İLÇEDE POLİS SAYISI YETERSİZ...

Şuayip Yaman Görünen Köy

1.250 Km2. Yüz ölçümü olan ilçemizde ilçenin asayiş ve güvenliği 94 polis ve 85 jandarma ile sağlanmakta..

 

Oysa Türkiye şartlarında 400-450 kişiye bir polis düşmekte.. Bu standartlara göre İlçemizde Türkiye şartlarına göre 200-225 polis bulunması gerekir.

 

İlçemizde 926 kişiye bir polis düşüyor. Bu sayı ise Türkiye standartlarının çok çok altında kalıyor...

 

Oysa hemen yanı başımızdaki nüfusu 186 bin 74 olan Çankırı’da 600 polis var. 310 kişiye bir polis düşüyor.

 

Çankırı “Kalkınmada Öncelikli Yöre”. Biz ise Başkent’e bağlı, üstelik bir de Metropol İlçeyiz...

 

Çok geniş bir yüz ölçüme sahip İlçemizde “Asayiş ve Güvenlik” ile ilgili sorunlar zamanla artış gösterebilir.

 

Bu nedenle “ivedi” olarak gerekli önlemlerin alınması lazım.

 

Polis ve jandarma güçleri eldeki kısıtlı kadro (personel) ve araç-gereçle ilçenin asayiş ve güvenliğini canla-başla yerine getirmeye çalışmakta. .

 

İlçedeki polis ve jandarma kolluk kuvvetleri başarılarına rağmen, yeterli birim, personel, araç ve gereçlere sahip değiller...

 

“Polis” kent merkezlerinde halkın huzurunun sağlanması, kaçakçılık-yankesicilik-fuhuş-darp-soygun-isyana teşebbüs vb yasa dışı faaliyetleri önleme ve bu tip hareketi yapacaklara caydırıcı etki yaratacak şekilde eğitimli ve donanımlıdır.

 

Benzer faaliyetlerin kent merkezleri dışında (yani köy ve mezralar ile her ilin kent merkezleri dışındaki kırsalda) da “Jandarma”, asayişle ilgili eğitim alır ve donatılır.

 

Polis yasasına göre polisin görevi; hukuk ve toplum düzenini güvence altına almak, asayişi ve güvenliği sağlamak, aynı zamanda suç işlenmesini önceden engellemektir.

 

Polis ve jandarmanın bu görevleri yapabilmesi için gerekli personel, araç ve gereçlere ihtiyacı vardır.

 

Hizmetler yapılırken gerekli personel, araç ve gereçler tamam mı?

 

İlçemiz 23 Temmuz 2004 tarihi itibariyle “Metropol İlçe” oldu. Son 14 yılda ilçe nüfusu dengesiz bir şekilde arttı. Buna paralel olarak sosyo-ekonomik yönden zayıf olan ailelerin (Ankara’nın varoşlarının yıkılıp) ilçeye göçü neticesinde de; ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel değerler hızla dejenere olmaya ve bunun sonucunda da hırsızlık vakaları, madde kullanımı ve satışı da artmaya başladı.

 

Bunlara paralel olarak da ilçe merkezinde günlük münferit olayların yanı sıra, zaman zaman gençlerin karıştığı birtakım toplu olaylar meydana gelmektedir. Sadece bir ekiple de bu olaylar ne zamana kadar önleyebilirsiniz? 

 

Bazı akşamlar (Cuma-Pazar arası)  “Teksas” filmlerini aratmayan görüntülerle karşılaşmak da mümkün...

 

Bunlara müdahale için sadece tek bir sivil ekip ve 5-6 personel yeterli midir?

 

1.250 Km2. Yüz ölçüme sahip ilçe merkezinde sadece Emniyet Müdürlüğü var. Maalesef karakollar yok.

 

Oysa dün ilçemize bağlı bir köy iken bizden ayrılan 1987 yılında Belde, 2008 yılında ilçe olan ve 148 km2. Yüz ölçüme sahip (Çubuk’un 9’da biri) Pursaklar da bir Emniyet Müdürlüğü ve bir de “Nokta Karakol” var. Üstelik Esenboğa-Ankara yolunda ve Başkente de yakın ve Merkez ilçe. Başkentin nimetlerinden her an yararlanabiliyor.

