Çalışmak

Sorumlu bir varlık olarak insan çalışmak zorundadır. İnsanın yeme, içme ve barınma ihtiyacının yanında eğitim seyahat vb. birçok ihtiyaçları daha vardır; Ailesini geçindirme yükümlülüğü olduğu gibi komşu ve akrabalarına da yardım mükellefiyeti  vardır.  Bütün bunlar için de çalışmak zorundadır.

Dünya hareket ve faaliyet üzerine kurulmuştur. Aklı ve sorumluluğu olmadığı halde dünyadaki diğer canlılar hayatlarını sürdürmek için rızık peşinde koşmaktadır. Çalışmadan, emek çekmeden meşru bir şekilde yani helalinden bir şey elde etmek mümkün değildir. Ödüllendirme yeri olduğu için sadece Cennette, yorulmadan nimetlere kavuşacağız. O da bu dünyadaki çalışmamızın ve ter dökmemizin karşılığı olacaktır.

Kur"an"da  “Zekatı veriniz”  (Bakara 110), “Size verdiğimiz rızıkların helal ve temiz olanlarında yiyiniz” (Bakara 172) gibi ayetler; aile ve çocukları korumayla ilgili emirler, fakir ve yoksullara infakı emreden hükümler, çalışmanın farz olduğunu göstermektedir. Eli ayağı tutan sağlam bir insanın başkasına el açması dinimizde yerilmiştir. Toplumda da böyle insanlara Mehmed Akif"in deyimiyle “dostun yüz karası”, “düşmanın maskarası olarak bakılmıştır:

                                                              Kim bu dünyada kazanmasa bir ekmek parası

                                                              Dostunun yüz karası düşmanının maskarası

Yüce Allah “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki onun rızkı Allah"a ait olmasın”  (Hud 6) buyurmaktadır. Yalnız Allah bu dünyada her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Herkes kabiliyetine ve gücüne göre bir meslek edinmek bir işte çalışmak zorundadır. Bu, hayatın bir kanunudur.

Tembellik peygamberimizin Allah"a sığındığı kötü bir huy, bir hastalıktır. O Yüce Nebi sık sık “Allahım gam ve tasadan, acizlikten tembellikten  korkaklıktan, borç yükünden ve zalimlerin zulmünden sana sığınırım” diye dua ederdi. Yine O, “Kişinin elinin emeğiyle elde ettiği kazançtan daha helal bir kazancı yoktur” buyurmuş ve “Kardeşim Davud elinin emeğiyle geçinirdi” diye ilave etmiştir. Bilindiği gibi Hz. Davud demiri işler ve zırh yapardı. Hz. İdris"in terzilik, Hz. Musa"nın çobanlık, Hz. Zekeriyya"nın marangozluk yaptığını biliyoruz.

“Ne yapayım iş yok” diyen genç kardeşlerime sesleniyorum. İş var, fakat iyi niyet, irade ve azim yok. Çubuk ilçemizin gelişmesi için “elini taşın altına koyan ” çalışkan bir kardeşimiz Dr. Tuncay Acehan birkaç gün önce dinlediğim bir röportajında vasıflı, belgeli ve sertifikalı eleman yokluğundan şikayet ederek bir iş yerinin kendisinden talep ettiği değişik branştaki elemanlara karşı sadece güvenlik ve temizlik işçisi verebildiğini söylüyordu.

Sevgili genç kardeşlerim! Bir meslek öğreniniz, dil öğreniniz, bilgisayar öğreniniz. Kurslara devam edip kendinizi geliştiriniz. Çalışınız, şükrediniz ve kanaat ediniz. O zaman  Allah"ın size çok kapılar açtığını göreceksiniz.