Emrullah KILIÇ

Emrullah KILIÇ

İki Çay; Biri Açık Olsun Lütfen!

           

            Kalabalığın arasından güçlükle ilerleyerek bir çay ocağına attılar kendilerini.

Yan masada oturan celepleri başlarıyla hafiften selamlayarak garsonun gösterdiği masaya yöneldiler.

Yerel gazetelere göz ucuyla baktılar.

Sonra iki çay söyleyip koyu bir muhabbete daldılar.

Kısa saçlı, hafif sert bakışlı ve spor giyimli olan “aslında tarihle köklü bağları olan bir şehrimiz var” diyerek başladı söze.

Arkasına yaslandı ve “bu şehri, erdemli bir şehir haline getirmek tarihe ve şehrimize karşı bir sorumluluktur" diye devam etti...

Siyah takımlı, kırmızı kravatlı ve olgun görünümlü olan bilge bir eda ile başını sallayarak onayladı arkadaşını.

 Elini hafifçe arkadaşının omzuna koyarak “güzel kardeş” dedi. Herkesten gücü nispetinde sorumluluk üstlenmesi beklenir. Ancak bu, şehrin yöneticileri için beklentiden öte bir zarurettir. Şehri yönetenler veya yönetmeye aday olanlar şehre kattıkları değer oranında büyürler diyerek sözlerini devam ettirdi.

 Genç olan adam “üstad” diye kesti diğerinin sözünü.

          “Farabi aklıma geldi. Hani onun ütopyası varya; erdemli bir şehir, erdemli yöneticiler” diyerek o kıstasları uygulamak lazım bu gün dedi.

Siyah takımlı olan kravatını biraz gevşetti, çayından bir yudum daha çekti. Namaz vakti geçmesin diye saatini kontrol etti.

“Evet, dostum” diyerek girdi söze.

“Farabi"ye göre erdemli şehir, bütün azaları canlı, tam ve sağlıklı bir bedene benzer.

Yöneticilik ise apayrı bir şeydir kardeşim dedi. O insanları idare etme sanatı, sıradan sanatlardan biri değildir. Onda yeterlilik, yetkinlik, kabiliyet, maharet ve bir takım doğuştan gelen özelliklerin bulunması bir zorunluluktur” diye sözünü sürdürdü.

Genç olan “evet ağabeycim” dedi. Erdemli yönetim, erdemli reis/başkan ile mümkündür.

Erdemli şehrin reisi, herhangi bir insan olamaz. 

“Erdemli şehri idare edecek kişinin belli başlı vasıfları taşıması gerekir” diyerek sözü güncel olana taşıdı.

Masanın etrafında bu konuşmaya kulak kabartanlar çoğalmıştı. Bunun farkında olan kravatlı arkadaş arkadaşının sözünü tamamlarcasına şehrin yöneticisi nasıl olmalıdır faslına Farabi"den alıntılar yaparak devam etti.

“Organları bakımımdan tam ve eksiksiz olmalıdır.

Söylenilen her şeyi iyi anlama ve idrak etme yeteneğine sahip olmalıdır.

İyi bir hafıza gücü olmalıdır.

Zeki ve akıllı olmalıdır.

Maksadını anlatacak güzel bir konuşma ve hitabet yeteneği olmalıdır.

Bilgi edinmeyi ve öğrenmeyi sevmelidir.

Doğruluğu ve doğru insanları sevmeli, yalandan uzak durmalıdır.

İhtiraslarının ve arzularının esiri olmamalıdır.

Ulu olmalı ve ululuğu sevmelidir ki utandırıcı şeylere düşmesin ve tabiatıyla hep yüksek şeyleri arasın.

Haksızlık ve zulüm yapmamalı, adil olmalıdır.

Azimli ve kararlı olmalı, korku ve zafiyet göstermeyerek cesur davranmalıdır”.

Üstad! Diye seslenen genç adam heyecanlanmıştı.

“Farabi"nin hayalini kurduğu erdemli şehir aslında hepimizin hayalindeki şehir olsa gerek. Hayalimizdeki şehre ulaşmak için sahip olmamız gereken en önemli unsurların başında da erdemli yöneticiler” diye mırıldandı.

Yaşça büyük olan tecrübesini konuştururcasına yeniden girdi devreye.

“Artık küçük olaylar için büyük zamanlar ayıracak lüksümüzün olmadığını biliyoruz” dedi.

Tam sözünü bitirmişken, baştan beri sohbete kulak misafiri olan kirli sakallı, çatık kaşlı adam son cümleyi söyledi;

“Biz, bahsettiğiniz şehirde yaşamak istiyoruz”.

Bu yazı toplam 5718 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum