BATAKLIK MACERASI ÖLÜMLE BİTER

NEVZAT LALELİ

 

 

 

 

Gençlik inceleme yazı serisi                                                         

            Adil düzen, o düzende yaşayan bütün insanlara refah ve mutluluk sağlar. Çünkü adil düzen sağlam bir zeminde hareket etmekte, sistemin bütün uzuvları birbirine destek vermektedir. Bu düzende dişliler ve makineler, üretimi ve üretim kapasitesi belli (refah ve mutluluk) bir mamulü üreten fabrika gibi aynı gaye için çalışmaktadırlar.

            Ancak adil düzen dışında ki bütün düzenler, toplumun aleyhine ve bir takım seçkin zümreler (Irkçı emperyalistler) lehine çalıştığından, toplum ve onun idarecileri sanki bir bataklık içinde, kurtulmak için çırpınan insanlara benzerler. Çırpındıkça batarlar, battıkça çırpınırlar. Sadece ekonomik yapıyı bile alsak sonuç değişmez, aynı akıbetle yüz yüzedirler.

            Bataklığı bilirsiniz. Bir ova üzerinde genişçe bir çukurluğa yağmur suları dolmuştur. Ancak bu çukurun tabanı yumuşak topraktır ve çamurla suyun birleşmesi bataklığı meydana getirmiştir.

Bu bataklığa her hangi bir canlı düştüğü zaman, kurtulmak ister. Fakat kurtulmak için her çırpınış onun bataklığa daha fazla batmasını sağlar ve sonuçta o canlı tamamen bataklığa gömülerek batar ve ölür.

           

            Bataklığı farketmeyen bazı insanlar, o bataklıkta top oynayıp vakit geçiriyorlar.

            Bataklıkta çırpınanlara, bulundukları durumun felaketini gizlemek için onların heyecan duyacakları ve kendilerini meşgul edecek çeşitli oyunlar oynatılmakta, “medya” denilen tütsüdenliklerle de zaman zaman tütsüler verilerek uyuşturulmaktadırlar. Bazı zamanlarda ise etkili ve yetkili adamlar yaptıkları açıklamalarla, “halkın gazını almakta” böylece bu oyun devam edip gitmektedir.

            Nasıl bir bataklık zemininde devlet yöneticili yaptığı bilen ve fakat kurtulmak için elinden de bir şey gelmeyen İspanya eski diktatörü General Franko, faizci, yüksek vergici ve enflasyonist sistemi yürütebilmek için “Ben halkımı yüz binlik beşiklerde sallıyorum” deyivermiştir. Yüz binlik beşikler nedir diyenlere, eliyle stadyumu göstermiştir.

GERÇEK KURTARICILAR

            Bataklığın dışındaki sert zeminli toprak üzerinde duran ve sırtlarında “AKUT kurtarma ekibi” kıyafetleri gibi üzerinde “Milli Görüş” yazan özel gömlekli insanlar bataklıktaki insanları kurtarmak için onlara ip atmakta ve “tutunun şu ipe de sizi bataklıktan sizi çekelim” demektedirler.

            Bataklığın içinde çırpınanlar ise; “Sizin sayınız az. Siz yüzde 10 barajını bile aşamadınız. Siz bizi kurtaramazsınız” demekte ve atılan ipe bigâne kalmaktadırlar.

            Hâlbuki bu adamlar,  1975 ile 79 yılları arası ve 1997 yılında kalın urganlar atarak onların bir kısmını kenara çekmeyi başarmış insanlardır. Bu yıllarda yapılan kurtarma çalışmaları, bundan sonra yapılacak kurtarma çalışmalarının referansı olmalı ve kurtulmak için çırpınanlar bu gerçeği bilmeli değil miydi?

            Sert zeminde duranlardan bazıları, bulundukları sert zeminin kıymetini bilemedikleri ve bataklıktaki insanların durumunu iyice tahlil edemediklerinden olacak, “gömleklerini çıkartarak” güya bataklıkta ki insanları kurtarmak için onlar da çamurun içine atlarlar.

Şimdi bu insanlar da bir şu kadar yıldır bataklıkta çırpınıp durmakta, “istikrarı sağlamak” adına durmadan en can alıcı mallara (benzin, doğalgaz, elektrik gibi) zam yapmakta, yeni vergiler koymaktadırlar.

Bütçe açıkları, bu zam ve vergilerle kapatılamıyorsa, fabrikalar, tesisiler, televizyonlar, araziler ve arsalar yabancılara satılmakta (bir yabancıya 600 dönüm) buradan gelen paralar, bu bataklığı milletin başına bela edenlere ödenerek, durum kurtarılmaya çalışılmaktadır. Sonra ellerinde ne milletin malı kalmakta ve de oraların satışından gelen paralar… Hepsi uçup gitmektedir.

Sağcı – solcu, muhafazakâr – güya İslamcı gazete ve televizyonların büyük desteğiyle bu bataklıkta ayakta duran zamanımız idarecileri de eninde sonunda burada batmaya mahkûmdurlar.

            İyi bilinmelidir ki bataklığın içine girilerek, bataklıkta ki insanlar kurtarılamaz. Nitekim yakın tarih bunun açık örnekleri ile doludur.

            Faizci, Kapitalist ekonomik düzen bataklığı, bundan önce birçok yöneticiyi eskiterek yok etmiştir. Şöyle aklınıza gelen ülke yöneticilerini birer birer gözden geçirerek, bunların durumlarını şimdi daha sağlıklı tahlil edebilirsiniz.

            İktidar partisi ile Ana muhalefet partisinin bir biri ile biteviye (durmadan) atışmaları, düştükleri bu faizci, Kapitalist sistemin bataklığında; “sen bana çok çamur sıçrattın, yok sen bana daha çok çamur sıçrattın” kavgasından başka bir şey değildir.