Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

“ 1402 ANKARA SAVAŞI” İÇİN DE ANMA PROGRAMLARI DÜZENLENMELİ...

Bugün tarihin en büyük meydan muharebelerinden biri olan ve bazı tarihçilere göre İstanbul’un Fethi’ni 51 yıl geciktiren bir savaşın 619. yıldönümü...

 

Ülke genelinde anılmıyor. Çubuk’ta neden anılmaz? Ankara Savaşı’nın Çubuk için hiç mi önemi yok?

 

Oysa Ankara Savaşı, Çubuk Ovası’nda cereyan etmiş, Çubuk İlçesi, Ankara Savaşı ile önem kazanmıştır. Savaşın kalıntıları ise hala mevcuttur. 

 

Tarih içinde ilçenin adı ilk kez 1402 yılında, Çubuk Ovası’nda yapılan “ANKARA SAVAŞI”  ile duyulmuştur.

 

Ankara Savaşı Türk tarihinde iki Müslüman devlet arasında yapılan en büyük savaşlardan biridir. 

 

Çubuk Ovası’nda yapılan ve 14 saat devam eden Ankara Savaşı’nda iki taraftan 60 bin asker şehit olmuştur.

 

Ankara Savaşı aradan 619 yıl geçmesine rağmen ne hikmettir bilinmez o günden bugüne bir kez olsun anılmamıştır...

 

Bilindiği üzere bu savaş 28 Temmuz 1402 tarihinde Moğol Hanı Emir Timur ile Osmanlı Hükümdarı Yıldırım Beyazıt arasında Çubuk Ovası’nda yapılmıştır.

 

Çubuklular, Ankara Savaşı’nın yıldönümünü anmadıkları gibi Savaşın geçtiği alanda taş ocakları kurulmasına bile (çevre köy muhtarları hariç) ses çıkartmamış, seyirci kalmıştır.  

 

SAVAŞIN NEDENLERİ...

 

Moğol Hükümdarı Timur'un Doğu Seferi öncesinde batısında güçlü devletler bırakmak istememesi, sürekli topraklarını genişleten iki devletin komşu olması, Timur'un Osmanlı Devleti topraklarına girerek katliamlar yapması ve Anadolu beyliklerinin Yıldırım Beyazıt'a karşı Timur'u doldurması Ankara Savaşı'nın nedenleri arasında yer alır.

 

Savaşın en büyük nedeni; Bir yandan Beyazıt’ın bir yandan da Timur’un, Anadolu üzerindeki beylikleri kendi hâkimiyetlerine altına alma egolarıdır.

 

Ama bu ego onlara pahalıya patlamış her iki taraftan yaklaşık 60 bin Müslüman asker şehit düşmüştür.

 

 

 

Bildiğiniz üzere, Moğollar ve Türkler akraba ırklardır. Yaşam tarzları da oldukça benzer. Ama genel olarak Moğollar, Türklerden ayrı kavimmiş gibi gösterilir...

 

SAVAŞIN GELİŞİMİ...

 

28 Temmuz 1402 Cuma günü, yapılan savaşın geçtiği alan, bugün Esenboğa Havalimanı’nın batısındaki Kızılca Köy deresinin  Çubuk Çayı’na kavuştuğu; Kutuören, Yazır, Melikşah, İkipınar, Kızılca ve Dumlupınar köylerinin bulunduğu alanda cereyan etmiştir.

 

Timur’un ordusu süvari ve fillerden, Beyazıt’ın ordusu ise piyade askerlerden oluşuyordu. Sayılar kaynaklarda oldukça farklı belirtilmesine rağmen Beyazıt’ın 70-80 bin kişilik kuvvetine karşılık; Timur’un ordusu bunun iki katı idi.

 

Savaşın kızıştığı anda, Osmanlı Devleti yönetimindeki Kara Tatar’larla, Timur’un saflarında savaşan beylerinin yanına geçen Anadolu Beyliklerine ait kuvvetler bu savaşın seyrini değiştiren en önemli gelişmedir. 

 

Günü birlik savaşta ikindiye doğru Osmanlı sipahileri dağılmış bütün beceri ve gayret piyadeye kalmıştır. Bu direniş ne yazık ki yenilgiyi önleyememiştir. 

 

Bu yenilgiden sonra, Anadolu’da uzun mücadeleler sonunda kurulmuş olan Türk birliği bozulmuş, ayrıca devletin fütuhat hareketi ve bu arada İstanbul’un fethi yarım yüzyıla yakın bir süre aksamıştır.

