SİGARA BELÂSI

ŞEVKET TANDOĞAN

            8 Mart dünya kadınlar günü dolayısıyla yayınlanan bir araştırmaya göre; sigara içme oranı erkeklerde azaldığı halde, kadınlarda artış eğilimi gösterdiği anlaşılmış. Sağlığımızın baş belâsı sigaranın sayısız zararları herkesçe bilindiği halde, kadınlarımızca yaygın olarak tüketilmesi düşündürücüdür. Dünyada, özellikle ülkemizde alınan önleyici ve uyarıcı onca tedbire rağmen, sigara ve diğer tütün ürünleri bünyemizi kemiren bir tümör gibi, toplumu zehirlemeye devam ettiği görülmektedir.

            En başta kanser olmak üzere, birçok ölümcül hastalığa yol açan, hem de bağımlılık yapan tütündeki karbonmonoksit, katran, nikotin gibi maddeler çok zararlı, pis ve tehlikelidir. Örneğin 60 mg. nikotin bir insana zerk edildiğinde öldürmeye yeterlidir.

            Sigaradaki zehirli kimyevî maddeler sadece içenleri değil, sigara dumanına ma’ruz kalan pasif içicileri de zehirler. Zira aynı ortamda dumanlı havayı soluyanlar da zehiri ciğerlerine çekmektedirler. Hatta günde birkaç tane içenler de zehirlenmeye devam etmektedirler.

            Sigaranın sağlığa zararlarından başka, pis ve kötü kokusu da üzerinde durulması gereken önemli bir husustur. İçenlerin ağız, diş ve solunum yollarıyla üstüne başına sinen katranımsı ağır koku; onunla temas eden ve yanında duranları çok rahatsız eder. Zira insanın ter kokusu, vücut kokusu ve başka kötü kokular dahî, sigara kokusu kadar ağır ve tiksindirici değildir. Sevdiklerimizi ve çevremizdeki herkesi kötü kokuyla rahatsız etmeye hakkımız yoktur.

            Bu arada sigaranın israf yönünü ve cebimize verdiği ekonomik zararı da göz ardı edemeyiz. Sigaraya harcanan parayı yıllar içinde üst üste hesaplayarak istatistikî bir rakam çıkardığımızda, milyarlara varan bir bütçeyi kendimizi zehirlemek için harcadığımızı dehşetle görürüz. İrademizle ve paramızla kendimizi ölümcül bir tehlikeye atmak akıl kârı değildir. Ne kadar acı ve dramatik bir durumdur.

            Tıp otoriteleri, başta kanser olmak üzere, yüzlerce hastalığın sigaradan kaynaklandığını bangır bangır bağırırken, milyarlarca paramızın duman olup gittiğini bilirken, çevremiz kötü kokusundan rahatsızken, hâlâ sigara içmeye devam edenler, harakiri yaparak intihar etmektedirler. Bunlar özürlü, bağımlı ve tedâvilik kimselerdir. Çocukların bunlardan uzak tutulması gerekir.

             “BİR TANEDEN BİR ŞEY OLMAZ” yalanına kanmamalı, sigarayı hiç ağzına sürmemeli, tiryâkiler azaltarak değil kesin irade ve kararlılıkla birden bırakmalıdır. Zira azaltarak bırakılamaz. Sigara belâsından kurtulmak güçtür, ancak imkânsız değildir. İlk iki-üç hafta en zor devredir, ama sonraları içme isteği azalarak ortadan kalkar.

             Sağlığa zarar ve israf yönlerinden haram olduğu kesin olan bu illetten kurtulabilenlerde: ilk 20 dakikada nabız, kan basıncı, el ve ayakların ısısı normale döner. 8-24 saat sonra kan oksijen seviyesi ve enerji artar, kandaki karbonmonoksit azalır, kalp krizi geçirme riski azalmaya başlar, beyin kanaması riski %30-50 oranında azalır. Üçüncü gün tat ve koku alma kabiliyeti artar. İki hafta ile üç ay arasında akciğer kapasitesi %30 yükselir, bağışıklık sistemi güçlenir

             Uzmanlarca yazılmış ciddi kaynaklardan aktardığım bilgiler şöyle devam ediyor: Sigaradan kurtulanlarda bir yıl sonra kalp krizi ve beyin kanaması geçirme riski %50 azalır. Beş yıl sonra akciğer ve diğer organ kanseri riski %50 azalır. Ancak 15 yıl sonra, hiç sigara içmeyen kişilerle aynı sağlık düzeyine erişirler. Mehmet Âkif Ersoy bir şiirinde der ki:

     Duhan diye bir zulmet düştü cihana—Çıksın diye tütsü verdiler imana,

     Duydum ki,bazı âlimler de içermiş—Utanmadan mihraba bile geçermiş.

            Sağlıklı bir hayat ve dumansız hava için, sigara müptelâsı herkesi bundan kurtulmaya çağırıyorum. Özellikle hayat kaynağımız kadınlarımızı uyarıyorum. Lütfen çocuklarınıza kötü örnek olmayın.  Bunun için karar ve irade gereklidir. Azaltarak bırakılmaz. Bırakmaya tam karar verip birden bırakmalıdır. TÜTÜN ÖLDÜRÜCÜ BİR ZEHİRDİR.