TÜGVA’DAN “ÇANAKKALE’DEN AFRİN’E” TİYATRAL OROTORYO...

TÜGVA’DAN “ÇANAKKALE’DEN AFRİN’E” TİYATRAL OROTORYO...

TÜGVA; Çubuk Üniversite Koordinatörlüğü ile Lise Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa hazırlanan ve liseli gençler tarafından başarıyla sahneye konulan“ÇANAKKALE’DEN DEN AFRİN’E” Tiyatral Orotoryo Gösterisi gerçekleştirildi.

  Şuayip YAMAN

Program öncesi Atatürk Parkı’nda program tanıtımı yapılmış, “Sessiz Askerler” halkın dikkatini çekmiştir.

 

Program Cabir ÇETİN tarafından Kur’an Tilaveti’nin okunmasıyla başladı.

 

TÜGVA Çubuk Üniversite Koordinatörü Burhanettin ÇELİK,  Çanakkale ruhunun diri tutulmasına dikkat çeken  günün anlam ve önemini ifade eden konuşmasında, “Çanakkale’den Afrin’e Tiyatral Orotoryo Gösterisi” ile TÜGVA olarak gençlerin milli-manevi duygularla donatılması ve geçmişinden ders alıp geleceğine emin adımlarla yürümeleri hedeflenmiştir.

 

Biz bugün burada bir daha dönmemek üzere gidenlerin, tarihin yazdığı en gerçek en şerefli kahramanları yâd etmek üzere Çanakkale şehitlerini hatırlamak üzere huzurunuz da, buradayız.

 

Amacımız geçmişteki savaşların zaferleriyle mutlu olmak değil, eğer amaç vatan savunmasıysa, eğer amaç hürriyet davasıysa, bir ölüm kalım mücadelesiyle, buna savaş diyemezsiniz ve bunu anlatmak boynumuzun borcudur.

 

Çünkü Vatan dediğimiz bu toprak, diyeti ağır ödenmiş bir topraktır. Bana deseler ki, Çanakkale’yi üç kelimeyle anlatın. Derdim ki, “Geldiler, Gördüler ve Döndüler...”

 

Evet, geldiler 1915 yılında, 1.Dünya savaşı, Osmanlı devleti dünyanın en büyük devletleriyle mücadele ediyor. İngiltere, Fransa, Avustralya, Rusya ve de beraberinde getirdikleri binlerce sömürge askeri, Osmanlının kalbine giden boğaz yoluna pençelerini sarkıttı.  

 

Çünkü Amaçları İstanbul’du. Başkent İstanbul alınırsa Osmanlı tarihe karışacak ve Türk milleti bu topraklardan atılacaktı. Evet, geldiler, ama ben diyorum ki, gördüler. Çanakkale’yi Çanakkale yapan gelenler değil!.

 

Onlar 1071’den beri geliyorlar. Bin yıldır bu milleti bu topraklardan atmak için geliyorlar. Ha, bu sefer top yekun geldiler. Gemileriyle, toplarıyla tüfekleriyle geldiler.

 

Çanakkale’yi, Çanakkale yapan gelenler değil..! Çanakkale’yi Çanakkale yapan, gelenleri karşılayan asil ruhtur. O öyle bir ruhtur ki, çelik ve barut; inancın, imanın ve azmin karşısında yenik düşmüştür. O öyle bir ruhtur ki sevgili arkadaşlar, ben esir yaşamaktansa, özgür ölmeyi yeğlerim diyen insanların ruhudur. Davaları büyüktü, vatan davasıydı.

 

Çünkü şimdi soruyum sizlere, Vatan demek, ne demek ? Şu anda üzerine bastığınız kara toprak mı ?

 

Yada duvarlarda sınırları haritalara çizilmiş her gün gördüğünüz coğrafya parçası mı ? Değil..

 

Bizden önce giden birileri, o coğrafya parçasını vatan yaptılar. Coğrafya parçası başka bir şeydir. Ama toprak kanla yoğrulmuşsa, canla ödenmişse bedeli, artık adı vatandır. Ben diyorum ki vatan; özgürlüktür.

 

Her gün eve gidiyorsunuz, çıkıyorsunuz özgürce çantanız sırtınızda bir taşa vuruyorsunuz ayağınızı, ıslık çalıyorsunuz. Belki şakalaşıyorsunuz arkadaşlarınızla, kimse önünüze çıkıp “ Dur yürüme bu yoldan” demiyor. Sonra evinize varıyorsunuz, ne rahat, en özgür, en huzurlu olduğunuz yer, başımı sokacak bir evim olsun, başka bir şey istemem. 

 

Ben de diyorum ki, vatanım, evimin evidir vatan.

 

Bu bayrağın altında konuşuyorsam, şu an ve hepiniz ciğerlerinize bu nefesi çekiyorsanız, unutmayın gençler birileri nefesini kaybettiği içindir. Biz bu özgürlüğü yaşıyoruz ve o yüzden ve o yüzden nerden geldiğinizi ne yapmamız gerektiğini iyi bilmemiz gerekiyor.

 

Ve döndüler diyorum. Çanakkale öyle bir yer ki, yokluk varlığı yenmiştir, maneviyat maddiyatı yenmiştir. Ve arkadaşlar, özgürlük sömürgeyi yenmiştir. Esaretin zincirini kırmıştır.

 

Ve o gidenler, o yüz binler, canlarını hiç düşünmeden bu toprağa verenler için yüce Allah diyor ki “Onlara ölü demeyiniz, onlar diridirler” ve ben diyorum ki, şu an bizi izliyorlar ve buradalar, yanımızdalar ve onların taşıdığı o asil ruh, biliyorum ki gençler, bizim damarlarımızda. O ruhun  kıpırdanışlarını hissediyorum, onlara ölü demeyiniz.

 

“ÇANAKKALE BİR ULUSUN KURTULUŞ SAVAŞI DEĞİL, BİR  ÜMMETİN DİRENİŞ VE DİRİLİŞ RUHUDUR.”

 

Çanakkale savaşı, yalnızca bir ulusun kurtuluş savaşı değildi.

 

Çanakkale savaşı, mazlum ümmetin çocuklarının hilâfetin düşmemesi için verdiği bir ölüm-kalım savaşıydı. Hilâfet, İslâm’ın bayrağı, İstanbul bayraktarıydı.

 

Osmanlı da, Ahmet Cevdet Paşa’nın ifadesiyle, “insanlığın son adasıydı.”

 

Osmanlı, 3 kıtada 6 asır barış yurdu inşa etmeyi başarmıştı.

 

Sonunda, İstanbul düştü, dünya bir asırda cehenneme dönüştü.

 

İslâm’ın bayrağının yere düşmemesi için dünyanın dört bir tarafından Çanakkale’ye koşan genç-yaşlı, erkek-kadın bütün ümmetin müştereken verdiği bir direniş destanıdır Çanakkale.

Diriliş ruhunun tohumlarının ekildiği, bitmeyen ve bitmeyecek Bedir ruhunun yeşertildiği muazzez bir destan...

 

İSLÂM DÜNYASININ AYAĞA KALKMASI, İSTANBUL’UN AYAĞA KALKMASINA BAĞLI!

 

O yüzden Çanakkale’de sergilenen ümmet şuuru, direniş ve diriliş ruhu diri tutulduğunda, İstanbul, yeniden tarihin yapılmasında, insanlığın susuzluğunun giderilmesinde, dünyanın barış yurduna dönüştürülmesinde o tarihî rolünü oynayacak biiznillah...(Allah izin verirse)

 

Bu ruhu yeniden kuşanabilirsek, tarihi yeniden biz, Müslümanlar olarak biz yazarız ve biz yaparız Allah’ın izni ve keremiyle...

 

Bu gerçeği, bugün, Emin olun, İslâm dünyası idrak etmiş durumda ve iliklerine kadar yaşıyor...

 

Yemen’de, bir yaşlı teyze şunları söylüyor:

“İstanbul düştü, İslâm dünyası düştü. İslâm dünyasının ayağa kalkması, İstanbul’un yeniden ayağa kalkmasına bağlı.”

 

İşte bu ruh yok edilmeye çalışıldı bu ülkede.

 

Bu tarih şuuru, bu ümmet şuuru, bu direniş ve diriliş ruhu.

 

Oysa Bosna’dan Beyrut’a,

 

Gazze’den Halep’e,

 

Müslüman Hindistan’dan Kudüs’e kadar bütün Müslümanlar, hilâfetin merkezi İstanbul düşmesin diye Çanakkale’ye koşmuştu.

 

Neydi bu?

 

Altını kalın harflerle çizerek tekrar etmekte yarar var: Bir ümmetin emperyalistlere karşı ümmet şuuruyla yekvücut olarak gerçekleştirdiği, bizi yarın da ayağa kaldıracak yegâne direniş ve diriliş ruhuydu bu.

 

ÇANAKKALE RUHU’NU DİRİ TUTARSAK, TARİHİ BİZ YAPARIZ YENİDEN...

 

Bu ruhu yitirdiğimiz zaman, ne bu toprakları koruyabiliriz; ne de mazlum İslâm dünyasının umudu olabiliriz. Bunu asla unutmamak gerekiyor.

 

Nitekim Çanakkale’de toprağa düşürdüğümüz, tarihe kaydettiğimiz bu diriltici ruh, 15 Temmuz’da hatırlandığı ve şahlandığı içindir ki, bu toplum, son kale düşmesin, mazlumların umudu sönmesin diye göğsünü tanklara siper etti ve yeni bir destan yazdı.

