REİS’E NASIL HESAP VERECEKSİNİZ?

Şuayip Yaman Görünen Köy

 

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2 Aralık 2016 Cuma günü (bir aksilik olmazsa) Esenboğa Mahallesi sınırları içerisinde bulunan Çubuk Külliyesi’nde Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne bağlı 4 fakültenin açılışını yapacak.

 

İlçe protokolü de, Sayın Cumhurbaşkanımız ve beraberindeki protokole mükemmel bir karşılama töreni yapmak için, kamu-kurum kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile birlikte harıl harıl çalışmalar ve toplantılar yapıyor...

 

Yalnız burada bir sorun var. Üniversite binaları mükemmel yapılmış. Ama Üniversite’nin etrafındaki çevre ve görüntü kirliliği devam ediyor. Bu çarpıklıklara karşı ise henüz bir çözüm bulunmamış...

 

İlçenin etkilileri ve yetkilileri, gelen protokolü karşılama töreninde üniversitenin çevresindeki ahırları ve kaçak yapıları; konteynır, kulübe, hobi bahçelerini ve yol kenarlarındaki moloz ve çöpleri nasıl izah edecek?

 

REİS, Üniversite’nin çevresindeki gecekondulaşmayı gördüğünde; ilçede bir kulübe, bir hobi bahçesine izin vermeyen Belediye yetkilileri bu çarpıklıkları nasıl izah edecek?

 

Açılış Töreni, Allah’tan soğuklara denk geldi, Yaz aylarında yapılsaydı, misafir protokolün çevredeki ahırlardan gelecek kötü kokulara karşı etkilenmesini, nasıl engelleyecektik? O zaman da önlemini alır;  Protokole ya maske dağıtırdık ya da çevreye güzel kokular enjekte ederdik. Herhalde...

 

Cumhurbaşkanı’nı ‘karşılama töreni’ için sivil toplum örgütleri ile toplantılar yapıldı. Ama...

 

Karşılama Töreni hazırlıkları için yapılan iki toplantıda da, AK Parti İlçe Başkanı Av. Baki Demirbaş; “Sayın Cumhurbaşkanımızın güvenlik sorunu var.

 

Mümkün olsa tüm Çubuk halkının tören alanında ağırlamak isteriz. Ama protokole uymak zorundayız.

 

Cumhurbaşkanımızın protokolünde 200 kişi var. Protokolün toplam sayısı ise 300 kişi...” Demişti.

 

Cumhurbaşkanımızın protokolünün dışında kalan protokol kontenjanı 100 kişi.

 

Ve bu 100 kişilik kontenjandan da Çubuk’a verilen davetiye sayısı sadece ve sadece üç... Yani İlçe Kaymakamı, AK Parti İlçe Başkanı ve İlçe Belediye Başkanı...

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın bundan haberi var mı?

 

Hani Üniversite bizimdi; ‘Çubuk İlçesi’nin idi?

 

Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi “Üniversite’nin adı bizim, tadı başkalarının olacak” demiştim. İlçe ile ilgili yazdığım diğer yazılarda olduğu gibi galiba bu öngörümde de haklı çıkacağım...

 

İnşallah etkililer ve yetkililer beni yanıltır. Ama henüz böyle bir belirti yok...

 

Bu gidişle Üniversite çevresindeki; Esenboğa, Dumlupınar, Kızılca, Melikşah, Yenice ve Güldarpı mahalleleri de sahip çıkılıp, hizmet verilmezse ilerleyen zaman içerisinde maalesef elimizden uçup, Pursaklar’a bağlanacak. İlçenin Mücavir alanı sınırı da Yazır Mahallesi ile sınırlanacak gibi..

 

İlçe protokolü için sadece ve sadece 3 davetiye mi verildi?

 

Edindiğim bilgiye göre ilçemiz protokolünden, İlçe Kaymakamı, AK Parti İlçe Başkanı ve İlçe Belediye Başkanı olmak üzere sadece 3 kişiye davetiye gönderilmiş. İnşallah yanılmışımdır.

 

Ama yanılmıyorum. Belki de güvenlik sorunu nedeniyle, tören alanına bile az sayıda davetli (Çubuklu vatandaş) alınacak!..

 

İlçemiz protokolünde; kamu-kurum ve kuruluşları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve muhtarların temsilcileri yer alıyor. İlçe yöneticileri sıkıştıklarında bu temsilcilerle toplantılar yapar, onların görüşlerini alır...

 

Oysa aynı gün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açılışı yapılacak olan “Otonomi” yetkilileri bile ilçemiz protokolünün hepsine davetiye göndermişler. Onlar nasıl gönderdiler? Çubuk ilçesine bu kadar mı değer veriliyor?

 

İlçe protokolü sadece 3 kişiden mi ibaret?  Protokolün diğer temsilcileri figüran yerine mi konuluyor?

 

İlçe yetkilileri, bu ayıp size yeter...

 

 “Cumhurbaşkanımızın güvenlik sorunu var” deniliyor. Evet, biliyoruz.

 

İlçemiz için farklı düşünenler bilsinler ki; Çubuk Halkı ve onların temsilcileri her türlü baskı ve mağduriyete rağmen her zaman devletinin yanında yer almış, almaya da devam edecektir.

 

Çubuk Halkı dün olduğu gibi, şimdi de, yarın da; Cumhurbaşkanını, Başbakanını, bakanlarını, milletvekillerini, bürokratlarını ve diğer Devlet Erkânı’nı da her türlü tehlike ve kalkışmaya karşı korumak için her zaman kendisini kalkan yapacak, kanını ve canını seve seve feda edecek güve, heyecana ve kahramanlığa hazırdır.

 

Bunu da; Kurtuluş Savaşı’nda, PKK-PYD, IŞİD terörüne karşı ve en olarak da “15 Temmuz FETÖ kalkışmasında göstermiştir.

 

Çubuk İlçesi ülke genelinde (ilçeler arasında) teröre en fazla şehit veren bir ilçedir.  62 şehidiyle “Şehitler Diyarı” olarak anılmaktadır.

 

FETÖ’ nün “15 Temmuz” darbe girişiminde, Esenboğa Havaalanı’nı Çubuk halkı kahramanca korumuştur. 

 

Çubuk halkının kahramanlıkları ne çabuk unutuldu, neden güvenilmiyor ve neden hala itilip, kakılıyor? 

 

Unutulmasın ki; birileri tarafından değer verilmeyen Çubuk halkı her şeye rağmen, 2 Aralık Cuma günü de her zaman olduğu gibi o gani gönüllü misafirperverliğini göstererek Sayın Cumhurbaşkanı’nı bir “nefer” edasıyla en iyi şekilde karşılayacak, en iyi şekilde de koruyacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın...

 

 Cumhurbaşkanımızdan çok şey istemeliyiz...

 

Karşılama töreni için yapılan toplantılarda 2 konu üzerinde duruldu. Bunlar;

 

  • Cumhurbaşkanı’na (Üniversite’nin Çubuk sınırları içersinde kurulmasına gösterdiği ilgiden dolayı)  teşekkür”,
  • Metro’nun (hafif raylı sistem) Çubuk’a getirilmesi konusunun her ne kadar Başbakan tarafından söz verilse de, bu sözün Cumhurbaşkanımızın ağzından tekrar telaffuz (teyidi) edilmesi talebi idi.

 

Üçüncü talebi ise Çubuk Platformu Yönetim Kurulu Başkanı olara gündeme getiren bendim. Şöyle ki; Bilindiği üzere Askeri garnizon’un 2005 yılında Çankırı’ya taşınması ile o dönemde Gazi Üniversitesi’ne devredilen ve Çubuk Yerleşkesi adıyla anılan ve yaklaşık 400 dönümlük arazide şimdilerde Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu var. Bu Okul’un da 200 eğitim ve öğretim görüyor.

 

Yerleşke’de tabiri caizse bir öğrenciye 2 dönüm yer düşüyor. Böyle bir olay dünyanın neresinde görülmüş?

 

Ben, yerleşkeye yeni fakülte ve yüksek okulların gelmesi için Sayın Cumhurbaşkanımızdan talep edilmesini öngördüm. Bu öneri de değerli büyüklerimizce kabul edildi.

 

Bu öğretim yılında yaklaşık 1000 bin öğrencisi olan Sağlık Bilimleri Fakültesi yerleşke’ye gelecekti. FETÖ kalkışmasından sonra Turgut Özal Üniversitesi’nin, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devredilmesi sonrası umutlar önümüzdeki yıla kaldı.

 

Yine Gazi Üniversitesi tarafından Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne devredilen Bağındaş Mevkii’nde bulunan 1327 dönüm bir arazi var. Burası şu anda atıl durumda... Buraya da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin yeni bölümlerinin açılması Sayın Cumhurbaşkanımızdan istenebilir. Örneğin veterinerlik ve Ziraat Fakültesi gibi...

