MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLAL DAVAMIZ

MEHMET BAL

 

Tarih 19 Mayıs 1919’dan bir gün önce The New York Times gazetesi, "Türkiye: Sonun Başlangıcı" başlığı altında "Türklerin Anadolu'da küçük bir bölge bırakılabileceğini" yazıyor, Güzel yurdumuzun incilerinden olan İzmir’in ise işgali başlamış oluyor.

Anadolu onca yaşanmışlığın içinde ise yorgun ve bitkin…

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden, küllerinden bir ulus inşa eden ve milli mücadelenin örgütlü ilk kıvılcımının atıldığı, azgın sularını yara yara, emperyalizmin baskısı altında inleyen kıyılara doğru yönelecek, tek bir kuvvet vardı onunda parolası cesaretti ve bu parolayı Galata limanından çıkan Bandırma rotayı belirledi, "umut" bekleyen topraklara doğru yelkenini açtı.

Yaklaşık 3 gün süren yolculuğun sonucunda 38 yaşında Samsun’a ayak basan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal kendi ifadeleriyle o günü şöyle anlatmaktadır;

“Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir mütareke imzalamıştır. Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta… Ordu, ismi var cismi yok bir halde. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde…. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ‘ata yurdu’ kalmıştı.”

Daha sonrasında Nutuk’ta ise durumu daha detaylı ele alarak şöyle demiştir;

‘’İtilaf Devletleri donanmaları ve askerleri İstanbul’da, Adana vilayeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler, Antalya ve Konya’da İtalya, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri tarafından işgal edilmiştir. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’i işgal etmiştir. Memleketin her tarafından Hıristiyan azınlıklar gizli, açık milli emel ve maksatlarını gerçekleştirmeğe, devletin bir an evvel çökmesine çalışıyorlardı.’’

Ancak, Mustafa Kemal’in bütün ümidi bu yorgun ve çilekeş halktadır. İşi gerçekten zordur. Milleti emirle değil, onu kazanarak, onu inandırarak kazanılması gerekir. Milletin dili ile konuşmak lazımdır. Millet, o dili konuşana inanır. İnanan insanda en güçlü silahtır düşüncesiyle hareket eder ve sırasıyla Havza, Amasya, Sivas, Erzurum ve Ankara rotasıyla milli mücadelede Türk’ün ateşle imtihanı başlamış olur.

İstanbul'dan Anadolu'ya hareket eden gemiden bir ulus yaratmak, bir geminin rotasından bir milletin kaderini çizmek ve bir geminin hedefinden bir milleti uyandırmak ancak ve ancak Türk Ulusuna bahşedilen bir şans olmalıdır... Çünkü işgalcilere karşı yeryüzünde, bir gemide başlatılan mücadelenin böylesine başarılar elde ederek kurtarılan Anadolu gibi başka bir coğrafya yoktur... İşte bu yüzden de "Bandırma" sadece sıradan bir gemi değildir ve bir geminin adı da değildir...

Tarih sahnesinde belki eşine rastlayamayacağımız bir milli bilinç örneği gösterilmiş, her şeylerini kaybetselerde, vatanlarını savunmakta kararlı bir milletin ‘İstiklal Davası’ tescillenmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindeki silah arkadaşlarının ortaya koyduğu bu kararlı duruş aziz Türk milletinin fedakârlığıyla tüm ruhunu ortaya koymuş ve Milletin, istiklâlini, gene milletin azim ve kararı kurtarmıştır.

Bizlerin sadece bugüne mahsus üzerine düşüneceğimiz bir konu olmayacağını yıllar boyu üzerinde mukayese edebileceğimiz bir mesele olduğunu anlamamız, üzerimize düşen milli bir sorumluluktur.

Ve son olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesinde ‘Ey Türk Gençliği’ diye seslenişini, devamında ise ‘’Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Sözlerini daha iyi anlıyor mevcut olduğumuz kudreti damarlarımızdaki asil kanda hissediyor, aynı kararlılık ve azimle açtığı yolda, gösterdiği hedefe doğru İstiklal mücadelemizi müdafaa etmeye devam ediyoruz. Bu vesileyle emanetimizi diri tutarak başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî Mücadele’nin bütün kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyorum. Bu toprakları kanları, canları pahasına vatan yapan aziz şehitlerimizi minnetle yâd ediyorum.