BİR KAVİM NASILSA…

NEVZAT LALELİ

            Günün belli saatlerinde Allah’ın kitabını, bize dünya ve ahret saadetini sağlayacak Kur’an-ı Kerim’i okuyor musunuz?

Ben Müslüman’ım diyen her kesin yapması gereken bir çalışmadır bu. Çünkü Peygamberimize verilen ilk emir “Oku” dur. Ve bu emir dolayısıyla da bizlere gönderilmiş demektir. Ayrıca “Okumayan azar” buyrulmuştur. Allah kabul etsin. Ben bu görevimi yapmaya çalışanlardanım.

Allah kendilerinden razı olsun. Kelime kelime tercüme edilmiş, ayrıca bu kelimeler renklerle ayrılmış bir Kur’an-ı Kerimim var. Tabii zaman zaman tefsirine de baktığım oluyor ve ayetlerin manalarını hemen altından takip ediyorum.

Kur’anı kerim çağımız öncesini içine aldığı gibi, çağımızı ve çağlar sonrasını da içine alan bir kitaptır. Biraz devalı okuyucu iseniz bu sırlar size açılır ve Kur’an-ı Kerimi okurken hem çağlar öncesinin, hem çağımızın ve hem de gelecek çağların muhakeme ve muhasebesini yapabilirsiniz.

GÜNÜMÜZE TUTULAN IŞIK

Bu yazıyı hazırlarken, Batılılar halkı Müslüman olan Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı, Afganistan’ı işgal etmiş ve oralarda büyük zulümler yapmaktaydılar. Bir taraftan da bizim kolumuzdan tutarak bizi de bu pis işlerine bulaştırmak için yoğun propaganda yapıyorlar.

Işid, Işid, Işid… O kadar çok propagandası yapılıyor ki zannedersiniz karşınızda bir büyük ve disiplinli ordu var. Ama televizyon haberlerinden de görüleceği gibi sağda solda on, on beş kişilik dağınık guruplar, ellerindeki silahlarla sağa sola ateş açıyorlar. Sosyal medyadan gelen haber ve resimler de göstermektedir ki “Amerikalı gazetenin boğazı kesilerek öldürülmesi…” olayı meğer stüdyoda hazırlanmış bir programmış.

Bu hay huy arasında bizimkiler bu gün (2.Ekim.2014) TBMM’de, Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD de yapılan Birleşmiş Milletler toplantısında, Suriye ve Irak’a Türk askerinin girebilmesi için verdiği taahhüdü, bir kere de tezkere ile oylayacaklar.

Kıbrıs Barış harekâtında kendi kararımızı kendimiz vermiş ve askerimizi Kıbrıs’a çıkartarak Papaz Makaryos’un elebaşılını çektiği ve Rumları ENOSİS ilan ederek adayı Yunanistan’a bağlama emellerini böylece suya düşürmüştük.

SADDAM BATILILARA GÜVENMİŞTİ

Ama bu tamamen o verdiği özlere kesinlikle güvenilmez Batılıların arasında onların planları ve vaadleri ile Türk askeri Irak ve Suriye’ye girerse, bilesiniz ki bu bizim Saddam Hüseyin’in akıbetine uğrayacağımız manasına gelmektedir. Çünkü Saddam’ı da ABD Irak Büyükelçisi, “Biz sizi destekliyoruz, biz sizin arkanızdayız…” diyerek pohpohlamış ve onun Kuveyt’e girmesini sağlamıştı. Sonra da onu oradan geri çekilmeye zorladılar ve işte o bildiğimiz akibet başına geldi. Tabii burada en büyük zumlu Irak halkı yaşadı.

Irak İç işleri Bakanlığının sadece kadınlarla ilgili yaptığı resmi açıklamasında Iraklı esir kadın sayısının 5130, bunlarda tecavüze uğrayanların sayısı 3330, tecavüz sonucu hamile kalıp hapishanede doğum yapan kadınların sayısı 1200, zorla kürtaj oldurulanların sayısı 1830, toplu tecavüz sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 180, işkence altında öldürülenlerin sayısı 120 dir. Bu arada 4000 kadın kayıp olup bunların izlerine rastlanamamaktadır. Bunların beşde birinin de 18 yaşından küçük olduğu bildirilmiştir.

KUR’AN NE DİYOR

İsra suresi 16. Ayet aynen şöyle buyuruyor. “Bir memleketi helak etmek istediğimizde, onun idarecilerine (Allah’a itaat etmelerini) emrederiz. Onlar itaat etmezler de orada kötü işler yaparlar. Bunun üzerine o memleket aleyhine hükmümüz hak olur. Biz de onu yerle bir ederiz.”

Demek ki bir memleketin helaki, idarecilerin Allah’a itaati bırakarak (kanunlarında Allah’ın hükmünü gözetmemeleri, icraatlarında (yaptığı işlerde) Allah’ın emirlerine dikkat etmemeleri) sebebiyle, Allah’ın gazabını üzerlerine çekmeleridir.

Burada bir incelik daha bulunmaktadır. İdareciler kendi yaptıkları taşkınlıkları ve isyanlarında ceza sadece kendilerine gelmeyip, o idarecilerin hükümleri altındaki insanlara yani o memlekete gelmesidir.

Şöyle etrafınıza bir bakın bakalım. Ama bu bakış İslam gözlüğü ile olsun. Konuşmaları değil icraatları değerlendirin. Yukarıdaki ayetin hükmüne bizler de giriyor muyuz, girmiyor muyuz?

İsra 17. Ayette ise; “Hem Nuh’dan (Nuh tufanı) sonra nice nesilleri helak ettik. Kullarının günahlarından rabbinin haberdar olması ve görmesi yeter” buyrulmaktadır.