BOYNUMUZ TUTULDU BATIYA BAKMAKTAN

Emrullah KILIÇ

 

 

Millet olarak çektiğimiz sıkıntıların kaynağıyla ilgili teşhisi net olarak Nuri Pakdil ortaya koymuştu yıllar önce:Boynumuz tutuldu Batıya bakmaktan.

Hep aynı yöne bakan insanın boynu tutulur. Bunun sonucunda ağrılar başlar. Teşhis iyi konulmazsa tedavi de yanlış sonuçlar verir. Hatta hiç sonuç vermez. Ağrılarla, sancılarla, sıkıntılarla devam eder yaşam…

Sanki boynumuz utulmadan önce bir akıl tutulması yaşadık Ve sorular peş peşe sıralanmaya başladı belleğimizde.

Acaba şarlatanların eline mi geçti dünyanın dümeni? Büyü mü yaptılar bize?

Güneş gözlüğü yerine ithal ettiklerimiz at gözlüğü müydü?

Markaları satın alırken karşılığında verdiğimiz sadece paramız mıydı?

Sorular ve sorunlar uzayıp gider…

Işık doğudan yükselir diye şarkılar söylüyorduk ama yönümüz Batı idi.

Aklımıza ket vuran, boynumuzda tutulmalara yol açan ve gözümüzü alamadığımız siyasi ve ideolojik aşkımız Batı. Bize sürekli tavuklarını kurban eden biricik sevdamız. Gücün Tanrılaştığı, İsa’nın uysallaştığı topraklar, stratejik ortaklarımız...

Gücü kutsayan teoriler yumağı… Merhametin düşmanı…

Sesli düşünmeye devam ediyoruz;

Kuvveti ve gücü temel ilke olarak alan bir medeniyetin nihai hedefi menfaattir. Yetiştirdiği insan tipi ise egoisttir. Egoizm fedakârlığın düşmanıdır. Benlik duygusu değer duygusunun önündedir. Metafizik bir kaynaktan yoksundur. İlahi referanslarla bağı kopmuştur.

Kendi varlığından başkasını tanımayan bir anlayıştır.  Var olmak veya varlığını devam ettirmek için mücadeleyi esas almak zorundadır. Bu mücadele gerekirse Tanrı ile bile yapılabilir. Mücadelenin sonu ise çatışmadır. Kültürel çatışmadan başlayarak dinsel alana kadar hayatı kuşatan bir çatışma.  Her gün patlayan bombalarla ölen bebekler… Aslında ölen farkına varamadığımız insanlıktır. En vahimi de bu… Oluk oluk kan… Göz çanağını kurutan, gözleri ferden kesen gözyaşı...

Kuvveti yücelten bir akıl, kuvvetliyi alkışlayan eller… Varlığın devamı için yapılan her türlü çatışmayı meşru gören şahinler...

Ahlaksız bir savaş için her türlüyü numara yapılır. Siyaseten de kılıf hazırdır, reel politiğe ince bir ayar çekilir. Kavramlar cilalanır. Gerekirse şişeden cin çıkarılır. Cin çıkmazsa da sorun değil, dert de o değil zaten. Çocukluğumuzda izlediğimiz bir çizgi film vardı “He-Man”. Sloganı ise “güç bende artık”. Alın size en büyük meşruiyet.

Gücü elinde bulundurup meşrulaştıranlar sonuçta ne yaptı? Cemil Meriç’in ifadesiyle önce Tanrıyı, sonra da insanı öldürdü.

Ölüm bizi de kuşattı. Her gün biraz daha ölmeye başladık

Çatışma kültürü bize de sıçradı.

Biz kadim bir medeniyetin evlatlarıydık oysa

 Öteki bizim namusumuzdu.

Bir arada yaşamanın manifestosunu yazmıştık.

Kendini bilmenin ilim olduğu günlerden, idrak edemediğini itham eden günlere geldik.

Sizce yazık etmedik mi?