Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

BİR FESTİVAL’İN ARDINDAN AKSAKLIKLAR VE ÖNERİLER...

Festival, önceden planlanmış sanat ve kültür gösterileri dizisine denir.

Festival, bir yörenin belli başlı ürününü tanıtmak için yapılan, içinde de sosyal, kültürel ve bilimsel etkinlikler manzumesidir.

Festivaller yapıldığı yerin kültürünü, fiziki yapısını, ürünlerini, yaşam biçimini daha geniş kitlelere iletmenin en bilinen ve etkili aracıdır. Bu da festivallerin tanıtım açısından önemini kat kat artırmaktadır. Yani festivallerin olmazsa olmaz amacı: o yörenin tarihi, kültürel ve ekonomik olarak ürünlerinin tanıtımını gerçekleştirmelidir.

İlçemizi daha geniş kitlelere tanıtacak ve tarım sektöründe hak ettiği konuma getirecek bir festival olmalıdırİlçenin, turşusu, armudu, kavunu, karpuzu, vişnesi, kirazı, domatesi, tereyağı, balı, üzümü, unlu mamulleri (bazlama, gözleme, höşmerim, çızlama, haside, öküz helvası, hedik, kete) gibi ürünlerimizin pazar konusu ele alınmalı, irdelenmeli ve üreticinin sorunlarına çözüm bulunmalıdır. Bunları amaçlamayan ve bu konularda uğraşı olmayan etkinliğe festival denilemez.

Burada bir parantez açıp Çubuk Abad 1402 Dernekler Federasyonu yönetici ve üyelerini tebrik etmek istiyorum. Bu kuruluşa 15.Uluslararası Çubuk Turşu Ve Kültür Festivali’nin yüz akıydı diyebilirim. Daha önceki festivallerde bu görevi ÇUDEF yükleniyordu.

Temennim; Çubuk Dernekler Federasyonu (ÇUDEF) ile Çubuk Abad 1402 Dernekler Federasyonu aralarındaki buzları inşallah eritir, önümüzdeki yıllarda düzenlenecek festival ve çeşitli etkinliklerde asgari müştereklerde birleşerek daha güzel kültürel faaliyetlere birlikte imza atmaları yönündedir.

Festivalde paneller, konferanslar olmalı. Yani  yörenin ürünlerinin yetiştirilmesi ve pazarlanmasına katkıda bulunmak adına üreticileri aydınlatılmalı...

Festival yapılacak yöre, yani Çubuk İlçesi, en ince ayrıntısına kadar tanıtılmalı...

Yazılı ve görsel basında yer bulacak yarışma ve etkinlikler düzenlenmeli ki festival sonrası her televizyon ve her gazetede Çubuk İlçesi’nin ismi geçmeli tanıtım adına, ekonomi adına, kalkınma adına ve en önemlisi Çubuk adına.

Bir topluluğun veya yörenin tarihini, sosyal görüşünü, oyunlarını, gelenek ve görenek gibi kültürel değerlerini yaşatıp bunların diğer topluluklar tarafından tanınmasını sağlayarak aynı zamanda da sonraki kuşaklara aktarmak gibi birçok amaç ve işlevi yerine getirmelidir.

Bu nedenle Yöresel Çubuk lezzetlerinin hazırlanmasında emeği ve desteği olanlar ile yöresel halk oyunları gösterileri ile festivale renk katan Ankara Kulübü Çubuk Seğmen ve Bacı Erenleri ekibine ve yöneticilerine teşekkür ederim.

Festivaller, organizasyonu gerçekleştiren kurumun sadece gelir getirecek kapısı olmamalıdır. Her Festival sonunda şu kadar para kazandık. O halde başarılıyız gibi yanlış düşünceler, gelecek yıllarda festivallerin yapılmamasını getirecek tehlikeli anlayışlardır.

Panayır ise; Bir yerde belli zamanlarda birkaç gün ya da daha fazla sürmek üzere ticaret amacıyla kurulan büyük pazarlara denilmektedir.

Festival Düzenleme Komitesi, festivalleri panayıra dönüştürmesin...

FESTİVAL’İN HERKESE KATKISI OLMALI...

Festival tüm Çubuk halkına hareketlilik getirmeli.. Esnaf da bölge halkı da bu sebeple çok mutlu olmalı, festival boyunca tüm mekânlar dolup taşmalı.

Ziyaretçiler, stantlara düzenli olarak konulan masa ve sandalyelerde ihtiyaçlarını gidermeli, ayakta bir şeyler yiyip, içmemeli

Taksi ve dolmuş durakları sabit ve festival alanına yakın bir yerde ve düzenli olmalı.

Festival de İlçedeki tüm oteller dolup taşmalı, (gerçi otelimiz çok az, olanlarda yeterli ve uluslar arası standart da değil. Bu konuda tarihi konaklarımız “Butik Otel” olarak kullanılabilirdi. Ama onların çoğu maalesef resmi kurumlara tahsis edildi.

Bugün Beypazarı ve Güdül’deki festivallerde butik otel olarak kullanılan tarihi konaklardan trilyonlar kazanılıyor.

Ziyaretçiler hemen hemen her stant ve ilçe merkezindeki dükkâna girip bir şeyler almak istemeli...

Yani Festival A’dan Z’ye her kesimi memnun etmeli...

Organizasyonda Çubuk Belediyesi’ne de ciddi anlamda büyük görevler düşüyor:

Bu iş tabii ki bir vizyon, misyon ve sevgi işi. Belediye bu konuda ilçedeki akil insanlardan destek almalı.

Bir festivalin, yaşadığı yere ve işine âşık insanlar tarafından organize edilmesi gerekir.

FESTİVAL “GERÇEKTEN” ULUSLAR ARASI BİR ÜNE KAVUŞMALI...

Çubuk; Turşu ve Kültürün Türkiye’deki en güçlü ayaklarından biri...

Çünkü ilçenin tarihi, turistik yerleri ile birlikte yöresel lezzetleri (yemek kültürü ve unlu mamulleri) ve doğal meyveleri ile daha çok ünlü olabilir...

Çubuk İlçesi;

  • Ova’ya ve içinden geçen çaya adını veren bir yerleşim merkezidir.
  • Türklerin Anadolu'ya hâkim oldukları dönemde kurulan yerleşim yeri,
  • Ankara'nın kuzey doğusunda Karadeniz Bölgesi’nin geçiş kuşağında yer alır.
  • Adını kurulduğu yerin yeşil olmasından almıştır. İlçe merkezinde yeşilliklerin yerini zaman içerisinde betonlaşma almaya başlamıştır. Bu ise istenmeyen bir durumdur.
  • Çubuk, Ankara Savaşı (1402) ile birlikte tarihi önem kazanmış bir ilçemizdir.

İlk ve Orta Çağ’dan itibaren Kral ve İpek Yolu güzergâhında bulunan ilçemiz toprakları, tarihi gelişim sürecinde, ister yerleşme, ister ekonomik faaliyetleri ile bazen hızlanan, bazen yavaşlayan dönemleri yaşayarak günümüze gelmiştir.

Orta Anadolu bölgesinin geçiş kuşağında bulunan ilçemiz, Çubuk Ovası ve Çubuk Çayı’nın suladığı topraklar, dünden bugüne yerleşmenin yoğunlaştığı tarım alanları idi. Ne hazindir ki bu alanlarda yerini inşaat alanlarına ve Hobi Bahçelerine dönüşmektedir...

Her şeye rağmen Ankara’da deniz bitti ama Çubuk’ta hala okyanus var...

TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİMİZE GEREKEN ÖNEMİ VERMELİYİZ...

Ankara'nın fethedilmesinden sonra kurulduğu tahmin edilen ilçemiz yerleşim alanı, tarih içinde; Hattiler, Hititler, Lidyalılar, Frigyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Bıraktıkları tarihi kalıntı ve izler; bu uygarlıkların kültür ve medeniyetlerini günümüze ulaştırmıştır. Bu nedenle tarihi bir vasfı da vardır.

Karagöl, Çubuk 2 Barajı, Uluağaç Köyü sınırları içerisindeki Ay Kayası gibi doğa harikası turistik yörelerimiz bulunmaktadır. Buralardan yeteri kadar yararlanamıyoruz.

Avcıova ve Hacılar arasındaki kanyon yol açmak amacıyla yakın zamanda delik deşik edildi. Burası dünya harikası bir güzelliğe sahip. Burası turizme açılabilir.

1935 yılında İlçemiz Uluağaç Köyü’nde Atatürk'ün talimatı ile kurulan mandıra bakımsızlık nedeniyle kullanılamaz halde.. Burası tekrar canlandırılarak İlçe ve ülke ekonomisine kazandırılabilir.

 

Ve yine Uluağaç Köyü’ndeki Uluağaç Yaylası, Yukarı Çavundur Köyü’ndeki Aydos Yaylası, Yıldırım Evci Köyü’ndeki Yıldırım Evci Yaylası ve Kışlacık Köyü’ndeki Kışlacık Yaylası İlçe ve ülke ekonomisine kazandırılabilir.

 

Yine bir doğa harikası olan Yaylak Köyü Yaylası ve Göleti çevresinde turizme yönelik yatırımlar yapılabilir.

 

Melikşah Termal Suyu’na sahip çıkılmamış, bakımsızlıktan harabeye dönmüş, hurdacılar tarafından yağma edilmiştir. Termal Sıcak suyu ise Büyük Ankara Oteli’ne verilmiştir.

Keza Meki (Özlüce) Termal Suyu da ASKİ’ye verildi. Buralardan neden yararlanamıyoruz?

Yıldırım Aydoğan ve Yıldırım Elören Yaylalarındaki doğal çayırlıklara sahip çıkılmamıştır. Oysa buralara doğanın Ekolojik dengesini bozmadan; Spor Kompleksi ve Spor Tesisleri yapılsaydı. Süper Lig takımlarımız sezon hazırlıklarını Avrupa da değil, buralarda yapar. Yöre halkı, dolaysıyla İlçemizin ekonomisi uçardı.

Sahip çıkılmazsa yukarıda adı geçen tarihi ve turistik yörelerimize sahip çıkılmazsa ilçeye ihanet etmiş oluruz ve sonuçta ilçemizin hiçbir özelliliği kalmaz.

Her yıl düzenlenen festivallerde yukarıda bahse konu doğa harikası güzelliklerimize seyahatler düzenlenebilir. Buralarda bungalov evler yapılarak turizme kazandırılabilir.

Üzerinde biraz daha çalışarak, ciddi bir kaç uluslararası bağlantı kurarak ve biraz daha profesyonel bir organizasyon ağı ile, bu işi global (dünya çapında)  bir platformda görmek hiç de zor değil.

Festival programı doğrultusunda tarihi kalıntıların bulunduğu yerler ile turistik bölgelere geziler düzenlenebilir.

Yine 1402 Ankara Savaşı’nın yapıldığı Çalın Tepe ve civarında kurulacak bir “Açık Hava Müzesi” ile Türki Cumhuriyetleri vatandaşlarının her yıl ilçeyi ziyaret etmelerini sağlayabiliriz. Ve hatta onlarla ortak festivaller yapabiliriz.

Bunun için de Festivali coşku ve beceri ile organize eden beyinleri bulmak ilçemizde hiç zor değil. Ama onları bulmak, fikirlerine itibar etmek lazım. Onlarda bu ilçede fazlası ile var. yeter ki onlara itibar edilsin..Fakat onlara da ne hikmetse değer verilmiyor..İnşallah önümüzdeki festivallerde bu kişilerden faydalanılır...

Yukarıdaki konularla ilgili olarak müteakip defalar haberler yapmama rağmen İlçe yöneticileri tarafından hiçbiri dikkate alınmadı.

“KURUÇAY VİŞNE FESTiVALİ” VE “AKKUZULU DOMATES FESTİVALİ” TEKRAR YAPILMALI...

Önceki yıllarda meyvesi ile ünlü Kuruçay Köyü’nde “Vişne Festivali”  Akkuzulu Köyü’nde de “Domates Festivali” yapılırdı.

Ne hikmetse bu festivaller sonradan kaldırıldı. Bunlar tekrar düzenlenmeli.

Ve hatta Kuruçay Köyü’ne Meyve Suyu Fabrikası, Akkuzulu Köyü’ne de “Salça Fabrikası” kurulmalı.

Meyve Fabrikası kurulursa ilçede vatandaşlar dağa taşa meyve ağacı diker. Domates fabrikası ile de sebzecilik yapanların sayısı artar.

Dolaysıyla ilçemiz tekrar tarım bölgesi vasfını tekrar kazanır..

Yazılarını takip edenler  konuyla ilgili daha önceki projelerimi hatırlarlar.

FESTİVALE HAZIRLIK TOPLANTILARINDA Kİ SÖYLEMLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ...

Bundan önceki festivallerde ilçede faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, meslek odaları, kooperatifler, esnaflar ve yerel basınla toplantılar yapılır. Onların görüşleri alınırdı. Nitekim alındı da. Ama birkaçı dışında yine dikkate alınmayan hususlar vardı.

Geçmişte (2019) yapılan 14. Festival de hem Yerel Basın mensubu ve hem de bir Çubuk sever olarak; gerek gazete ve dergilerde ve gerekse internet haber sitelerinde gördüğüm eksik ve hataları festival öncesi ve sonrasında da aktarmaya çalıştım.

Önceki dönemlerde festivali üstlenenler tarafından fikirlerim dikkate alınmadı ve zaman zaman da neredeyse birilerinin tetikçileri tarafından düşman ilan edildim. Ama olsun; her Festival döneminde de bildiklerimi, gördüklerimi yazmaya devam ettim. 

Fikir ve düşüncelerim etkililer ve yetkililer tarafından dikkate alınmadı. Ama öngörülerimde hep haklı çıktım ve çıkmaya da devam ediyorum.

Kaybedenler ise hep Çubuk ve Çubuklular oldu.

FESTİVAL’İN ARDINDAN...

Daha önceki yıllarda 8-12 Eylül 2022 tarihleri arasında yapılan 15.Uluslararası Çubuk Turşu Ve Kültür Festivali’nin ardından gördüğüm aksaklıklar:

ÇEKİRDEK ÇİTLEME KÜLTÜRÜ...

Daha önceki yıllarda Kent Merkezi’nde yapılan Festivallerde “Çekirdek Çitleme Kültürü” hat safhaya ulaşmıştı. Şehir Merkezi’nde düzenlenen festivallerde, festival alanındaki cadde ve sokaklar adeta samanlığa dönüşerek, temizlik işçilerinin korkulu rüyası olmuştu.

Temennim, Yeni Festival alanı olan Çubuk Abad Parkı’nda bu manzaralarla karşılaşmayız yönünde idi. Ama olmadı. .Bu festivalde de maalesef Çekirdek Çitlerme Kültürü ön plana çıktı.

Bugün birilerinin “gavur” diye hitap ettiği gelişmiş Avrupa ülkelerinde bir izmariti yere atmanın cezası 10 dolar. Bizde ise yere çöp, izmarit atmak, yerlere rastgele tükürmek serbest...Nasıl oluyorsa?

2019 ve 2022 yılları arasında düzenlenen festivallere de “Çekirdek Çitleme Kültürü” damga vurdu.

Çünkü önceki Festival’lerde kültür en son planda idi. Kültürle ilgili çok muhteşem stantlar kurulmasına ve sergilenmesine rağmen vatandaşlar buralara yönlendirilemedi.

Nerede çalgı, oraya kalgı” zihniyetiyle genel olarak yeme, içme ve konser peşinde koşmuştu.

 “Belediye Zabıta ve Temizlik ekipleri görevlerini aksatmadı. Her zamankinden daha fazla mesai yaptılar. Ekipler genelde görevlerinin başında idi. Zaman zaman devriye gezen zabıta ekipleri gördüm. Temennim bu çalışmaları Festival sonrası kent merkezi’nde devam ettirmeleri yönünde idi. Fakat sayıları az olduğu için bu temennim İlçe merkezinde gerçekleşemedi.

Temizlik işçileri ellerinde süpürge ve faraş ile yollarda sorumsuz ve vurdumduymazların yerlere attığı; yemiş kabukları, izmarit, kâğıt ve ambalaj atıklarını topladılar. Temizlik işçileri Festival’in adeta “on numarası” idi.

Çöp kutuları ve konteynırlarının sayıları azdı. Bunlar artırılmalı ve vatandaşın görebileceği bir şekilde konulmalı, biriken çöpleri sıklıkla alınmalı...

Yerlere çöp ve izmarit atanlar münasip bir lisanla ikaz edilmeli. Ama bu konuda ne bir ikaz levhası gördüm ve ne de bir uyarı anonsu duydum. Bunlar çok önemli.

Daha önceki festivallerde görüştüğüm kuruyemişçiler, kabuklu yemiş alanlara ayrıca üzerinde “kabukları yere atmayınız” yazılı boş “kese kâğıdı” vereceklerine dair söz vermişlerdi. Ama bu Festival’de de bu söz unutuldu...

Kuruyemiş satanlar bu konudaki ısrarlarımı göz ardı ettiler. Böyle bir uygulamaya Festival bahanesi ile geçilir ve bundan sonrakilere örnek olur diyordum. Ama olmadı.

Yine birtakım doğa ve çevre düşmanları bu fikrime yine karşı gelecekler...

Hatta bu çevre düşmanları kendilerini çekirdek kabuklarını rast gele yere atmamaları konusunda kendilerini uyaranlara; ya terse ters bakıyor, ya da onların tabiriyle çöpçülerin görevi ne? Dünyanın maaşını alıyorlar, temizlesinler” şeklinde cevap verdiklerini hala unutmadım...

Oysa o yerleri temizleyenler “çöpçü” değil, temizlik işçisidir. Geçimlerini alın teri ile kazananlardır...

FESTİVALDE AŞAYİŞ VE GÜVENLİK YETERLİ İDİ...

Geçtiğimiz Festival’de bir iki münferit olay dışında Festival alanında asayiş ve güvenlik berkemaldı.

Hal böyle olunca emniyet ve zabıta güçlerinin de daha önceki festival deneyimlerini de ortaya koyunca, Festival alanının asayiş ve güvenliği de kendiliğinden halledilmiş oldu.

TEMİZLİK İŞÇİLERİ GÖREVLERİNİ FAZLASIYLA YAPTI.

Temizlik işçileri festival boyunca dur-durak bilmeden süpürgesi ve uzun saplı faraşlarla dört gün boyunca görevlerini layıkıyla yaptılar. Yere sorumsuzca çöp atanların gölgesi oldular.

Bazı sorumsuzlar, temizlik işçilerinin, yere atılan her şeyi almakla görevli olduklarını zannediyor.

Oysa Temizlik İşçilerinin görevi rüzgârla savrularak yere düşen yaprak, poşet ve kâğıtları almaktır.

Yoksa birtakım sorumsuzların rast gele yere attığı izmarit, kâğıt, yiyecek ve içecek ambalaj, pet ve atıklarını almak zorunda değildir. Ama temizlik işçileri bunu da topluyor.

Özellikle konser sonrası çimlerin üzeri çekirdek kabuklarından geçilmiyordu. Bunlar nasıl temizlenir?

Şimdi bazı yaratıklar çıkacak ve “ Temizlik işçileri dünyanın maaşını alıyor, temizlesinler. Görevleri ne?” Diyecekler.

 

İKRAMLAR ‘SIFIR SALATALIK TURŞUSU’NDAN YAPILDI...

Geçtiğimiz Festival’de diğer festivallerden farklı olarak ikramlar sıfır salatalık turşusundan yapıldı.

Daha önceki festivallerde konuyla ilgili olarak uyarmıştım. Turşucular bu teklifimi mükemmel bir şekilde yerine getirdiler. Bu anlayışlarından dolayı kendilerine teşekkür ederim.9

“ÇUBUK TURŞUSU” YAPANLARIN SAYISI GİTTİKÇE  AZAKLIYOR ...

 Birileri kabul etse de, etmese de Festival’in adı “Turşu Festivali’dir.

Çubuk bir zamanlar dünyanın en güzel, en lezzetli ve en kaliteli turşularını yapan bir İlçe idi. Hala “Meşhur Çubuk Turşusu” yapan üreticiler var. Ama sayıları gittikçe azalıyor.

Birkaç yıl önce zamansız (Ağustos ayı başında) bir festival yaptık. İlçede turşu yapacak mahsul henüz yetişmediği için bazı turşu üreticileri işin kolayını tercih ederek bir yıl önce yaptıkları turşuları çeşitli işlemlerden geçirerek Festival de ucuza sattı ve para kazandılar.

Çevre il ve ilçelerden taze turşu malzemesi tedarik ederek yüksek maliyetle turşu yapanlar ise festivalden umduklarını bulamadılar.

Sonradan yine bazı turşu üreticileri daha çok kazanmak amacıyla fabrikasyon turşular yaptı. Turşunun büyük kazan, bidon ve havuzlarda fermantasyonu (mayalanması) beklendi. Sonra buradan küçük bidonlara kondu. Böylece turşunun eski lezzeti kaçtı.

Turşu daha uzun ömürlü olsun diye içine asit koyanlar bile oldu. Bunların sayıları oldukça az. Bunlara merdiven altı turşucular diyoruz. Bunları araştırılması ve denetlenmesi gerekir...

Atalarımız ne demiş, “Bir çürük elma bütün elmaları çürütür.”

Bu zihniyetle gidilirse tarım ve hayvancılığın yanı sıra turşu sektörünü de çok yakın da elimizden kaptırırız.

Gerçekten kaliteli ve lezzetli Çubuk Turşusu yapanları tenzih ederim. Bunların sayıları da maalesef giderek azalıyor...

Turşuda öncelikle kalite ve lezzet ön planda olmalı. Kullanılan tüm ürünler doğal olmalı...

PATENTİNİ ALDIĞIMIZ TURŞU’NUN TARİFİNİ NEREDEYSE BİLMEYEN YOK...

Buradan Festival Tanıtım Toplantıları’nda konuşan yöneticilerimize, turşucularımıza ve İlçe halkına bir önerim olacak. Ne olur, şu turşu tarifini kimseye vermeyelim.

Çünkü bu tarifi alan misafirlerin çoğu konu turşu olunca Festival’e gelmiyor. Oturup evinde turşusunu yapıyor. ...

Coca Cola’nın formülü bile 120 yıldır sır gibi saklanıyor. Formülün bulunduğuna dair birtakım iddialar var olmasına rağmen gerçek formüle henüz ulaşılamamıştır.

Coca Cola Formülünün orjinali ve kopyaları Atlanta'daki SunTrust Bankasında tutuluyor... Bu sırrın iyi saklanması için şirket SunTrust Bankasına 48.3 milyon dolar bir pay ayırmış.

Coca Cola şirketinin politikaları arasında sırrı bilen 2 kişinin aynı uçaklarda seyahat etmesi bile yasak...

Ama bizim yöneticilerimizin ve turşu üreticilerimizin turşu tarifini yapması yasak değil...

FESTİVAL’DE KÜLTÜRE DAHA ÇOK YER VERİLMELİ...

Festivallerde kültürle alakalı sinema, tiyatro, sanat, sergi, panel, konferans gibi etkinliklere yer verilmeli...

Geçtiğimiz Festival’de;

* El işi ve el sanatlarının sergilendiği alanlar oldukça azdı.

* İç ve dış mekân çiçekçiliği alanı.. İnsanların transit geçtiği alanlardan biri idi.

* Köylü ürünlerinin bulunduğu Köylü Sokağı vardı.

* Yöresel Yiyecek ve İçecek Sokağı kurulmalı, temizliğine de çok dikkat edilmeli idi. Gerçi Festival alanı içinde değildi. Ama yerler kuruyemiş kabuklarından, yiyecek atıklarından geçilmiyordu. Ama insanlar çevrelerindeki kötü görüntülere hiç aldırış etmeden buralarda gözleme, baklava, köfte, kavurma yemenin gayreti ve çabasında idiler.

Sahip olduğumuz doğal güzelliklerin yanında, yöresel, kültürel ve coğrafi zenginlikleriyle Ankara’nın turizm üssü olmayı ilçemiz için hedef seçtik.

Çubuk’un çok fazla yöresel değerleri var. Çubuk eskiden Ankara’nın çok önemli bir mesire alanıydı. Çubuk önceden hafta sonları Ankara’dan gelen insanlarla dolar taşar ve ilçemize gelenler buradan etini, turşusunu, bazlamasını, bulgurunu, yününü, balını, peynirini, tereyağını, sebzesini, meyvesini alır giderlerdi. Gerçektende bizler o günleri özlüyoruz.

Sadece festivalle 4 gün Çubuk’u doldurmak ilçemiz için ekonomik bir yeterlilik değildir.

Beypazarı’nın yaptığı gibi Çubuk’un otantik değerleriyle birlikte Turizm Üssü bir mesire alanı ve Ankara’nın damak tadına hitap eden yöresel yemekleriyle inşallah gündeme getirmek için çalışmalıyız.

 YABANCI STANTLAR VE KONUKLAR YOKTU...

Yabancı stantlar ve turistler bu festivalde yoktu.

Daha önceki festivallerde “Türk Dünyası ve Komşuları ve Çubuk” ta  buluşuyor sözü afişleri süslemişti.

Daha önceki Festivallerde stant açan Kazakistan, Kırgızistan, Mali, Eritre, Afganistan, Yemen, Türkmenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Kosova, Arnavutluk ve Bangledeş gibi ülkelerin stantları bu festivalde yoktu.

 Bu ülkelerin Büyükelçilikleri ülkelerini, gelenek ve kültürlerini tanıtan stantlar açıyorlardı. Ama bunları göremedik.

OTO PARK İHTİYACI HAT SAFHADA...

Festival alanında oto parklar yetersiz.

Festivale aracı ile gelen vatandaşlar araçlarını buldukları yerlere park etmek zorunda kaldı.

İlçede de “Oto Park” sorunu hala had safhada.

Festival alanında rastgele kurulan oto parklar da yetersiz kaldı. Hatta bazı vatandaşlar 300-500 m. İleriye araçlarını park etmek zorunda kalanları bile gördüm.

Önümüzdeki Festival de yeni mahsus oto parklar ihdas edilerek “Oto Parka Gider” levhaları konmalı, bu suretle ilçe sokak ve caddelerine de nefes aldırılmalı..

Otoparklar Metropollerde olur. Bizim sadece adımız Metropol, yaşantımız ise mezra bile değil...

“Otopark da neyin nesi, aracımızı istediğimiz yere park ederiz, buna kimse karışamaz” zihniyetine karşı Belediye geniş ve büyük otoparklar yaparak araç sahiplerine adres göstermeli,  Zabıta ekipleri ve İlçe Trafik ekipleri de yanlış park edenleri uyarmalı...

Oto Park olmayınca araç sahibi ne yapsın? Boş olarak gördüğü yere aracını park edecektir...

DAHA FAZLA YEREL SANATÇIYA YER VERİLMELİ..

Geçtiğimiz yıl düzenlenen Festival’e de yine ulusal sanatçılar damgasını vurdu. Çubuk’tan sadece Çubuklu Cem sahne aldı..

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bunlara da yine çok para verilecek..

Bunların içinde Çubukluların tanıdığı sadece Rafet El Roman ve Irmak Arıcı vardı...    

Daha önceki festivallerde Çubuk Belediyesi Türk Halk Müziği ve Türk Halk Müziği sanatçılarının yer aldığı konserlere halkın ilgisi oldukça fazla idi. Bu festivalde neden sahne almadılar?

Yerel Sanatçılarımız koro ve solo olarak seslendirdikleri konserlerinde birbirinden güzel eserleri seslendirdiler, izleyenleri adeta geçmişten günümüze bir nostalji yaşatıyorlardı..

Yine Çubuklu sanatçılar; Ömer Göksu, Ahmet Yılmaz ve Ankaralı Yasin daha önceki festivallerdeki konserlerinde Çubukluları coşturmuşlardı.

Yerel sanatçılar İlçede düzenlenen kültür ve sanat etkinliklerinde yer almalı..

İlçemizde yerel sanatçılara yeteri kadar önem verilmiyor. Yerel sanatçılarımız Belediye tarafından da desteklenmeliler. Sanatçıların desteğe ve morale ihtiyacı var.


Belediye düzenlemiş olduğu festivallerde, etkinliklerde, özel gün ve haftalarda yerel sanatçılarımıza önem vermesi ve desteklemesi gerekir.

 

Dünyadaki bütün ulusal kültürlerin çıkış noktası bir yerel noktadır. Yerel noktadan yeşeren kültürler ulusal hale gelir. Bizlerde kendi şehrimizin sanatını ulusal arenalara taşımak ve şehrimizin tanıtımına katkılarda bulunabiliriz.

Bir yerel sanatçımız yetkililerin sanatçılara destek vermesini isteyerek, "Destekler sadece 5 veya 10 gün olmamalı. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Biz karşı değiliz, ama dışarıdaki bir sanatçı kendi yöremizi ne kadar temsil edebilir? Sadece beklentimiz bu. Sesimizin ulaştığı herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

.

STANTLARDA KILIK-KIYAFETE RİAYET EDİLMELİ...

Stant çalışanlarında kılık-kıyafet düzensizliği hâkimdi. Oysa stant sahiplerinin temiz önlük giymeleri, saç sakallarına riayet etmeleri, el ve tırnak temizliğine özen göstermeleri gerekir.

STANTLARDA SIK SIK ELEKTRİK KESİNTİLERİ OLDU...

 

 Geçtiğimiz Festival’de  4-5 standa sadece tek bir sigorta konmuş, bu da stantlarda zaman zaman elektrik kesintisi olmuştu. Bundan da özellikle elektrikle çalışan aletler olumsuz etkilemiştir.

 

Bu konuda yoğun şikâyetler aldım. Önümüzdeki Festival de bu sorunu giderecek kesin önlemler alınmalı...

 

EYLÜL’DE DÜZENLENECEK FESTİVAL İÇİN TAVSİYELER...

Bu yıl 7-10 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşmesi düşünülen “16.Uluslararası Çubuk Turşu Ve Kültür Festivali ” öncesi yapılması gerekenleri daha önceki aksaklık ve eksiklikleri de gözden geçirerek aşağıdaki şekilde sıralıyorum; 

“TAŞ BİNA”, “GASTRONOMİ MERKEZİ” OLMALI...

Geçtiğimiz yıl düzenlenen festivale hiç şüphesiz “Gastronomi” damga vurdu.

Bu nedenle hiç vakit geçirmeden İlçede “Gastronomi Merkezi” kurulması için hemen çalışmalar başlatılmalı. Bu iş içinde en uygun mekân, birkaç yıldır adeta atıl durumda bekletilen “Taş Bina” olmalı.

Ayrıca bu mekânda Gastronomi Merkezi’nin yanı sıra ‘Festival’e Hazırlık Kursları’nın da verilmesi gerekir.

FESTİVAL ALANI GENİŞLETİLMELİ...

15. Uluslar arası Çubuk Kültür ve Turşu Festivali’nde Festival alanının 77 dönüm olmasına rağmen yoğun kalabalıklara yetmediği bariz bir şekilde görülmüştür.

Festival alanı ivedi olarak Çubuk 2 Barajı Savağı’na kadar uzatılarak, genişletilmeli...

Bu konuda aylar önce bilgisine başvurduğum Başkan Demirbaş, Festival alanının genişletilmesi konusunda çalışmalara başlandığını Festival alanının önümüzdeki yıl 120 dönümü bulacağını ifade etti.

Geçtiğimiz Festival’de de tabii ki birtakım aksaklıklar ve eksikler ortaya çıktı... Bunlar şimdiden masaya yatırılmalı, çözümler bulunmalı...

Metropol İlçe olmamıza rağmen sayıları az da olsa bazı vatandaşlarda zihniyet aynı zihniyet...

Daha önceki festivallerde de olduğu gibi kendini bilmez bazı sorumsuz ve duyarsızlar yedikleri yemek artıklarını rastgele yerlere, yemişlerin kabuklarını ise çimlerin üzerine atmaktan vazgeçmiyorlar..

Bunlara rağmen geçtiğimiz yıl düzenlenen Festival’de “Nerede çalgı, oraya kalgı” zihniyeti biraz kayboluyor gibi...

Ama Festival’in ilgi odakları yine de konserler ve yiyecek stantları idi

ÇUBUK ABAD PARKI BARAJ SAVAĞI’NA KADAR UZATILAMALI...

Festival alanı, dolaysıyla Çubukabad Parkı Çubuk 2 Barajı Savağı’na kadar uzatılmalı...

Eski başkanlarımızdan Dr. Tuncay Acehan’ın başkanlığı döneminde (2018) o zamanki adıyla 13. Çubuk Uluslar arası Turşu ve Kültür Festivali’nin yapıldığı alan 55 dönüm idi. Bu alan festival sonrası 77 dönüme çıkartılmıştı..

Festival sonrası 77 dönümlük alanında ihtiyaçlara cevap vermediği görülmüştür. Festival alanının acilen genişletilmesi gerekir.

Bu görüşten yola çıkarak;

  • Çubukabad Parkı, Çubuk 2 Barajı Savağı’na kadar uzatılmalı..
  • Çubuk Çayı boyunca yüksek tepelere ziyaretçilerin gerektiğinde konaklaması için bungalov evler yapılmalı.
  • Çay kenarı boyunca yürüyüş yolu, çay bahçeleri, lokantalar, oto parklar, tuvaletler, belirli aralıklarla güvenlik kulübeleri, dev ekranlar, büyük çöp konteynırları, çöp kovaları konmalı.

GİRİŞTEKİ YOL GENİŞLETİLMELİ...

 

Festivale girişindeki yol iki şeritli olmalı ve genişletilmeli. Biri gidiş, diğeri de dönüş yolu olarak ayrılmalı..Zaman zaman görevliler tarafından kontrol edilmeli...

 

KONSER ALANI FESTİVAL ALANININ DIŞINDA BİR YERDE OLMALI...

Konser alanı etkinlikler ve stantlara uzak bir yerde Kuzey’de kurulmalı.

olmalı. Festival alanındakiler ise konserleri dev ekranlardan izlemeli...

 

DEV EKRANLAR KURULMALI...

 

Festival münasebetiyle yapılacak konserlerin daha uzun mesafelerde izlenmesi için belirli aralıklarla büyük sine vizyon ekranı veya Prodüksiyon Perdesi konmalı.

