Sizden Gelenler

Sizden Gelenler

Y.Çavundur Ankara'nın İncisi,Örnek Dayanışmasıyla Ramazan'ın Birincisi

Deniz Kakanaş
www.toplumgelistirme.tv

YUKARI ÇAVUNDUR KÖYÜ ANKARA’NIN İNCİSİ, ÖRNEK DAYANIŞMASIYLA RAMAZAN AYI’NIN BİRİNCİSİ.

20180525_174400.jpg
Kim ne derse desin Türkiye’nin Başkenti Ankara, tatil yeri değil fakat siyasetin ve siyasetçinin merkezi.
Eline dilekçesini alan, kalbine ümidini koyan nerede? Ankara’da. Ankara başlı başına  bir değer aslında. Anlayana. Hele bir de dayın varsa Ankara’da, insanın sırtı hiçbir zaman yere gelmez.
Ankara’nın birbirinden güzel 25 tane ilçesi ve birçok semti bulunmaktadır.
Havası sert insanı merttir diyerek başlarsak yazımıza havasının kuruluğu sağlık için insanı mutlu eden ve gerçekten sessiz, sakin ulaşımı  kolay bir şehir. Ankara geçmişte hava kirliliği yaşamış olsa artık o çok günler geride kalmış ve tarihi, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle öyle derin bir kültür içeriyor ki ucundan araştırmaya başlasak bile bitirmeye kimsenin ömrü yetmez. Ankara  İlçelerine şöyle çok kısa değinmek gerekirse konumundan dolayı devamlı göç alan ve neredeyse güzelim Kalecik’i boşaltan hazırlanan fuardan dolayı geleceğin en gözde ilçesi olacak olan AKYURT ilçesi, Ankara kalesi gibi en kıymetli müzeleri, meclisleri ve Hacı Bayram veli gibi cami zenginliği olan ALTINDAĞ ilçesi, kaybolmaya yüz tutmuş yerel domates tohumlarıyla halen bir köy kadar güzel AYAŞ ilçesi, geçmişte buğday ambarı olarak bilinen BALA ilçesi, Ayaş’tan ayrılmış birkaç ilçeden biri olan ve neredeyse şehirleşmiş ancak halen muhteşem bakirliğini koruyan Karaşar yolu ve meşhur Uruş kapamasıyla ünlü Uruş yöresi gibi yerler saysesinde ününü koruyan BEYPAZARI ilçesi, doğal güzelliğini eşsiz bir şekilde muhafaza eden birkaç ilçeden bir tanesi ÇAMLIDERE ilçesi, Köşkleriyle ünlü ÇANKAYA ilçesi, sanayileşmesinden dolayı havası sorunlu ELMADAĞ ilçesi, ETİMESGUT ilçesi, balıkçılığıyla EVREN ilçesi, gölleriyle ünlü GÖLBAŞI  ilçesi, eşsiz güzelliğiyle ünlü Ankara Tiftik keçisinin can çekişen son neslini besleyen birkaç ilçeden birisi GÜDÜL  ilçesi, Kaplıca ilçelerinden biri olan HAYMANA  ilçesi, zamanında şehrin içinden tren geçirmeyen ata yadigarı kişilerin verdiği yanlış kararların cezasını çeken ve en değerli Kalecik Karası üzümünün yetiştiği KALECİK  ilçesi, mahalle ismi konsa da halen gerçek köy vasfını taşıyan, ekilen biçilen çok geniş arazilerle doğallığını kaybetmemiş ilçe olan KAZAN ilçesi, ayrıca yörenin lezzetli etiyle yapılan kazan kavurması haricinde Ankara tiftik keçisinin pırıl pırıl parlayan beyaz tüyleriyle sof kumaşını denemiş ve başarmış kişiler Kazan ilçesinde, geçmişteki güzelim üzüm bağlarını kaybetmiş KEÇİÖREN ilçesi,  yeşilin her rengini yer üstünde, barındıran ve zengin yer altı kaynak sularına yer altında sahip şanslı KIZILCAHAMAM ilçesi,  yıkık dökük nostalji gecekondularıyla tablo gibi duran ve hızla şehirleşmeye çalışan MAMAK ilçesi, kuş cennetiyle ünlü NALLIHAN ilçesi, tarihi Gordion’uyla haklı olarak gurur duyan ilçe POLATLI ilçesi, şimdilerde tüm Ankara’ya ait olan  Ankara kedisini sahiplenen PURSAKLAR ilçesi,  SİNCAN ilçesi, ŞEREFLİKOÇHİSAR ilçesi ve geçmişte kavuşmaları yada uğurlamalarıyla ünlü sevinç ve hüzün gözyaşlarıyla dolu Ak köprüsüyle  ünlü YENİMAHALLE ilçesi gibi her ilçenin içine girildiğinde kaybettiği değerler yada kazandığı yenilikleri elbet oldukça çok fakat Ankara yazılmaya kalksa anzedit taşını işlemek kadar zor bir eser çıkardı ortaya ve Ankara’nın kültürel değerleri sığmaz buradaki satırlara.Ankara’nın insanı da zor zaten. Var olan birçok şey olsa bile kolay kolay bir şey çıkmaz ortaya.
Eşsiz güzelliği, kültürel değerleri  tiftik keçisi, bembeyaz tüylü tavşanı, kedisi, sadece yetim gibi 3. kuşaktan artık  tek kalmış gerçek Ankara tavası gibi nostalji. Oysa domates suyuna yatırılan etiyle yapılan döneri, çoğu geleneksellikten ayrılmış olsa da Ankara simidi, farklı farklı yapılsa da tiridi, her biri bir tarafa dağılmış toplanamayan Seymenleri, birçoğunun sözleri değişikliğe uğramış türküleri, çok az da olsa karşılıksız çalışmalarıyla ayakta tutulmaya çalışılan güzelim düz oyunları veya zeybek oyunları  gerçekten çok özel.
Ankara içinde ve dışında arabeskleşmiş halayları , şölenleri gibi birçok geleneği ve değerinden bahsedilebilir ancak ilçeler arasında tek bir eksik kaldı oda ÇUBUK ilçesinin bir köyü.. YUKARI ÇAVUNDUR.

img-20180526-wa0000.jpg
Esenboğa havalimanının hemen yakınında bulunan ve uçaktan inildiğinde ahır kokusu duyuluyor diye şehir yakınlarındaki hayvancılığının bitme noktasındaki yollardan Çubuk ilçesine doğru gidildiğinde birçok turşucu işletmeler veya bazlama yapan kadınlar karşılar insanı. Şehrin hemen biraz ilerisinde bilmeyenlerin her zaman karıştırdığı artık zamanla şehirle birleşmiş Aşağı Çavundur çıkar önümüze.
İşte bizim hikayemiz de Aşağı Çavundur muydu Yukarı Çavundur muydu diye düşünürken bu karışıklık yüzünden başladı. Öğrenciliğimizde turşu çalışması yapmak için bize kapısını açan o zamanlar Aşağı Çavundur köyünün muhtarı Ahmet bey gibi Yukarı Çavundur köyünün muhtarının ismi Ahmet olunca bizi tarifi imkânsız çok güzel bir köye getirmiş oldu yoksa bu köy hakkında hiç kimseden bir şey duymamıştık.
Herşey kısmetle ilgili Ankara kültürünü ve yörelerini  Türkiye’den gelecek katılımcılara tanıtma projesi için ziyaret etmek istediğimiz Aşağı Çavundur yerine, Yukarı Çavundur çıktı kısmetimize.
Karşımıza ismi Ahmet olan muhtarı çağırdıklarında tanıyamadık fakat köy muhtarı bayram olduğu için çok ısrar ederek evine davet ettiği gibi içeriye girer girmez hemen bir telefon açarak köylerindeki derneklerinin başkanını çağırdı ve muhtarın hanımının hazırladığı çeşit çeşit yemeklerle donatılan yer sofrası birden bire kalabalıklaştı ve sanki hepimizin hayal ettiği güzel bir toplantıya dönüştü.
Toplum Geliştirme Derneği olarak Ankara’yı tanıtmak için doğallığını kaybetmemiş gerçek bir köy ararken tam yerine düşmüştük. Köyün biraz yukarısında yaylalarda yaptıkları tamamen doğal yağlı peynirleri, taş fırında yaptıkları lavaş tarzı patatesli ekmekleri, turşuları ve dantel gibi sacda közlenmiş cizlemesiyse çok lezzetliydi. Ayrıca Kiraz ve Vişne bahçeleriyle dolu köyde hayvancılık olduğu için et, süt, peynir, tavuk yumurta gibi köy ürünleri vardı fakat markalı bir pazarları yoktu.
Yukarı Çavundur Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Dernek Başkanı Osman Şahbudak ve Muhtar Ahmet Kuru köy odasındaki söyleşilerden, şenliklerinden,  geleneksel dondurma tatlılarından bahsettikten sonra tamamen doğal kalmak için ellerinden geleni yaptıklarını söylediler ve yazın köydeki çoğunluğun yaylada olmasından dolayı kış akşamları toplandıklarını söyledikleri için epeyce bir ay bekledikten sonra dondurma tatlısı için köye davet edildik. Bizlerde köyle tanışmayı çalışmaya için köy derneğiyle ortaklaşa bir seminer yapalım istedik ve yanımıza Seymenbaşı ve Seymenler gibi birkaç farklı dernekleri de aramıza alarak tanışmayı zenginleştirmek ve kültür alış verişi yapmak istedik.
Mutfak tasarrufu semineriyle mutfakta atıkların ayrıştırılması ve geri dönüştürülebilir birçok atığın tekrar kullanılması, kayın mantarı yetiştirilmesi gibi uygulamalı bir şekilde seminer verdikten sonra dondurma tatlısının çekimlerini yaptık ve Seymenbaşının Ankara sazıyla Seymenlerin oyunlarıyla unutulmaz bir akşam geçirdik. Çok kısa zaman sonra hemen köy gençlerinden bir Seymen alayı kurmak ve zeybek oyunlarını öğrenmeleri ayrıca saz dersleri aldırmak için bir Efe grubu kuruldu fakat adım attıkları kültürel değerleri tamamlanması için yer bile hazırlandı ancak kış başlangıcında yine kaldıkları yerden devam edilecek çünkü Efebaşı ve Yardımcısı Hüseyin bu işi başarıyla tamamlayacak bir köy delikanlıları. Daha sonra haftasına kalmadan köy ortasında halka açık kütüklere kayın- istiridye mantarı ekimini uygulamalı bir şekilde gösterildi ve aynı günün akşamı köy odası bu sefer de bizim misafirimiz olan Kazan ilçesinden Tiftik keçisinden yapılan sof kumaşla ilgili çalışmayı ağırladı..
Ankara’nın içinde birbirinden değerli kişiler bu sayede tanıştı- tanıştırıldı.
Mantar kütükleri bir yandan mayalanmasına devam ederken dernekler arası misafirlikler başladı ve nihayet en çok merak ettiğimiz Ramazan iftarlarına davet edildiğimizde dernek üyelerimiz ve çalışma arkadaşlarımızla yine köyün yolunu tuttuk.
Seller gibi yağan yağmurun oluşturduğu sulara bata çıka köye ulaştık.
Abartısız yazıyorum köydeki dernek yerinde Ramazan boyunca her gün yüzlerce hatta bin kişiye kadar verilen iftar aklımızı karıştırdığı ve bu duruma cevap veremediğim için yanımdaki değerli akademisyen, bakanlıktan gelen çalışma arkadaşımız ve derneğimizdeki iş adamı şaşkınlıklarını gizleyemediler ve başkana ve muhtara ilk soruları küçük bir köyde böyle bir organizasyonu nasıl başardıklarını sorduklarında belki de az rastlanacak geleneksel bir dayanışmayı öğrenmiş olduk.
Meğer iftarı köydeki kişiler veriyormuş.Ailece birleşip masrafları ortaklaşa karşılayıp yüzlerce kişi faydalanıyormuş yani köyde Ramazan geldiğinde hiç kimsenin evinde yemek pişmiyormuş. Köyden yaylaya çıkanlara bile hergün yemek gidiyormuş.
Köy dışında şehirde oturanlar da bu sayede bir araya gelerek hasbihal ediyorlarmış.
Böyle güzel bir kültürel değer için söylenecek tek bir şey var elbette.
Emeği geçen herkese teşekkürler ayrıca  iftarı veren her kimse Allah kesesine bereket versin.
Böyle güzel kültürler zamana yenik düşüp bozulmasın diyoruz. İşte böylesine halkıyla bütünleşmiş güzel bir köy var Ankara’da.

1-015.jpg
Öyle bir öykü ki Yukarı Çavundur köyü daha henüz şaşkınız yeni başladı yazılmaya.
Kısmet olursa çok kısa zamanda el birliğiyle bir proje kapsamında köye güzel bir pazar kurmak ve bu ürünleri sağlık için yaşayanlara  ulaştırmak gerekiyor.
işte bizim ülkemizin her köşesinde böyle gizli kalmış kim bilir daha nasıl güzellikler var.
Türkiye’nin böyle çalışkan insanlara oldukça ihtiyacı var.
Hiç belli mi olur birlik beraberlik içinde el ele verildiğinde çalışarak çok yol alınabilir. Köylerden göç gençlere çalışabilecekleri alanlar açmak ve kültürlerine sahip çıkmaları için zaten ilk adımı attılar.
Çubuk –Yukarı Çavundur Köyü Seymenlerinin ayak sesleri birkaç yıl içinde duyulmaya başlar. Önce Ankara,  sonra Türkiye’ye daha sonra da birçok ülkeye Ankara kültüründeki Hüdayda gibi birçok Zeybek oyunlarıyla gümbür gümbür gelirler.
Hem kültürü yaşarlar, hep ahilik geleneğindeki gibi gelecek kuşağa kültürü doğru taşırlar.
Neden olmasın nasılsa bir adım attılar. Artık gerisi gelir işte tanışmak ve çalışmak bu kadar kolay..
YOLUN AÇIK OLSUN GÜZEL TÜRKİYE’M



 

Bu yazı toplam 8140 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.