HALK EĞİTİM’DEN “MUHTEŞEM” BİR SERGİ...

HALK EĞİTİM’DEN “MUHTEŞEM” BİR SERGİ...

Çubuk Halk Eğitim Merkezi kursiyerleri el emeği güz nuru ürünlerini sergiledi.

 Şuayip YAMAN

 

Halk Eğitim Merkezi’nin 2015-2016 yılı “Hayat Boyu Öğrenim “ projesi kapsamında Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi Salonu’nda açtığı yılsonu sergisi göz kamaştırdı.

 

Çubuk Halk Eğitim Merkezi Müdürü Recai Özdemir,Günümüzde bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler, toplumun ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal yapısında değişmelere neden olmaktadır. Bireylerin bu değişmelere uyum sağlaması, değişmenin gerektirdiği bilgi, beceri ve değerleri kazanmasını zorunlu kılmaktadır. Örgün eğitim bu değişiklikleri belli bir yaşa kadar aktarmaktadır. Bireylerin örgün eğitim sonrası değişikliklere uyum sağlaması; bilgi ve beceri edinebilmesinde halk eğitiminin önemi çok fazladır.

Halk Eğitim Merkezi, hayat boyu öğrenmenin gerekliliğini yerine getiren, her yaş, her statü,  her kültür ve her eğitim düzeyindeki vatandaşlarımızın ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilmesini sağlayan bir yaygın eğitim kurumudur.

 Burada elde ettikleri bilgiyi el emeği göz nuruna dönüştürerek, değere dönüştürerek, hizmet etme iradesini ortaya koyan kardeşlerimize teşekkür ediyorum. İmkân verildiğinde ne kadar güzel şeyler çıkardıklarını, ne kadar başarılı olduklarını görüyoruz.

 

Kurslarımızda 7 kadrolu öğretmen, 52 usta öğretici ile kurum binamızda ve çeşitli okul ve kurum binalarını kullanarak 182 kurs açarak (Mesleki ve Teknik kurs sayısı 90, kültürel, sosyal ve sportif kurs sayısı 92)

 

Yaklaşık 3500 kişiye eğitim verilmiştir. Bu kurslarımızda yaklaşık 2000 kişiye sertifika verilmiş olup yaklaşık yüzde 10 oranında istihdam oluşmuştur.

 

Sergide kursiyerler tarafından yapılan; servis takımları, salon takımları, masa örtüleri, havlular, iğne oyası, basit nakış iğnesi gibi el emeği göz nuru ürünler yer alıyor. 

 

Halk Eğitim Müdürlüğünün açtığı kurslarda yer alan kursiyerlerin mükemmel becerilere sahip olduğunu belirten Özdemir, kursiyerlere verilen eğitimde dolayı emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.

 

Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, “Kursiyerlerin eserleri onlar için bir çeşit gurur kaynağı oluyor. Bu başarılı çalışmalarından dolayı Halk Eğitim Müdürü ve çalışanları ile kursiyerlerimize çok teşekkür ediyorum. Yapılacak her türlü çalışmalara Belediye olarak biz de destek vereceğiz." dedi.

 

Okuma yazma kursu ve Suriyeli mültecilerden Türkçe konuşma, takı tasarım kurslarına katılan kursiyerlerden bazıları da duygu ve düşüncelerini aktardı.

 

Konuşmaların ardından kursiyerlerin eğitim döneminde, resim, dantel, örgü, nakış, kâğıt rölyef, iğne oyası, takı tasarımı, oymacılık, giyim,tel kırma, seramik ,ahşap boyama,mefruşat, mutfak eşyaları ,salon takımları , hediyelik eşyalar vb. gibi değişik dallarda yaptıkları eserlerin yer aldığı serginin açılışı yapıldı.

 

Açılışta, okuma yazma, spor ve halk oyunları gibi kursları başarıyla tamamlayan kursiyerlere belgeleri törenle verilirken, kursiyerlerin baş tasarımlarını yaptığı klasik ve abiye kıyafetler, gelinlik, Osmanlı kıyafetleri, saray kıyafetleri, Hayri Aslan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından sunuldu.

 

Kursiyerlerin hazırladıkları eserlerin yer aldığı sergi, katılımcılar tarafından gezildi.

 

Kursiyerlerin ürünleri muhteşem...

 

Kursiyerlerin ürünler gerçekten muhteşem, inanılmaz güzellikte. Bunların her biri kadınlarımızın Halk Eğitim kurslarında el emekleri ve göz nurlarıyla birer birer yaptıkları el sanatları. Birer sanat eseri...

 

Belediye kadınların ürettikleri ürünleri sergilenmesi için  Hanımeli Çarşısı kurmalı.. kadınları kira ödemeden ele emeği ürünlerini satarak ev ekonomilerine katkı sağlamalı..

 

Öğrenmenin yaşı ve sınırı yok...

 

Yaptığı ürünlerle takdir ve beğeni toplayan Fatma Tıknaz yaptığı anlamlı konuşmada, “Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen kurslara 3 yıldır katılıyorum.

 

Şimdiye kadar Takı Tasarım, Yağlı Boya Resim, Ahşap Boyama, Seramik Boyama ve Ney kurslarına katıldım.

 

Ev hanımıyım. Bu kurslar bana çok şey kazandırdı. Özellikle de renkli bir hayat kazandırdı.

 

Sanki hayata yeniden geldim. Burada bulunmak evde tembel tembel oturup, hastalıkları dinlemekten çok çok iyi..

 

Burada yeni yeni insanlar, dostlar, arkadaşlar kazandım. Yeni yeni hocalarım oldu. ve onları çok seviyorum. En büyük kazanımım ise yağlı boya resim yapmak. Küçükten beri böyle bir kabiliyetim vardı. Ama bu kurs o hayalimi gerçek yaptı. Hayata geçirmeme vesile oldu. Kabiliyetlerimi geliştirdi. Bu konuda Saadet Hocama çok teşekkür ediyorum. Kara kalem bir tablo yaptım onu da hocama hediye ettim.

 

Ayrıca Aile Yaşam’dan bu vesile ile tanıştığım arkadaşlar cıvıl cıvıl çok sevecen, aynı zamanda da aydın insanlar onların yanında çok mutluyum.

 

Ney çalmayı öğrendim. Tambur çalmayı da öğrenmek istiyorum. Hayatıma yeni yeni yenilikler katmalıyım. Çünkü buradaki insanlar dur-durak bilmiyor. Bir şeyi öğreniyor. Akabinde diğer bir şeyi öğrenmek istiyor.

 

Çok güzel bir evlat yetiştirdim. Onu büyüttüm, okuttum. O da bir meslek sahibi oldu. Evlendi. Bana bir torun verdi. Şimdilerde kurslardan arta kalan vakitlerde torun büyütüyorum. Allah herkese hayırlı evlatlar ve torunlar versin...

 

Aile yaşam bize bir hayat verdi. Hayatımızı renklendirdi.

 

Kurslarda büyük bir titizlik ve zevkle bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmenin yaşı ve sınırı yok. Görenler çok takdir ediyor. Bütün gençleri devamlı teşvik ediyorum” dedi.

 

Kadınlarımızın üstesinden gelemeyeceği sorun yok...

 

Kursiyerlerin yaptığı el emeği göz nuru çalışmalar yuvalarımızın gözbebeği kadınlarımızın  ne kadar özel bir konuma sahip olduklarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

 

Genç-yaşlı ayrımı olmaksızın; çok genç kursiyerlerin yanında elinde bastonuyla yaşama tutunmak için her daim üretebilen, aklındaki estetiği objelere yansıtarak öğrenmenin ve üretmenin yaşı olmadığını kanıtlayan eli öpülesi bu güzel insanların emeklerini beğenmemek mümkün değil...  

 

Hayatlarında küçücük boş zamanları değerlendirmeyi iş ve maharet edinmiş kursiyerlerin yarattığı eserlere baktığınızda ufacık bir fırçanın neler yaptığını, neler yapabileceğini gördük.

 

O renkten renge geçerek bir vazo, bir kaftan, bir saat ya da muhteşem bir tabak olabiliyor.

 

Kâğıtların makasla yolculuğunda ise üç boyutlu rölyef çalışmalarını görüyoruz. Ve inanamıyoruz gözlerimize.. Elimizi değdiğimizde dümdüz olan kağıt, üç boyutlu bir kabartma oluveriyor. Şamdanlardan sehpalara, tombaklardan mutfak ahşaplarına varana kadar her şey bu kursta öğretiliyor.

 

El işlerine ayrı bir hayranlık duyuyorsunuz. İlmek ilmek, dantel dantel işlenmiş havlular, seccadeler, boncuk boncuk dizilmiş birbirinden değerli takılar. Bu gerçekten boncuk mu dediğiniz ve dönüp bir kez daha baktığınız yüzükler, bileklikler, kolyeler, cevşenler, küpeler hepsi bu kursta...

 

Kumaşların giysiye dönüş yolculuğu da ayrı bir olay..

 

İşte tüm bunlar “haydi” dediğiniz ve küçücük bir omuz vermekle yola çıkarabildiğiniz  kadınlarımızın  emeği ve göz nuru altın değerinde ürünler...

 

Ve onlara büyük bir sabır ve özveri ile geniş bir ufukla yol göstermeye çalışan değerli hocalarımızın emekleri unutulamaz.

 

Bakmakla görmek arasındaki farkı burada yaşamak gerek, hem de hakkını vererek..

 

Bozmak, engellemek, kırıp dökmek, eleştirmek çok kolay olanıdır. Biz zoru seçelim; Bakmayalım, özellikle bu ürünleri, bu harika eserleri görelim.

 

Abidin Yılmaz Huzur Evi’nden gelen işlemeleri, örgüleri, bebekleri gördüğümüzde güzel olmuş, çirkin olmuş demeyelim. Onları o yaşlı parmaklarıyla yapmaya çalışan, eli öpülesi büyüklerimizi hatırlayalım. Hala üretme çabasında oldukları için takdir edelim.

 

Sergideki eksikliklerin niteliklerine bakalım. İlle de bakacak isek; daha büyük salonlar, daha güzel sunumlar hayal edelim. Hatta bu tür sergileri büyük sanat galerilerinde yapalım.

 

Kadın Kültür Merkezleri kurulmalı...

 

Kadınların sosyal, eğitsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler yoluyla daha donanımlı hale gelmelerini sağlamak amacıyla diğer Metropollerde de olduğu gibi  ilçemizde de “Kadın Kültür Merkezleri” kurulmalı..

 

İlçemizde kadınlarımızın sosyalleşebileceği kendilerine ait bir ortam ve imkân genelde yok. Bu şekilde bu ihtiyaç da giderilmiş olunur.

 

Bu nedenle kadınlarımız ev ortamında sıcak bir yere kavuşmalılar..
 

Kültür merkezinde İş-Kur ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü destekli eğitimler verilmeli...

 

Aile çocuk eğitimi, kadın çocuk sağlığı, aile içi iletişim ve diğer mesleki kurslarla, dikiş atölyesi, dikiş kursları ile birlikte yaklaşık yılda bin kadınımızın meslekten faydalanacağı ve 200-300 kursiyerin yetişeceği bir yer planlanmalı.. Bu şekilde eğitimler verilmeli...
 

Ayrıca burada dikiş atölyesi, dinlenme salonu, çocuk oyun salonu, mutfak ve idari büro olmalı..

 

Çok yönlü merkezde böylelikle kadınlarımız eğitim görürken aynı zamanda çocukların da barınabileceği ve oyun oynayabileceği imkânlar sağlanmış olur. Kadınlarımızın bu tür merkezlere yoğun ilgisinin olduğunu biliyorum ve gözlemliyorum.

 
 Halk Eğitim Merkezi Kursiyeri (yardımcı öğretici) Halide Uysal, kursiyerlere dikiş – nakış, resim, rölyef konularında eğitim verdiklerini belirterek, “Öğrencilerimize (kursiyer) dikiş, nakış ve nevresim özellikle çeyiz takımı hakkında eğitimler veriyoruz. Bayanlarımıza açıkçası meslek öğretiyoruz.

 

Bayanlarımızın da ilgisi çok güzel. Hem meslekle ilgileniyorlar hem de makine ile ilgileniyorlar. Yaptığı çalışmaları da severek ve ilgi göstererek yapıyorlar” dedi.
 

Daha önceleri sadece ev işi ile meşgul olduğunu ve çok sıkıldığını belirten bir kursiyer de, “Daha önceleri evde çok sıkılıyordum. Şu an buraya geldiğim için rahat nefes alabiliyorum. Bunun yanında aileme de katkı sağlıyorum. Burada hem meslek öğrenecek, hem de çocuklarıma daha iyi bir gelecek sağlayabileceğim” diye konuştu.


Kadınların çarşıya çıktıklarında gidecek bir yerlerinin olmamasından dolayı saatlerce bir köşede beklemek zorunda kaldıklarını ve rahat edemediklerini vurgulayan diğer bir kursiyer ise, “Eskiden çarşıya indiğimiz de gidecek bir yerimiz yoktu. Zaten her tarafta bulunan kahvelerde erkekler oturduğu için biz rahat edemiyorduk. Bir yerde oturamıyorduk.

 

Bazen bir yabancı gibi bir köşeye çekiliyorduk. Kendimizi hor görüyorduk. Bu nedenle böyle kursların açılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Bayanlar için güzel bir yer açıldı. Keşke imkânlar olsa her yere de buna benzer merkezler açılsa..

 

Burası aynı zamanda biz bayanların sohbet edebileceği ve oturabileceği çok güzel bir ortam oldu” dedi.

 

Kurs Öğretmeni Saliha Demir, aynı zamanda bir Dekoratif El Sanatları Öğretmeni; Atatürk Üniversitesi Halkla İlişkiler 1. sınıf öğrencisi, hobi olarak Dekoratif El Sanatları Kurslarına devam etmiş, öğrenci iken öğretmen olmuş...

 

Klasik ve moderni tenin çizgilerini taşıyan kâğıt rölyefin süsleme sanatı olduğunu söyleyen Demir, “Genellikle doğa ve bitki resimleri üzerine çalışılan kâğıt rölyef uygulamaları sayesinde çok etkin 3 boyutlu çalışmalar yapılabildiğine dikkati çekti ve şöyle konuştu,  "Özel rölyef kâğıtlarımız var.

Kâğıtları perspektif kurallarına göre, yani cisimlerin önde ya da arkada olmasına göre keserek, bir nevi resmi küçültüyoruz. Son olarak en önde bulunan objeyi çıkartıyoruz. Onları kabartıyoruz, aralara çöp şiş ve silikon kullanıyoruz. En son 12'nci katta giydirme işlemi yapıyoruz. Detayları tek tek çıkartıyoruz. Üstünü de silikonla yapıştırıyoruz. Çalışmamız tamamlandığında 6-7 santimetre kalınlığında resim elde ediyoruz."

Kurs Öğretmeni Demir, bir resmin kursiyerin el becerisine gören en az iki haftada tamamlandığını belirterek, "Bazı resimler daha zorlu oluyor. Objeleri tek tek çıkartmak gerekiyor. O yüzden onların yapımı daha uzun sürebiliyor.”

Kâğıt rölyef sanatının sabır isteyen bir hobi olduğunu ve kursiyerlerin ortaya çok güzel çalışmalar çıkardığını kaydeden Demir, "Güzel, incelikli bir iş olduğu için kurslarımıza ilgi oldukça yüksek. Sürekli açtığımız kurslardan çok farkı. Kâğıt rölyef, tamamen el becerisi değil, aynı zamanda sanat dalı" şeklinde konuştu.

Çok güzel ürünler elde ettiklerini anlatan Demir, “kursiyerlerimiz işi çabuk kavrıyor. Onlarla iyi diyaloglar kuruyoruz. İnsanların dikiş ve nakış gibi uğraşılardan ziyade, farklı hobiler yapmasını istiyorum” dedi.

Sergiler devamlılık  arz etmeli..

 

Hanımların bir-iki yılda ürettiği el emeği göz nuru ürünlerini 2-3 gün gibi kısa bir sürede teşhir etmekle sergi yapılmış sayılmaz. 

 

Hanımların sadece evden çıkıp sosyalleşmesi yanında aynı zamanda bir meslek edinmeleri noktasında destek verilmeli bu suretle  sosyo-ekonomik yönden güçlendirilmeleri sağlanmalı..

