Bizim Külliye

Mevlânâ insanın büyük bir şey olduğunu ve içinde her şeyin yazılı bulunduğundan bahisle karanlık ve perdelerin insanın içindeki ilmi okumasına izin vermediğini belirtmektedir.

 

Ülkemizde sanat, edebiyat ve kültüre katkı anlamında bir çok dergi yayınlanmaktadır. İstanbul ve Ankara dışında yayımlarını devam ettiren ve "taşra" dergisi olarak vasıflandırılan dergilerde güçlü kalemler yer alırlar ama diğerleri kadar reklamlarını yapamadıkları veya yapmadıklarından, dahası maddi imkansızlık nedeniyle seslerini duyurmamaktan olacak biz onların varlığından habersiz yaşarız. Şu anda Türkiye"de kim bilir hangi uç ilçemizde veya şehrimizde sanat ve edebiyata gönül vermiş binlerce insanımız bu ülkenin sanatına bir taş koyabilmek için elindeki ve avucundakileri vermektedir. Bilemiyoruz.. Ancak biz bize ulaşanları adlarını ve muhtevalarını görerek karar veriyoruz.

 

Geçtiğimiz yıl Türkiye Yazarlar Birliği tarafından verilen Yılın Dergisi olarak seçilen Bizim Külliye ile tanışmamız onlara verilen ödül töreninde oldu. Yazarlar Birliğinin hemen her programında sunuşları kendine görev addeden Ahmet Fidan"ın Bizim Külliye isminden sonra “Şimdi de ödülü vermek üzere Erbay Kücet"i sahneye bekliyoruz” anonsuyla hazırlıksız yakalanmanın ürkekliği ile Bizim Külliye dergisinin ödülü almaya gelen yetkilisine plaketi ve beratını takdim etmiştim. Ama dergiyi o güne kadar hiç görmemiştim. Sonraki günlerde otomobilde Burç FM kanalında Bizim Külliye Dergisi Genel yayın Yönetmeni Nazım Payam ile yapılan söyleşiyi dinleyince Elazığ"da İzzet paşa Vakfı adına yayınlanan ve 37. sayısı yayınlanan derginin uzun soluklu olmasına sevindim. Ve radyoda dinlediğim üstadımıza bir mail atarak derginin özellikle edebiyatımızın çınarlarından Ahmet Kabaklı özel sayısını istirham ettim. Sağ olsunlar kırmayarak eski sayılardan bir seçki ile istediğim dergileri yollamışlar. Son sayıdan evvelki sayılara da şöyle bir göz atarak arşivime alırken, Ahmet Kabaklı  için yazılanları dikkatle okudum. Kabaklı"nın yıllarca yanında görev yapmış Mehdi Ergüzel"den tutun da Halistin Kukul ve Serhat Kabaklı"ya varıncaya kadar, Ahmet Tevfik Ozan"dan İsa Kocakaplan ve dostumuz Mahir Adıbeş"in yazılarını bir çırpıda okuyuverdim. Kısacası Bizim Külliye sadece Elazığ değil Türkiye"nin dergisi olmuş. Önceki sayılardan dikkatimi çeken birisi de Cengiz Aytmatov"dan söz edeni. O sayıda sanki ona adanmış bir anıt sayısı gibi.

 

Taşrada yayınlarını idame ettiren böylesi dergilerin devam etmesidir dileğimiz. Başka dergilerde var. Onlardan da söz etmek gerekiyor. Onlardan da bir başka yazımızda söz etmek üzere diyor ve derginin sonu sayfalarında “Şehrin mabetleri bir bir tükeniyor” başlığı ile kaleme aldığı yazısında yakın zamanda vefat eden düşünür ve sanatçılarımızdan söz eden Bizim Külliye"nin Yayın Yönetmeni Nazım Payam"ın yazısını okumaya bırakıyorum. Dilaver Cebeci, Erdem Beyazıt, Cengiz Aytmatov ve Fethi Naci ile ilgili kısa notların uzun düşünmeleri sağladığına inanarak Bizim Külliye"nin adresini vermek istiyorum. www.bizimkulliye.com.

 

Sanata ve sanatçıya değer verenlere selam olsun.

 

Bu yazı toplam 634 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar