ŞEVKET TANDOĞAN

ŞEVKET TANDOĞAN

Mİ’RAC KANDİLİ

            Bilindiği üzere, Recep ayının 27.nci gecesi mübarek Mi’rac kandilidir. İslam âlemini mânevî bir heyecana boğan, rahmet ve bereket gecesi bu kandil,15 Mayıs cumayı cumartesiye bağlayan gecedir.

            Yıl içindeki beş mübarek geceden birisi olan Mi’rac Kandilini hakkıyla ihya edebilmek için, mânâ ve önemini çok iyi anlamak gerekir. Bunun için sadece minareleri değil, iç dünyamızdaki kandilleri de yakmak sûretiyle Mi’racı özümüzde hissetmeliyiz. Yoksa heyecansız ve gâfil bir tavır içinde kandil kutlamaları ve mevlitler yeterli değildir.

            Mi’rac hadisesi;çok büyük tecelliyatın vuku bulduğu, büyük olayların yaşandığı sırlarla dolu muhteşem bir mû’cizedir. İmanı zayıf, ilimsiz-irfansız kişilerin kavrayamayacağı, ancak gerçek müminlerin tasdik edeceği Mi’rac yolculuğunda Cenab-ı Hak habibini taltif etmiş ve zaman içinde zaman, mekân içinde mekân yaratarak âlemleri şereflendirmiştir.

            Fahri-kâinat efendimiz; hicretten bir buçuk yıl önce, recep ayının 27.nci gecesi, Mekke’de Mescid-i Haramdan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya kadar Burak ile, oradan sonra da Refref denilen mânevî asansörle gökleri ve arşı,kürsü geçerek cennet ve cehennemi gezip, Allah (cc.) ile aracısız konuştuktan sonra aynı gece geri getirilmiştir.

            Ruh ve ceset birlikte cereyan bu yolculuk esrarlı bir mucizedir. Bunun haricinde ruhunun mi’racı 33 defadır. Kur’an-ı Kerim’de İsra süresinin ilk ayetinde “Bi’abdihi” buyurulması miracın ruh ve ceset birlikte olduğunun delilidir. Zira sadece ruh’a veya sadece ruhsuz bedene “Kul” denmediği gibi, ruh yolculuğu için Burak gerekli değildir.

            Akıllara durgunluk veren olağan üstü bir mû’cize olan mi’rac hadisesini, madde ölçüleriyle tartmaya çalışan bazı inancı zayıf Müslümanlar, Peygamberimizden duyunca hemen reddetmiş ve irtidat ederek dinden ayrılmışlardı. Hz.Ebu Bekir ve benzeri sadık müminler ise kabul etmekte hiç zorluk çekmemişler ve “Allah’ın Resulü bunu söylemişse doğrudur. Hatta daha ileri akıl almaz şeyler söylese dahî yine doğrudur.” Demişlerdir.

            Nitekim Kureyş müşrikleri alaycı bir üslupla ellerini çırparak gelip, Hz.Ebu Bekir’e “Seninki bu gece kısa sürede mescid-i Aksa’ya gittiğini, oradan da yedi kat göklere çıktığını vs. söylüyor” dediklerinde, “Bunları Hz.Muhammed (s.a.v.) söylüyorsa kesinlikle doğrudur,inanırım.” Dediği için SIDDIYK ünvanını almıştır.

            Mi’rac sabahı Hz.Peygamberimiz Mescid’i Haram’a gelip, miracın tafsilatını, gezdiklerini-gördüklerini herkese açıkça anlatmıştır. Müşriklerden Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı bilenler sorular sordular. Peygamberimiz hepsini cevapladı. “Evet, aynen doğru ama bu işte bir hile var.” dediler.

            Müşriklerden bazıları “Haydi bakalım Kudüs yolundaki bizim kervanları anlat. Onları da gördün mü ve neredeler?” dediler. Hz.Peygamberimiz: “Evet filancaların kervanına rastladım Revha’da idiler, bir deve yitirmişler arıyorlardı, filan gün güneşin doğuşuyla birlikte gelirler.” Buyurdu. Müşrikler “Bu da önemlidir, bekleyelim görelim” dediler. Nitekim bekledikleri gün ve saatte gelen kervan, olanları teyit edince, yine iman etmediler. “Bu apaçık bir sihirdir.” Dediler.

            Müşriklerden şarlatan birisi, Hz.Peygamberimize gelip alaylı bir üslupla, “Ya Muhammed! Bir ayağını yerden kaldırır mısın?” dedi. Efendimiz Hazretleri de zarafetinin icabı ayağını kaldırdı. Müşrik, diğer ayağını da yerden kaldırmasını istedi. Hz.Peygamberimiz ona “Bu mümkün değildir.” Buyurunca, küstah adam: “Ya gece kısa bir sürede, nasıl Mescid-i aksa’ya, göklere,cennete, cehenneme gidip gezersin?” dedi. Fahri-kâinat efendimiz rivayete göre, bu adamı Hz.Ali’ye gönderip, “Bunun cevabını sana Ali söyler buyurdu.” Nitekim adam, Hz.Ali’nin evine gidip, olayı sordu. İlim beldesinin kapısı Hz.Ali mesajı almıştı. Bekle, hemen geliyorum dedi. Evdeki Zülfikarı alarak, adama doğru sallarken “İşte Hz.Muhammed böyle kısa bir anda miraca gidip geldi” demişti.

            Miraçta Peygamberimiz Cenab-ı Hakla vasıtasız konuştu. Namazda otururken okuduğumuz Tahiyyat duası bu karşılıklı konuşma metnidir. Bu esnada salih müminlerin afv müjdesini almış Allah’ın selamını getirmiştir. Konuşmayı dinleyen bütün melekler de buna tanıklık ederek şehadet getirmişler, müminlerin miracı olarak namaz hediye edilmiştir.

            Bu kutlu geceyi hakkıyla ihya ve feyzinden istifade için gündüzün oruçlu olmalı, geceyi de namaz, dua ve zikirle geçirmelidir.

            Kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Bu yazı toplam 1300 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.