Çubuk Artık Sahipsiz Kalmasın…

Av.İbrahim TAŞKESTİ

  

Sahip çıkamadığın şey aslında senin değildir.

 

Bu kaide malımız mülkümüz değerlerimiz hatta çocuklarımız için de geçerlidir. Osmanlı Devletinin gittiği, fethettiği topraklarda gerisinde bıraktığı medeniyetin başarısı da bu kuralı işletmesinden kaynaklanmaktaydı. Osmanlıda beldelerin, toprakların mülkiyeti şahıslara ait değildi; kişi, aile ve aşiretlere tahsis edilen arazilerin tahsis edilen kimselerde tek kalma şartı o arazilerin ekip biçilmesi ve işlenmesiydi. Ekip biçilmediği, işlenip imar edilmediği tespit edilen mülk geri alınır, ekip biçecek işleyecek bir başkasına teslim edilirdi. Osmanlı bu yönetim tarzıyla hem kendisine bağlı arazilerin kesintisiz imar ve işlenmesini sağlıyor(hem de konumuzla ilgili olmayan kısmı tımarlı sipahiler adı altında sürekli bir ordunun hazır olmasını sağlıyor)du.

 

Daha önceden Çubuğa bağlı olup da Sirkeli, Esenboğa… gibi beldelerin beldeliklerinin kaldırılarak Pursaklar İlçesine bağlanacağı haberini öğrendiğimde benim aklıma ilk gelen bu uygulama oldu. Kanaatimce, Ankara’da bu yönde karar verenlerin bu kararı almada, Çubuğun yıllardır sergilediği performans, günübirlik çözüm politikaları, kısır çekişme ve kavgalar, onca çözümsüz duran sorunlara ek olarak havaalanını da içerisinde bulunduran büyük bir çoğrafi bölgenin yeni kurulan güçlü bir ilçe tarafından daha iyi sevk ve idare olunacağı düşüncesiydi.

 

Bana kalırsa geçen hafta itibariyle Çubuk için çok hayırlı olduğunu düşündüğüm, çubuk ve geleceğinin konuşulduğu, kaybetme telaşı içerisinde bir sürece girdik. İnsanoğlunun sahip olduğu ama fark edemediği maddi ve manevi değerlerin kıymetini ancak o değerleri kaybettiği zaman ya da kaybetme aşamasında anlaması gerçeğine bizzat şahit olduk.

 

“Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı İlçelerin Düzenlenmesi” tasarısı ile gündeme gelen ve Çubuk gündemine oturan haberler acısıyla tatlısıyla, gördüklerimizle, görmek istemediklerimizle, ihmalimizi, sabıkamızı, kusurlarımızı… tüm çıplaklığıyla Çubuk halkının önüne koyuverdi. Yılların birikimini, Çubuğa sahip çıkamadığımızı, avantaja döndüremediğimiz çok stratejik değerlere sahip olduğumuzu…  bir hafta içerisinde anlayıverdik. Hiçbir söze, yazıya, yayına… hacet kalmaksızın.

 

Örneğin havaalanına sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu, bölgemizin kalkınması açısından ne kadar geniş fırsatlar sunduğunu, doğrudan yurtiçi ve yurt dışı her türlü yeniliğe, imkânlara açılan kapı olduğunu;

 

Bunun gibi ovanın, toprağın, suyun… gerek tarım gerek sanayinin olmazsa olmazı olduğunu hemen anlayıverdik.

 

En önemlisi içerisinde bulunduğumuz her yönden  geri kalmışlık, tıka basa dolu kahveleriyle koca bir işsizler ordusu, nufusunun çoğunuluğu gençlerden oluşan ancak aynı oranda iş sahası ve projelerin konuşulmadığı, hali vakti yerinde olanların da kişisel hesapların içerisinde kısır çekişme ve kavga hali ile sahip çıkamadığımız gibi ayağımızın altından yavaş yavaş kaymakta olan değerler, fırsatlar… neticede kocaman 83 bin nufuslu bir köykent olma ihtimalini… tartışır, gerçekle yüzleşir olduk.

 Hani temel idama mahkum olmuş, idam sehpasına çıkartmışlar, boynuna ip geçirilmiş tam sehpa ayağının altından çekilecek iken cellat  temele sormuş, son bi diyeceğin var mı? Temel  ciddi bir tavırla a ha bu bana  ders olsun. demiş.  Bizim için her şey temel gibi bitmiş değil henüz, dönüşü olmayan bir yolda da değiliz. Yapmamız gereken tek şey, bu durumdan çıkaracağımız, alacağımız dersleri almak sadece.

 

Yani; bu sonuçtan günübirlik politikalarla çubuğu yöneten belediye başkanları, ilçesine sahip çıkmayan siyasiler, çubuğun yetiştirdiği ancak çubuğa duyarsız bürokratlar, sahip çıkılmadığı için bir üst bir göreve atlama taşı olarak kullanılan ilçe müdürleri ve bürokratik kadrolar, bu duruma ahbap çavuş ilişkisiyle ses çıkartmayan sivil toplum kuruluşları… ile birlikte tüm çubuklular müştereken hepimizin sorumlu olduğunun farkına varmak. Bu sorumluluktaki yerimizi takke düştü kel göründü hesabı, ortaya çıkan fotoğrafımızı olduğu gibi görerek okuyabilmek…

 

Bu arada tabi ki  Esenboğa Beldesinin Çubuk ilçesine bağlanması gerektiği gerçeğini haykırmaya devam edeceğiz.

 

 Ancak şu kadarını söyleyelim, Ankara’dan aldığımız fısıltı gazetesi ve resmi olmayan bilgilere göre Çubuklunun gösterdiği kararlılık sonucu Esenboğa İlçesi Çubuk sınırları içerisinde kaldığı yönünde İnşallah.

 

Sonuç hani bazı usta politikacıların gittikleri bölgelere sunacak bir hizmetleri olmayınca tıpkı Esenboğanın pursaklara bağlanması gibi sahip olunan şeylerin ellerinden alınacağını söyleyip sonradan sakın merak etmeyin, ben ne yapıp eder mağduriyetinizi gideririm,  sizden kimse zerre kadar bir şeyinizi alamaz deyip hiçbir şey yapmadığı halde kendini kurtarıcı ilan etmesi gibi veya köylünün eşeğini saklayıp sonra eşeğini bulan köylünün sevindirilmesi gibi olsa da bizler böyle bir psikolojiye girmeden bu süreçte yaşanılanlardan çıkartılması gereken en iyi dersi çıkarmalıyız.

 

Çubuğu artık sahipsiz bırakmamalıyız ki

Başkalarının gözü onun üzerinde olmasın

Ortak fayda ve ortak akılda birleşelim ki

Kimse çubuğu sahipsiz zannetmesin…

 

Selamların en güzeli ile… Allah’a emanet olun