 

 ANKARA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI...

 

Savaşı takiben Anadolu beylikleri yeniden canlanmış, Timur orduları tarafından şehirler yağmalanmış ve Osmanlıların kurduğu düzen bozulmuştur.

 

Moğol hükümdarı Emir Timur ile Osmanlı Devleti padişahı Yıldırım Beyazıt arasında gerçekleşen karşılıklı mektuplaşmaların sonunda meydana gelen “Ankara Savaşı” sonrasında Osmanlı Devleti ‘FETRET DEVRİ' ne girmiştir.

 

Ayrıca Osmanlı şehzadeleri arasında başlayan taht mücadeleleri (FETRET DEVRİ) pek çok yerin elden çıkmasına ve kardeşkanı dökülmesine yol açmıştır. 

 

Savaş’ta; Yıldırım’ın hazır olmayan Timur ordusuna aniden saldırmayıp savaşın düzlüğe geçmesine izin vererek taktik hatası yaptığı söylenir. 

 

Ayrıca Osmanlı Ordusu’ndaki bazı beyler de Moğollar tarafına geçmiş, rivayete göre bu savaştan sonra Timur Osmanlı Devleti’ni kesmiş parçalamış sağa sola dağıtmıştır.(Fetret Devri) 

 

OSMANLI DEVLETİ İLK YENİLGİSİNİ ALDI...

 

Osmanlı Devleti Ankara Savaşı ile ilk yenilgisini aldı. Beyazıt, Timur’un komutanı Mahmut Han tarafından şimdiki Sarayköy çıkışındaki Yarma’da olduğu tahmin edilen bir yerde esir alındı. Kafes içinde Timur ve ordusu ile Anadolu da gezdirildi.

 

Ankara Savaşı sonucunda Anadolu Türk birliği bozuldu. Anadolu da beylikler yeniden bağımsızlıklarını kazandılar.

 

Boşluktan faydalanan Anadolu Türk Beylikleri yeniden bağımsız olup kendi aralarında mücadelelere başladılar.

 

Balkanlar'daki Türk ilerleyişi durdu, Osmanlı Devleti dağılma riski yaşadı

 

Ankara Savaşı sonunda Osmanlı Devleti İslam Dünyası’nda ve bölgede; Timur İmparatorluğu’na karşı rakip olma gücünü kaybetti. Timur  Batı Seferi’nin sonunda Anadolu’yu yakıp yıkarak terk etti. 

 

Osmanlı Devletinde siyasi  birlik bozularak fetret dönemi başladı. Bizans İmparatorluğu tehditten; Avrupa Devletleri ise istiladan bu savaş sonunda bir müddet kurtuldu.

 

Tarihe "Fetret Devri" olarak geçen padişahsızlık dönemi yaşandı. Yıldırım Beyazıt'ın çocukları arasında taht kavgaları yaşandı. Çelebi Mehmet (1. Mehmet), Fetret Devri'ni sona erdirerek padişah oldu.

 

ANKARA SAVAŞI’NIN ÇUBUK’TAKİ ETKİLERİ...

 

Savaşın sonunda bölgemizdeki yerleşim yerlerinde bulunan köylerimiz onarılamayacak yaralar aldı.

 

Timur’un ilçemizde faydalı tek bir eseri Melikşah Köyü’nde kızı için yaptırdığı Açık Hava Hamamı’dır.

 

Timur’un komutanlarından İsen Buga (Esenboğa) ve Mahmut Han’ın (Mahmutoğlan) isimleri yerleşme birimlerine verilerek dünden bugüne ulaşması sağlanmıştır.

 

YILDIRIM BEYAZIT VE EMİR TİMUR’UN ÖLÜMÜ...

 

Yıldırım Beyazıt, 8 Mart 1403 tarihinde 43 yaşındayken Akşehir'de esir halde vefat etmiştir.

Ölüm sebebi tarihçiler arasında ihtilaflıdır.

 

Ankara Savaşı'nın en önemli gelişmelerinden biri Yıldırım Beyazıt'ın Timur'a esir düşmüş olmasıdır.

 

8 ay süresince esir hayatı yaşayan Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt, kederden ve üzüntüden hastalanarak vefat etmiştir.

 

Türkistan hâkimi Emir Timur, 1405 yılının 18 Şubat’ında Çin Seferi’ne hazırlanmaktayken ölmüştür.

 

Timur’un ölümüyle birlikte Moğol İmparatorluğu da dağılmıştır. Sonuçta Timur Devleti, Osmanlı kadar yaşayamamıştır.

 

Emir Timur’un Türk vatanına tek hediyesi, Hıristiyanlardan aldığı tek yer olan İzmir’dir.

 

Ama o Türk tarihi için farklı açılardan daha önemlidir. Örneğin askerî stratejisi dâhiyaneydi. İlmi araştırmaları da teşvik etmiştir

 

Uzun vade de Osmanlı kazanmıştır. 1453 de İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmıştır. Bundan sonrada Osmanlı dünya tarihine altın harflerle geçecek zafer üstüne zaferler kazanmıştır.

 

ÇUBUK ANKARA SAVAŞI İLE ÖNEM KAZANMIŞTIR...

 

Ankara Savaşı; Ankara’nın kuzey doğusundaki Çubuk Ovası’nda ve ilçemiz köylerinde yapıldığından, yöremizin tarihi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Tarih kitapları; “Ankara Savaşı, Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt (Beyazid) ile Timur arasındaki meydan savaşıdır. 28 Temmuz 1402 yılında Çubuk Ovası’nda yapılmıştır” diye yazmaktadır.

 

Savaş öncesi Kalecik-Ravlu (Akyurt İlçesi) üzerinden gelen Yıldırım Beyazıt Ordugâhını Melikşah Köyü’ne, Timur ise Saray Köyü’nün yakınlarına kurmuştur…

 

Savaş, bugün Esenboğa Havalimanı’nın batısındaki; Kızılca Köy Deresi’nin Çubuk Çayı’na kavuştuğu; Kutuören, Yazır, Melikşah, İkipınar, Kızılca, Dumlupınar, Sığırlıhacı, Mahmutoğlan, Okçular köylerinin bulunduğu alanda cereyan etmiştir…

 

Yıldırım Beyazıt ordusunun bozguna uğraması sonucu kaçmaya başlamış, Mahmutoğlan Köyü’nde atının (ayağına giren taş nedeniyle) tökezlemesi sonucu yere düşmüş ve uzun bir mücadeleden sonra esir düşmüştür.

 

Yine; Mire Dağı, Böyrek Tepeleri, Çalkaya Tepesi, Bahadır Tepe, Çataltepe (Yarbayırları), Dibek ve Gök Dereleri ( Çubuk Çayı’nın kuzeyinde)  savaşta adı geçen yerlerdir.  

 

Savaş’ın gerek hazırlık aşamasında ve gerekse seyri sırasında Yıldırım Beyazıt’ın ordusuna gerekli olan atlardan tutun da, askerin kullanacağı oklara kadar gerekli mühimmatı hazırlamakla görevli köylerin isimleri o tarihten beri başlarında “Yıldırım” adıyla anılmaktadır.

 

Yıldırım Beyazıt ismi Çubuk’la özdeş hale gelmiştir. Yıldırım Elören, Yıldırım Evci, Yıldırım Aydoğan,  Okçular, Çatokçular bunlardan birkaçıdır.

 

Ankara Savaşı’nın, Çubuk’ta olduğuna dair diğer bir kanıt da Timur’la ilgili olanlardır. Timur’un ilçemizdeki eseri Melikşah Köyü’nde, Kızı Melikşah adına yaptırdığı açık hava hamamıdır.

 

Yine Timur’un komutanlarından İsen Buga’nın adından (Esenboğa), Mahmut Han’ın adından (Mahmutoğlan) isimleri yerleşim birimlerine verilerek dünden bugüne ulaşması sağlanmıştır.

 

Bu savaş Ortaçağ’ın en büyük ve en kanlı meydan savaşıdır. 

 

 

 

 250 bin’den fazla Türk askeri birbiri ile savaşmıştır. Çubuk Ovası’nı kana boyayan bu savaşta iki taraftan 60 bin asker şehit olmuştur. Muharebenin olduğu yerlerde yüzyıllar geçmesine rağmen özellikle Melikşah’ta savaşın izleri hala kaybolmamıştır.

