İLGİLİLERİN PKK KARNESİ

                                         

          1978 de kurulan PKK bugüne kadar üç evreden geçmiştir.

 

          1978-1984 Dönemi:

          Sağ sol hareketlerinin en şiddetli döneminde Marksist komünist ideoloji üzerine kurulan PKK, THKP-C ve TİKKO gibi devrimci sol örgütlerle işbirliği içinde anayasal düzeni değiştirip sosyalist bir cumhuriyet kurmak amacını gütmüştür. Önemli bir eylemi olmayıp Kahramanmaraş olaylarına katıldığı sanılmaktadır. 12 Eylül darbesiyle birlikte yakalanmamak için üyelerini dağlara çıkarmıştır. Ünlü devrimcilerimizden Doğu Perinçek" in terörist başıyla dağlarda PKK militanlarını denetlerken çekilmiş fotoğrafları da bu döneme aittir.Bu dönemde PKK" ya hem sağ hem de sol örgütleri destekleyen dış güçler tarafından destek verilmiş ama bu destek diğer örgütlere verilen desteği geçmemiştir.

 

          1984-1990 dönemi:

          12 Eylül darbesiyle ülkedeki tüm silahlı örgüt üyeleri yakalanmış ama dağa kaçan PKK militanları yakalanamamıştır.Dağlarda çok rahat hareket etmeleri örgütün gücünü artırmasına uygun zemin hazırlamıştır.Bu dönemin en önemli özelliği ise PKK" nın doğrudan doğruya Fransa"nın himayesine girmesidir.Bilindiği gibi Fransa iki yüz yıldan beri Anadolu topraklarında yaşayan Ermenileri değişik isimlerle örgütlemekte ve Osmanlılara karşı kullanmaktaydı.Jöntürkler adıyla örgütlediği Ermeniler sahte “TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ OYUNU” ile Osmanlının yıkılışında büyük rol oynamışlardı.Cumhuriyet döneminde ise soykırım savunucusu taşnakları örgütledi ve ASALA"yı kurdu.12 Eylül ile iç huzuru temin eden Türkiye"ye karşı ASALA"yı kullandı ama başarı sağlayamadı.Ağırlıklı olarak Tunceli bölgesinde bulunan Ermenileri “KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ OYUNU” ile örgütleyerek PKK ya dahil etti.Tabi ASALA"da lağvedilerek PKK nın yönetim kadrosunu oluşturdu.Terörist başını da o zaman ki dostu Suriye"ye Fransa yerleştirdi.Artık PKK nın amacı ideolojik bir sosyalist cumhuriyet kurmak yerine Türkiye"yi bölüp Kürdistan adı altında bir ermeni devleti kurarak Ermenistan"a ilhak olmaktı.Gerçek bir vatansever olan Doğu Perinçek de bu dönemde PKK ile olan tüm ilişkilerini sona erdirdi.

 

          1990 sonrası dönemi:

          Fransa"nın bu oyununu ilk fark eden ABD oldu.Büyük Ermenistan Fransa ve Rusya"nın elini güçlendireceğinden derhal önlenmeliydi.Üstelik kendilerinin de bir BOP projeleri vardı ve  PKK bu projenin figüranlarından biri olabilirdi. Çünkü BOP büyük Ermenistan yerine büyük İsrail"i hedefliyordu.Önce Talabani ve Barzani ile anlaşıldı.Sonra onların PKK" daki lider kadrosuyla.Suriye" de zaten güçlü olan MOSSAD Irak"ın kuzeyine kaydırıldı.Fransa"nın kontrolünde olan lider kadro terörist başının MOSSAD tarafından Türkiye"ye paketlenmesiyle birlikte kısmen tasfiye edildi.Ve Barzani"nin Kürt yahudisi olduğu deklare edildi.Fakat PKK hala bir Kürt örgütü yapılamadı.Çünkü silahlı ve silahsız lider kadrolarının çoğunluğu hala Ermenilerden oluşuyor.Bu nedenle Fransa da tamamen dışlanmış değil ve örgütün bir kanadı üzerinde hala söz sahibi.Yani örgüt bütünmüş gibi gözükse de amaç bakımından 1990 lı yıllarda ikiye ayrılmış durumda.Bir kanadı büyük Ermenistan, bir kanadı da büyük İsrail için çalışıyor.ABD ve Fransa da çok kanlı bir oyun olmasına rağmen birbirlerine şah mat çekiyorlar.ABD deki Ermeni lobisinin elini güçlendirmek için Fransa kendi meclisinde soykırımı kabul ediyor.Çünkü ABD soykırımı kabul ederse büyük İsrail yerine büyük Ermenistan"ı kurmayı kabul etmiş oluyor.Bu nedenle ABD yönetimi tasarıya şiddetle karşı çıkıyor. “Türkiye dostumuzdur” diyor.

Fransa ise Ermeni lobisinin elini güçlendirmeye ve ABD kongresinden soykırım kararını çıkartmaya kararlı. “Türkiye sizin dostunuz değil” diyecek.Bunun için ABD Türkiye dostluğunun bozulması lazım.Türkiye Irak"a girerse bozulacak. Bence  son terör eylemini PKK nın büyük Ermenistan amacı güden kanadına Fransa  yaptırmıştır.

          Tabi referandumda da bu oyunlar oynanmadı değil.ABD Türk halkını kolayca kandırabileceğine güvenerek referandumda kendi PKK sına evetçileri destekleyin derken,Fransa Türkiye Cumhuriyeti Devletini kandıracağına güvenerek referandumda kendi PKK sına hayırcıları destekleyin diyor.Elbetteki bu talimatlar referandumu asla etkilememiştir ama belki de Tunceli deki sonuçlarla güneydoğudaki sonuçlar arasında ortaya çıkan anormal tezatlığın sebebi olarak değerlendirilebilir.

          Peki bugün gelinen noktada PKK ile mücadelede ilgililerin karnesi nasıl olmalı? Bu sorunun cevabını verebilmek için aşağıdaki soruların yanıtını bulması gerekir.

 

          Teröristle mücadele hususunda:

- 12 Eylül" den hemen sonra ülkedeki tüm örgüt üyeleri kıskıvrak yakalanmış iken  dağa kaçan PKK lılar neden yakalanmamıştır?O zaman onlar da yakalansaydı bugün PKK olur muydu?

- ASALA kendisini lağvedip PKK nın yönetim kadrosunu oluşturduğunda “bu PKK değil ASALA" dır” denilmiş midir?Hala niçin denilmiyor?

- Yıllardır PKK ile mücadele, neden profesyonel bir görev kuvveti yerine sıradan erlerle yapılıyor?Acaba on yıl önce bordo bereliler veya özel harekat timlerine bu görev verilseydi PKK diye bir örgüt kalır mıydı?

- Terörist başı daha Suriye"de iken neden istihbaratçılarımız tarafından öldürülememiştir yada kaçırılamamıştır?Neden istihbaratçılarımız gruplar halinde gezen ve sürekli giriş çıkış yapabilen teröristlerden habersizdir?

Böylesine büyük maddi imkanlar ve cephanelerle donatılmış PKK"ya bunları kimin verdiğini hala istihbaratçılarımız öğrenememişler midir?Ya da biliniyorsa neden gereği yapılmıyor? Ya da ne yapılmıştır?

- İstihbaratçılarımız uluslararası müttefiklik anlaşmaları gereği işbirliği yaptıkları CIA ve MOSSAD ajanları tarafından PKK konusunda kandırıldıklarını düşünüyorlar mı?Yoksa hala bu servislere iyi niyetle  yaklaşıp PKK ile ilgili bilgileri bu servislerden mi alıyorlar?                                            

 

          Terörle mücadele hususunda:

- Terörle mücadele kanunlarında ölümle sonuçlanan eylemlere karışan teröristlere idam cezası, yardım ve yataklık edenlere ömür boyu hapis cezası,terör örgütü lehine sokakta slogan atanlara da  ağır hapis cezası getirilmiş midir?Böyle bir kanun dağa çıkan terörist sayısını azaltmaz mı?

- PKK"yı açıkça yada gizliden destekleyen devlet,kişi,kurum ve kuruluşlara karşı bugüne kadar hangi caydırıcı yaptırımlar uygulanmıştır?

- PKK"nın sivil destekçilerine karşı ekonomik ve siyasi hangi baskılar yapılmıştır?