 

Böylece kadınlara hem maddi imkânlar sağlanır, aynı zamanda aile eğitimleri adı verilen programlarda da ileride kurulması düşünülebilen Kadın Kültür Merkezlerinin içeriği doldurulur.

 

Sadece dikiş nakış işleri değil ayrıca da toplumsal hayata adaptasyon boyutunda kadınlara destek verilmeli...

 

‘Burada amaç sadece dikiş nakış işleri değil ayrıca da toplumsal hayata adaptasyon boyutunda ve bir şeyler üretebilen, hayata katkı sunabilecek, kendi ayakları üzerinde durabilecek, vatandaş profilini ortaya çıkarabilmek için bu anlamda kadınlarımızın el emeklerini kalıcı olarak hizmet verebilecek sergiler açılması gerekir. İki – üç günlük sergiler bu yüzden formaliteden öteye geçmez. Kadınların emekleri de boşa gitmez.

 

Sanat Galerisi Açılmalı...

 

Kursları bitiren kadınların sürekli üretip, onları sergileyebileceği büyük bir Sergi Galerisi hizmete açılmalı.. Her ürün için büyük teşhir salonları yapılmalı.. İki-üç günlük sergi olmaz, bu tür sergilerin devamlılığı esastır. Hatta bu şahane ve nadide eserler bu yıl yapılacak Festival’de sergilenmeli.. hatta çevre ilçelerdeki festivallerde sergilenmeli.. Böylece kadınlarımızın el becerilerini, maharetlerini dünya âlem görsün...

 

Kısacası bu türlü organizasyonları daha gösterişli bir hale nasıl getirebiliriz, daha geniş bir kitleye nasıl hitap edebiliriz, işsiz ev kadınlarına ve ilçeye ekonomik bir katkısı için nasıl bir yol izleyebiliriz? Bu konuda kafa yormalı ve hatta “beyin jimnastiği” yapmalı.. 

 

Bu kurslarda üretilen el emeği göz nuru eserler, kadınlarımızın el ele verdiğinde neleri başarabileceklerinin veya neleri yapabileceklerinin kanıtıdır.

 

Çubuklular muhteşem ve mükemmel bir sergiyi kaçırdı...

 

Çubuk Halk Eğitim Merkezinin bünyesinde, emeğe gönül veren kadınların yıl sonu sergisindeydim.

Bir yıl süresince, emek emek yarattıkları eserlerini sergilemenin haklı kıvancı ve sevincini taşıyorlardı. Sevinç dalgaları Mehmet Akif Ersoy Salonu’nun içinde yankılanıyordu.

 

Serginin açılış töreni ve töreni izleyen zaman dilimi, yoğun katılımcı kitlesi ile daha da bir değerlendi, coşkuya dönüştü.

 

 Kursiyer hanımlar, aldıkları haklı övgüler ile tüm sezonun yorgunluğunu bir çırpıda üzerlerinden attıkları gibi önümüzdeki yıl neler hazırlayacaklarının planlarını yapmaya başlamışlardı bile. Atmosfere neşe hâkimdi.

 

‘’Işıklar saçıyorsunuz’’ demişlerdi, kimileri! Gülen yüzlerle bir arada olmak ve üretilen eserlerin güzellikleri, yaydığı ışıkların daha da bir artmasına neden oldu…

 

Bu muhteşem güzellikteki sergiyi, ışıklar eşliğinde sizlere de yansıtmaya çalıştım gerek yazımla, gerekse çektiğim fotoğraflarla.

Başkaca Kültür ve Sanat etkinliklerini paylaşmak dileğindeyim tabii ki kısmetse…

İnanınız ki bu sergiyi görmenizi isterdim. Ama çok kısa sürdü...

Böylesine mükemmel ürünlere imza atarak hayatımıza estetik katan kadınlarımıza, onlara büyük emekler vererek yetiştiren kurs hocalarına, böylesine muhteşem bir organizasyonda katkı, destek ve emeği geçen başta Halk Eğitim Merkezi yönetim ve diğer kadro elemanları olmak üzere herkese takdir ve teşekkürlerimi sunarım.

sergi1-vert-001.jpgsergi2-vert-001.jpgsergi3-vert-001.jpg

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.