 

 Bize düşen, bu ümmet şuurunu, direniş ve diriliş ruhunu diri tutmak; fikir ve sanatın, kültür ve hayatın her alanına yaymak, gergef gibi işlemek ve gelecek kuşaklarımızı bu ruhla yetiştirmek... İşte o zaman bu toplum yeniden toparlanacak ve mazlum halkları yeniden toparlayacaktır inşallah...

 

Şehitlerimizin mekânları cennet olsun, hepsine selam olsun, ruhları şad olsun.”

 

TÜGVA Çubuk Üniversitesi Lise Koordinatörü Nurullah ÇAKMAK, “Kalbi iman için atan, vatan için atan gençler yetiştirmek amacımız.

 

Bizleri yalnız bırakmayın.

 

TÜGVA’da 1,5 yıldır hizmet vermeye çalıştık.

 

Koşular, geziler, piknikler, tiyatro ve güreş gibi faaliyetler yaptık.

 

Gündelik hayatta nasıl bir gençlik yetiştirebiliriz. Ankara’da da bizi temsil edecek gençlerimize ihtiyaç var. Bunun için Çubuk’ta Çalış tay yaptık.

 

Genç Türkiye Kongresi (Genç Bakış Yeni Fikirler) Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Lise Koordinatörlüğümüz tarafından lise ve dengi okullar arasında yedi temada yarışmalar düzenlenmiştir.

 

Genç Türkiye kongresinde Çubuk’u temsil edecek gençlerimiz ve konuları şu şekildedir:

 

  • Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele: Tuğba DURMUŞ, Sinan ESİRÜNGÜ,
  • Çevre ve Doğa Bilinci: Rabia YILDIZ, Bahadır ÖZDEMİR,
  • Gündelik Hayatta Doğruluk: Beyzanur AKBAŞ, Gürhan Hilmi NOKTA,
  • Özgürlük mü Adalet mi ?: Saide Nur DABANCI, Ömer Faruk AK,
  • Popüler Kültür: Beyzanur GÜLDİKEN, Muzaffer ÇETİN,
  • Bilgi Kaynaklarımızın Sorgulanması: Ayşenur DEMİR, Enes VURAL,
  • Toplumsal Rollerimiz: Fatıma KILIÇ, Hüseyin KILIÇ.

 

Arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum. İnşallah ilçemizi en iyi şekilde temsil ederler”

 

TÜGVA Çubuk Temsilcisi Yusuf KILIÇ, “Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Türkiye’de ve yurtdışında faaliyette bulunan bir gençlik vakfıdır. Vakfın Türkiye’nin 81 ilinde temsilcilikleri bulunmakta ve bu temsilcilikler vasıtasıyla öğrencilerine yönelik burs, yurt ve kitap kafe gibi imkânlar sağlamaktadır.

TÜGVA’nın amaçları; geleneklerine bağlı kalarak, çağın gereklerini iyi okuyabilen, topluma ve insanlığa değer katan bir gençlik için çalışmaktadır. Öz güveni yüksek, yenilikçi, çalışkan, iyi ahlaklı, merhametli, başarılı ve sorumluluk sahibi gençlerin, yeni nesil projeler hazırlarken kendilerini geliştirdikleri bir vakıf kültürüne sahiptir.

TÜGVA olarak gençlerin milli-manevi duygularla donatılması ve geçmişinden ders alıp geleceğine emin adımlarla yürümeleri hedeflenmiştir.”

 

TÜGVA Çubuk Temsilcisi KILIÇ liseli gençlerin sahneye koyduğu Çanakkale Orotoryosu hakkında ise; “İlçemizde faaliyet gösteren lise öğrencileri tarafından düzenlenen oratoryo etkinliğinde Çanakkale ruhu yeniden canlandırılarak izleyicilere duygu dolu anlar yaşatıldı.

 

Öğrencilerimizde vatan sevgisi, birlik ve beraberlik ruhu oluşturma adına muhteşem bir etkinlik oldu. Oratoryo etkinliğinin düzenlemesinde emeği geçen liselerin idareci, öğretmen ve öğrencilerine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum.” diye konuştu.

 

 Program sonunda,

 

Ankara’daki Genç Türkiye Kongresi Çalıştayı’nda Çubuk İlçesi’ni temsil hakkı kazananlar tanıtılmış ve kendilerine TÜGVA Çubuk Temsilcisi Yusuf KILIÇ ve TÜGBA Üniversitesi Lise Koordinatörü Nurullah ÇAKMAK tarafından birer Kur’an-ı - Kerim ve birer kitaptan oluşan ödüller verilmiştir.

tugva-tile.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.