İNTERNET VE SOSYAL MEDYA -13

NEVZAT LALELİ

            Bir anda sizi milyonlara ulaştıran Sosyal medyadan bir kısmını görüyorsunuz.

            En güçlü silah kitabım

            Gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar derken medyaya sonradan giren ve fakat büyük atak yapan bir medya çeşidi de İnternet ve sosyal medyadır. Bizde bir atasözü vardır. “Sonradan gelen boynuz, kulağı geçer” diye… İşte aynen onun gibi olmuştur, sosyal medyanın halk üzerinde ve özellikle gençlerimiz üzerinde tesiri…

            İnternet üzerinde siteler kurarak, e-mail adresleri kullanarak milyonlarca insana ulaşmanız ve onlara mesajınızı ulaştırmanız mümkündür. 2000 yılı başından başlayan bu kardeşiniz, şu anda 22 Web sitesine yazı koymaktadır. Bunlardan birkaç tanesini belirteyim. Belki bazı kardeşlerimiz yazılarımı takip edebilirler. Özellikle “Flört yangını” yazılarımız 32 makale halinde bu sitelerde yayınlanmıştır. Şimdi de “En güçlü silah, Medya” makalelerim bu sitelerden yayınlanmaktadır.

Şimdilerde medya kategorisinde ama çok tesirli bir iletişim vasıtası daha ortalığı birbirine karmaktadır. Buna sosyal medya denmektedir. İnternetin bütün dünyayı bir ağ gibi sarıp sarmalaması yanı sıra sosyal medya denilen Faceboo, twitte ve you tube gibi sosyal medyayı çok tesirli hale getirmiştir.

Sosyal medyayı da en iyi kullananlardan biriyim. Her gün bir miktar zamanımı bunları kullanmaya ayırır, inancıma ve davama uygun haber, resim ve videoları paylaşarak, beğenerek ve yorum yaparak o haber, resim ve videoların yayılmasını sağlarım.  

            YAZI YAZDIĞIM SİTELER

www.eskisehirgundem.com yazılarımı ve resimlerimi kendim yerleştirdiğim bir sitedir. www.ajans5.com , www.urfahaber.com , www.aktifhaber.com siteleri gibi… Ayrıca yazı yazdığın 12 yerel gazetenin de siteleri var. Onlarda yazılarımı sitelerine koyuyorlar. Yedi senedir devamlı yazdığım yazıları yayınlıyorlar ve her hafta ortalama 5000 insana bu siteler vasıtasıyla ulaşmış oluyorum.

Facebook’da her başvuranı kabul etmediğim halde 5000 arkadaşta sona eren sitemde son olarak 4.987 arkadaşım, twitter’de 700 arkadaşım vardır. Bir haber veya resim paylaştığım zaman bu haber veya resim bir anda bütün bu arkadaşlarıma ulaşmaktadır. O arkadaşlarımın da arkadaşları vardır. Onlar da aynı resim veya haberi paylaşırlarsa, bir anda bu rakam 10 bin kişiye, 100 bin kişiye hatta milyonlarca kişiye ulaşmaktadır.

Özellikle teşkilat mensubu arkadaşlarımızın bu sosyal medyayı kullanması şarttır. Ancak bizim arkadaşlarımızın büyük bir kısmı henüz bunu gündemlerine almamışlardır.

Bazı okurlarımın, “Irkçı emperyalizmin kontrolünde ki medya” yı siz neden kullanıyorsunuz? Veya “Şu adam o kadar takvadır ki evine televizyonu sokmamıştır” gibi sözler duymaktayım.

Yukarıda zaman zaman belirtmeye çalıştım. Bu vesile ile tekrar ifade etmek istiyorum. Medya bir alettir, bir vasıtadır. Onu iyiye kullanırsanız iyi, kötüye kullanırsanız kötü olur. Bir doktorun elinde ki neşter de bıçaktır, bir katilin elinde ki de… Ama biri insanı kurtarmayı amaç edinmişken diğeri insanı öldürerek yok etmeyi hedeflemiştir. Her ikisi de bıçaktır, diyerek söz konusu bıçakları aynı değerlendirmeye tabi tutmamız mümkün değildir.

Peygamberimizin İslam’ı bütün Mekkelilere bir anda duyurması o devirde kullanılan bir çanın (zamanımız medyası) Peygamberimiz tarafından çalınması ile bütün Mekkelileri bir araya toplamış ve onlara; “Şu dağın arkasında size doğru gelmekte olan bir düşman ordusunun varlığını haber versem ne dersiniz?” dediğini ve onların da; “Sana inanırız. Çünkü sen Muhammed-ül Eminsin” dedikleri, malumlarınızdır.

HANGİ SAHADA KALEM OYNATACAĞIZ

Yazılarım genellikle “ıslah – düzeltme” konularına dönüktür. Çünkü bizler elimizde olmadan ahlaksız, sömürücü faizci ve haksız bir rejimin yaşandığı bir ortamda doğmuşuz. Uzun zaman yüksek öğrenim yapmışız, Mühendislik tahsili tamamlamışız. Sosyal, kültürel ve siyasal alanda çalışmalar yapmışız. Bunlardan da önemlisi Allah’a ve Peygamberine iman etmişiz. Elbette ki görevimiz “ıslah’a yönelik” olacaktır, olmalıdır.

Bir ikinci saha daha vardır ki bu saha nefsine uymuş, kendine Allah’dan başka ilahlar edinmiş insanların çalışma sahasıdır ki buna “ifsat (bozma) sahası” denilmektedir.

“Ben de Müslüman’ım…” diyenler, kendini iyice kontrol etmeli ve bu sahalardan hangisinde yer aldıklarını iyice tespit etmelidirler. Bu işler sadece Allah, Peygamber demekle olmuyor.  İfsat sahasında yer alan, ama gece namazlarını bile aksatmayan bir insanın sonu, (Allah göstermesin) hüsran (kayıp) olacaktır. Asr suresi konuyu açıkça ortaya koymaktadır.

Irkçı emperyalizm medyayı, maalesef kendi çıkarları için ve kötüye kullanmaktadır. Bizler, yeryüzünde hak ve adalet olmasını isteyenler, savaş değil barış olmasını isteyenler, çifte standart değil samimiyet olmasını isteyenler, sömürü değil adil paylaşım olmasını isteyenler, sevgi ve kardeşlik olmasını isteyenler, AB değil İslam Birliğini kurmak ve yeni bir dünyayı kurmak isteyenler olarak, medyayı en yüksek seviyede kullanmalıyız ki medya, bu ulvi gayelere hizmet etsin.