Deniz, kum, güneş üçgeninden çıkıp sağlık turizmine yönelmeliyiz

Deniz, kum, güneş üçgeninden çıkıp sağlık turizmine yönelmeliyiz

Sağlık Turizmi Derneği Genel Sekreteri Tengilimoğlu: Deniz, kum, güneş üçgeninden çıkıp sağlık turizmine yönelmeliyiz.

TÜRKİYE'nin sağlık turizminde her yıl dünyadaki 100 milyar dolarlık pastadan yeterli payı alamadığını söyleyen Türkiye Sağlık Turizmi Derneği Genel Sekreteri ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, sağlık turizminin geliştirilmesi konusunda önerilerde bulundu.

Tengilimoğlu, turizm algısının artık deniz, kum, güneş üçgeninden çıkarılarakmedikal turizm, engelli ve yaşlı turizmi, termal turizm gibi sağlık turizmi çeşitlerine de önem verilmesi gerektiğini söyledi.Her ne kadar sağlık turizminin kapsamı dışında da kalsa bu konuya bir de turist sağlığı eklenmesininde yararlı olduğunu ifade etti.

Sağlık turizminde 100 milyar dolarlık pazar payı, her yıl yüzde 20 büyüyor

Türkiye'de turizm sektörünün yaşadığı zor şartlar göze alındığında diğer turizm çeşitlerine de mutlaka yönelmek gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, şunları söyledi:

"Bunlardan bir tanesi sağlık turizmidir. Dünya genelinde ziyaretçilerle akredite olmuş hastane, doktor ve uzmanları biraraya getiren bir kuruluş olan Patients Beyond Borders’ın CEO’su Josef Woodman (2017)’nun tahminlerine göre ise, günümüzde sağlık turizmi nedeniyle yılda yaklaşık 12-14 milyon kişi seyahat etmektedir.Sağlık turizmi her gün popülaritesi artan, dünya insanının sağlığının gelişmesine ve ülke ekonomilerinin gelişmesi yanı sıra ülkelerarası kültürel bağlarında artmasına katkı sağlayan önemli bir sektördür.

Türkiye gerçekten altyapısıyla,  tıbbi donanımıyla, 5 yıldızlı otel ayarında binalarıyla, Batılı anlamda yetişmiş dinamik genç hekim kadrosuyla diğer ülkeler için cazip sağlık turizmi potansiyeline sahip ülkelerin başında yer alıyor. Sağlık turizmi açısından Dünya da yaklaşık 100 milyar dolarlık bir pazar payı olduğu söyleniyor. Ve sektörünher yıl yüzde 20'lik bir büyüme hızına sahip olduğu belirtiliyor. Türkiye bu pazar payından istediği payı henüz alamamaktadır.  Son 10 yıl içerisinde Türkiye'de sağlık turisti sayısının arttığını görüyoruz.Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TURSAB)’ın sağlık turizmi raporuna göre; Türkiye'nin orta vadede medikal turizmde dünyanın ilk 5 destinasyonu içerisinde olması ve  İleri yaş turizminde 10 bin yatak kapasitesi oluşturulması, 150 bin yabancı turistin ülkemizi ziyaret etmesi ve 750 milyon dolar gelir elde edilmesi hedeflenmektedir.Ancak son 2 yıl içerisinde yaşanan krizler sağlık turizmini de etkiledi. Geçtiğimiz yıla göre turist sayısındaki % 5.1 oranında azalma olduğu gibi sağlık turisti sayısı da azalmıştır. Sağlık bakanlığı medikal turizm raporuna göre 2011 yılında 500 binde olan hasta sayısı 2016 yılında 360 bine düşmüştür. Ve en çok sağlık turisti alan şehirlerimizin başında İstanbul, Ankara ve Antaya gelmekte. Ancakistatistikler bu rakamın büyük bir kısmının 'turist sağlığı' diye adlandırdığımız, yani Türkiye’ye turistik amaçla gelip yaralanma veya hastalanma sonucunda hastaneye başvuran hastalar olduğunu göstermektedir.

Türkiye'ye gelen ve bir yıldan az kalan yabancı ziyaretçilerin yaklaşık %1,7'si sağlık ve tıbbi nedenlerle gelmektedir. Buna yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşları (%3,5) eklendiğinde yurtdışından Türkiye'yi ziyaret edenlerin yaklaşık %5'i sağlık ve tıbbi nedenlerle gelmektedirler (TÜİK, 2017).

Sağlık turizm açısından ülkemize başvuran hasta sayısında görülen artışın nedenleri arasında; Sağlık Bakanlığı’nın sağlık turizmi ile ilgili gerçekleştridiği etkili politikalar, medikal turizm kapsamında kamu ve özel sağlık kuruluşlarının diğer ülkelerle yaptığı ikili anlaşmaların yaygınlaşması, sağlık kuruluşlarında medikal turistlerin kolay hizmet alması ve iletişim kurabilmesi için fiziksel ve teknik alt yapıların iyileştirilmesi, medikal turizm ile ilgili tanıtım faaliyetlerinin hız kazanması sayılabilir.