 

İlçemizde polis ve jandarma sayısı yetersiz...

 

İlçe Emniyet Müdürlüğünde 14 üst düzey yetkili ve 80 polis olmak üzere 94 emniyet personeli var.

 

Avrupa standartlarına göre 200-250 kişiye bir polis, Türkiye standartlarına göre ise 400-450 kişiye bir polis düşmektedir;

 

İlçemizin nüfusu 90.063 olduğuna göre:

 

İlçemizde Avrupa standartlarına göre;

 

90.063 : 200 = 450

 

90.063 : 250 = 360

 

Türkiye standartlarına göre ise ;

 

90.063 : 400 = 225,

 

90.063 : 450 = 200 polise ihtiyaç var.

 

Türkiye standartlarına göre İlçemizin (200-94) (225-94) 106 veya 131 polise daha ihtiyacı var.

Türkiye’nin bazı kentlerinde ise 350 kişiye bir polis düşmektedir.

Kışlacık Jandarma Karakolu Neden Kaldırıldı?

 

Çubuk ilçesinin Kuzeyi çıkmaz sokak.

 

Bu yüzden  İlçenin;

 

Kuzey’indeki Avcıova (30 Km.), Çat (27 Km.), Hacılar (22 Km.), Okçular (20 Km.), Uluağaç (37 Km.), Yukarı Çavundur ( 19 Km.),

 

Kuzey Doğusundaki Kösrelik (31 Km.), Kızılören ( 32 Km.), Sarısu (31 Km.)

 

Batısında; Meşeli (28 Km.), Demirci (27 Km.),

 

Kuzey Batısındaki; Uluağaç (37 Km.), Yıldırım Evci (39 Km.), Yıldırım Elören (37 Km.), Yıldırım Aydoğan (35 Km.) Karaçam ( 34 Km.), Kışlacık (24 Km.).köylerinde pardon mahallelerinde Allah esirgesin bir olay olduğunda, bu olaylara nasıl müdahale edilecek?

 

Herhangi bir olay vukuunda “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” mi diyeceğiz?

 

Bu yerleşim yerlerine yakın jandarma veya polis karakollarının olması gerekmez mi? 

 

Çünkü köyden mahalle olan 77 mahallemiz daha mevcut.

 

Çevrede muhtemel olaylara anında müdahale amacıyla kurulan “Kışlacık Jandarma Karakolu” neden kaldırıldı?

 

Karakolu’nun olduğu yer Belediye tarafından “Sosyal Tesis” yapıldı. Asayiş ve Güvenliğin olmadığı yerde sosyal tesisi olur mu? Bu hangi akla hizmettir?

 

Jandarma teşkilatımız da ise komutanlar dâhil 85 personelle görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.

 

İlçeye karakol ve personel takviyesi yapılmazsa zamanla asayiş ve güvenlik zafiyeti ortaya çıkacaktır. 

 

Hani polis sayısı artırılacaktı?

İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay, bakanlığı döneminde ilçemizdeki SGK'nın açılışını yaptıktan sonra, gazetecilerin ilçedeki polis teşkilatı ile ilgili bir sorusu üzerine, polis sayısının yetersiz olduğunu belirterek, bu sayının arttırılması için yeni çalışmaları olduğunu söylemişti. 

İhtiyacın giderilmesi için polis okullarından mezun olanların yanında üniversite mezunlarının da polis olarak kuruma alındığını belirten Atalay, Her 250 kişiye bir polis düşmesi gerekiyor.

 

Ancak Türkiye sayı olarak standartların altında. Yakında üniversite mezunlarından 10 bin polis daha alacağız. Böyle böyle sayıyı arttıracağız demişti. (13.03.2009) 

Ne hazindir ki, o zamandan bu yana İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki polis sayısında artış olmadı. Ama nüfusumuz artmaya devam etti, Hem de dengesiz bir şekilde.. 

İlçede görev yapan memur ve amirler, şark görevini tamamladıktan sonra tekrar bu kente geri dönmek istiyorlar.

Emekli olduktan sonra ilçemize yerleşen çok sayıda polis memuru ve amirleri de bulunuyor.

İlçemizde ise 926 kişiye bir polis düşüyor.

Kıt imkânlar ile İlçe Polisi’nin başarısını mucize olarak görüyorum.

“Polis Evi” atıl durumda...

Başkent Ankara’nın ve Türkiye ekonomisinin bir zamanlar can damarı olan Çubuk’ta, Polis Evi’nin faaliyette olmaması bile büyük bir ayıptır. Geçtiğimiz yıllarda vardı. Şimdi atıl durumda...

Suç ve suçlu ile mücadelede Çubuk polisinin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istatistiklerine bakıldığında oldukça başarılı konumda olduğu görülecektir...

İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün imkânları, diğer Büyükşehir kentleri ile kıyaslandığında ne kadar kıt imkânlar, yetersiz polis sayısı ile çalıştığını görmemek ahmaklık olur.

İlçe polisimiz kısıtlı imkânlara rağmen oldukça özverili çalışıyor.

 

Uyuşturucu madde, istihbarat, asayiş ve diğer şubelerimizde görev yapan amir ve memurlar oldukça azimliler...

 

Keza Çubuk İlçe Emniyet Müdürlüğü”nün asayişe müessir olaylara müdahalesi kısıtlı imkânlarına rağmen yine Emniyet Genel Müdürlüğü”nün istatistiklerinde suç ve suçla mücadelede en üst sıralarda olduğu görülecektir.

 

Kısacası Sayın okuyucularım ilçemizde polis sayısının diğer kentlerle kıyaslandığında yetersiz olması, Çubuk polisinin kaliteli hizmet sunmasını engellememiş. Ama ne zamana kadar?

 

Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çağrım;

 

İlçemize polis evinin zaman kaybetmeden yapılması.

 

İlçemizde ki polislerin konut sıkıntısının çözülmesi.

 

İlçemizde ki polis sayısının diğer kentlerle eşit bir konuma getirilmesini sağlamaktır.

 

Çubuk polisinin üzerine düşen görevi fazlasıyla yaptığı tartışmasız bir gerçektir.

 

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istatistikleri ne bakıldığında bu doğrulanacaktır..

 

Şimdi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üzerine düşen görev de eksikleri tamamlamaktır.

 

Polis ve jandarma da bir insan...
 

Evet, polis ve jandarmada bir insan. Onlarda her insan gibi ister istemez bir gün hastalanacak, rapor alacak, yıllık iznini kullanacak. Sayıları da az olunca, yerlerini kimler dolduracak? Kısıtlı imkânlarla ilçedeki muhtemel olaylara nasıl müdahale edilecek?


Sokak düğünleri ve asker uğurlamaları sorun yaratıyor...

 
Haftada üç gün özellikle Cuma, cumartesi ve pazar günlerinde sokak ve cadde üzerinde yapılan düğünlerde işin çabası...

 

Bu düğünlerde ilçede personel azlığından dolayı istemeyerekte olsa bir güvenlik zafiyeti yaşanıyor. Bir-iki ekip ve çok az sayıdaki polis kadrosu ile buralarda çıkması muhtemel olayları hangi oranda önleyebilirsiniz?

 

Sokak düğünlerinde, sokak veya cadde tamamen veya kısmen trafiğe kapatılıyor. Allah vermesin buralarda acil bir hasta olsa ambulansa nasıl bindirilecek? Yine bir yangın vakası olsa, itfaiye oraya nasıl ulaşacak? Bunlardan bir türlü vazgeçemedik

 

Yine düğünlerin vazgeçilmezleri var. Düğünlerde silah ve havai fişek atmak. Bunlar son yıllarda adeta gelenek hale geldi.

 

Düğün olduğunda çevrede oturan vatandaşlar balkonlara çıkamıyor, pencere kenarlarına yakın oturamıyor. Adeta eve hapsoluyorlar. Çünkü her an talihsiz bir olayla karşılaşabilir, bir mermiye hedef olabilir...

 

Neredeyse hemen her düğünde; Müzik sesi sonuna kadar açıldığı gibi, düğün magandaları tarafından atılan havai fişekler, kuru sıkı veya zaman zaman hakiki tabanca ve hatta bazen de pompalı tüfeklerle etrafa rastgele ateş ediliyor.

 

Gerçi düğün sahiplerine emniyet tarafından bir tutanak imzalattırılıyor. Ama nedense bu yaptırım da formaliteden öteye geçmiyor. 

Neden silah atıyorsunuz? Denildiğinde, “Düğün sahibini onore ediyoruz” diyorlar.

 

Onore öyle olmaz. Şayet düğün sahibini onore etmek istiyorsanız o mermiye, o havai fişeğe verdiğiniz parayı düğün sahibine verin de bir yarasına merhem olsun, öyle onore edin... 

Bildik görüntüleri sünnet düğünlerinde de görmek mümkün.. Düzenlenen konvoylarda çocuklar yarı bellerine kadar aracın pencerelerinden ve tavanından sarkıyorlar.
 

“Sokak düğünleri yasaklanabilir...”

 

Örneğin; geçtiğimiz yıllarda İzmir ve Batman'da açık alanlarda düğün ve benzeri etkinliklerin yapılması yasaklanmıştı.

 

Valiliklerden yapılan açıklamada, halkın huzuruna, can ve mal emniyetine, milletin birlik ve beraberliğine kasteden, kamu düzeni ve bütünlüğünü tehdit eden terör eylemlerinin engellenmesi ve üzücü olayların yaşanmaması amacıyla yasaklama kararının alındığı bildirildi.

 

 

İlgili tüm birimlere gönderilen karara göre de; düğün, nişan, sünnet ve asker uğurlaması gibi açık alanlarda yapılan tüm eğlenceler yasaklandı. Yasak, cadde ve sokakların yanı sıra, çevresi duvarla kapatılmamış özel ve kamuya ait tüm açık alanları da kapsadı.

 

Yasağa uymayıp düğünün yapılması halinde ise polis ve jandarma gibi kolluk güçlerine etkinliği sona erdirme yetkisi verildi.

 

Ve yine yasağa uymayanlar hakkında çevreye rahatsızlık verme, Karayolları Kanunu'na aykırı hareket etmekten ve Kabahatler Kanunu'na aykırı davranmaktan idari para cezalarının da uygulanmasına karar verildi.

 

Ayrıca kapalı alanlarda dahi yapılsa, gerekli araştırma ve güvenlik önlemlerinin alınabilmesi için düğün sahiplerinin, iletişim bilgileriyle birlikte 48 saat önceden en yakındaki ilgili polis birimine başvurmaları da yine karara bağlandı.

 

Sokak düğünleri ilçemizde de neden yasaklanmasın?

 

Asker uğurlamaları bir başka sorun...

 

Gençler düzenledikleri konvoylarda araçları çok hızlı sürüyorlar. Üstelik arkadaşları da yarı bellerine kadar aracın pencerelerden bazıları da tavanlarından sarkıyor, ellerinde bayrak askere giden arkadaşlarına tezahürat yapıyorlar. Bazen de rastgele silah atıyorlar. Allah vermesin bir kaza yapsalar yahut bir kaza kurşunu ile bir başkasına zarar verseler, halleri nice olur? Askere böyle mi gidilir? 

Üstelik bu olayların yaşandığı anlarda trafik ekiplerini görmek adeta imkânsız gibi.. Çünkü gerekli personel ve araçlar kısıtlı... 

Yukarıdaki nedenlerle vatandaşlar sıcak Yaz günlerinde korkudan balkonlarına ve pencerelerine çıkamıyorlar... 

Kimsenin kimseye saygısı kalmamış... Oysa Kendimize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, başkalarına yapmamalıyız. 

Sonuçta nüfusu 100 bine yaklaşan ilçenin asayiş ve güvenliğini 5-6 personelle sağlamaya çalışan sivil ekip, özellikle hemen her gün birkaç olayın yaşandığı ilçede olaylara aynı anda nasıl yetişecek, nasıl müdahale edecek, nasıl başarılı olacak ve bu yoğun tempoya ne kadar süre dayanacak? 

Düğünlerde silah ve patlayıcı madde araması yapılmalı...,

Düğünlerde silah ve havai fişekler atılıyor. Bu adet Cuma akşamından başlıyor, pazar akşamına kadar devam ediyor. Nasıl adetse?


Özellikle ülkemizde düğünlerde havaya silah sıkılması sonucu yaşanan üzücü olayların artık son bulması gerekir, silahla sevinç gösterisi yapılmaması konusunda tüm vatandaşlarımızın daha duyarlı olmaları lazım...

 

Sevinçlerini yanlış yöntemlerle göstermeyi tercih eden vatandaşların bu duyarsız davranışları yüzünden her yıl yaşanan tatsız olaylara ülkemizde ve çevremizde sık sık rastlamak mümkün...

 

Bu tür olaylar a zaman zaman ilçemizde de rastlanmıştır.

 

Vatandaşları daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Sosyal sorumluluk kuralları çerçevesinde toplum yaşamında her bireyin uyması gereken kurallar vardır.

 

Hiç kimsenin sevinç gösterisi altında başkalarının haklarına ve sağlığına zarar verme hakkı yoktur. Düğün, nişan, sünnet, asker uğurlaması ve bayramlar, toplumumuzun ortak sevinç değerleridir.

 

Mutluluk ve sevinçlerin bir başkasının üzüntüsü olmaması, huzur ve güvenliğin bozulmaması için kutlamalarda silah kullanılmaması büyük önem taşımaktadır. Her yıl düğün, nişan, sünnet sevincini paylaşmak için havaya rastgele sıkılan silahlar ya da ehil olmayan kişiler tarafından kullanılmaya çalışılan havai fişek ve maytaplar sonucu yüzlerce insan yaralanıyor ve birçok ailenin ocakları sönüyor.

 

İlçenin asayiş ve güvenliği çok önemli...  

 

Polisin ve jandarmanın görevi huzur ve güven ortamını sağlamaktır. 

 

 Polis ve jandarma kuvvetleri her zaman vatandaşla el ele, bir ve beraber olmalı. Polis tek başına güvenlik olarak, kolluk gücü olarak halkın içinde olmalıdır. Tabii ki halk da polise yardımcı olmalıdır. Yoksa polis tek başına bir şey ifade etmez. 
 

Halk ne zaman güvenlik güçlerinin yanındaysa yapılan hizmetler o zaman karşılığını bulmuş demektir. Toplumlarda devletin en önemli görevlerinden bir tanesi huzur ve güveni sağlamak, Kamu düzenini tesis etmektir. Bu noktada polise çok büyük görevler düşüyor. 

Kamu düzeninin tesis edilmesi bir yanda diğer tarafta hak ve özgürlüklerinde bu noktada korunması ciddi bir kılıç sırtı diyebileceğimiz dengeyi sağlamak zorunda olduğunu polislere vermektedir. 

Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerek Dünya'da yaşanan olaylarda bu sıkıntıyı gözlemliyoruz. Fakat bu noktada Türk Emniyet Teşkilatı kendisini sürekli yenileyerek, eğiterek gerekse yeni alınan personelin eğitim seviyesinin yüksekliğiyle personel, araç ve gereçleriyle kendisini donatarak vatandaşlarımıza daha yakışır hizmet verebilme çabası içerisinde olmalıdır. En büyük gücü de halktan alması gerekiyor. 

İlçemizde sadece yeni bir Emniyet Müdürlüğü binası var. Bu kurum her türlü imkânsızlıklara rağmen yaklaşık 94 polis ve birkaç araçla ilçe merkezinde görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. 

Oysa ilçemizin yüzölçümü 1250 Km2. ve oldukça büyük bir alana yayılmış durumda.. Üstelik 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle İlçemiz 7 merkez ve 77 köyden mahalle olmak üzere toplam 84 mahalleden ibarettir. Bu nedenle yeni mahalle olan yerleşim yerlerinin de zamanla asayiş ve güvenliği de söz konusu olacağından belirli mahallelere de karakollar kurulması gerekecektir. Örneğin Yukarı Çavundur, Akkuzulu, Kışlacık, Camili, Ovacık mahalleleri bunlardan birkaçı olabilir. 

Konuyla ilgili olarak siyasilerin, özellikle İktidar Partisi İlçe Teşkilatı'nın; Gerek Emniyet Genel Müdürlüğü, gerek İçişleri Bakanlığı ve hatta gerekirse Cumhurbaşkanlığı nezdinde girişimlerde bulunarak ilçedeki karakol ve polis sayısının artırılması konusunda bir girişimde bulunması gerekir.

