Cumhurbaşkanını Halk Seçmesin

 

 

2007 yılı Türk Demokrasi tarihi açısından hızlı yapısal gelişmelerle, siyasi deneyim ve derslerle geçiyor. Hem de öyle derslerle geçiyor ki, kırk yılı aşkın süredir siyasi tarihimizde boy gösterenler bile bu hıza ayak uyduramıyor. 2007 yılı sadece siyasiler için değil, yasama, yürütme, yargı, doğrudan ve dolaylı tüm kurum ve kuruluşlar ile milletimiz için bu tarihten sonraki demokratik yaşamımız için bir milat olacaktır. Bu defalığına ve son defa olarak Cumhurbaşkanını biz değil 22 Temmuzun yeni TBMM üyeleri seçsin.

 

Oy verme hak ve yükümlülüğü bulunan halktan biri olarak TBMM çatısı altına girecek tüm siyasilere buradan sesleniyorum. 22 Temmuz sonrası oluşacak TBMM yapısal tablosu ne olursa olsun Meclis dışından ve siyasi olarak tarafsız, ülkemizi içerde ve yurt dışında temsil kabiliyeti yüksek, büyük çoğunlukça kabul görecek, sağ duyulu, hadiseler karşısında soğuk kanlı, bilgisiyle, tecrübesiyle, yaşam tarzıyla, ve şahsıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Makamını hakkıyla hak edebilecek bir şahsiyet olmalıdır. Toplumun her kesimini yakından tanıyan ve hoş görülü, işletme yönetmiş ve ücretli işçi çalıştırma deneyimli idaricilik vasfına haiz, tecrübelerini liyakatle kazanmış, ekonomik ve sosyal yapı ve hayatımızı sözde değil özünde bilen siyasi olarak tarafsız adaylar bulunmalıdır. Bu adaylar geniş tabanı temsil eden pek çok sivil toplum kuruluşları başta olmak siyasi partilerce uzlaşıyla seçilmelidir.  

 

Affına sığınarak iznini almadan ve sormadan örnek veriyorum. Aday gösterilir ve kabul ederse ülkemizin gelecek 7 yılı için oldukça da hayırlı olur. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat HİSARCIKLIOĞLU iyi Cumhurbaşkanı olur. Cumhuriyetimizin sadece siyasi yapısını değil halkın doğrudan yaşamını ilgilendiren, ekonomik yapıyı, sosyal yapıyı, bürokratik yapıyı, imalatı, istihdamı, ihracatı, ithalatı, küresel sorunları içinde yaşayarak bilen bir insan. Bulunduğu makamında en küçük esnafından en büyük sanayicisine kadar ülkemizin ticari hayatta bulunan iş sahiplerini doğrudan, bu işletmelerde çalışanları dolaylı olarak temsil eden ve bulunduğu makama seçimle gelmiş bir insan.

 

Bu defalığına halk seçmesin. Biz Cumhurbaşkanını seçmeye hazır değiliz henüz, bunun için halk olarak siyaseten olgunlaşmamız lazım. Seçim mevzuatının da uygun hale getirilmesi gerekiyor. Sınıfsal yapımızla ülke olarak hazır değiliz. Ticaretle uğraşanlar ile halkın büyük çoğunluğu orta sınıf ve dar gelirliler yani sosyal adalet isteyenler sağ partiler iktidar olsun, önce ekonomik kalkınma olsun istiyor. Orta sınıfın üstü genelde sanayici olmayan, hizmet sektöründe işletme sahibi olanlar ile yüksek gelirli memur ve serbest meslek sahipleri pastanın kaymağına sahip çıkmak için daha çok sol partiler iktidar olsun istiyor. Cumhuriyet tarihine bakıldığında Atatürk’ten sonraki dönemlerde sağ iktidarlarda ve belediyelerde ekonomik gelişme daha fazla, sol iktidarlarda ve belediyelerde sanat ve kültürel faaliyetlere yönelik harcamaların daha fazla olduğu görülüyor. İkisinin dengede kalıp da koalisyonların bulunduğu dönemlerde de ekonomik kriz ve sosyal kaosun hüküm sürdüğüne şahit oluyoruz.

 

Bundan sonra ne mi olacak? Kendini Cumhuriyet’in tek sahibi zannedenler halka birlikte yaşamayı ve hayatı paylaşmayı öğrenirken, ekonomiye, eğitim ve sağlık hizmetlerine daha fazla önem vererek kaynakları sanata değil öncelikle zorunlu ihtiyaçlara kullanmayı tercih edeceklerdir. Sürekli kan kaybeden SOL kesimce Avrupa’daki gibi halkın kucaklanması, bu ülkenin milli değerlerinin bir bütün olduğunun, iletişim ve bilgi çağında çoğunluğun yok sayılmasının çoğulcu demokrasi olmadığının bilinmesi gerekiyor.

 

Sağ duyulu halkımızca partizanlıktan çok ülkemizin çıkarları, çocuklarımızın istikbali, ekonomisiyle, sağlık ve eğitim hizmetleriyle sosyal adalet ve huzur önemlidir. Doğrular içinde en doğrusu da bu davranıştır. Görünen köy kılavuz istemiyor. Ülkemiz siyasal yapılanması halkın davranışıyla yapılanıyor. Halk az sayıda siyasi parti istiyor. Halk birlik ve beraberlik, dostluk ve kardeşlik, sağlık ve huzur istiyor. Halk olarak bu sene değil de yedi sene sonra seçmeye razıyız. Yeter ki bu süre zarfında siyasi yapılanma gerçek çoğulcu demokratik yapılanmaya kavuşsun.

 

Siyasi Parti mevzuatı ve seçim sistemimiz öncelikle değiştirilmeli. Millet vekili adayları, bölgesel seçimlerle bölge seçmenlerince tercihli, ve iki turlu sistemle seçilmeli. Koalisyon ve kaosa izin verilmemeli. Mevcut sistemimizde parti başkanı, örneğin CHP’de Baykal, doğrudan ve dolaylı olarak delegeleri parti başkanı olarak belirliyor, delegeler de parti yönetimini seçiyor, ardından parti başkanı ve yönetimi millet vekili seçilmek için başvuranlardan adaylarını ve liste sıralamasını belirliyor. Diğer partiler için aynı durum geçerli. Yani millet vekilleri seçilmiyor parti yönetimce atanıyor. Vitrin için partilerin aday olmasını istediklerinin dışında seçim sonrası ülke çıkarı veya hakkaniyet namına parti başkanına muhalif olan oluyor mu? Genelde hayır, ama olanlar Mustafa Sarıgül misali potansiyel koltuk tehlikesi olarak görüldüğü için ihraç ediliyor, daha yumuşak muhalif görüşlüler en yakın seçimde liste dışına atılıyor.

 

Hazır uzlaşı dönemi açılmışken sayın siyasi parti başkanları lütfen 2007 yılı ülkemiz ve hepimiz için hayırlı olsun. TBMM yapısı nasıl oluşursa oluşsun uzlaşıyla meclis dışından halkın içinden birini bu defalığına siz seçin. Önümüzdeki yasama döneminde çoğulcu demokrasiye uygun mevzuat değişikliklerini ülkeyi germeden gerçekleştirin. 21.Yüzyılın ülkemiz için büyük potansiyel vaat ettiği bir dönemde ülkemizi daha fazla yıpratmayın.  Emin olun ki halkımız bu ve bundan sonraki tüm seçimlerde hür iradesiyle, sağ duyusu ve verdiği oyun sorumluluğuyla sandıklarda görevini hakkıyla yerine getirecektir.

 

Tüm siyasiler sizler iyi bilin ki bundan önceki seçimlerde verilen vaatler ve yapılması gereken basiretli davranışlar dışında yapılan tüm olumsuz fiilleriniz için vatandaşlık hakkımızı helal etmiyoruz. Bundan sonraki seçimlerde de siz halkın verdiği oyların vebalini vicdanınızda duyarak görevinizi yerine getirin. Aksi takdirde gerek sandıklarda gerekse ilahi adaletin tecellisinde haklarımız helal etmeyeceğiz. Kandırmaca ve karalama dolu seçim propagandası ile seçim vaatlerinizde dikkatli olun, tüm icraatlarınızda her zaman aklınızda olsun, aldatmaca ile, ihmal ve yetersizliğinizden ve de basiretsizliğinizden dolayı üzerinizde kalacak vatandaşlık hakkımı şahsen helal etmeyeceğim. Sağduyulu hiçbir vatandaşımız da etmeyecektir.

 

Başta Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler olmak üzere 2007 yılı ülkemiz için hayırlara vesile olur.

 

 

M. Rıfat HİSARCIKLIOĞLU (1955)

 

Doğum Yeri ve Yılı:

Ankara - 1955

 

Öğrenim Durumu:

Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi - Ekonomi ve İşletme Bölümü

TED Ankara Koleji

 

Yabancı Dil:

İngilizce, Almanca

 

İş Hayatı:

Kristal Şeker Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Eskihisar İnşaat ve yatırım A.Ş. - Yönetim Kurulu Başkanı

Eskihisar Dış Ticaret A.Ş. - Yönetim Kurulu Başkanı

Fibor A.Ş. - Yönetim Kurulu Başkanı

Söğütözü İnşaat ve İşletme A.Ş.- Yönetim Kurulu Başkanı

Eskihisar İnşaat Malzemeleri A.Ş. - Yönetim Kurulu Başkanı

Nuh Makina Sanayi A.Ş. - Yönetim Kurulu Üyesi

Nuh Ticaret ve Sanayi A.Ş. - (Nuh Makarna) Yönetim Kurulu Üyesi

Nuh Çimento A.Ş. - Yönetim Kurulu Üyesi

 

Üyesi bulunduğu kuruluşlar:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı - (Göreve Geldiği Tarih:16.06.2001)

TOBB-Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi - Mütevelli Heyeti Başkanı

Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) - Türkiye Milli Komitesi Başkanı

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) - Yönetim Kurulu Başkanı

Dünya Türk İşadamları Kurultayı Başkanı

EUROCHAMBRES Yönetim Kurulu Üyesi

Türkiye Tanıtım Konseyi Kurucular Kurulu Başkanı

Ankara Ticaret Odası Meclis Üyesi

CSIS-ABD-Türkiye İletişim Grubu Eş Başkanı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) - Mütevelli Heyeti Başkanı

 

Medeni Durumu:

Evli ve 3 çocuk sahibi

Bu yazı toplam 1145 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar