AYASOFYA İBADETE AÇILMALI

ŞEVKET TANDOĞAN

            Bakanlar kurulunun 24 Kasım 1934 tarihli kararıyla müzeye dönüştürülen AYASOFYA CÂMİİ; 1 Şubat 1935 te müze olarak ziyarete açılmış, 80 yıldır amaç dışı kullanılmaktadır.

            Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethinin sembolü olarak camiye tahvil edip, tezyin edip 561 yıl önce cami olarak vakfettiği ve ilk Cuma namazını eda ettiği tarihî AYASOFYA; tam 80 yıldır boynu bükük MAHZUN AYASOFYA.

            Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) müjdesine mazhar olmak için, Köhne Bizans’ın surlarını aşarak İstanbul’u fetheden Güzel komutan Fatih Sultan Mehmet’in fetihten 3 gün sonra camiye çevirdiği ve 5 asır boyunca Müslümanların içinde ibadet ettiği AYASOFYA’da ilk Cuma namazı bugünlerde 1 Haziran 1453 günü kılınmıştır.

            O gün Sultan Fatih büyük bir kalabalıkla ayasofyaya gelip, burada ilk Cuma namazını kılmış ve AYASOFYA resmen cami olmuştu. Bu ilk Cuma namazında hutbeyi bizzat Hz.Fatih okumuş, namazı da hocası Akşemseddin Hazretleri kıldırmıştı. Ayasofyayı baştan aşağı tâmir ettiren ve bahçesine bir de Medrese yaptıran Sultan Fatih; buranın kıyamete kadar câmi olarak kalmasını yazılı bir vasiyetname ile vakfetmişti.

            Hatta Sultan Fatih, sanki 5 asır önce bu günleri görüyor, seziyor gibi; bu vakfiyesinde, “Vâkıfın şartlarına uymayarak, Ayasofya’yı câmi olmaktan çıkartacaklara lâ’net ediyordu.”

            Ayasofya’yı câmi olmaktan çıkaranların bunu neden ve niçin yaptıklarını biliyoruz. Bu konuda çok şey söylenmiş ve yazılmıştır. Yakın tarihimizi merak eden ciddî araştırmacılar; Ayasofya ile ilgili gizli anlaşmalardan söz etmektedirler. Naçiz kanaatime göre; biz geçmişe takılmak yerine, geleceğe bakmalı ve bugün Sultanahmet camiinin yanında boynu bükük kalan Ayasofyayı derhal ibadete açmalıyız.

            Tarihçi Yusuf b.Abdullah, Tevârih-i Âl-i Osman isimli eserinde şöyle yazar: “Muhammed Mustafa (s.a.v.) dünyaya geldiğinde Medâyin’de Nuşirevan’ın köşkünün kubbesi göçtü. Acem vilâyetinde ateşperestlerin ateşi söndü. Bizans’ta Ayasofya’nın kubbesi çatladı. İmparator o kubbeyi tekrar yaptırdı ve her yaptırışında yıkıldı. Neticede âciz kaldılar ve râhipler ittifak edip İmparator’a gelerek durumu anlattılar: “Arap diyarında bir Peygamber zuhur etmiştir, adı Muhammed’dir, onun dünyaya gelmesiyle bu kubbe yıkılmıştır, derman ancak ondan gelir.” Dediler.

            İmparator Herakliyus hemen itibarlı bir elçiyi hediyelerle Hz.Muhammed’e gönderdi. Elçi mektupla varıp durumu bildirdi. Muhammed Mustafa (s.a.v.) mübarek ağız suyunu alıp güzel bir taşa sürdü ve elçiye verdi:”Bu taşı kubbeye koyunuz.” Buyurdu. Elçi de taşı Herakliyus’a götürdü. Herakliyus taşı ustalara verdi, onlar da kubbeyi yeni baştan inşa ederken bu taşı kubbeye yerleştirdiler. Kubbe bir daha yıkılmadı.”

            Velhâsıl, fetih sembolü olan ecdat yâdigârı AYASOFYA; buraya yazamayacağımız pek çok esrar, keramet ve mucizelerle doludur. Yeteri kadar çile çekmiş mahzun kalmıştır. İbadete açılmasının zamanı gelip geçmiştir. Müslümanların gönlünde bir hançer yarası gibi saplanmış duran AYASOFYA ACISI artık sona ermelidir.

            Ülkemizdeki ve dış dünyadaki pek çok vakıf eseri onarıp ihya eden, yeniden şaheser nitelikte câmiler inşa edilmesine öncülük eden hükümetimizin, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız olmak üzere ilgili tüm devlet adamlarımızın AYASOFYA MESELESİNİ gündeme alıp ibadete açmalarını bekliyoruz.

             Son devrin büyük İslam âlimi Süleyman Efendi Hz. A.Menderes hükümetinin son yıllarında, İstanbul’da cami kürsülerindeki vaazlarında, yaklaşan darbe tehlikesini keşfen görüp işaret ederek; ”Menderes! Ayasofya’yı ibadete aç, aç, aç da kurtul” diye defalarca seslenmiştir.

            Bu çok önemli ve tarihî kararın şerefini müdrik olan Sayın Başbakanımızın, hiç zaman kaybetmeden, Cumhurbaşkanı seçiminden önce AYASOFYA’yı ibadete açmasını bekliyor, yazarlarımızı, Diyânetimizi, Sivil toplum önderlerini ve tüm Müslümanları bu konuda gayret göstermeye çağırıyorum. MAHZUN AYASOFYA’NIN YÜZÜ GÜLSÜN.