 

Görülüyor ki Çubuk Ovası sonuçları çok kötü de olsa buram buram ‘Ankara Savaşı’ kokuyor. Yıldırım Beyazıt ve Timur’un hatıraları ile dopdoludur…

 

Bu yüzden Ankara Savaşı’nın yapıldığı alana; Savaşın anılarını yaşatacak bir “Açık Hava Müzesi” a yapılması gerekir.

 

Yazın bu en sıcak günlerinden birinde ve tam 14 saat boyunca çarpışan 250 bine yakın (bunun 160 bini Timur’un, 90 bini ise Yıldırım Beyazıt’ın) askerden günümüze savaşın acımasızlığı kalmıştır.

 

SAVAŞIN YAPILDIĞI YERİ ANKARALILARIN ÇOĞU BİLMEZ...

 

Gerçi Çubukluların da çoğu bilmez.

 

Ankara’nın tek uluslararası havalimanı adını Timur’un komutanlarından İsen Buga’dan gelmektedir.

 

İlçemizin Ankara’nın diğer turistik ilçelerinden ne eksiği var. Bilakis fazlası var.

 

Tunç Çağı’ndan beri varlığına rastlanan ilçemiz tarih içinde sırasıyla; Hattiler, Hititliler, Frigyalılar, Keltler (Galatlar), Romalılar ve Bizanslıların egemenliğini girmiştir. Selçuklular ile birlikte bugünkü Çubuk adını almıştır. Ad, Selçuklu komutanlarından Selçuk Bey’den gelmektedir.

 

(İndo Avrupa kavimlerinden biri olan Keltler’in ilk izlerine M.Ö. 600 sıralarında Güney Fransa’da rastlanmaktadır. 

 

Daha sonraları İsa’nın doğumundan önceki yüzyıllarda Keltler (Galatlar) bütün Avrupa’ya yayılmış ve bir bölümü Alp ve Pirene ile Ren Irmağı arasında kalan ve Belçika’ya değin uzanan bölge içinde oturmuşlardır. Daha sonra da dünyanın her yerine yayılmışlardır.)

 

Timur yenilgisi öncesi çoğunluğu Horasan’dan gelen Türklerin yurdu haline gelen Çubuk yenilgiden sonra tekrar Türklerin eline geçmiştir. Türklerin eline geçmesi 1453 yılında mümkün olabilmiştir.

 

Bu tarihten sonra adı “Çubuk Bazarı“ ve “Çubuk Abad” olarak anılmış, 1973 tarihinden itibaren  Ankara Sancağı’na bağlı  bir kaza olmuş; 1903’ten sonra Çubukabad adıyla nahiye yapılmıştır. Çubuk’un ilçe statüsünü kazanması 1921 tarihinde gerçekleşmiştir.

 

Çubuk çok çeşitli yerleşimlere ev sahipleri yaptığı için; tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra turistik güzelliklere de sahiptir.

 

İlçemiz farklı yerleşim ve kültürlere sahip olması nedeniyle Batı Dünyası araştırmacı ve gezginlerinin ve özellikle de Türk Dünyası’nın da ilgi odağı olabilir.

 

 

TARİHİ KAYNAKLAR ANKARA’DA;

 

Birincisi Suriyeli Seleukos Kralı II. Callinicos ile kardeşi Antiochus Hierax arasında (MÖ 246, 241 veya 237’de),

 

İkincisi Romalı Pompeius ile Pontus Mitridates arasında (MÖ. 66’da)

 

Ve son olarak Yıldırım Beyazıt ve Timur arasında (1402’de) olmak üzere üç büyük savaş yaşandığını yazar.

 

Üstelik bunlardan ikincisi ve üçüncüsü Çubuk Ovası’nda yaşanmıştır.

 

Bunların haricinde birçok saldırı, kuşatma ve hatta kısa süreli işgaller yaşayan Ankara’nın adıyla anıla gelen 1402 Ankara Savaşı’nın, Başkentimizin olduğu kadar Türk tarihindeki önemi de büyüktür.

 

Bazı tarihçilere göre İstanbul’un fethinin 51 yıl gecikmesine neden olan Ankara Savaşı’yla, Osmanlı İmparatorluğu ilk yenilgisini alırken, Anadolu’da Fetret Dönemi olarak adlandırılan ve 11 yıl sürecek bir iktidar boşluğu başlar.

 

Bugün her Ankaralı, tarihin en büyük meydan savaşlarından biri olan bu tarih olayının, Ankara’da gerçekleştiğini bilir ama savaşın gerçekleştiği yeri (Ankara’nın hemen dibinde olmasına rağmen) bilen çok azdır.

 

Ankara’nın tek Uluslararası Esenboğa Havalimanı’nın Timur’un komutanlarından birinin (İsen Buga) adını taşıdığını da çoğu kimse bilmez. 

 

Bilinmeyenler bir yana; yörenin toprağının şehit kanlarından dolayı kırmızı olduğu, Timur’un fillerini ormanda (şimdiki Uluslar arası Esenboğa Havaalanı’nın olduğu arazi rivayete göre o zamanlar ormanla kaplı imiş) sakladığı şeklindeki bazı bilgiler de birer şehir efsanesi halinde yayılmaya devam eder.

 

SAVAŞ MEYDANINDA MÜZE KURULMASI TEKLİFİ 

Eski Sağlık Bakanı aynı zamanda Ankaralılar ve Ankara'yı Tanıtma Vakfı Başkanı Halil Şıvgın, savaş meydanına müze kurulması teklifini geçtiğimiz yıllarda sunmuştu. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen turizmi canlandırması beklenen bu öneri ile ilgili somut bir adım atılmadı. 

TÜRK DÜNYASININ KARDEŞLİK BAHÇESİ OLSUN...

2012 yılında 80 bilim adamının ve dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in katılımıyla ‘1402 Ankara Savaşı Uluslararası Kongresi’nde konuşan Ankaralılar ve Ankara'yı Tanıtma Vakfı Başkanı Halil Şıvgın özetle şunları söylemişti: “Özbekistan'da Timur büyük hakan, bizim için de büyük hakan. Yıldırım Bayezid de büyük hakan, ikisi de Türk hakanı. 

Biz Çubuklular, bu savaşın acısını sardık, ama yıllar geçmiş hala sarılmamış. Bu yarayı sarıp geleceğe ışık tutmak istiyoruz. Burası savaş meydanıymış ama buranın Türk dünyasının kardeşlik bahçesi olmasını istiyoruz.

 

Burada bir müze kurulmasını, savaşı herkesin görmesini istiyoruz, burada Türk dünyasının güzel eserlerinin bulunmasını istiyoruz.” Türkî Cumhuriyetlerinin de savaşın yaşandığı alana müze kurulmasını istediği söyleniyor...

SARIKAMIŞ, ÇANAKKALE GİBİ ANILMALI...

Öte yandan Ankara’nın turizmine can verebilecek 1402 Ankara Savaşı’nın, Türk Cumhuriyetleri’nden binlerce insanın geleceği anma programlarının düzenlenmesi, Sarıkamış, Çanakkale Savaşı gibi her yıl 28 Temmuz da bu savaşın da anılması gerekir.

DİLDEN DİLE GELEN EFSANELER...

Savaşın yaşandığı alan ile Çubuk ve Kahramankazan’da o dönemle ilgili pek çok kalıntıların olduğu biliniyor. Ancak birçoğu korunamamış halde. O zamanlardan günümüze gelen bazı halk efsaneler de dilden dile aktarılıyor.

 Örneğin 619 yıl önceki savaşın yaşandığı büyük alanın bazı bölgelerinde kırmızı renkli topraklar mevcut. 

Bu toprakların savaşta şehit olan askerlerin kanlarından dolayı kızıllaştığına inanılıyor. 

Ayrıca Yıldırım Beyazıt’ın Melikşah köyündeki Çal Tepesi’nde karargâh kalıntıları olduğu, Çal Tepesi ile Hamam Tepesi arasında bulunan bir tünelin savaşta kullanıldığı rivayetleri bulunuyor. 

Köy halkı, eskiden Çal Tepesi’nden bir tazıyı saldıklarında bu tünelden giderek Hamam Tepesi’nden çıktığını büyüklerinden duyduklarını söylüyor. Bu gibi çok sayıda efsane dilden dile dolaşıyor. 

SAVAŞIN ÖNCESİ VE SONRASINA DAİR HER ŞEY…

‘Bütün Yönleriyle Çubuk ve Çevresi Uluslararası Sempozyumu’nun ikincisi 5-7 Ekim 2017 günlerinde Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde düzenlenmiştir. 

 

 Sempozyum da Osmanlı'dan günümüze Çubuk tarihi ve Çubuk kültürünü arşiv belgeleriyle çok kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. 

 

Akademik bir titizlikle incelenen birçok sosyo- ekonomik ve sosyo-kültürel konular ele alındığı gibi “Emir Timur” ve “Yıldırım Beyazıt Han” birer komutan ve karakter olarak dünya edebiyatı ölçeğinde ele alınmıştır. 

 

Sempozyum Çubuk Belediye Başkanlığı ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ)  iş bölümü ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca TİKA, TÜRKSOY ve Kültür Turizm Bakanlığı katkılarıyla AYBÜ Esenboğa Külliyesi’nde düzenlenmiştir.. 

“Uluslararası Çubuk ve Çevresi Sempozyumu” sonrasında ortaya çıkan kaynak ise Ankara Savaşı’nın öncesi ve sonrası dönemlerine adeta ışık tutuyor. 

“ANKARA SAVAŞI’NIN ÇUBUK TURİZMİNE KAZANDIRILMASI”

 

31 Mart Yerel Seçimleri öncesi seçim çalışmaları kapsamında 17 Şubat 2019 tarihinde Atatürk Mahallesi Adnan Menderes Bulvarı No: 2/A Çubuk/ANKARA adresinde 

“Mansur YAVAŞ Gönüllüleri Seçim Koordinasyon Merkezi” açılışına katılan Millet İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, açılış öncesi seçim otobüsü üzerinde yaptığı konuşmada, “Tarihimizde önemli bir yeri olan Ankara Savaşı’nın kültürel etkinlik olarak bütün yönleriyle tanıtımını yapacağız.

 

Savaşı günümüz şartlarında canlandırarak turizme kazandıracağız.

 

Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerek Çubuk ilçemizi cazibe merkezi haline getireceğiz.” Diyerek Çubukluları sevindiren bir vaatte bulunmuştu...

 

Şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın vaatlerini yerine getirme zamanı... Başkan Yavaş’ın vaadinin ardından 27 ay geçti hala yerine getirecek...

 

SAVAŞIN YAPILDIĞI ALANA NEDEN AÇIK HAVA MÜZESİ YAPILMASIN...

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin katkı ve desteği, Çubuk Belediyesi’nin ise arazi ve proje desteği ile Ankara Savaşı’nın gerçekleştiği alanda bir “Açık Hava Müzesi” neden yapılmasın?

 

Ayrıca; ‘Açık Hava Müzesi’nin gerçekleşmesi için Büyükşehir Belediyesi, Esenboğa Kampusu ve Çubuk Yerleşkesi’nde Eğitim ve Öğretim hizmetlerine devam eden Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden de akademik destek alınabilir.

 

“Açık Hava Müzesi” Çubuk ilçesi için tarihi bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmamalıyız.

 

Ankara Savaşı’nın geçtiği yerlerde modern ve çağdaş bir Açık Hava Müzesi kurmakla; hem tarihin sayılı savaşlarından birinin anısını yaşatmış, hem de dünyanın savaş araştırmacılarını ve gezginlerini ve özellikle de Türk Dünyası’nı İlçemize çekerek Ankara’nın bir ilçesini daha ülke turizme kazandırmış oluruz.

 

“AÇIK HAVA MÜZESİ” İLÇE TURİZMİNİ CANLANDIRIR...

 

Ankara Savaşı’nın gerçekleştiği alana yapılacak bir “Açık Hava Müzesi” ilçenin bitmeye yüz tutmuş turizmine can suyu olur. Dolaysıyla can çekişen ilçe ekonomisini de tekrar ayağa kaldırmış oluruz.

 

Böylece özellikle Sovyetlerden ayrılan Türk Cumhuriyetlerinin de ilgi odağı oluruz.

 

Öte yandan dünyada gelişen alternatif turizm arayışları içinde sadece savaş mahallerine yönelik bir eğilim giderek yükselmekte, birçok gezgin sadece büyük savaşların geçtiği yerlere gitmektedir.

 

 

Hatta bazı ülkelerdeki savaş alanlarında, dönemin giysileri ve savaş aletleri kullanılarak halkın da katıldığı canlandırmalar yapılmaktadır.

 

Kısacası birilerinin “Müze yapıp da Osmanlı’nın yenilgisini mi anacağız?” şeklindeki modası geçmiş görüşlerini artık terk ederek Ankara Savaşı’nın geçtiği yerde kurulacak çağdaş ve modern bir açık hava müzesiyle hem tarihin sayılı savaşlarından birinin anısını yaşatacağız ve hem de Türk dünyasının ileri gelen ülkeleri (Özbekistan başta olmak üzere, Türkistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ile birlikte dünyanın savaş gezginlerini Çubuk’a çekerek Ankara’nın tarihi ve kültürel yönden zengin olan bir ilçesini (Çubuk’u) daha turizme kazandırmış olacağız.