Sağlık turizmi dediğinildiğinde akla ilk gelen termal turizmdir. Oysa ki sağlık turizmi literatürde üç gruba ayrılmaktadır. Bunlardan birtanesi kalp ameliyatları,göz ameliyatları, ortopedik protez ameliyatları, saç ekimi, diş tedavisi gibi işlemleri kapsayan medikal turizm; bir diğeriengelli ve yaşlı turizmi; üçüncü ve son grup ise termal turizmdir. Türkiye, bu üç turizm türü açısından Batılı ülkelerle mukayese edildiğinde iyi durumda olmasına rağmen kaynaklarımızın daha etkin kullanılması gerekmektedir."

Bir sağlık turisti Ortalama 12 bin dolarakadar gelir getiriyor

Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden hasta almaya başladığını söyleyenProf. Dr. Tengilimoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

"Eskiden yüksek ödeme gücüne sahipbireyler tedavi amacıyla Batı ülkelerindeki sağlık tesislerini tercih ediyorlardı. Ancak ABD, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde yer alan sağlık tesislerindeki, uzun bekleme süreleri, artan sağlık harcamaları gibi sebeplerle bu ülkelerde yaşayan bireyler veya sigorta kuruluşları tedavi masrafları daha ucuz olan yerlerin arayışına girdiler. Bu durum sağlık turizmi literatüründe ‘1. dünya ülkeleri tedavilerinin (yüksek kalite), 3. Dünya ülkesi (düşük maliyet) fiyatına sunulması’ sloganı ile yer almaktadır. Örneğin, Avrupa'da implant tedavisinin ortalama fiyatı 2500-3000 Euro iken, Türkiye'de yaklaşık 1000 Euro olması Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmiştir.Şu da bir gerçektir ki; Sağlık tesisi ve ülke seçiminde tek başına etkili olan fiyat değildir, hizmet kalitesi, ulaşım kolaylığı, Cografik ve kültürel yakınlık, Akreditasyon vb. kriterleride gözönünde bulundurarak tercih yapılmaktadır.Özellikle Medikal turizmde Tercih edilen ülkelerin başında Hindistan, Sinagapur, Malezya  ve Türkiye geliyor. Tabi bizim burada izleyeceğimiz stratejiler, hedef pazar seçimimiz ve tanıtım politikalarımız çok önemlidir.Global anlamda sağlık turizmi pazarına bakıldığında, başta Hindistan olmak üzere pek çok ülkede sağlık turizmine yönelik pazarlama çalışmaları, tanıtımlar, hastanelerin fiziksel alt yapısının iyileştirilmesi, akreditasyon çalışmaları  açısından çok yüksek miktarlarda kaynak tahsis edilmektedir. Hükümetler de bu çalışmaları desteklemektedir.

Sağlık Bakanlığı'nın son yıllarda başlattığı sağlık turizminin geliştirilmesine yönelik politikalar da önemli mesafe kat etti. Sağlık turizmiyle ilgili konseylerin, platformaların ve derneklerin kurulması,  Yönetmelikelerin yayınlanması ( Sağlık turizmi faaaliyetlerini regule etmek üzere Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik 13 Temmuz 2017  tarihinde yayınlandı),   10. Kalkınma Planında sağlık turizmine yönelik teşviklerin ön plana çıkması, ülkemizde sağlık turizminin önemli mesafe kat etmesini sağlamıştır.Bu gelişmelere paralel olarak ülkemizde bilimsel anlamda da bu alanda önemli bilgi birikimi oluşmuştur. Son 10 yılda 10 ‘a yakın kitap, 50 ‘e yakın  Yüksek lisans ve doktora tezi, bir o kadar makale  yayınlanmıştır. Çok sayıda ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlar düzenlenmiştir. Niteki Türkiye Sağlık Turizmi Derneği olarak 5-8 Nisan 2018 tarihleri arasında Kuşadası- Aydın da 8. Uluslararsı Sağlık Turizmi Kongresini gerçekleştireceğiz.

Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı olmak üzere 3 bakanlık şu anda sağlık turizmiyle ilgili destek veriyor. Ekonomi Bakanlığı tescil ve korunma,belgelendirme, reklamve tanıtım desteği, yurt dışı birim  ve acenta-komisyon desteği sağlamakta. Ayrıca Yurtdışı fuarlara katılım ve stand açma desteği, bilimsel etkinliklere katılım destekleri vermektedir. Ama henüz istenen seviyede değil. Bugün Hindistan'da ve diğer ülkelerde hükümetler çok yüksek miktarlarda kaynak tahsis etemektedir. Tanıtım  ve fuar destekleri yanı sıra hastanelerin fiziksel altyapısının iyileştirilmesine yönelik hükümetler çok yüklü miktarlarda bütçeler tahsis etmekte.dir Türkiye'de bugün hastaların önemli bir kısımını özel hastaneler kendi çabalarıyla getirmektedir, ancak onların bütçeleri sınırlı. O nedenle Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı'nın ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek Türkiye'yi sektörde ön plana çıkarma arayışlarına girmek zorundalar. Sektörler arası işbirliği kurmak zorundalar. Sektörün yaşadığı sorunlara yönelik politikalar belirlenmek durumunda.

2017 yılı verilerine göre Ülkemize gelen normal bir turistin kişi başı ortalama harcaması yaklaşık 696 dolardır.Önceki yıllarda bu rakam 760 dolar civarındaydı. Hem turist sayısı düştü hemde kişi başı gelir düştü. Ama bir sağlık turisti yaklaşık bunun 10-12  katı kadar gelir getirmekte. Ortalama bir sağlık turisti 10 bin dolar civarında bir gelir getiriyor. Ayrıca sadece hastalar değil hastalarıyla beraber gelen refakatçilerin de ülkemizde konakladığı düşünüldüğünde bu payın normal bir turistin 10-15 katına kadar çıktığını söyleyebiliriz.

2014 yılı sağlık turizmi raporuna göre; tedavi amaçlı Türkiye’ye gelen her hasta başına gelir 2 bin dolardan başlamakta ve sağlık turizminde bu rakam 12 bin dolara kadar yükselebilmektedir. 2023 yılı için 2 milyon uluslararası hasta ve 20 milyar dolar sağlık turizmi geliri hedeflenmektedir.Dolayısıyla ülkemizde hem sağlık işletmelerinin hem de turizm firmalarının bu konuda profesyonelleşmesi gerekmektedir. Sağlık Turizmi amacıyla gelen bir sağlık turistinin kalabalık turistik yerlere götürmeden ( enfeksiyon riskini önlemek için)onlar için paket ürünleroluşturarak (ülkenmizintarihi ve kültürel zenginliklerini tanıtımınıda dahil ederek) hizmet sunmalıyız. Örneğin saç ekimi gibi basit tedaviler için gelen turistlere tedavi öncesinde veya sonrasında kültürel turlar eklenerek sağlık turizmi daha cazip hale getirebilirler."

4 saatlik uçuş mesafesinde 50'ye yakın ülke

Tengilimoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

Türkiye'deki turistik ürün zenginliği başta yakın coğrafyası olmak üzere uluslararası boyutta Türkiye’yi sağlık turizmi açısından önemli ve gelişme potansiyeli olan bir destinasyon konumuna getirmektedir.

"Türkiye'nin son teknolojiye sahip olmasının yanı sıra bir de yaklaşık 4 saatlik uçuş mesafesinde 50'ye yakın ülke olması avantajı vardır. Bu ülkelerden rahatlıkla hasta getirilebilir. Hedef pazarlar iyi seçilmeli  ve pazarın özelliklerine uygun ürün ve pazarlama stratejileri geliştirilmeli, uluslararası  Sağlık sigorta kuruluşları ile anlaşmalar  yapılmalıdır. Özellikle kültürel yakınlığımız olan Türki Cumhuriyetleri, Asya ülkeleri, Balkanlar, Afrika'daki ülkeler hedef pazar olabilecek türden destinasyonlardır. Yine Avrupa'dan da özellikle onkoloji, kalp damar cerrahi, ortopedi gibitedavi açısından daha ucuz olan spesifik alanlarda bu ülkelerden pazara müşteri çekebiliriz. Bunun yanı sıra Afrika ülkeleri de önemli bir hedef Pazar olarak seçilebilir. Yalnız bunu yaparken hastanelerimiz; rekabette etik dışı davranışa gitmeden, hastayı mağdur etmeden, yapılan tedavi ile ilgili sağlıklı bilgiler vererek süreçleri yönetmelidirler. Hasta tedavi sürecinde olumsuz sürprizlerle karşılaşmamalı, fiyatlandırma doğru şekilde yapılmalıdır. Ayrıca yanlış bir işlemin yapılması gibi bir durumda nasıl bir hukuki prosedürle karşılaşacağı ile ilgili bilgilendirmenin yapılması gereklidir. Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı'nın bu konuda denetimleri sağlaması lazımdır. Nitekim Sağlık Bakanı da bu konuda kendi bünyesinde sağlık turizmine yönelik hizmet veren hastanelerin akreditasyonuyla ilgili çalışmaları başlattı."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.