YABANCILAR ÜLKESİ OLDUK -4

            Hükümet ne yaptığını bilmiyor

            Ülkemizde bir müddetten beri yabancılara (Yahudi, Rus, Alman, İngiliz, Amerikalı, Hollandalı…) toprak satışı yapılmakta ve durum o hale gelmiş bulunmaktadır ki bizim oturacağımız alanlar gittikçe daralmaktadır.

            Çocukken bize anlatılan bir hikâyenin tam yeridir burası.

            Eskiden kerpiç duvarlar vardı. Üzerleri önce kamışla örtülür sonra onun üzerine de toprak kaplanırdı. Böylece kerpiç duvarlar kar, yağmur, don ve buzdan korunmuş olurlardı. Bu duvarların üzeri toprak olduğu için de orada otlar ve çimenler biter, böylece de duvar üstü toprağını rüzgârda ve yağmurda aşınması önlenmiş olurdu.

            “Bir gün bir toprak damın üzerinden aşağıdaki çimenlerin üzerine bir ayrıkotu düştü. Baktı ki her taraf çimenlerle dolu. Kendine yer bulamadı. Çimenlere seslendi;

“Ne olur, çimen kardeşler… Bana bir götlük (parça) yer verin. Yoksa kuruyacağım.”

Çimenler ayrıkotunun bu talebine (isteğine) çaresiz biraz sıkışarak yer verdiler ve onu aralarına aldılar. Çünkü ayrıkotu, “atsalar atılmıyor, satsalar satılmıyordu.”

Aradan biraz zaman geçti. Ayrıkotu yere geçirdiği kökleri ile geliştikçe gelişti, etrafına yayıldıkça yayıldı. Ona yer veren çimenler bu arada sıkışmaya başlamışlardı. Çimenlerden bazıları ise durumu ayrıkotunun yüzüne söyleyiverdiler.

“Bak… Ayrıkotu kardeşimiz. Sen durmadan gelişiyor ve bizi de durmadan sıkıştırıyorsun. Bu iş böyle gitmez” dediler. Ayrıkotu onlara…

“Öyle mi… Öyleyse daralan aradan çıksın…” deyiverdi.

YABANCILARA TOPRAK SATIŞI

İlki 2003 de kabul edilen bir yasa ile Yabancılara 25 dönüme kadar toprak satışı sürmekteydi. Ancak 5.Mayıs.2012 tarihinde çıkan ve 17. Ağustos.2012 de Cumhur Başkanı tarafından onaylanan yasayla yabancıya devredilen topraklar 25 dönümden 300 dönüme (30 hektara) çıkartıyordu. Aynı kanunla Bakanlar kurulunun bunu iki katına çıkarma (yani 600 dönüme) yetkisini alıyordu.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bir yazılı soru önergesine verdiği cevapta; “2003-2012 (AKP iktidarları) yılları arasında Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da mütekabiliyet esasının kaldırılmasından sonra yabancılara Türkiye’de 2003’ün başından 2012’nin sonuna kadar toplam 137 milyon metrekare taşınmaz satıldı” dedi.

Bunun 126 milyon 119 bin 800 metrekaresi ana taşınmaz, 11 milyon 72 bin 430 metrekaresi ise kat mülkiyeti şeklinde gerçekleşti. Söz konusu satılan taşınmazlar, 153 bin 183 adet olurken bu taşınmazlara 139 bin 828 kişi sahip oldu.

 Bu dönemde en fazla taşınmaz satılan il Yozgat oldu. Yozgat’ta 2003-20012 arasında 9 milyon 601 bin 463 metrekaresi ana taşınmaz olmak üzere toplam 9 milyon 615 bin 443 metrekare taşınmaz satıldı. İstanbul’da 2003-2012 yıllarında 2 milyon 522 bin 376 metrekaresi ana taşınmaz, 671 bin 959 metrekaresi kat mülkiyeti olmak üzere toplam 3 milyon 194 bin 335 metrekare taşınmaz satışı gerçekleştirildi.

  Aynı dönemde en fazla taşınmaz satılan diğer iller şunlar: - Konya: 8.306.788 - Antalya: 7.399.117 - Ankara: 7.068.942  - Muğla: 6.806.499 - Kırşehir: 5.816.039 - Aydın: 4.617.313 - Nevşehir: 4.478.220 - Kahramanmaraş: 4.129.774 - İzmir: 3.918.768 metrekare

            Bu kanunların çıkarken ülkemiz medyası (TV’ler ve Ulusal gazeteler) bizleri CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in istifa olayı ve Başbakan’ın ortaya attığı “Başkanlık sistemi” tartışmalarıyla oyalamaktaydılar.

            NE YAPTIĞINIZI BİLİYOR MUSUNUZ

            İleride başına gelebilecekleri tahmin etmekten aciz bazı kimseler, Yabancılara toprak satılıyor” dendiği zaman; “Efendim ne var bunda… Biz de Almanya ve Avrupa’da toprak alıyoruz” veya “Topraklarınızı alıp da götürüyorlar mı?” gibi sığ cümleler kullanıyorlar.

            Avrupa da dostları olanlar sorarlarsa öğreneceklerdir. “Avrupa, yabancı uyruklulara kesinlikle mülkiyet hakkını satmamakta, sadece 60 – 70 yıllığı intifa (kullanma) hakkını satmaktadır. Kullanma sureleri bittiğinde topraklar gene kendilerine dönmektedir, bir…

            İkincisi ve daha önemlisi, bizden Avrupa’da toprak alanlar, “Bu topraklarla Avrupa’yı işgal edelim. Onlara İslam’ı yayalım” diye bir düşünceleri bulunmamaktadır. Hâlbuki onlar, tamamen müstevli düşüncelerle hareket etmektedirler.

            Diğer bir itiraz şeklini ise yukarıda “ayrık otu” örneğinde de verdim.

Bu yabancılar aldıkları ve etraflarını tel örgülerle çevirdikleri gayr-i menkullerini AB, AB konseyi veya AB adalet divanını da arkalarına alarak, “Biz burada otonom (İç işlerimizde serbest ülke) ilan ediyoruz” deseler, bizim idarecilerimiz ne yapabilecekler?

            Bu topraklar için Şehit ve Gazi olanlar, “Biz kanlarımız ve canlarımız karşılığı aldığımız toprakları siz para ile sattınız. Verin bunun hesabını…” deseler bunlar, bunun hesabını nasıl vereceklerdir?

Bu idareciler, biz vaz geçtik bu yaptıklarımızda geri dönmek istiyoruz deseler, buna imkân bulabilecekler mi? Bu yapılanlar, ne yaptığını bilen bir hükümetin icraatı olabilir mi?

 

Bu yazı toplam 1099 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar