2023-2053-2071 VİZYONLARINA ENERJİMİZ TAM MI?

MEHMET BAL

 

Zamanın kaybolan dehlizlerinde pervasızca giderken geriye dönüp baktığımızda, ne bıraktığımızı görememekteyiz ve geleceğe bir o kadar karamsar ve boş bakmaktayız. Tüm sorunlara da tam burada odaklanıp bakacak olursak sebebin ne olmaya çalıştığımızdan çok, ne olacağımız gerçeği karşımıza çıkıyor.

Herkesin üzerinde durduğu bir o kadarda hevesle beklediği gelecek tüm kaygılarıyla birlikte geliyor. Bizim burada soracağımız sorular ise bu bekleyiş ve gelecek neyle gelmektedir? İnsanların hayata olan bakışlarının kenarda sıkışıp kaldığı, düşünceden çok maddenin değer gördüğü bir ortamda gelecekten söz etmemiz ve umutla bekleyişimiz hangi örnekle tarif edilebilir?

Mevcut potansiyelin gerçekleşmesi siyaset, ekonomi, kültür, insan kaynakları gibi alanlarda ilk, orta ve uzun vadeli stratejik planlar yapılmasına ve bu planların azim ve kararlılıkla uygulanmasına bağlıdır. Aksi halde, hedefsizlik ülkelerin kapasitelerini köreltir. Günübirlik düşünceler ve kısır çekişmeler ülke kimliğini ve bütünlüğünü zedeler ve ülkeyi tarihi kökenleri ile sorunlu hale getirir.

Memlekete dair söyleyecekleri olan kelam edecek nefes sahibi insanların, basiretli ilim adamlarının ve akademisyenlerin bir kısmı memleketimizin ilk, orta ve ileri vizyonlarına ulaşacaklarını iddia ederken bir kısmının da çalışmaları neticesinde gördükleri tablolar bizlere bu hedef ve vizyonlara ulaşsak ta enerjimizin kalmayacağı yorumlatıyor, bu meselenin daha da ayrıntılı halde ele alırsak şöyle diyoruz.

Hedefe ulaşana kadar amacımızın sadece hedef olduğu iddiasını yaparken acaba düşündük mü hedefin sonunda kazandığımız tek şey sadece o hedefe ulaşmak mı yoksa o hedefe giderken biriktirdiğimiz bilgi mi bizi hedefe ulaştıracak. İnsanlar tarih boyunca kurdukları büyük devletleri medeniyet haline getirirken geçmiş zamanda kurmuş veya kurulmuş devletlerden feyz alarak ilerlemişlerdir.

Bu hususta planlama yarışında, ilk vadede 2023 derken Cumhuriyet ilanının 100. yılı, orta vadede 2053’ü yani İstanbul’un Fethi’nin 600. yıl dönümünü, uzun vadede ise Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıl dönümüne yani 2071 kastettiğini,  bürokrasiden duymaktayız.

Ağzımızda 2023-2053-2071 hedefleri var ama daha bir gün sonrasını bilmiyoruz. İşte o nedenle asıl soruna odaklanmamız gerekiyor. Bu soruları da kendimize şöyle sormamız gerekiyor.

Bizler şuan 2023’ü hedeflerken 1923’te o yokluğun içinden filizlenip dipdiri bir çıkışın mücadelesini verebilecek devlet-millet kadrolarına sahip miyiz?                                      

2023’ü hedeflenirken omuzlarında o ağırlığı ve şuuru taşıyabilecek fert yetiştirebilmekte miyiz?                                                                                                                                 2053’ü hedeflerken İstanbul’un Türkiye de sahip olduğu tarihî ve kültürel mirası, İstanbul’u İstanbul yapan mimari donanım, ilim ve birikim ile kültür meşalesini yakmış bir kenti 2053’e nasıl hazırlıyoruz?

2053 hedefi bu vesileyle imparatorluk olup yükselişe geçişin Türkiye’de hangi adımı olacak?

İleri hedefimiz olan 2071’de Türkiye’yi ‘yurt yapan’ parolasıyla Malazgirt ruhunu bu topraklara mimariden sanata kadar uzanan bir sistemi kurabilecek özgün bir yönteme sahip olacak mıyız?

2071, Anadolu’ya girişimizin iki bininci yılında, hem bölgesel sorunların çözümüne uzlaştırıcı bir güç, hem de örnek alınması gereken bir ilham kaynağı olacak mı?

Kısaca 2023-2053-2071 hedefleri doğrultusunda eğitimden sanata, sanayiden turizme, milletten devlete kadar bu hedeflere olan enerjimiz var mı? Hedeflere ulaşsak bile yukarda belirttiğim bilgi ve beceriye sahip miyiz ya da sahip olacak mıyız?

Tüm bunları hedeflerken Türkiye’de demokratik, insan haklarına saygılı, yaşam standartları yüksek, teknoloji üreten, dinamik ve eğitimli genç nüfusa sahip bir Küresel Aktör olacak mı?

Türkiye’nin geleceği inşa edilirken eğitim sorunu, siyaset sorunu, yatırım sorunu sanayi ve üretim sorunu gibi sorunlarla mı gelecek yoksa bu sorunlara çözüm odaklı çalışıp ödevine iyi hazırlanmış bir Türkiye ile mi bismillah diyeceğiz?

Dolayısıyla gerçekçi, tasavvur edilebilir, uygulanabilir, esnek, hassasiyetleri dikkate alan ve güçlü hedefleri ortaya koyabilen Türkiye’den, bu vizyonlarını hazırlayacak strateji üzerinde belirleyici etkiye sahip olması; akılları ve yürekleri eş zamanlı harekete geçirmesi beklenmektedir.

Dünyadaki gelişmelerle dış politika, güvenlik, siyaset, ekonomi, teknoloji ve sosyo-kültür gibi alanlarda Türkiye’nin nasıl bir gelecek vizyonuna sahip olması gerektiği konusunda öneriler geliştirmek, bu vizyona ulaşmak için belirlenecek hedefler ve uygulanacak politikalar hakkında geniş kapsamlı bir tartışma ortamı yaratmak, bunun da “milli ve evrensel bir hedef” olarak ülkenin bütün siyasi kadrolarının buluşması gerekiyor. Ülkenin istisnasız bütün çocuklarının bu buluşmadan heyecan duyması gerekiyor. Ve bir tek çocuğumuzun eleğin altına düşmesine fırsat vermeyecek bir sorumluluğun, ülkeyi yöneten herkesin yüreğini sarması gerekiyor. Yani 2023’te 2053’te 2071’de biziz gençler biziz !

Ve son olarak muhakkak milli şuura ve inanca yer veren, ona dayanan bir eğitim dili acil olarak gerekli. Bütün eğitim, haber ve yayın organlarının mutlaka milli-manevi unsurlarımızı kuvvetlendirici milli fikri telkin edici tarzda faaliyet göstermesi gerek. Bunun başka yolu yoktur. Ayakta kalabilmemiz ekonomik ve siyasi hamle ve vizyon yapabilmemiz için tek yol budur.

Bu minvalde şu soruyu tekrar soralım; 2023-2053-2071 vizyonlarına enerjimiz tam mı?