Marks'ın Salaklığı


       Karl Marks sosyalist ideolojinin mimarıydı.Kendisinden yıllar önce yaşayan Adam Smith'in fikirlerinden etkilenmiş.
    Kapitalizmin şiddetli bir eleştrisini yapan Adam Smith'in bu fikirleri Karl Maks tarafından sistematik bir şekilde sıralanınca sosyalizm ortaya çıkmış.
Kapitalizmde en çok eleştirilen mülkiyet hakkının kişilere ait olmasıydı.Çünkü güçlüler bu sistemde mülkiyetin tamamını ellerine geçirerek güçsüzleri kendilerine köle ediyorlardı.Parayı ise toplama kampının güvenliğini sağlayan silah gibi kullanıyorlardı.Zengin daha zengin ,fakir ise daha fakir oluyordu.Adam Smith bu durumu şiddetle eleştirmişti.Kendince haklıydı mülkiyet hakkı kişilere ait olmamalıydı.
         

           Karl Marks derhal çözümü bularak "mülkiyet hakkı devletindir" dedi.Mülkiyet hakkı devlete ait olunca gelir dağılımında eşitliğe dayalı bir adalet sağlanmış olacaktı.Halk arasında sınıf ayrımı olmayacak kanun önünde herkes her yönden eşit sayılacaktı.Halkın her ihtiyacı merkezi yönetim tarafından belirlenecek,tedariki planlanacak ve temin edilecekti.Normal olarak bu toplumda herkes var olan herşeyden bir pay alacaktı.

İşte Marks'ın en büyük salaklığı:
Mülkiyet hakkını insan yerine devlete verirken insana güvenmediğini ortaya koyan Marks,devleti de o güvenmediği insana verecek ve "vay o devletin haline" dedirtecekti.Yani insana güvenmiyor mülkiyeti devlete veriyor.O devleti de yine güvenmedği o insana teslim ediyor.İnsanı insan yapmak hiç aklına gelmiyor.İnsan insan ise sistemin ne önemi var ?Sistem iyi insan yetiştirmişse hangi sistem olursa olsun ayakta durur.Kapitalist sistem ise fakirlerle paylaşır gelir dağılımı adaletsizliği düzelir.Komünist sistem ise devlet için hile yapmadan adam gibi çalışır ve o devleti kimse yıkamaz.
Aslında Marks -bir komünistin söyleyebileceği en inançlı ifade biçimiyle-"mülkiyet hakkı tanrınındır,yeryüzündeki halifesi de devlettir' deseydi çok akıllıca bir iş yapmış olurdu.Hatta İslam dünyasının bile büyük bir çoğunluğu bugün azılı bir komünist olurdu.
              İşte Marks'ın bütün sapıklığı da buradaydı.Çünkü o tanrının varlığına inanmıyordu.Materyalizm ciğerlerine işlemişti.Bu nedenle yeryüzünde insanın mutluluğu için en iyi sistemi ararken güvenebileceği insan yetiştirmek aklına gelmiyordu.Onun sistematiğini devlet sistemi haline getiren Lenin de devleti güvenmediği insana teslim ediyordu.Güvenilmeyen o insan da sadece 72 yılda devletin içine ediyor ve komünizm balonunu patlatıyordu.
Bakalım Putin bunlardan ders alacak mı derken Rusya da komünizmden kapitalizme hızlı bir dönüş yaşanıyor. 
               Yani hiç ders alınmamış.Rusya komünizme kapitalizmden kaçarak gelmişti.Şimdi yeniden kaçtığı kapitalizme dönüyor.
Bu kafayla Rusya hiçbir zaman kalkınamayacak.Adam Smith' ten Marks'a, Marks'tan Lenin'e, Lenin'den Adam Smith'e gidip gelecek.
                Amerika da ise durum daha da vahim.Fakir insanların eğlencesi, zenginlerin eğlenmelerini seyretmekten ibaret olmuş.Her iki sistemin de ana gövdesi materyalizm yani maddecilik.İnsan iki sistemde de yok ama sistemleri yaşayanlar ve yaşatmaya çalışanlar yine insanlar.Onların insanları güvenilmez olduğu müddetçe başarılı olmaları imkansızdır.Biz güvenilir nesiller yetiştirdiğimiz müddetçe istikbal bizimdir.Saygılarımla.

Bu yazı toplam 1312 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum