HOŞ GELDİN, EY…! MÜBAREK ŞEHR-İ RAMAZAN

 

 

 

Ayların sultanı mübarek Ramazanı Şerif ayı olan Şehr-i Ramazan ayını karşılamaya hazırlanıyoruz.

 

Nasrettin Hoca Efendi Hazretlerine sorarlar, Hazret diyorum zira oda büyük velilerdendir. “Hocam Ramazan ayı bizden memnun kaldı mı, ne dersiniz?” Dediklerinde Hoca Efendi Hazretleri şu cevabı verir: “Arkadaşlar Ramazan Ayı bizden hoşnut olmasa hiç on gün erken gelir mi?

 

Bu Ayın, diğer aylardan ayrı bir muhabbeti ve feyzi vardır. Gökyüzünden hem gece hem gündüz ayrı bir nur, mağfiret, muhabbet kısaca sağanak, sağanak rahmet yağar yeryüzüne. Bu mübarek ayın girdiği zaman cennetin kapıları açılır hem de tam arkasına kadar. Allaha hamdolsun ki cehennemin kapıları kapanır. Şeytanı Aleyhill’anet, Ramazan ayında Ademoğullarının hiçbirine ilişemezler.  Çünkü Ramazan’da şeytan ve uşaklarına kelepçe vurulur. Buna rağmen bu mübarek ayda da devam eden bazı olaylar vardır ki örneğin, cinayet, hırsızlık ve ahlâksızlık vakaları şeytanın kandırmasından değil, kişinin nefsinin azdırmasından ileri gelmektedir. Kişinin nefsi azınca şeytan bile uzak durur. Öyle haramzadeler vardır ki şeytanın unuttuklarını bile ona hatırlatırlar.

 

Bu ayda ve diğer aylarda da olduğu gibi kolları sıvayıp, ibadetlerin en güzellerini daha fazla yapmak için gayret göstermek de fayda var derim. Zira bu ayda ne kadar ibadet yapsak az biledir. Bu ayda yapılan ibadetler ayların, senelerin çarpanlarıyla ifade edilir. Bire on veren başaklar gibi. Bol şükür içinde bulunmak lazım, zira “Şükür; Hakk'ın kuluna verdiğini, o'nun yolunda kullanmaktır” der Yüce Sultan,Abdülhakim Arvasi (K.s.) Hazretleri.

 

 Bu ayda vesvese yok, Mevla’nın huzurundan kovulmuş Aleyhill’anet şeytanın hileleri yok, yapılan her ibadette bağışlanma var, mağfiret var, af var, rahmet var. En önemlisi dinimizin Muhabbeti Muhammed Mustafa (s.a.v.) Aleyhisselam Efendimizin muhabbeti var, artık gerisini siz düşünün. Hasan Sezai-i Gülşeni Hazretleri “Muhabbetten göründü kendi bizzat” sözünden sonra başka muhabbet kapısına ne hacet var derim. Rahman ve Rahim esmalarından süzülen hazinelerin hepsi var bu ayda. İnsanların Aleyhisselatü Vesselam Efendimize daha da yaklaştığı, Mevla’ya daha da yakınlaştığı ay var bu ayda.

 

Hazreti Adeviyye annemizi hepimiz biliriz o mübarek insanı. Allah’ u Zülcelâl Hazretleri şefaatlerini nasip eylesin. Adeviyye annemiz Ramazanda Akşam namazından sonra sabah namazına kadar her gece 1000 rekât namaz, 20 rekâtta teravih namazı kılardı. Hangi beşer böyle bir ibadeti kaldırabilir? Ancak Allah’ın aşkında kaybolmuş bir insan bedeni Yüce Mevla’nın kudreti ile bu ibadetleri kolayca göğüsleyebilir.

 

Bu ayın güzel tarafı iftar sofraları kurulur, fakir zengin demeden insanlar doyurulur. Hoş sohbetler yapılır. “Zira sofrada geçen zaman ömürden sayılmaz” der Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz. Bırakın hatiplerin o güzel vaazlarıyla insanların kendilerinden geçmesini, yeryüzü bile bundan nasibini alır. Bu ayın güneşi bile ayrı bir güzel doğar, ayrı bir güzel batar. Gecesi bile ayrı güzeldir. Müezzinler bu ayda Ezan-ı Muhammed’ iyeyi Bilal Habeşi Hazretleri gibi yanık yanık okurlar. Bu ayı fırsat bilen insanlar nerede fakir fukara var onları araştırırlar. Karıncalar misali. İhtiyaç sahibi olan insanların ihtiyaçlarını gidermek için bitmeyen tükenmeyen enerjilerini sarf ederler, enerjileri bitse bile onlara Allah katından ayrı bir kuvvet ayrı bir enerji verilir. Allah Zülcelâl Hazretlerinin özel bir ihsanıdır bu insanlara.

 

 Bu kuvvet ilahi kuvvettir. Büyük dedemiz İbrahim Aleyhisselamın duasında gizlidir. Sadece Sıddıklar da, Abidler de, Zahidler de Veli ve Evliya dediğimiz kullarında ve Allah Zülcelal’ı seven ve onun sevdiği, seçtiği kullarda olur. Bu kullar her daim güler yüzlü, hoş sohbet, şakacı, bir o kadarda mütevazı olurlar. Halkın arasından hiç çıkmazlar, Hak’kın yanından da hiç ayrılmazlar. Bizlerin talebi de bu kullarından olabilmektir.

 

Hazreti Mevlana Celalettin Rumi Hazretlerine sorarlar: “Efendim neden bu kadar çok şaka yapıyorsunuz?” diye. Mevlana Celalettin Rumi hazretlerinin verdiği cevap çok ilginçtir ki: “Devamlı cennet kokusu alan insanların abus (asık suratlı) durması mümkün müdür?” der. Bu dünyada Cenabı Hakkın hoşnutluğunu arayan kimseyi, Allahu Azümüşşan hem dünyada, hem de ahrette hoşnut kılar.

Şu mübarek üçaylarda, ülkemizde gelişen olaylar karşısında: Devletimizin başında bulunan idareci ve siyasilere haklı veya haksız eleştirip bir şekilde hepimiz sitem ediyoruz. Hatta daha da ileriki boyutlara kadarda gidebiliyoruz. Özellikle bu mübarek aylarda unutmamak lazım ki, rahmet Peygamberi Aleyhisselatü Vessalam Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor. “İdarecilerinizde bir yanlışlık gördüğünüz zaman, sizde mutlaka mevcut olan şahsi bir yanlışınızı düzeltin, onlar hakkında hayır duada bulunun”  Bu mübarek ramazan ayını fırsat bilip var olan birhatamızı düzeltmeye. Aynı zamanda doğuyla batı arasında yaşayan her Adem oğlunun  her daim bekası için, Muhammet Mustafa’ya (s.a.v.) ümmet olarak bu dünyadan ayrılmamız için en kıymetli varlığımız olan Dua’da bulunmaya.   

Ne diyelim; Gayret bizden,  yardım ancak  Yüceler Yücesinden.

                      

Bu yazı toplam 2409 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar