“ÇAĞDAŞ VE MODERN ÇUBUK” MANZARALARI (2)

Şuayip Yaman Görünen Köy

Şuayip YAMAN                          GÖRÜNEN KÖY…

  

İLÇE MERKEZİNDE KESİNLİKLE İMAR ÇALIŞMASI          YAPILAMAZ

 

Deveye sormuşlar, “Boynun eğri”. 

-“Nerem doğru ki” demiş.

 

İlçe çarpık kentleşmeden dolayı öyle bir hale gelmiş ki; Şuradan başlayayım da düzelteyim diyebileceğiniz bir sorun yok. Her yer sorun ve öncelikli..

 

Belediye “Metropol İlçe” olmanın avantajlarını kullanmaya başladı. Bu da zaman içerisinde vatandaşın başını ağrıtacak, sıkıntıya sokacak gibi görünüyor.

 

İlçede Hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre bir imar uygulaması yapmak için öylesine büyük bir bütçeye ihtiyaç var ki; Ankara Büyükşehir Belediyesi"nin bütçesi bile bu çalışmalar için yetmez.

 

O halde ilçede imar uygulaması yapmak imkânsızdır. Bu nedenle yeni imar yerleri açmak gerekir.

 

Zamanında cadde ve sokak ortalarına öylesine binalar yapılmış ki; haliyle yollar ve caddelerde bu binaların konumuna göre eğri-büğrü olmuş. Ayrıca çıkmaz sokaklar var.  Belediye bunlara neden müdahale edemiyor?

 

Belediye; Hak, Adalet ölçüsünde herkese eşit bir icraat yapmak istiyorsa bu yanlış uygulamaları  düzeltmeli!. Yoksa buralara sonradan mı sıra gelecek? Çünkü ilçede yanlış imarlı yerleri kaldırmak istediğinizde yıkılmadık bir tane bina kalmaz. Şimdilerde yapılan imar uygulamasında maalesef çifte standart uygulanıyor.

 

 İlçede sokak ve caddelerde karşıdan karşıya baktığınızda ucunu görebiliyor musunuz?

 

Çarşı İçi"ni ise sormaya gerek yok. Belediye hizmet binasının da bulunduğu Atatürk Caddesi"nde yolun genişliği kimi yerde 13,00 m., kimi yerde 14,50 m., kimi yerde ise 15,82 m. imiş, oysa bu Cadde"nin genişliğinin 24,00 m. olması gerekirmiş. Belediye Başkanı"nın makam odası bile yolun 4 metre içinde imiş. Başkan adaletli bir imar uygulaması yapacaksa önce kendi makamından başlamalı!..

 

İmar çalışmalarına neden Atatürk Caddesi"nden başlamıyorsunuz? Dendiğin de yetkililer, “Bizim gücümüzü aşar” diyorlar. “O kadar paramız yok” diyorlar. Ama sıra fakir-fukaranın ve güçsüzün evinin yıkılmasına ve bahçesinin yanından yol açmaya gelince hiç düşünmüyorlar. Neredeyse 20 cm. yol genişletmek için bahçe duvarları yıkılıyor. Meyveli ağaçlar kesiliyor, bin bir güçlükle dikilen fideler koparılıyor. Bu yıkımlar ekspertiz raporu (uzmanlar tarafından hazırlanan inceleme raporu) olmadan yapılıyor. Bu evlerin fotoğrafları çekiliyor. Ev sahiplerine sadece bu fotoğraflarla birlikte birer tebliği gönderiliyor. Sonrada yıkım işlemi başlatılıyor. Yıkılan evlerin olduğu yerler ise şimdilik çöp ve tozdan geçilemez halde.. 

 

Yine Kiler Alışveriş Merkezi"nin ve bitişiğindeki diğer binaların da içerisinde bulunduğu Berat Caddesi"ndeki yol genişletme çalışmalarına Kiler"den iki sokak sonra başlanması düşündürücü bir o kadar da kuşku verici. Oysa Kiler ve bağlantılı olduğu diğer binaların da bulunduğu yerler her iki taraftan da (Şeyh Şamil Bulvarı ve Berat Caddesi) yolun içerisinde görünmektedir. Bu nedenle Berat Caddesi"ndeki genişletme çalışmaları buradan başlamalı.

 

Berat Caddesi"nde, Şehit Sait Türkmenoğlu Sokak yolu Paşa Mezarlığı istikametinde caddeyi ikiye bölüyor. Yolun sağ tarafı imarda 7 m. olduğu halde 5 m. olarak bırakılmış ve asfaltlanmış, sol tarafı ise 7 m. olarak genişletilmiş.

 

Yine Ankara Bulvarı üzerinde bulunan Ankara Dübel ile eski Samur Halı Fabrikası arasındaki Ziya Sokak"ın Ankara Bulvarı girişinin genişliği 7 m. ortası ile çıkışı ise 12 m.dir. Bu tür örnekleri çoğaltmak fazlası mümkündür. Bu durumlara kimse bir şey diyemiyor. Sorulduğunda ise, “imar durumu daha önce bu şekilde yapılmış” diyorlar. “Peki bu yanlışı siz düzeltin ” denildiğinde ise cevap hazır, “İmarda ne ise biz onu yaparız” diyorlar.

 

Bir de Metropol İlçe olduğumuz için yüzde 40 terk uygulamasına geçildiğinde asıl o zaman kıyamet kopacak. Bu uygulama halkın başına bayağı dert olacak gibi görünüyor.

 

Belediye"nin diğer bir uygulaması da eskiden imara göre açılmayan veya açılamayan bazı yolları açıyor olması. Ama ilçedeki çarpık yapılaşmayı ve daha önceden yapılan haksız ve yanlış uygulamaları düzeltme gibi bir lüksü bulunamamaktadır.

 

O halde İlçede yeni imar yerleri açmak zorunluluğu hasıl olmuştur. Bunlardan bazıları;  Kargın, Ömercik ve Akkuzulu Mahallesi güzergahı, diğeri Gökçedere, Ağılcık ve Yazır Mahallesi güzergahı, bir diğeri de Yukarı Değirmen olarak bilinen mevkii"nin kuzeyi (Kargın Mahallesi ve Aşağı Çavundur) güzergahı olabilir. Çağdaş ve Modern Çubuk için yeni imar uygulamaları bu güzergâhlar da yapılabilir.

 

Ayrıca İlçenin imar uygulamalarına ve trafik sorununa dolaysıyla park sorununa bir nefes aldırmak için de acilen çevre yolları yapılmalıdır.

 

                Yollar Kazı Kazana Dönüştü

 

İlçenin en önemli sorunu hiç şüphesiz “ALT YAPI” dır. Özellikle 23 Temmuz 2004 tarihi itibariyle “Metropol İlçe” olmamızdan sonra ilçe nüfusu dengesiz bir şekilde hızla artmış ve 100 bini bulmuştur. Alt yapı ilçeyi taşıyamaz hale gelmiştir. Bir başka ifade ile iflas etmiştir. Özellikle de içme suyu şebekesinin büyük bir bölümü hala asbest borularla kaplıdır. Asbest borularda bilindiği üzere kanserojen madde ihtiva ediyor. Bu da halkın sağlığını önemli ölçüde etkiliyor. Buna da bir çare bulan ne yazıktır ki, henüz yok. Belediye yetkilileri gerçekten iş yapacaklarsa öncelikle asbest boruları temizlesinler!..

 

Şimdilerde elektrik kabloları ve trafoları yeraltına alınıyor. Yollar sanki bedava yapılıyor gibi acımasızca kazılıyor. Kilit taş, hadi yeniden döşenir. Ama asfaltı yeniden nasıl döşeyeceksiniz. Yama yapacaksınız. Elektrik yer altına alınınca bu defa doğalgaz çalışması için tekrar kazacaksınız. Sonra eski kanalizasyon ve içme suyu şebekelerini değiştireceksiniz. Bu safhada da yolları tekrar tekrar kazacaksınız. Şimdilerde yollar birileri için bir çeşit “Kazı Kazan”a dönüştü bile. Bu çalışmalar esnasında hem Belediye ve hem de vatandaş kaybedecek. İşçisine maaşı bile zor ödeyen Belediye bu israftan dolayı parasını boş yere çarçur edecek. Vatandaş ise bozuk alt yapı yüzünden her alt yapı çalışması için yolun her yarılmasında Belediye"ye “yol yarma parası” ödeyecek. Birilerinin yanlış icraatlarının cezasını ödeyecek. Çubuk"ta alt yapı çalışmaları bitmeden asfalt ve kilit taş döşemek ilçeye ve Milli gelire ihanetten başka bir şey değildir.

 

İlçenin şu sıcak Yaz günlerindeki sorunu ise; TEMİZLİK VE ÇÖP ALMA” sorunudur. Buna bağlı olarak da kanalizasyonların sürekli temizlenmesi ve sineklerle mücadeledir.

 

Sineklerle mücadele için de bataklığı kurutmak gerekir. Bataklık ise,  İlçenin aynası olan Çubuk Çayı ve rastgele alınan çöplerdir. Çubuk Çayı"nın hemen temizlenmesi, çöplerin de alındıktan sonra her defasında yerlerinin ilaçlanması gerekir.

 

“ÇAĞDAŞ VE MODERN ÇUBUK” sağlam bir alt yapı ile olur. Temizlikle olur. Herkese eşit ve adaletli yaklaşımla olur.

 

Lokman Özden başkanlık koltuğuna oturduktan sonra yaptığı bir açıklamada; Çubuklu seçmenlerin yüzde 48"inin oyunu alarak bu göreve geldim. Amacım yaptığım hizmetlerle herkesin beğenisini kazanıp bir daha ki seçimde; yüzde 48"in değil, yüzde 88"in oyunu almak olacaktır” demişti.

 

Yine seçim öncesi yaptığı bir açıklamada da “İlçeyi siz basın mensupları ve sivil toplum örgütlerinin destekleri ile yöneteceğim” demişti. Ama “Cemaat ne derse desin İmam bildiğini okuyor”.

 

 Büyük bir hevesle girmeye can attığımız Avrupa Birliği ülkeleri, alt yapılarını 100 yıl öncesinden halletmişler.

 

Bizde ise bunun tam tersidir. Alt yapı yaz-boz tahtasına bir başka ifade ile kazı kazana dönüşmüş durumdadır. Her bina yapılışında alt yapı bozulur yeniden yapılır.  Bu nedenle bu ilçede alt yapı sorununu tamamen halledilmeden yollara asfalt dökmek ve kilit taş döşemek çok büyük israftır. Bu da Dinimizce haramdır.

 

Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz yıllarda ilçenin bazı kesimlerinde alt yapı çalışmaları yaptı. Bu nedenle her taraf kazıldı. Güya alt yapı çalışmaları bitti diye yollara seçim asfaltı atıldı.  Şimdilerde ise elektrik kabloları yeraltına alınmaya başlandı. Bu nedenle de yollar yeniden kazılıyor. Dökülen asfaltlar da boşa gitti.

Atalarımız ne demişti; “Ayranı yok içmeye, tahterevalli ile gider tuvalete” .. Bu dün böyle olmuştur. Değişen bir şey yok. Yarın da böyle olacak? Allah ömür verirse bekleyip göreceğiz.