NEYİ BAŞARDIK

Şazeli ÇÜGEN

“15 Temmuz gecesi”

MİLLET iradesi MİLLİ mücadeleden beri tarihinde ilk defa bir SİVİL direniş ZAFERİ kazanmıştır. Bu SİVİL direniş zaferini gerçekten layıkı ile kutlamak ve tarihi kayıtlara da işlemek gerekmektedir.

İlk olarak MİLLET sivil savunma mantığı ile DARBECİ cunta nın kalkışmasına karşı hemen harekete geçmiş ve darbecilerin TANKLARINI durdurmayı başarmış ve darbecileri de en güzel biçimlerde ENTERNE etmiştir. Bu önsezi ve ön alma ve DİRENİŞ kabiliyeti gerçekten takdire şayandır.

Saniyen MİLLİ irade MEYDANLARI en güzel yöntemlerle doldurmayı da başarmıştır. Meydanları ZAFER kutlamalarına çevirmiş hiçbir azgınlık taşkınlık göstermeden hasar açmadan vurup kırmadan POTANSİYEL gücünü en estetik ve en etkili bir şekilde gösterebilmeyi öğrenmiştir.

Salisen netice olarak seçilmiş meşru bir YÖNETİMİ yani temsili irade olan SİSTEMİ ve İKTİDARI DA darbeci cuntacılara karşı korumayı da başarmıştır.

Bu ÜÇ REFLEKS

 Millet iradesinin uykuda olmadığını uyanık ve diri olduğunu ve kolektif şuurunun HAREKET kabiliyetinin de çok yüksek olduğunun göstergesi olarak MİLLET adına kayda değer bir gelişmedir ve neticesi de MEŞRUTİ bir ZAFER olarak taçlandırılmıştır.

ŞİMDİ DE madalyonun öteki yüzüne de bir bakmamız gerekmektedir.

Hoca Nasrettin’in eşeğini çalmışlar. Şikayet üzere KADI Hoca ya sormaya başlamış. Eşeğini sağlam kazığa bağladın mı kapısını kilitledin mi diye HOCA Nasrettin sorulara cevap verdikten sonra YAHU “hiç mi HIRSIZIN sucu yok” sürekli beni sorguluyorsunuz demiş.

Elbette ki HIRSIZLAR ve şerikleri mutlak olarak suçludur ve de cezasını da muhakkak çekmelidir. Ancak bir o kadar da eşeğini sağlam kazığa bağlamayanlar ya da bağlayamayanlar da suç işlemeye şartları hazır halde tutanlar GAFLET ve TEDBİRSİZLİKTEN dolayı da suç ta PAYLARI vardır hisseleri vardır.

NEYİ BAŞARAMIYORUZ

DEVLET idaresi ve de kurumları yıllar yılı “aşiret tarikat ve de cemaat zihniyeti” ile OYA tahvil edilip yönetilirken EĞİTİM ve KÜLTÜR politikaları yaz boz tahtasına çevrilirken ANAYASA ve YARGI sistemi yamalı bohça yapılırken DEVLETİN nimetleri aslan payı edilirken adata ihale yarışları at yarışları gibi yapılırken yağcıların şakşakçıların çıkar çetelerinin yağlı kuyruk kapışması yapılıp dururken HUKUK ADALET EHLİYET LİYAKAT bir kenara sürekli olarak itilirken ila nihaye…

  1. Millet iradesi sivil inisiyatifini kullanarak asla sağduyulu bir sivil DİRENİŞ zaferi ortaya koyamadı.
  2. Bunca zaman içinde devletin en stratejik kurumlarında “emniyet yargı ordu istihbarat maliye ve basın” gibi kurumlarında çıkarcı cemaat ve servis çeteleri KADROLAŞIRKEN yine sivil irade bir DİRENİŞ zaferini UYARI OLARAK ortaya koyabilmiş değildi.
  3. Seçilmiş meşru iktidarın paralelinde adeta hipnozlanmış BAĞLI kitleleri şeklinde tavır koyamadı harekete geçmedi ATIL kaldı ve de SESSİZ kaldı.

EĞER SESİNİ zamanında tıpkı darbeci cuntacılara yaptığı gibi çıkarsa idi potansiyel gücünü UYARI olarak MEYDANLARDA gösterebilse idi YARA bu kadar azmanlaşmayacak ve HASAR bu kadar fazlaca olmayacak ve de sosyal TRAVMA bu kadar dehşetengiz olmayacaktı.

SONUÇ: Sınırlarımız içinde ve sınırlarımız dışında çok HASSAS dönemlerden geçmekteyiz.

ORDU güvenlik güçleri ve de istihbarat kurumları bir an önce yapılandırılarak İTİBARI ve de MORALİ acilen temin edilmelidir.

OHAL şartlarında yayınlanan “kanun üstündeki kararnamelerle” devletimizin GÜVENLİK kurumlarının yeniden yapılandırılmasında yeni KURUMLARIN oluşturulması ve de güvenlik kurumlarındaki DENGENİN sağlıklı olarak sağlanması kayda değer bir gelişmedir.

Böylesine KAOTİK dönemlerde her zaman “TERS ALGI yöntemleri” de söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle ÜLKEMİZİN ters köşelere savrulmaması ve çıkmaz sokakları sokulmaması için kamu OYUNUN ve de KAMU otoritelerinin çok dikkatli ve de uyanık olması gerekmektir.

İnşa ALLAH hem iç politikamızın ve de dış politikamızın “yeniden DİZAYN dönemine” girdiği bu OLAĞANÜSTÜ şartlarda

  1. HUKUK DEVLETİ ilkesi 2. Adalet ilkesi 3. Ehliyet ve liyakat ilkesi 4. Şura ilkesi ile 5 emanet ilkesi ile 6. kuvvetlerin TASARRUF ilkesi layıkı ile uygulanır.
  2.  “BEN yaptım oldu” denilerek keyfi ve günübirlik HİSSİ ve intikamcı reflekslerle hareket edilmeden İÇ BARIŞ sağlanır DIŞ sükun elde edilir ve ülkemiz sosyal TRAVMALARDAN korunmuş olarak MİLLETİMİZİN refah seviyesi bir okadar yükseltilmiş olur.
  3. Aksi takdirde “KAOS ve yeniden DÜZEN kurmalar” hemen daima küresel güçlerin istediği doğrultuda gider ki ALLAH korusun “DİN namus can mal ve de AİLE” GÜVENLİĞİMİZİN teminatı olan VATANIMIZIN ve DEVLETİMİZİN tehlikeli badirelere sürüklenmesi her zaman melhuzdur.

“Önce KAOS sonra DÜZEN kurma taktiği” kadim bir ZORBA yönetim tekniği olarak bildiğimiz kadarıyla ROMA DAN beri yeryüzünde EMPYERYAL bir SÖMÜRÜ ve KONTUROL sistemi olarak uygulanagelmektedir.

ALLAH MİLLETİMİZE ve DEVLETİMİZE zeval vermesin.

Vesselam

Şazeli Çügen