- DTP yöneticilerinin bu görevlere PKK"ya verdikleri desteklerin ölçüsüne göre getirildikleri itirafçılar tarafından bile tasdik edilmesine rağmen devletin tüm kurumları hala bu ilişkileri belgelendirememişler midir?Yada tespit etmişlerse hala bu şahısların milletvekili olarak onurlandırılmasının nedeni ve sorumluları kimlerdir?Çoktan en ağır cezalarla cezalandırılmaları gerekmez miydi?

- Yıllardır batılılaşma politikaları çerçevesinde ülkenin batısını ihya edenler o bölgeleri neden mahrumiyet bölgesi yapmışlardır? İki yüzlü batıya yaranmak yerine arka bahçemiz olan doğu geliştirilseydi ve Ortadoğu"nun cazibe merkezi olsaydı,ABD ve Fransa gibi ülkeler Kürtleri kendi saflarına çekebilirler miydi?

- Kürt halkı ile Türkleri bir araya getiren ortak değer İslam dini olduğu halde devletin hiç değilse doğu bölgelerinde halkın dini değerlerine saygılı bir laiklik anlayışı ortaya koyması gerekmez miydi?

- Yıllardır Kürt halkının belki de tek sosyal isteği olan anadili sorunu neden çözülmedi?Üstelik ekonomik ayrımcılık gibi nedenlerle de patlamaya hazır bir bomba haline getirildi?Kırk yıl önce Kürtlerin anadili sorunu çözülseydi ve ekonomik teşvikler verilseydi emperyalizmin maşası olan PKK, sapık ve ütopik amaçlarına halk desteği sağlayabilir miydi?

- PKK halk desteği olmadan kirli amaçlarına ulaşamayacağını çok iyi bildiği ve tüm stratejilerini bunun üzerine geliştirdiği halde, ilgililerimiz; bölge halkının sevgisini kazanmak,devlete bağlılıklarını pekiştirmek,hatta bazı halklar ve korucular gibi vatan için canlarını feda etmek derecesinde bu bayrağa sahip çıkmalarını temin etmek için hangi uygulamaları yapmışlardır?

 

          Gerçek şu ki teröristle mücadele güvenlik güçlerinin görevi ise terörle mücadele devletin tüm kurumlarının hatta birey olarak hepimizin Türk"üyle Kürt"üyle Laz"ıyla Çerkez"iyle Gürcü"süyle Alevi"siyle Sünni"siyle yaşlısıyla genciyle kadınıyla erkeğiyle çoluk çocuğuyla tüm milletimizin ortak görevidir.

Güvenlik güçlerimiz PKK"yı ininde bitirir.Ama terörü bitirmek eğitimle, birbirimizi sevmekle, farklılıklarımıza saygı göstermekle, tek din, tek bayrak, tek vatan ülküsüyle,beraber kazanmak,adil bölüşmek ve beraber harcamakla mümkündür.

          Cumhuriyet tarihimizin en büyük fitnesine karşı Kürt halkımızı da vatanımıza sahip çıkmaya çağırıyorum.Çünkü bu vatan giderse yeni bir vatanın bedeli bu vatanın genç evlatları ile Kürt halkının tamamı olacaktır.Bu da emperyalistlerin hiç mi hiç umurunda değildir.Biz Kürtleri ABD ve Fransa"dan daha çok seviyoruz.Onlar gibi Kürtlerin kanıyla büyük Ermenistan,büyük İsrail kurmak istemiyoruz.Al bayrağımızdaki kanın yarısı senindir diyor ve o al bayrağın temsil ettiği vatanın her karışına ortak biliyoruz. Kürtçe konuşamamışsa,Alevi kardeşim de kendi cem evini kendi yapmış,Sünni kardeşim de türbanla eğitim alamıyor,üstelik ülkemiz az gelişmiş bir ülke ve çoğumuz bir çok ekonomik olanaktan yararlanamıyoruz.Birlikte yaşamak fedakarlık ister.Pek çok köyümüzün yolu,suyu yok.Ama vatan sevgisi,yalın ayak bile kalsak toprağımız,bayrağımız,devletimiz, dinimiz, namusumuz ve şerefimiz için seve seve canımızı feda etmektir.Ve bu vatan hepimizindir.Söz konusu olan vatan olunca da gerisi teferruattır.Saygılarımla..

Bu yazı toplam 1895 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum