Tarık Sezai Karatepe

Tarık Sezai Karatepe

Sadece burnu benziyor!

 

Bakmayın, suret-i haktan göründüğüne. Aldanmayın, Gandi’ye benzediğine. Gandi’nin banka ortaklığı mı vardı? Halkının İstiklal mücadelesi için verilen altınları, ranta mı dönüştürdü?

İstismar mı? Lafını bile etmedi…

Hint kıtasının Gandi’si itildi, kakıldı, trenden atıldı, kavgaya katıldı. Ahir ömründe münzevi bir hayat sürdü.

Çekildi, bir yaylaya. Elinde çıkrığı, yün eğerdi, kazak ördü, söküğünü kendi dikti. Boyun eğmedi diktaya, okyanus ötesinden baron getirmedi. Vatikan partneri Pensilvanya ruhbanından medet beklemedi.

1937-38’de soyunu sopunu kurutan, Dersim’i kana bulayan Tek Parti’nin başına geçip, katiline aşık arsız bir zavallı olmadı.

Özgürlük herkes için. Kast ise çağdışıydı. Siyah-beyaz-hindu-müslim… halktı, Gandi’nin nazarında. Eşit, adil, insanca.

Oy’a gelince, birinin dahi değeri vardı. Halkın seçtiği horlanamazdı. Savaş ağaları, borsa babaları, lordlar kamarası bir hiçti, onun gözünde.

İngiliz vergileri tak deyince canına, 400 km yol tepti, halkı adına. Güney Afrika’da yer tuttu, iş baktı, kıtalısı için ezildi, sendeledi. İradesi sağlamdı, yıkılmadı asla.

Hindu idi, ancak hayrandı Alemlerin Sulltanı’na.  "Muhammed'in hadisleri yalnızca müslümanlar için değil, tüm insanlık için birer hikmet hazinesidir."  derdi.

Şehrini karadan havadan yok edenlere birikmişti, nefreti. Tecavüzcüsüne aşık olan fahişeye benzemezdi.

…………………..

Yerli Gandi(!), Hintli Gandi’nin eline su dökemezdi. Babasından dinlemiştir, dedesi şahittir olanlara:

Munzur Çayı, kan akar aylarca. Dumanı üstündedir, Ali Boğazı’nın. Acısı dinmemiştir, Dersim’in.

Milli Şef yok ettikçe artar, hayran kitlesi. Aşıktır, Altı Ok’a. Bükemediği eli öper, sırsılca. Travma sürer gider. Bürokrasi, alır aklını başından. Kurar, tezgahını. Demokrasi yedeği.

Sorgulamaz, olup biteni. İnsan haklarında bezi, varoşlarda izi yoktur. Kamufle eder, kendini. Yaş kemale erince Ankara’nın yolunu tutar.

Kimse de sorgulamaz: ‘Yaptıkların, yapacaklarının teminatı ise vay, halimize!’

Gün gelir, Istanbul’da kaybolur:

‘Burası Kağıthane mi?’ ‘Çek oğlum çek, çamurlu kunduramı çek! Ne de halkçıymış maşallah, nazar değmez inşallah!’

Yedek muhalefet asılsaydı seçime, talih kuşu ona konacaktı. İşte o zaman, seyreyle sen çöp dağlarını, yeni Ümraniye Hekimbaşı facialarını… Su kuyruklarını…

Dosyalar havada uçuşurken haklıydı. Ancak gözünden kaçmıyordu halkın, tek taraflı atışı! İsterdi ki halk, kendi mahallesindeki çamuru da görsün. Objektif olsun. ‘Delege bana oy vermez!’ diye örtmesin yolsuzluğu.

İzmir’i de görsün, Konya’yı da. Çankaya’yı da görsün, Tokat’ı da. Tunceli’yi de görsün, Kocaeli’yi de. İşte o zaman hak ederdi övgüyü:

‘Adam bizden değil ama, ne yalan söyleyim, testere gibi bir sana bir bana.’ demedi kimse.

Pusu işe yaradı, başını kaldırdı sonunda. ‘Böyle buyurdu Zerdüşt!’ Çık ortaya! Çık ki oyalansın Anadolu, bir süre daha.

Meydanlar süslensin, konfetiler saçılsın, kurdelalar açılsın. Halaylar kurulsun, zılgıtlar çekilsin. Semahlar dönülsün, türküler söylensin. Maniler dizilsin, tuyuğlar düzülsün.

Asıl amaç gizlensin. Örtbas edilsin, karanlığı yarıp gelen müjdenin hızlı yükselişi. Osmanoğulları’nın izini sürecek tek kadro yıpransın, bu arada.

Yoksulluğun edebiyatı yapılsın. Orhan Kemaller, Yaşar Kemaller, Kemal Tahirler… uzaktan uzaktan aşık olsun(!) Anadolu’ya.

Yine kan gövdeyi götürsün. Yine atılsın, barış nutukları. Savaş babaları, barış annelerine kulak tıkasın.

‘100 günde çözeceğim…. Olmadı, 500 günde… Yalandan kim ölmüş, gelecek seçimde…’

Daha da olmadı: ‘Yaptırmadılar ki, bağladılar elimi kolumu!’

IMF’yi sever, sahte Gandi. Dünya Bankası kaçınılmazdır. Reelpolitike uymalıdır. Gerçekler acıdır. Faiz geriletse de ülkeyi, laiklik için şarttır.

Dış borç dünya ile, iç borç zinde güçlerle hareket etmektir. 28 Şubat’ın 5’li çetesidir.

Savunan Adam’ın ‘havuz sistemi’ne, tamtamlarla karşı çıkanların vızıltısını o yüzden duymaz. Denk Bütçe gerekli de olsa, gericilerin(!) başarısıdır, ne de olsa. ‘Ya hiç gitmezlerse!’

Din afyondur(!) Kökü kazınmalıdır. Allah’ı yalnızca sevmeli, ama Allah’tan asla korkmamalıdır(!)

‘Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle, birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni’ demiş, anonim hırsızı.

Alisiz Alevilik, kuralsız Sünnilik, aşksız dindarlık, bilgisiz ruhbanlıktır, yeni konsept. Bu senin planın. Bir de O’nun planı var.

Kurtarıcılar(!) açık verir, daima. Korku salarlar, bir süre. An gelir, küfrün önderleri, çekilir bir kenara. Uzun Hasan yaptığıyla kalır. Şah İsmail, can verir Latin yolunda.

Karamanoğlu kıskanır, Fatih’i. Roma, Istanbul’u gözler, fethin ordusuyla! Çandaroğlu’nun çabası boşuna!

Fatih, ne engel tanır, ne aldanır komplo teorisine.

Komplo ateştir, hak edene!

Hala anlamadın mı sahte Gandi!

 

Bu yazı toplam 1822 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.