DİKKAT OYUNA GELMEYELİM

 

 

 

Kur’an ve sünnet ışığında yazılar (5)

Mübarek günlerdeyiz. İbadetlerimizi muntazaman yapmaya çalışıyoruz. Bu arada niyetlerimizi ve amelimizi (hareketlerimizi) de kontrol etmeli, onları da İslam’ın ölçüleri dışına çıkarmamalıyız.

Akşama kadar oruç tutuyoruz. Namazlarımızı ve özellikle teravihleri kılıyoruz. Bu ay hayır ve hasenatlarımızı artırdık. Ekonomik sistemin gün geçtikçe fakirleştirdiği halkımızın fakirlerine yardımlarda bulunuyor, onlara zekât, fitre ve sadakalarımızı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Bunları ibadet aşkıyla yapıyor ve ecrini (karşılığını) sadece Allah’dan bekliyoruz.

Bunları yaparken kafamızda taşıdığımız düşünce ve fikirlerimizi de berraklaştırmaya ve ölçüsünü inançlarımızdan almayan hiçbir fikri ve eylemlere de izin vermemeliyiz.

Mesela, bizler; “Faiz, bir dünya gerçeğidir. Bundan kurtuluş yoktur” diye düşünemeyiz. Çünkü biliriz ki Allah Kur’an-ı Keriminde; “Faizle uğraşanların, Allah ve resulüne harp açmış kişiler” olduğunu bildirmektedir, diye inanmaya mecburuz.

Ramazan ayında bile “Müslüman mahallesinde salyangoz satan…” televizyonların programlarından ve dizilerinden eşimizi ve evlatlarımızı kurtarmaya çalışırız. “Ne yapalım… Devlet ve hükümetimiz bunları kontrol altına almaları gerekir di…” diyerek, TV’lerin evlatlarımızın ahlakını bozmalarına seyirci kalamayız.

“Akşam olsa da, Bayram gelse de rahatça işretlerimize (kötülüklerimize) devam etsek…” diye düşünemeyiz. “Biz kendimizi ve düşüncelerimizi bir ay boyunca kontrol altında tutmaya çalıştık. İnşallah bunu gelecek Ramazan’a kadar sürdürmeye kararlıyız” demeliyiz.

Çünkü bir ay boyunca yaptığımız ibadetlerimiz bizim için birer akıl, nefis ve hareketlerimizin eğitimine ait prova olduğunu bilmek durumundayız.

Gençliğimiz dönemi olan 1970’li yılların yazarlarından ve yetişmemizde büyük katkıları olduğuna inandığımız Mehmet şevket Eygi beyin yazılarını bilmem okur musunuz? Aşağıda onun yeni yazdığı yazılarından birini önemine binaen size vermek istiyorum. Çünkü bizi, imanımızdan kopartacak ve Allah korusun, ebedi âlemde cezaya uğrayanlardan olabileceğimiz bazı fikir ve hareketleri bizlere tanıtmaya çalışmakta ve bunlara dikkat etmemizi istemektedir. “Diyalog Değil Davet ve Tebliğ” başlığını taşıyan yazının, yazı stilini de bozmadan aynen veriyorum.

SUAL: Musevî dininin İslam dini hakkındaki inanç ve görüşleri nelerdir?

CEVAP: Musevîlik Hz. Muhammed'in (Salât ve selam olsun ona) Peygamber olduğunu kabul etmez... Kur'anın Allah kelamı olduğunu kabul etmez... İslam'ın ilahî hak din olduğunu kabul etmez. Hz. İsa'yı da Peygamber olarak kabul etmez.

SUAL: Hıristiyanların İslam hakkındaki görüş ve inançları nelerdir?

CEVAP: Hz. Muhammed'in peygamberliğini, Kur'anın ilahî kitap olduğunu, İslam'ın hak dini olduğunu kabul etmezler. Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu ve tanrı olduğuna, Teslise inanırlar.

SUAL: Bu durumda Müslümanlar Yahudiler ve Hıristiyanlar ile diyalog yapabilir mi?

CEVAP: Biz Müslümanlar Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya iman ederiz. Tevrat ve İncil'in ilahî kitaplar olduğuna, lakin tarife uğradıklarına inanırız. Onlar bizim mutlak ve zarurî değerlerimizi reddettikleri, yalanladıkları için teolojik açıdan kendileriyle diyalog mümkün değildir.

SUAL: Bu devirde üç hak İbrahimî din vardır, bunların mensupları ehl-i necat ve ehl-i Cennettir demenin hükmü nedir?

CEVAP: Muhkem Kur'an ayetlerine, Sünnete ve icmâ-i ümmete aykırı bir inançtır ve inananı dinden çıkartır.

SUAL: Bu devirde İslam'dan başka hak din var mıdır?

CEVAP: Yoktur.

SUAL: Museviliğin ve Nasranîliğin şeriatları geçerli midir?

CEVAP: Nesh edilmişlerdir, geçerli değildirler.

SUAL: Tevhid inancı ile Teslis inancı bağdaşır ve uyuşur diyene ne lazım gelir?

CEVAP: Küfür lazım gelir.

SUAL: İslam'ın dışında necat (kurtuluş) ve ebedî saadet yolu var mıdır?

CEVAP: Yoktur.

SUAL: İslam'ın Allah katında tek hak, makbul, geçerli din olduğu tartışılabilir mi?

CEVAP: Kesinlikle tartışılamaz. Çünkü bu konuda muhkem ayetler, sahih hadisler ve çok kuvvetli icmâ-i ümmet bulunmaktadır. Bunları reddedenler kâfir olur.

SUAL: Museviler ve Nasranîler İslam'ı reddederken, birtakım Müslümanların "Onların da dini de haktır" demelerinin hükmü redir?

CEVAP: On dört asırdır görülmemiş, duyulmamış bir bid'at ve sapkınlıktır. Bir Müslüman böyle konuşamaz ve inanamaz.

SUAL: İmanını ve ebedî saadetini kurtarmak ve korumak isteyen Müslüman bu konuda ne yapmalıdır?

CEVAP: Bu gibi bid'atlerden uzak durmalı ve İslam'ın tek hak din olduğu inancına sımsıkı sarılmalıdır.

SUAL: Öteki dinlere mensup olanlara karşı vazifelerimiz nedir?

CEVAP: Onları akıllarının ereceği en uygun ve etkili şekilde İslama çağırmak, davet ve tebliğ yapmaktır. Bunu yapmazsak vebal altında kalırız.

Bu yazı toplam 1650 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar