Tarık Sezai Karatepe

Tarık Sezai Karatepe

Dayan, Diren, Özgürleş!

Dayan, Diren, Özgürleş!

 

Yüze yüze kuyruğuna geldi. Oligarşinin tacı tahtı sallanıyor besbelli. Eceli gelen… demişler, ne yapacağını bilir. Tabi, cami duvarı kabul ederse.

Bugünden başladı hazırlıkları. Nöbetçi kırmızı yakalı, 19’unu da arka kapıdan çıkardı. Kimler yoktu ki içlerinde…

Ağzını doldurarak, “Rejimi korumak için her yol mübah!” diyen 3. sınıf pırpırlı, hastaneyi ayakyolu eden ‘gatakullici’, namlusunu halka doğrultan silahşör, bir adım gerisinde saf tutan kalemşör, borsada palazlanan finansör…

İnsan sormadan edemiyor: Dışarıdakiler dışarıdaysa, içeridekiler niye içeride? Niye içeride Berivan, niye içeride simit çalan çocuklar?

Belini büken faiz batağından kurtulmak şöyle dursun, gittikçe dibine dalan emekçi niye içeride? Niye içeride, ‘Namus belasına gardaş, döktüğümüz kan bizim!’ burma bıyık yağız delikanlı?

Pankartın bir ucundakine tahliye, diğerine 7 yıl 1 ay, niye?

‘Taş atan çocuklar’ neden okula gidemiyor, neden adalet komisyonunda bekliyor, 6 aydır? Cebindeki limondan, gömleğindeki gaz kokusundan anlamış büyükleri(!), amansız suçlu olduğunu. Tecritse tecrit, tehcirse tehcirmiş sonu!

‘Vicdani kanaati’ her nedense halka uğramayan hukukşör, ‘şüphe sanık lehinedir’i tınlamayan hsyk, 367’nin mucidi ‘Kanatlı Van Keçisi’, astığı astık kestiği kestik mgk… gün sayıyor.

Düşünsenize, yüz yirmi bin mahkumun nöbetleşe uyuduğu, yere serilen singerlerden gecenin bir yarısı üstüne basa basa geçilen mapus damına, 19 sanık çok geldi. Pek değerli vekilleri vardı, sağ’dan sol’dan.

Hadi çıktınız, kodesten. Uykunuzda rahat bırakacak mı, Cizre’de asit kuyusuna atılanların çığlıkları? ‘Ya bendensin, ya toprağın!’ teklifine boyun eğmeyen asıl adamın asil duruşu, bırakacak mı yakanızı?

“Zulmün her türlüsü haramdır!” fetvasını canıyla ödeyen gerçek ulemanın ahirete not tutan, celladına gülümseyen son bakışı!

Kemiklerin gökyüzüne fışkırdığı ülke, ne kadar medeni olabilir?

Ama milat olsun, 30 Nisan. Açılsın defterler. Yanlış anlaşılmasın. İade-i itibar beklemiyor kimse. İtibarsızın haddine mi, iade-i itibar?

Yeterli mi? Değil elbette. AYM’ye bireysel başvuru bir devrim, başlı başına. Yolunda gitmeyen tüm işler, girecek ‘gelen evrak’ defterine.

Halk, akın akın yürüyecek Ankara’ya. Derebeyi, Urfa’da maraba tutmuş, düzen kurmuş, kendince. Dağılacak. Tarlasında ırgat olmayacak, Hakkarili. Parçalanmayacak aileler, sofraların tadı kaçmayacak.

Dünya fındığa dönerken, kimin vesayetiyle niyetini bozmuş, idare. Lise niye 4 yıla fırladı, 3 yılın suyu mu çıkmıştı? Buyrun yürütmenin iptaline.

Şekerpancarında tatlandırıcı oranını belirleyen Kurul’un Avrupa’daki ortağı kim? Şeker Kurulu nimet mi, külfet mi? Tozlu dosyalar aşağı!

TŞOF’u kim denetliyor? Başkanın maaşı kaç? Kamburundan kurtulsun, ülke.

Hak etmiyor mu halk, layık değil mi özgürlüğe?

Baro, hsyk’cıya onur ödülü vermiş. Kuyruğuna basmazmış, .. ….! Beklemediği tepkiyi görünce neye uğradığını şaşırmış. Bıçak kemiğe dayanmış, çünkü.

Sen sabahı zor bekle, Danıştay’ın yolunu tut, meslek liseliyi mahkum et! Büyük Hesap’ı düşünmeyenin işi bunlar. Sonra kalk, Ankara’daki partnerini yağla parlat, ödül üstüne ödüle boğ!

“Çatlıyor, yırtınıyor; yokuşu sökmek için / Hey Sakarya! Kim demiş suya vurulmaz perçin!”

Yokuş sökülüyor Üstad! Görmedin belki, lakin torunların görecek Son Devrin Din Mazlumları’nın Anadolu hakimiyetini!

Yokuş mu dedin? Ciğerleri açar, kalp atışını düzenler, tansiyona iyi gelir, adrenalini dengeler, nabza şerbet gibidir.

Sakarya mı dedin? O da bir muamma!

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2834 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.