İstanbul'a Dair...

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, edâ, iklim;
O benim, zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misâle.


İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...

 

   Bir özlemle, bir bekleyişle, gurbette olup sıla özlemi çeken bir kalp edası ile, her dem dua eden bir dille, siyah yüzünden ziyade senin apak yüzünü gören bir gözle ve bir umutla sana kavuşacağım günü bekliyorum İstanbul.

  

   Üç şehri arkamda bırakırken gözyaşlarımı da bıraktım o topraklarda. Biri Mekke, biri Medine bir diğeri de İstanbul... Resul tarafından övülmüş üç şehir. Ama en çok İstanbul"dan ayrılırken ağladım. Gözyaşlarımı bıraktım yakamoz düşmüş denizine. Şimdi sevdiğinden ayrılmış, deniz ortasında yalnız kalmış bir Kız kulesiyim. İçimdeki dalgalar çarpıyor yüreğimin kıyılarına. Orhan Veli misali, gözlerimi kapatıp sık sık İstanbul"u dinliyorum. Ulus parkına çıkıp tepeden bakıyorum derin sularına, o muhteşem güzelliği seyrediyorum kalp çarpıntılarıyla. Sanki Leyla"sını gören Mecnun misali. Üsküdar"ında güneşin batışının muhteşemliğini seyrediyorum, dilimde eski bir sevda türküsüyle. Bütün dertleri, kederleri ve acılarımı bırakıyorum maviliklerine. Neleri kucaklamadı ki İstanbul, bir ana şefkatiyle sarıyor misafirlerini. Çünkü ummanlar kadar geniş bağrı. Ona gelen onda kalmak istiyor.

 

   İstanbul"da kar bile bir başka güzel düşüyor yeryüzüne. İstanbul"un toprağına düştüğü için gülümsüyor. İçimi ısıtıyor her bir kar tanesi. Saçlarını beyazlatırken kar taneleri İstanbul"un, martı sesleri tercüman oluyor içimdeki çığlıklara. Kadıköy"den vapura binmeden önce o meşhur sıcak, çıtır çıtır, bol susamlı simidinden alıyorum martılarla paylaşmak için. Tek bir susamını bile zayi etmiyorlar.

 

   Sultanahmet"te buluyorum kendimi bir ezan sesi ardından. Padişahın ardında saf tutmuş kılıyorum namazımı. Eyüp Sultanda dua ediyorum sonrasında, Ensar"ı hatırlayarak.   Kim bilir beklide İstanbul misafirperverliğini Eyüp Sultan"dan alıyordur. O en güzel ev sahipliğini yapmamış mıydı Resul"e?

 

   İstanbul"un hangi bir köşesini anlatayım. Anlatılanlarda hep yarım değil mi zaten. Yüzyıllık saltanat hangi cümlelerle tanımlanır.

  

   Şimdi İstanbul"u düşlüyorum gözlerim kapalı ruhumda, aklımda, kalbimde İstanbul aşkıyla. Selam olsun sana İstanbul… Selam olsun sana gönlümün başkenti… Selam olsun sana beyaz saçlı, yorgun bakışlı güzeller güzeli sevdiceğim…

Bu yazı toplam 3840 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum