Kılıçdaroğlu’nun Gandi’ye benzediği doğru da benzetilmesi ne kadar doğru tartışılır.Üniformalı askerlerini Hindistan’dan çeken İngiltere orada bıraktığı üniformasız askerlerinin başına Gandi’yi getirip milli kahraman yapmıştı.En azından bu bakımdan bir benzerlik yok.

CHP yi uçurma iddiasına gelince Gandi Kemal’in CHP’yi yükseklere değil uçurumdan aşağı uçuracağını tahmin ediyorum.Neden mi?

Kılıçdaroğlu’nun yıldızı Melih Gökçek ile yaptığı TV proğramında parladı.Aslında Gökçek o maçta dokuz gol atmıştı Kılıçdaroğlu’na.Ama doğalgaz sayaçlarıyla ilgili bir gol yedi ya yemez olaydı.Ne golmüş o.Önce medya haftanın golü yaptı.Ardından yılın sonra da tüm zamanların en iyi golü ilan edildi ve Gökçek dokuz gol attığı halde bir gol yediği için maçı kaybeden taraf oldu.Bu medyada işler böyle yürüyor.

Tabi mükafat gecikmedi ve Baykal da Kılıçdaroğlu’nu genel başkan yardımcılığına terfi ettirdi.Şimdi ki aklı olsaydı yapar mıydı acaba?

Kılıçdaroğlu ile ilgili esas belirleyici olay ise iktidarın demokrasi açılımı müzakerelerinde mecliste yaşanan şaşırtıcı gelişmelerdi.İktidar Kürt açılımını savunurken,“Dersim olaylarının savunulacak yanı yok” diyor ve söz alan Onur Öymen tam bir Atatürkçü kimlikle “Dersim olaylarının bir ayaklanmanın bastırılması olayı” olduğunu ifade ederek savunuyordu.Hayret ki buna tepki iktidardan gelmesi gerekirken Kılıçdaroğlu Tunceli’li olması münasebetiyle iktidardan daha ileri gidiyor ve “Dersim katliamının savunulacak bir yanı yoktur” diyerek Onur Öymen’i kürsüde taciz ediyor ve savunmasız bırakıyordu.

Kılıçdaroğlu ile Öymen arasındaki tartışma parti içinde de sürdü.Hatta Kılıçdaroğlu “ya ben ya Öymen” noktasına getirdi.Oysa hem Dersim hem de Kürt açılımı konusunda Baykal da Öymen’le aynı düşüncedeydi.Ve Baykal Öymen’e sahip çıktı.

Ama birileri buradan alacağı mesajı almıştı.Kürt açılımı muhalefetsiz olmuyor,Baykal’ın başında bulunduğu muhalefet ile de hiç olmuyordu.

Onbir yıllık kaset bir anda internete düşüverdi,ikinci gün Baykal istifa etti,üçüncü gün Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladı,dördüncü gün tüm CHP ihtilafsız Kılıçdaroğlu’nun yanında birleşiverdi.Beşinci gün anket sonuçları açıklandı.Kılıçdaroğlu ile CHP yüzde 35.5 oy alıyor.

Biz de amin diyelim bari.Başka ne diyebiliriz ki?

Netice de Kılıçdaroğlu her kesimin desteğini alarak genel başkan oldu.

Bir kısım destekçi, Kılıçdaroğlu ile solda bütünleşmenin sağlanacağına ve ilk seçimde AKP’yi iktidardan edecek bir koalisyona inandı.Mustafa Sarıgül de bir realiteydi.

Bir başka kesim Kürt açılımının Kılıçdaroğlu ile yapılacağına ondan sonra da Kılıçdaroğlu’na ihtiyaç kalmayacağına inandı.Bu da Kılıçdaroğlu’nun kırılma noktasıydı ve her iki halde de kaybediyordu.Yani Kılıçdaroğlu Kürt açılımını desteklerse CHP tabanını kaybedecek,desteklemezse hem kendisini başkan yapanları hem de kendisini kaybedecek.Çünkü kendisiyle çelişmiş olacak.

Kanımca CHP, seçilebilecek en kötü başkanı seçmiştir.Çünkü seçimlere bir yıldan az bir süre kalmıştır ve kendisinden yüzde 35 oy istenmektedir.CHP’nin bu oyu alması mümkün değildir.Yüzde yirmi oy alınca sorumlusu da yüzde 35 oy isteyenler değil Kılıçdaroğlu olacaktır.

Kılıçdaroğlu ile CHP kitle partisi olmaktan çıkacak ve marjinal bir parti konumuna gelecektir.Kaldı ki Tunceli’de de yine BDP kazanırsa Kılıçdaroğlu istifa etmek zorunda kalacaktır.

Zira Baykal’ın turizmimizin sembol ili olan Antalya’lı olması CHP’ye sadece Antalya’da değil Balıkesir’e kadar tüm sahil kentlerinde de seçim kazandırıyordu.Antalya’lı Baykal’ı İzmir’li seçmen de kendisine yakın hissediyordu.

Şimdi bütün bu sahil kentlerini Antalya ve İzmir de dahil olmak üzere AKP alırsa şaşmamak lazım.Bence Cüppeli Ahmet hoca bir iki defa jet ski ye binsin yeterli.Zaten AKP merkez sağın kalesi olmuş durumda.

CHP için en doğru seçim ise İzmir’li bir genel başkan olabilirdi.Ve CHP kitle partisi olmaya devam ederdi.Kılıçdaroğlu’nun emanetçi genel başkan olduğu iddiasına ise katılmıyorum.CHP 2011 seçimlerine Kılıçdaroğlu ile gider sahil kentlerini ve Tunceli’yi kaybeder ve Kılıçdaroğlu efsanesi biter.Saygılarımla.