 

Bunu gerçekleştirdiğimizde her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz ‘Uluslar arası Turşu ve Kültür Festivalleri’ne de bir canlılık ve bir ivme kazandırmış oluruz.

 

İşte sizlere tarihi ve muhteşem bir kültür etkinliği, hem de uluslararası düzeyde...

 

Bundan doğal daha ne olabilir?

 

ANKARA SAVAŞI’NIN YAPILDIĞI ALANDA TAŞ OÇAĞI BİLE KURULDU...

 

İlçemiz; Kutuören-Melikşah-İkipınar mahallelerinin ortak yeri olarak bilinen “ÇALINTEPE” Mevkii’nde bulunan alan;

 

Ankara II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından, 1. derecede Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesine, 

Çubuk Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi’nin karşı çıkmasına rağmen,

 Müteahhit A.R.O. , “Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden taş ocağı açma ruhsatı alarak faaliyetine yıllar önce başlamış. Şimdilerde de taş ocağı müteahhidin oğlu tarafından ‘Darbazlar Şirketi’ne kiralanmıştır. 

ÇED Raporu olumsuz olmasına rağmen, bu tarihi alanda iki taş ocağı faaliyetlerine devam ediyor... Neden acaba? 

 

Taş Ocağı sahipleri; 60 bin şehidimizin kanları ile sulanan bu topraklarda gerçekten Taş Ocağı mı işletiyor? Yoksa Ankara Savaşı’nın tarihi kalıntılarını mı arıyor? 

 

ÇED Raporu’nun olumsuz olmasına rağmen sözleşmedeki esnek bir maddeden yararlanarak hala Taş Ocağı işletilmesindeki ısrar niye? 

 

Şehitlerimizin kemikleri sızlıyor...

 

Tarihe ihanet ediliyor. Birileri de seyretmeye devam ediyor...

 

Dün olduğu gibi bugün de ormanlarımız, tarım alanlarımız, su kaynaklarımız, çevredeki yerleşim birimlerimiz, yabani yaşam, jeolojik yapı, görsel kirlilik, tarihi eserler, doğal afetlere davetiye çıkarılması, turizm, karayolları gibi çok değişik alanlarda zarar veren taş ocakları ruhsatlarının “Maden Yasası”na göre değil, eskiden olduğu gibi “Çevre Kanunu”

kapsamında verilmesi ve eskiden verilen ruhsatların da buna göre revize edilmesini (yenilenmesini), bu yönetmelik esaslarına uymayanların da kapatılması, çeşitli çevre sorunlarının önlenmesi açısından son derece önemli ve gereklidir. 

 

Bu alan tarihsel, doğal, kültürel ve turistik özelliklerine uygun olarak projelendirilmeli, tarihi ve kültürel mirasın korunması amacıyla geleneksel kimliğine kavuşturularak, insanlığa ve genç kuşaklara aktarılmalı. Yoksa bölge yaşanamaz hale gelir..

Taş Ocaklarının 50 çeşit çevre zararı vardır...

Unutmayalım ki; Güçlü ülkeler çalınan tarihine ve eserlerine sahip çıkan ülkelerdir...

Tarihiyle bu kadar övünüp, tarihini bu kadar az bilen, tarihinin dilini okumaktan, anlamaktan aciz, dilini bu kadar yozlaştıran başka bir ulus var mıdır?

“Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkûmdur”  demiş dünya tarihini değiştiren, işgalci ülkelerin çarklarına çomak sokan, ordusu dağıtılmış sultanlar çiftliğinden Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK.

 

Bu nedenle; Tarihimizi unutmamalı, unutturmamalı, sahip çıkmalıyız...

YAZARIN ÖZEL NOTU: 

Merak edenler;

4 Haziran 2010 tarihinde yayınlanan “Çalıntepe’de Kurulacak Taş Ocağı Tehlike Arz Ediyor” 

Ve yine 26 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanan “Ankara Savaşı’nın Gerçekleştiği Alana ‘Açık Hava Müzesi’ Yapılmalı...” başlıklı yazıları mı okuyabilir...

Bu yazı toplam 4023 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum