun komutanlığının da kendisine verilmesini istedi. Bu konuda ısrarlı oldu. Komutanlığı aldı da... 

 

Bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu anlamak için, düşman orduları Başkomutanı İngiliz General Ian Hamilton’un 10 Ağustos 1915 günü günlüğüne düştüğü not çok şey anlatır: “Conk Bayırı tepelerine yaklaşmış ve tutunmuştuk. Türkler bu ana kadar işgal ettiğimiz mevzileri geri alamamışlardı.

 

 Conk Bayırı’nda Türkler çok iyi bir kumandaya sahipler, bunu ilave etmeliyim. Başlarındaki Generaller bizi baskınla bastırmadıkça yenemeyeceklerini biliyorlar. Haliyle durmadan baskın tarruzu deniyorlar. Zararı yok, ölmeyeceğiz ve asla teslim olmayacağız.” 

 

* Çanakkale Cephesi’ne Yarbay rütbesiyle gelen Mustafa Kemal Bey, 19. Tümen Komutanı olarak bir tümeni yönetiyordu. Savaşın en kritik anında yaklaşık 130 bin kişilik bir kolorduya Albay rütbesiyle komutanlık yaptı. 

 

Bu kritik anı şöyle anlatır: “Nezaketini söyledim, dedim ki: ‘Daha bir an vardır. Bu anı da kaybedecek olursak bir genel felaket karşısında kalmamız pek muhtemeldir.’ Anafartalar’da çıkmış ve çıkmakta olan düşman kuvvetlerini göz önüne almak, ona göre genel tedbirler almak gerektiğini, sevk ve idareyi birleştirmek ve sağlamak için bütün kuvvetlerin bir kumanda altında, vasıtasız bir kumanda altında bulunmasından başka çare kalmadığını söyledim.

 

* Grup komutanlığını emrine alması sırasında, 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders’le aralarında “Daha fazla gelmez mi?” diye geçen konuşmada meşhur “Az bile gelir’ sözlerini söylemiştir. Durumun önemini anlayan komutanlık, 8/9 Ağustos 1915 gecesi 21:30 sıralarında Mustafa Kemal Bey’i Anafartalar Grup Kumandanı olarak atadı. 

 

Hasta olduğu halde birliklerle 10 Ağustos günü büyük zaferi kazandı. “Fakat ben, vatanım mahvolduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu sorumluluğu iftiharla üstlendim” der.

 

* Anafartalar Muharebeleri sırasında bir şarapnel parçasıyla göğsünden yaralandı. Şarapnel kalbinin üzerinde duran cep saatini parçaladı. Göğsünde hafif yara açtı. Ancak bunun bile duyulmasını istemedi ve yanında bulunan subayı uyararak “Sus!” dedi. Bununla askerin moralinin bozulmasını önledi ve savaşma azmini devam ettirdi.

 

* En zor anlarda öne atılarak örnek oldu. Yanındaki subay ve erlerin de arkasından gelerek yapmak istediği harekâtı gerçekleştirdi. Sadece karargâhtan savaşı yönetmedi. Sürekli gelişmeleri olay yerinden izleyerek anında yeni duruma göre pozisyon aldı/aldırdı. Öyle ki 4 ay siperden çıkmadığı oldu.

 

 

 

* Düşmanın bölgeyi tahliye edeceğini tahmin etti. Buna fırsat vermeden hücumla denize dökülmesinden yanaydı. 

 

Bu vesile ile Bütün şehitlerimize rahmet diliyor, gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyorum...

 

Çanakkale Zaferi ile birlikte, Şehitler Günü olarak da andığımız bu anlamlı zafer gününde, kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek şehitlik mertebesine ve onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla hatırlıyoruz.

 

Bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden büyük Türk ordusunun kahraman mensuplarını, onu her şeyiyle destekleyen Aziz Türk Milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum, ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun...

img-5801-vert1.jpgimg-5827-vert2.jpgimg-5870-vert3.jpgimg-5931-vert4.jpgimg-5960-vert5.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.