AHIRLARA DA ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR

Şuayip Yaman Görünen Köy

                     GÖRÜNEN KÖY….                  

           

        

Çubuk Belediyesi, işyerlerine çifte standart uyguladığı gibi ahırlara da çifte standart uyguluyor.

 

Berat Caddesi’nin Paşa Mezarlığı çevresi ve özellikle de sağ cephesindeki deki yerleşim yerleri hakikaten oturulamayacak şekilde. Burası ilçenin en eski yerleşim yerlerinden birisi..Ve bir çeşit varoş görünümünü andırıyor. Hemen her evin çevresinde ahırlar var. Buralarda besi yapılıyor. Çünkü çoğunun geçim kaynağı besicilik. Süt besiciliği yapıyorlar.

 

Ahırların hemen hepsinin de hayvan gübreleri dışarıda.. Buralarda insanlar yaşıyor. Çocuklar oynuyor. İnsanların hasta olmaması mucize..

 

Buralarda alt yapı yok. Kanalizasyon yok. Tuvalete giden şeyler fosseptik çukurunda birikiyor. Dolduğunda ise Cadde üzerindeki kanalizasyon kapağı kaldırılıp, kova ve kürekle boşaltılıyormuş. Kanalizasyonların bazılarının kapakları alınmış, yerine taşlar konulmuş.. 

 

 Bu fosseptikleri vidanjörle çekemezsiniz. Çektiğinizde arıtacak bir tesisin olması gerekir.

 

Ev ve ahırların etrafında biriken su ise tamamen yol güzergâhında alt yapının olmamasından kaynaklanmaktadır. Yol seviyesi, evlerin bulunduğu alandan bir metre yüksekte ve yağmur suyu kanalları yok, kanalizasyon yetersiz olduğu için Cadde’de biriken yağmur suları doğal olarak buraya akmakta, bunun sonucu olarak da evlerin ve ahırların arasında su birikintileri oluşmaktadır. Buralarda alt yapı iflas etmiştir. Sil baştan yapılmalıdır.

 

Hatırlarsanız 13-14 Haziran 2010 tarihlerinde sağanak olarak yağan şiddetli yağmur ve dolu yüzünden Çarşı İçi’ndeki Belediye binasının önü bile göl haline gelmişti. Çünkü burada da alt yapı iflas etmişti.

    

Belediye olarak Paşa Mezarlığı çevresinin yolunu, içme suyunu, drenajını, yağmur suyu kanalını ve kanalizasyonunu yapacağım diye imara açıyorsunuz, payını alıyorsunuz. Ama su bastığı zaman kendi suçunuzu kabul etmeyip cezasını vatandaşa çektiriyorsunuz. Ayrıca binaların su basmanlarının (sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oturduğu bölüm), binayı su basmayacak şekilde projelendirilmesi gerekirdi. Ama Belediyenin bu yörede şimdiye kadar köklü bir projesi olmamış..Belediye yetkilileri işin kolayını seçmiş, hatalarını örtbas etmek için vatandaşa cezai müeyyide uygulama yolunu seçmiştir. Bu dün böyle olmuştur. Bugün de böyle olmaktadır.

 

Unutmayınız ki burası bir mezra değil.. Burası Yıldırım Beyazıt Mahallesi..

 

Bu yerleşim yerinde imar yok. Olmayınca iskân da veremezsininiz. Fakat insanlar burada hala korkusuzca oturuyor.

 

Kısacası Paşa Mezarlığını çevreleyen alanda alt yapı yok. Olanlar da kesinlikle ihtiyaca cevap vermiyor. İnsanlar Allah’a emanet ve kaderlerine terk edilmiş durumda.. çevreyi büyük tehlikeler bekliyor. Burası S.O.S. veriyor. Acilen hemen her konuda önlemler alınması gerekir. Burada oturan vatandaşlara hangi kıstas ve kritere göre oturma izni verildi. Tekrar gözden geçirilmesi gerekir.

 

Belediye yetkilileri yıllardır “tüm siyasi görüşlere saygımız var” diye halkı avutmuşlardır. Ama mağdur olan vatandaşlar hiçte böyle demiyor.

 

Halis Çubukçu’nun besi ahırı Berat Caddesi’nde bulunan Anamur Sokağı’nın 50 metre ilerisinde ve solda..Ahırın dışına atılan hayvan gübresinin üzeri tenekelerle kapalı..

 

 Oysa aynı sokağın 20 metre ilerisinde ve sağda ise Y.A’ ya ait bir ahır var. Hayvan gübresi de dışarıda (çitin içinde) ve üzeri de açık. 

 

Bunların hangisi Berat Caddesi’ne daha yakın ? Hangisi Paşa Mezarlığına daha yakın? Mezarlık ziyaretçileri açısından kötü koku ve kötü görüntüyü hangisi daha çok etkiler?

 

Tabii ki yakın olan yani Y.A.’ya ait olan ahır.. Peki O’nun hakkında bir tutanak tutuldu mu? Tutulmadıysa, Neden tutulmadı?

 

            “Kurtla-Kuzu Masalı”nı hatırlarsınız:

 

 Kurt bir derenin yüksekçe bir yerinde su içerken aşağıda su içen kuzuyu görmüş ve “Kuzu kardeş suyumu bulandırıyorsun” demiş,

 

Kuzu’da, “Kurt kardeş, ben senin suyunu nasıl bulandırırım. Sen yukarıda, ben ise aşağıdayım. Bulandırsa bulandırsa sen benim suyumu bulandırırsın….” demiş.. Sonuçta Kurt, kuzuyu yakalayarak ormanın derinliklerinde kaybolmuş... Hani kıssadan hisse derler ya.. Masalda işlenen tema; Kim daha güçlü ise o haklıdır. Ne hazindir ki dünyanın gerçekleri de bunun üzerine kurulmuştur.

 

            Yine mezarlıktan sonra başlayan Akkuzulu Yolu üzerinde boş arsalar üzerine hayvan gübreleri dökülmüş ve tezekler yapılmış, yapılmaya da devam ediyor. Burada da evlerin çevresinde ahırlar var. Karşıda ise “Gazi Üniversitesi Yerleşkesi” var.

 

            Bunlar maalesef modern ve çağdaş “Metropol İlçe Çubuk”tan örnek ve kesitler..

 

            İlçede ahırlar tabii ki kalkmalı… Buna uymayanlara tabii ki cezai müeyyideler uygulanmalı… Ama onlara önce adres göstermek zorundasınız. Besilerini nereye götürecekler, nasıl götürecekler. Yardım etmek zorundasınız. Onları eğitmek ve güzellikle ikna etmek zorundasınız. Bunlara rağmen gitmezlerse o zaman cezai müeyyide uygulayabilirsiniz. Ama birine ceza yazıp, diğerine yazmazsanız, bu keyfiliktir, ayrımcılıktır, adaletsizliktir. Bunun da hiçbir şekilde tarifi ve telafisi yoktur. Kimse size güvenmez.

 

            Ahırlar belirli bir plan ve proje kapsamında kalkmalı.. Buradaki insanların geçim kaynağı besiciliktir... 4 büyükbaş hayvanı olanı mandıraya gönderemezsiniz. Birkaç hayvanı barındırmak üzere tahsis edilmiş özel bir yerler var mı? Varsa taşınmaya hazır mı?

 

Diyelim ki bu insanlara baskı yaptınız. Onlar da dayanamayıp besilerini sattılar. Bir müddet sonra bu insanlar geçimlerini nasıl sağlayacaklar? Bunlara iş imkânı sağlayabilecek misiniz?

 

            Hani Halka hizmet, Hakka hizmetti?

 

            Cezai müeyyidelerde uygulamalar herkese eşit olmalıdır. Besi ahırlarının çokça olduğu bir çevrede sadece bir-iki kişiye göstermelik para cezası uygulamakla bu sorunu çözecek mi? 

     

Lütfen ! Çifte standardı bırakın artık. Herkese adil davranın ki insanların saygı ve takdirini kazanın…

 

Sahi!.. 35 bin baş hayvan kapasiteli  “Çubuk İhtisas Organize Hayvancılık Bölgesi Projesi”  ne durumda..  Yoksa o da mı elimizden kaçacak ?