 

23 Temmuz 2004 tarihinde “Metropol İlçe” olduktan sonra genel olarak Büyükşehir’in varoşları geldi. O zamana kadar adet, gelenek, göreneklerine bağlı muhafazakâr bir ilçe olan ilçemizin sosyal, kültürel ahlaki ve manevi değerleri hızla dejenere olmaya başladı.

 

Gençler sahipsiz ve başıboş, sinema ve tiyatro gibi sosyal mekânları yok. Bir zamanlar ilçenin doğal çimlerinde koşturan gençler şimdilerde madde peşinden koşar oldu.

İlçede genler başıboş ve işsiz.  Üniversite mezunu kızlarımız ve askerden gelen gençlerimiz işsiz. Bunlara paralel olarak da; Hırsızlık, ahlaksızlık, madde bağımlılığı maalesef diz boyu...

 

Üniversite mezunu kızlarımız eve bir katkımız olsun diye çevre ilçelerde özellikle Çankırı’nın Şabanözü İlçesi’ndeki Çorap Fabrikası’nda 1300 lira asgari ücretle karın tokluğuna çalışıyor.

 

Oysa “Çankırı Kalkınmada Öncelikli Yöre”. Bizde nasıl oluyorsa ‘Metropol İlçe’yiz ve de Başkent’e bağlıyız. Sloganı da, “Ankara’da ne varsa Çubuk’ta da o olacaktı.”

 

Bugün çevre ilçelerde çalışan diğer gençlerimize reva görülen işler de; temizlikçilik, paspasçılık, askıcılık, en yüksek unvan ise güvenlikçilik. Bu işleri, küçümsemiyorum, aşağılamıyorum. Sakın ha, yanlış anlaşılmasın.

 

Bu tür işlere girmek bile milletvekili ve bakan torpiline tabii...

 

İlçe gençliği sentetik sahalara mahkûm...

 

Doğa harikası güzellikleri ile meşhur Çubuk’ta yapılamayan doğal stat hiçbir yerde yapılmaz.

 

Hatırlarsanız 1959-2013 yılları arasında Eskişehir Atatürk Stadı’ndan sonra Türkiye’nin en iyi ikinci doğal stadı olan Çubuk Şehir Stadı tüm ikazlarıma rağmen sentetik yapılıyor. Neredeyse bitmek üzere.. Allah gençlerimiz kanserden ve her türlü sakatlıklarda korusun..

 

Yine ilçede sayıları 10’u bulan sentetik sahalar yapıldı. Bunlar doğal çim yapılabilirdi. Ama bu da olmadı. Hala İlçede doğal statlar var. Buralara doğal çim sahalar, spor tesisleri ve spor kompleksleri yapılabilir. Bugün büyük takımlarımız kamp hazırlık dönemlerinde yabancı ülkelere gidiyor. Milyonlarca lira değerindeki dövizi yabancı ülkeler bırakıyorlar. Bu paralar ülkemizde dolaysıyla Çubuk’a gelebilir.

 

Bu konuda projeler yapılıp Cumhurbaşkanımıza sunulabilir...

 

Belediye Başkanımızın tabiriyle İlçemiz tarım, hayvancılık ve turizm de cazibe merkezi olacaktı.  Ama ilçemizde bunlar da bitirildi.

 

Bir zamanlar Ankara’nın et ihtiyacının yüzde 45-48’ini karşılayan Çubuk ilçesinde hayvancılık yerlerde sürünüyor.

 

Tarım alanları, özellikle ilçenin 2004 yılından sonra “Konut Bölgesi” ilan edilmesi, bir kısım arazinin de yakınlarına ‘Beton Santrali’nin kurulmasından sonra özelliğini kaybetti. Yerini seracılığa bırakmak zorunda kaldı.

 

Turistik yerlerin ise vasıfları hızla kaybettiriliyor, lüzumsuz yollar açılarak ekolojik dengeleri bozuluyor..

 

Peki, bu olumsuz şartlarda rağmen Çubuk halkı ne ile geçinecek? İlçenin akilleri yukarıdaki konula hakkında ve özellikle de işsizlik konusunda da Sayın Cumhurbaşkanımıza taleplerde

 

Külliye’deki Üniversite arazisi bir zamanlar “Tarım Arazisi” idi...

 

Üniversite Bağındaş Mevkii’nde kurulacakken Esenboğa Mahallesi ve çevresinde yaklaşık 4 bin dönümlük arazide kuruldu. Burada bir zamanlar dünyaca ünlü “Kunduru Buğdayı” (makarnalık buğday) yetişirdi. 

 

Cumhurbaşkanımız yarın buraya ilk defa gelecek. Bu araziyi gördüğünde açıkça söylemese de belki de içinden “bu araziye çok yazık olmuş” diyecek...

 

OSB Bitirildi...

 

İlçeyi ziyaret ettiğinde ise Yeni Çankırı Yolu’nun kenarındaki bir ilan panosuna asılmış OSB’nin lime lime olmuş bez afişini görecek, beklide bu proje ne menem bir proje diye bir göreyim diyecek. Birde bakacak ki burası atıl durumda ve 40 milyon lira (eski parayla 40 trilyon)  çöpe atılmış, en önemlisi de burada bir tane mandıra yok. Yetkililerden bunu hesabını soracak.

 

Akkuzulu-Mutlu Köy Yolu güzergâhında ise mandıraları görecek. Bunların hesabını soracak...

 

İçme suyumuzu ve sıcak su kaynaklarımızı kaybettik...

 

İlçenin içme suyu ihtiyacını karşılayan Çubuk II Barajı’nda su bitti.

 

Sağ olsun Başkan Gökçek, Kavşakkaya Barajı’ndan 14 km. irsale hattı döşettirerek Çubuk II Barajı’na su pompalattırarak, şimdilik ilçedeki su sıkıntısını ortadan kaldırdı. Ama ilçenin tekrar su sıkıntısı çekmesi an meselesi..

 

Bu nedenle yeni içme suyu kaynak projesi ile ilgili projeler üretmemiz, bunu da Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmemiz gerekir.

 

Yine ilçemizde Melikşah ve Özlüce (Meki) mahallelerindeki termal su kaynaklarımıza da sahip çıkamadık.

 

Melikşah’taki suyu Anadolu Otel’e kaptırdık. Özlüce’deki termal suyu ise ASKİ’ye kaptırdık.

 

Bu nedenle termal su kaynaklarından  da yararlanamıyoruz.

 

Yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarımıza sahip çıkamadık. Birilerine kaptırdık, kaptırmaya da devam ediyoruz.

 

Yeni Avcıova-Hacılar Yolu Fuzuli bir yol...

 

Yine Hacılar-Avcıova arasındaki yol üzerinde ki; maliyeti ve iş gücü az olan Taşlıkıran Tepe’nin tesviyesini yaptırmadık.

 

Daha fazla maliyet ve daha fazla iş gücü tercih edilerek, Avcıova’dan, Hacılar Mahallesi’ne yeni bir yol açılması teşvik edildi.

 

Oysa bu yol güzergâhını; Trafik yoğunluğu az, arazisi çok meyilli  (dağlık, kayalık), mevsim şartları çetin (Kışları çok soğuk olduğu için yol buzlanmadan dolayı kapanabilir) ve heyelanlarla dolu. Ayrıca yol deneme yanılma yöntemiyle açıldığı için onlarca çam ağacı, hacılar köyünden vatandaşların ifadesi ile 9 adet de ceviz ağacı kesilmiş.

 

Avcıova Mahallesi’nde şu anda 2 kişi oturuyor.

 

Bu yeni yolun sadece Özlü’ye faydası olacak. Bu yolun yapılmasını için çaba gösterenlerin amacı; Avcı ovadan geçen Özlü’nün  (Buhya), Orta ve Çerkeş dolaysıyla Karadeniz illerine bağlantısının dört-dörtlük yapılmasıdır.

 

Hacılar Mahallesine açılacak yeni yolun bırakın faydasını, zararı olacaktır. Çünkü yeni yolun genişliği 18 m.’dir. Hacılar’a girişindeki yol ise 4-5 m. genişliğindedir. Köylünün bahçesinden 13-14 m. yola terk edilecektir.

 

Bu yeni yola yapılan masrafla ilçemizin tüm köylerinin eskimiş yolları genişletilir, tesviye edilir ve hem de asfaltlanırdı.

 

Kısacası yeni yola yapılan masraf, ülkenin milli gelirine zarar vermekten başka bir işe yaramayacaktır.

 

Avcıoava-Hacılar arasında açılan yeni yoldan belki Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in bile haberi yoktur.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız yeni açılmakta olan Avcıova-Hacılar Yolu hakkında da bilgilendirilmelidir. Çünkü o zaman tüyü bitmedik yetimin hakkının nasıl birilerine peşkeş çekildiği görülecektir.

 

“Ağlamayan çocuğa meme vermezler”. Yalnız istemesini bilmek lazım...

 

Kısacası; Sayın Cumhurbaşkanımızdan ne istedik alamadık?