 

Bu suretle festival dışında da maç ve sinema filmlerinin gösterimi sağlanmalı

 

ANGIT GÖLÜ ESKİ HÜVİYETİNE KAVUŞTURULMALI...

 

“Angıt Gölü’nün bulunduğu alan 10 dönüm. Göl eski konumuna getirilerek çevresi düzenlemesi yapılmalı. Ortasına dev bir fıskiyeli havuz, çevresine de çay bahçesi yapılmalı.

 

ÇUBUK 2 BARAJI’NDAN SU BIRAKILMALI...

Festival alanının ortasından geçen Çubuk Çayı’na hiç değilse Festival boyunca (dört gün) Çubuk 2 Barajı’ndan biraz su bırakılarak Festival güzel bir görünüme kavuşabilir... 

FESTİVALLE İLGİLİ SOKAKLAR KURULMALI VE KALICI OLMALI...

Turşucular Sokağı, Lokantalar Sokağı, Köylü Pazarı Sokağı, Kasaplar Sokağı, Agat Taşı Sokağı, Ressamlar Sokağı, Unlu Mamuller Sokağı, El Emeği Göz Nuru Sokağı kurulmalı ve Festival sonrası da faaliyetlerine devam etmesinin bir başka ifade ile “kalıcı “ olmalarının sağlanması gerekir.

TUVALETLERİN SAYILARI ARTIRILMALI...

 

Sadece bir yerde değil, birkaç yere tuvalet yapılmalı...

Çubukabad Parkı’nda yapılan kadın-erkek tuvaletleri yeterli değil.

Gerçi İlçe içinde de yeterli tuvalet yok.

El yıkama yerleri yok. Bu nedenle en azından gezici el yıkama noktaları yapılmalı, bunlar işaret levhaları ile görülecek yerlere konmalı..”

Bunlar modern ve çağdaş Metropollerde olur. Bizim neyimize tuvalet ve el yıkama yerleri. Vatandaş bulduğu yere tuvaletini yapar. Örneğin ağaçların altı gibi. Çocuğunun tuvaletini Festival alanındaki ağaçların altına yaptıranlar, elini de kâğıda, yaprağa veya üzerine silenlere rastlamak mümkündü. Bunların hangisi kültür?

Protokol Çadırı’nın karşısındaki Bay ve bayan tuvaletleri kısıtlı ve yetersiz.

 

Festivali günlük 200-250 bin kişinin ziyaret ettiğini düşünürsek, bu tuvaletlerin formaliteden öteye geçmediğini görürüz. Tuvaletlerin önünde uzun kuyruklar oluşuyor.  Maalesef kuyrukta sıkışanlar tuvalet ihtiyaçlarını çevredeki bahçe içindeki ağaçlar altında ilkel usullerle yapmak zorunda kalıyor.

 

Bu yüzden tuvalet sayısı artırılmalı... Belirli aralıklarla belirli yerlere tuvaletler yapılmalı.

 

ABDEST ALMAK İÇİN ŞADIRVANLAR YAPILMALI...

 

Bay ve bayan tuvaletlerinin yanında ayrıca bay ve bayan mescitleri var. Vatandaşların abdest alacağı yer yok.

 

Özellikle yaşlı vatandaşlarımız abdest almak için yine yüksekçe yerlere konmuş musluklardan abdest almaya çalışıyorlar. Bu arada da çeşitli zorluklarla karşılıyorlar.

 

Çünkü abdest almak için şadırvan yok. Vatandaşlar kadın ve erkek tuvaletlerinin yanına abdest almak için şadırvan yapılmasını istiyor...

 

SAĞLIK KABİNİ KURULMALI..

Bir önceki festival de Sağlık Ambulansı ve ekibi her an hazır bulunmadı. Trafik akışı düzenli olarak sağlanamadı. Festivale giden yollar sağlı-sollu park etmiş araçlarla dolu idi. Park çevresinde çok büyük oto parklar kurulmalı...

 

FESTİVAL ALANINDAKİ KURUYAN AĞAÇLARIN YERİNE YENİLERİ DİKİLMELİ...

 

Festival alanında bazı ağaçlar kurumakta. Bunların çoğu dipleri açık olmadığı için kuruyormuş.

 

Ağaçların bakımlarının sürekli olarak yapılması gerekir.

 

ÇOCUKLAR İÇİN YAPILAN OYUN ALANLARININ SAYISI ARTIRILMALI...

 

Çocuklar için daha fazla salıncak ve oyuncak alanları yapılmalı, sayıları artırılmalı...

Ayrıca büyükler için de Fitness aletleri konulmalı...

Festival Komitesi inşallah önümüzdeki 7-10 Eylül 2023 tarihleri arasında düzenlenecek 16. Uluslar arası Çubuk Kültür ve Turizm Festivali öncesi yukarıda sıraladığım tavsiye ve önerilerimi çalışmalarında dikkate alır...

 

Çünkü her halükârda Çubuk ve Çubuk Halkı kazanacak...

manset-vert.jpg

Bu yazı toplam 2103 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.