 

Konuyla ilgili olarak Bölge milletvekillerimizin de destek ve katkıları sağlanabilir...

 

Bu ilçenin asayişi ve güvenliği için son derece önemli bir konudur. 

Oysa İlçemizden daha az nüfusu ve daha az yüzölçümü olan il ve ilçelerde daha fazla karakol ve daha çok personel var. 

İlçedeki 94 polisle ilçenin asayiş ve güvenliğini nasıl sağlarsınız, ne zamana kadar başarı yüzde kaç olur, gerisini artık siz düşünün… 

 

Üstelik bir de; sanki ilçede polis fazlalığı varmış gibi: geçtiğimiz aylarda (özellikle perşembe günleri) 60’a yakın polis memuru Ankara’ya görevli gidiyordu. Şimdilerde gitmiyor...
 

Yukarıda ifade ettiğim nedenlerle ilçemizde Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Narkotik Şube ve Ahlak Şube gibi birimlerine de ihtiyaç var.
 

Bu kadar az personele rağmen yine de İlçe Emniyetinin son yıllardaki başarısı inkâr edilemez bir gerçektir. Bu kadar personelle hem ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayacaksınız ve hem de hırsızları, esrar ve sigara kaçakçılarını yakalayacaksınız. Bu büyük bir özveri isteyen bir davranıştır. Ve takdire şayandır. 
 

İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün merkezde Emniyet Müdürlüğü binası hariç toplamda 200-225 personele ve en az da 7 karakola, Atatürk Parkı’nda da bir “Asayiş Şube’ye ihtiyacı var...

 

Bu sorun giderilirse ilçenin asayiş ve güvenliğindeki sorunlar tamamen olmasa bile ortadan kalkar. Çünkü ilçenin daha fazla karakol ve personele ihtiyacı var. Çünkü geride 77 köyden mahalle daha var. Şüphesiz onların da asayiş ve güvenliğe ihtiyacı olacaktır. Metropol olmak kolay mı? 


İlçe Emniyet ve Asayiş birimlerinin yetkilileri, “şu kadar personele, araç ve gerece ihtiyacımız var” diyemez. Bu sorunu ilçenin kanaat önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin ve özellikle de siyasilerinin tespit edip ilgili mercilere özellikle de İçişleri Bakanlığı'na iletmeleri gerekir. 
 

Vatandaşlar Polis ve Jandarmaya Yardımcı Olmalı... 
 

Zaman zaman görüştüğüm emniyet yetkilileri, “halk polise yeterince yardımcı olmuyor. Oysa halkın desteği olursa emniyet güçlerinin olaya müdahalesindeki başarısı % 98 olur” demektedirler.

 

Haksız da değiller. Herkes yurttaşlık görevini layıkıyla yerine getirip polise yardımcı olmalıdır. Batı toplumlarında halk, polisin gözü kulağıdır. 


Vatandaş, “ALO 155 Polis İmdat Hattı” veya “156 Jandarma İmdat Hattı”na ihbarda ya geç kalıyor veya “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek sorumluluk almak istemiyor. Bu da emniyet güçlerinin olaya anında müdahalesini geciktiriyor ya da önlemiş oluyor. 
 

İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve amirleri “personel, araç ve gereç ihtiyacımız yok veya biz elimizdeki imkânlarla da ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayabiliriz, yeter ki halk bize destek versin, doğru ve sağlam ihbarlarda bulunsun” diyebilirler. Bu büyük bir özveri ve iyi niyet gösterisidir. 
 

Ama gerçekler hiçte öyle değil… 
 

Personel, araç, gereç ve teçhizat noksanlığı, ister istemez güvenlik zafiyetini de zamanla beraberinde getirecektir. 
 

Emniyet Müdürlüğü eldeki imkânlar kısıtlı olunca; yani personel ve araç sayısı yeterli olmadığı için olaylara ancak öncelik sırasına göre müdahale ediliyor. İlçe Emniyet Müdürlüğü de eldeki imkânları en iyi şekilde kullanarak, halkın can ve mal güvenliğini korumaya çalışıyor? Peki, ne zamana ve nereye kadar? 
 

Bunun başka bir çaresi ve alternatifi olamaz. Neticede polis de bir insan, bir robot değil. Onlar da bir gün yorulacaklar, yılgınlığa düşecekler ve hatta psikolojik bunalıma bile gireceklerdir.

 

Vatandaş oturduğu yerden, “ne olacak canım, bu iş polisin işi, arasın bulsun, işi ne?” diyemez. 
 

Vatandaşların ve özellikle de olayların cereyan ettiği mekân ve bölgelerde oturan çevre sakinlerinin de duyarlı ve sorumluluk sahibi olmaları gerekir. 
 

Bu kadar imkânsızlığa rağmen İlçe Emniyeti, ellerinde başka bir iş varsa, diğer olaylara en geç 10 dakika içerisinde müdahale edebiliyormuş, bu bile büyük bir başarıdır. 
 

Vatandaşın polisten güç alması ondan korkmaması, güvenmesi hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Polisimiz demokratik anlamda hoşgörülü, vatandaşa saygılı hizmet anlayışıyla görevine devam etmelidir. 
Karşılıklı güven esastır; Polis vatandaşa, vatandaşta polise güvenmelidir. 

 

Çubuk’a bekçi kadrosu verilmedi...

 

Oysa en çok ilçemizin bekçiye ihtiyacı vardı...

 

Ankara’nın 9 ilçesine 1000 bekçi alındı, Çubuk’a bekçi kadrosu yok. Kısacası İktidara oy oranına göre her zaman en fazla oyu veren Çubuk İlçesi her zaman olduğu gibi yine “üvey evlat” muamelesi gördü.

 

İçişleri Bakanlığı Ankara Valiliği’nin kaymakamlıklara alınacak çarşı ve mahalle bekçisi ilanında Çubuk İlçesi’ne maalesef bekçi kadrosu yoktu.

 

“772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçisi Kanunu” kapsamında Emniyet Hizmetleri Sınıfı’nda Ankara İli mülki sınırları içerisindeki ilçelerimizde görevlendirilmek üzere ekte belirtilen kontenjana uygun olarak “Çarşı ve Mahalle Bekçisi” alımı yapıldı.

 

Bekçiler yardımcı hizmete çekilmişti...

 

Bekçiler 772 Sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu çerçevesinde görev yapıyordu ve alımları da bu kanunla yapılması gerekiyor. Ancak 1991 yılında mevcut bekçilerin tümü, sokaklardan çekilip yardımcı hizmetlerde görevlendirilmeye başlandı. 1996 yılında 772 sayılı kanun çıkarıldı; ancak en son bekçi alımı 1974 yılında olmuştu.

 

Ankara İli’nde Yapılan Çarşı ve Mahalle Bekçisi Planlaması:

 

 Görevlendirilecek İlçe:    Kadro Sayısı :

 

Altındağ                                        90

Çankaya                                      225

Etimesgut                                     90

Keçiören                                     170

Mamak                                        150

Pursaklar                                       25

Yenimahalle                               120

Gölbaşı                                         20

Sincan                                         110

----------------------------------------------

TOPLAM                   :             1000

 

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere taşra ilçelerinden sadece de Etimesgut ve Gölbaşı gibi ilçelere bekçi kadrosu verildi.

 

Daha dün (2008) de ilçe olmuş merkez ilçeye bekçi kadrosu verilirken 1902’tarihinde kasaba olan Çubuk İlçesi’ne verilmemiştir.

 

Hani ne derler, “Gözden ırak olanlar, gönülden de ırak olurlar.”

 

23 Temmuz 2004 yılında “Metropol İlçe” ilan edilen ilçemize ise “bekçi” kadrosu yok.

 

Neden acaba?

 

Oysa bekçiye en fazla ihtiyacı olan Çubuk İlçesi..

 

Çubuk, Ankara’nın “üvey evladı”; Kuzey’in çıkmaz sokağı ve geniş bir araziye sahip, Ankara’nın en eski ilçelerinden biri..

 

Bilindiği üzere ilçemiz Ankara’nın varoşlarından binlerce göç aldı. Bunlar genelde sosyo- ekonomik yönden zayıf aileler.  

 

Buna paralel olarak da; O tarihten beri ilçemizde uyuşturucu madde kullanımı ve hırsızlık olaylarında gözle görülür bir artış görülmektedir.

 

Bir başka ifade ile ilçemiz asayiş ve güvenliğe en çok ihtiyacı olan bir yerleşim yeri. Buna rağmen Emniyet ve jandarma kolluk kuvvetlerimiz her şeye rağmen görevlerini en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorlar. Peki ne zamana kadar?

 

İlçemizdeki çarşı ve mahalle bekçileri görev yaptıkları 1991’e kadar; esnaf ve mahalle ve mahalleliyi çok iyi tanıyan kişilerden seçilirdi. Bir başka ifade ile bekçiler ilçenin olmazsa olmazı idi. Çarşı ve Mahalle bekçilerinin geçmişte ilçemize başarılı hizmetleri olmuştu...

 

Bekçiler aynı zamanda polise de yardımcı olan kamu görevlileri idi.

 

İçişleri Bakanlığı Ankara İli’ndeki bekçilik kadrosunu hangi kıstasa göre yapmıştır? Bekçi kadrosuna en çok ihtiyacı olan Çubuk İlçesi’ne bu bekçi kadrosu neden verilmemiştir?

 

Şayet bekçi kadroları iktidara verilen oy oranlarına göre verildiyse; en fazla bekçi kadrosunun ilçemize verilmesi gerekirdi...

 

Seçtiğimiz vekiller ilçenin sorunlarına gereken önemi vermiyor...

 

Oy verdiğimiz milletvekilleri özellikle de iktidar milletvekillerinin ilçedeki asayiş ve güvenlik ilgili sorunlardan haberleri var mı? Çünkü en fazla oyu Çubuk’tan alıyorlar...

 

İlçedeki siyasiler; özellikle de AK Parti İlçe Teşkilatı, etkililer, yetkililer ve sivil toplum örgütleri bu duruma ne diyor?  Ayrıca seçimden seçime parti binasını açan ve sonra da halkın karşısına oy almak için çıkan muhalefet partilerinin yetkilileri ne iş yapar?

 

İlçenin giderek artan sorunlarına ne zaman eğilecekler? İlçeyi ne zamana kadar güllük-gülistanlık göstermeye devam edecekler? Başımıza büyük belalar ve musibetler gelince mi?

 

Çubuk İlçesi ne zamana kadar “elma şekeri ve horoz şekeri” ile kandırılmaya devam edecek?

 

Çubuk İlçesi ne zaman gözle görülür bir hizmet almaya başlayacak?

 

Çubuk ilçesi “OY DEPOSU” olmaya devam mı edecek?

 

Çubuklunun oyu “çantada keklik” mi?

 

Birkaç kişinin çabası ile bir yere varamayız...

 

İlçenin sorunları sadece İlçe Kaymakamı, İlçe Belediye Başkanı, İlçe Emniyet Müdürü; İlçe Jandarma Komutanı, Adliye görevlilerine kesimli değil; başta iktidar partisinin İlçe Başkanı olmak üzere, muhalefet partileri, sivil toplum örgüt temsilcileri ve sorumlu ve sağduyulu Çubuk halkını da ilgilendirmeli...

 

Herkes sadece elini değil tüm vücudunu taşın altına koymalıdır. O zaman ilçe sorunlarından arınır, tabiri caizse kurtulur.

 

Ve Çubuk “Yaşanabilir Bir Kent” olur.

 

Yoksa freni patlamış bir kamyon gibi uçuruma doğru yuvarlanır.  O zaman da hepimiz kaybederiz.

 

Kaybettiklerimizin farkında mısınız? Bunların sonucunu zamanla göreceksiniz...

 

Unutmayınız ki; İlçenin havasını teneffüs eden, suyunu içen ve ekmeğini yiyen herkes Çubukludur...

 

Çubuklular ilçenin tüm sorunları için tek vücut olmalı, asayiş ve güvenlikle ilgili sorunlarını da en üstteki yetkililere duyurmalıdır. Başka çare yok.

 

Çünkü vatandaş “geçim”, siyasilerimiz ise şimdilerde “seçim” derdinde...