Çanakkale Ruhu

Av.İbrahim TAŞKESTİ

Sevgili Çubuklu dostlar, geçen hafta içerisinde nefes alma zorluğu nedeniyle üst solunum yolu bölgesinde küçük bir ameliyat geçirdim.

Bu nedenle haftalık buluşmamıza bir hafta ara vermeyi düşünüyorduk

ancak ameliyat meşakkatinin biraz azalması nedeniyle

bir önceki yazımızın devamı mahiyetinde kanaatlerimizi paylaşmaya devam ediyoruz. Bu arada aramıza katılan Sayın Hocamız Mümtaz'er TÜRKÖNE Beye Çubukhaber sitesine hoşgeldiniz diyorum.

 

TSK’nın  Kuzey Irak’ta başlattığı harekatın

kısa sürmesinin adeta bir sorun yumağına dönüştürülmesi,

Millet olarak sorun üretmede ne kadar mahir olduğumuzu

gösterdiği gibi güya  bu  sözde sorun geçen hafta içerisinde

siyasi, askeri geleneğimizde bugüne kadar pek karşılaşmadığımız

bazı ilklerin de yaşanmasına vesile oldu.

Muhtıra tarihimize de muhalefet partilerine yönelik,

özellikle de muhtırasever bir partiye karşı e-muhtıra verilmesi vakası eklenmiş oldu.

Ancak onca yapılan tartışma sonunda nereye ulaşıldı, kim ne kazandı, …

Sonuç kocaman bir hiiiç.

Gereksiz tartışmalara TSK’nın da dahil edilmiş olması TSK’nın başarılı operasyonunu gölgelemekten öteye gitmedi.

 

Yaşanan süreçte tartışılmayan, konuşulmayan tek şey vardı.

Yıllardır bu toplumun çiğerinde devam etmekte olan bu yangının kendisi, sorunun özüne inilemeyişi…

bu yangına karşı askeri yöntemler dışında yapılması gerekenler …

veya yapılamayanlar…

veya şimdiye kadar yapılan yanlışlar…

İktidarıyla muhalefetiyle sorunun çözümüne yönelik yeni açılımlar…

 

Kanımca ASKER harekatı kısa tutmakla,

sınırlı bir hedef koymakla en doğru olanı yapmıştır.

Bu harekatla “TSK işte budur istediği takdirde en ağır koşullarda istenilen hedefi vurabilir” mesajını dosta/düşmana  vermiş,

asker dışı unsurlara bu sorunun çözümünün

sadece askeri yöntemlerle olamayacağını

deklare eder bir tarzda kışlasına dönmüş,

topu çözümün asıl mercii sivil yönetime atmıştır.

Ancak muhalefet partilerinin harekâtın kısa tutulmasına vermiş oldukları aşırı tepkiden onlara göre çözümün askeri yöntemlerle olacağı hususunda ısrarlı olduklarını göstermiştir.Bir el usta bir şekilde sorunun özüne inilmesini gölgelemiştir.

 

Ancak ortada  söndürülmesi gerekli bir yangın vardır.

Ta Malazgirtten  bu tarafa  Anadoluyu müştereken yurt edinen,

Çanakkalede birlikte destan yazan,

Kurtuluş savaşını  omuz  omuza birlikte veren

birbirinden kız almış, kız vermiş,

biyolojik kökenleri adeta  birbirine karışmış, akraba olmuş

bu nedenle en buhranlı dönemlerde dahi

hiçbir zaman birbirinden ayrılmayı aklına dahi getirmeyen,

devletin bu iki önemli unsuru bir takım mihraklar tarafından

karşı karşıya getirilmiş, getirilmek istenilmektedir.

 

Bu millet 30-40 yıldır, evlatlarını, maddi ve manevi varlıklarını,

bölgesindeki nice fırsatlarını bu yangın yüzünden heba etmektedir.

Buna dur demenin vakti çoktan gelmiştir ve geçmektedir.

 

Gereksiz suni tartışmalar yerine

atılması gereken adımlar atılmalıdır ki;

artık halkımız, Çanakkalenin,  rövanşını almaya çalışanlarla irsiyet bağı olan; Batı’nın başkentlerinde beslenerek,

örgütlendirilen ve her türlü maddi destek verilen

bu toprakların değer yargılarına  düşman

Marksist-komünist bir devlet kurma hayali peşinde

gününü gün eden MAŞA’lara

mahkum edilmemelidir.

 

Devlet şehit kanlarıyla boyanmış bu kutsal vatanın

doğusuna da batısına da  aynı kararlılıkla sahip çıkmalı,

en yakın geçmişinde yaşadığı Çanakkale Ruhunu tekrar dirilterek

tüm halkını müşfikçe kucaklamalı, planları bozulan mihraklar da

hayal kırıklığına uğratılmalıdır.