Buğday Ağacı

 

İlahi huzurda namazda kıyama durduğumuzda hepimizin başına muhakkak gelir. Geçmişte yaşadığımız, gelecekte planlarını kurduğumuz hayallerimiz ne hikmetse tam namazın ortasında aklımıza geliverir. İnsanoğlu olarak hepimiz nefis sahibi insanlarız. Peki, bu durumda ne yapmamız gerekir? Her şeyden önce “Boş eve hırsız girmez” sözünün hikmetlerini bilirsek sonuca daha kolay ulaşmış oluruz.

Elbette boş eve hırsız girmez zira girse bile evden götürecek bir şey bulamaz. İşte insanoğlunun kalbi yani gönül deryası dediğimiz 250 veya 350 gramdan ibaret olan kalbimizin içinde kimsenin dahi aklı hayaline gelemeyecek hazineler ve değerli mücevheratlar vardır. İşte bu hazineleri sırtına vurup götürmek için nefsimiz her daim tetikte beklemektedir. İnsan ruhaniyetindeki nefsin temel amacı hakkı inkâr edip kişiye ait olan koca bir ömrü boşa geçirip hakiki sahibi olan Allah ve Azze Hazretlerine karşı gelmektir. Zira Şeytanı lanettayının görevi ilk insan Adem babamız dahil insanları akla hayele gelemiyecek şekilde aldatmaktır. Aldatamadığı insanların kalplerine de vesvese vererek, bir şekilde sahip oldugumuz imanımızı zedelemektir. Zira nefsin ve şeytanın yaratılış sebebi yani görevide budur.

Peki bütün bu olaylar ne zaman başladı? Adem babamızın cennette yememesi gereken elmayı yediğini ve Havva annemizle birlikte cennetten kovulduğunu yıllarca büyüklerimiz bizlere nakletti. Yıllarca kendi kendime hep sordum. Neden Elma? Diye. Elmadaki bu sır neydi ki? cennette yasaklı meyveler arasındaydı ve yenmemesi gerekiyordu. Peki, bu cennette yenen meyve Elma'mıydı? Bizler için dünyada en kıymetli olan şey nedir? Diye kendi kendimize soracak olursak ilk aklımıza gelen değerli madenler altın gümüş ve buna benzer mücevheratlardır.

Hakikatte ise insan için en değerli olan “Buğday” dır. Zira buğday olmasa yeryüzünde insanoğlu ne açlığını ne tokluğunu bilir. Esasen bu olayda geçen meyve elma değil "buğday ağacı" dır. Cennetteki buğday ağacı dünyaya ait olduğundan dolayı meyvelerinden yenmemesi gerekiyordu. Tabiî ki hayatımıza yön veren Allah Azze ve Celle Hazretleri Buğday tanesinden yiyen Adem babamızı cennetinden dünyada ki zillete gönderdiğinden bu yana  buğdayın peşinden yeryüzündeki tüm insanlar koşar oldu.

Bizler beş vakit namaz öncesi Allah Azze ve Celle Hazretlerinin huzuruna çıkmak için abdest alıp ön hazırlık yapıyoruz. Peki bu ön hazırlıkta ki abdest alma olayındaki hikmet nedir kısaca bir bakalım;

Bir gün Rahmet Peygamberi Efendimize (s.a.v) “Abdest nedir?” diye sorarlar. Efendimiz de, Allah Zülcelal Hazretleri Hazreti Adem’e buğday ağacından yememesini emrettiğini ama onun bu emre karşı gelip yiyince yıkanıp temizlenmeleri gerektiğini anlattı. Adem (a.s) ağaca baktığı için yüzünü yıkadı. Ona uzanıp dokunduğu için ellerini yıkadı. Ağaca yürüdüğü için ayaklarını yıkadı. Ağaçtan yediği için pişman olunca elini başına koydu, onun için başının üzerini yıkadı. Böylece bu dört yeri yıkamak biz insanlara farz oldu.  "Adem babamız işlediği günahları sebebiyle yıkadı ama biz sevap kazanmak için yıkıyoruz"

Unutmamak lazım ki; Kim ki namaz için yüzünü yıkarsa Allah Azze ve Celle Hazretleri ona Yusuf Peygamberin (a.s) güzelligini verir. Kim elini dirseklerine kadar yıkarsa Musa Peygamberin (a.s) makamına ulaşır ki elini çıkarınca bembeyaz olur ve defterini sağ elinden alır. Kim başını mesh ederse, kendisine insanların ve cinin saltanatı verilmiş olan Süleyman Peygamberin (a.s) makamına yetiştirir. Başını mesh edene şeref tacı giydirilir. Kim namaz için ayaklarını yıkarsa, Burak’a binen Efendimizin (s.a.v) mertebesine yetişir. Ayağını yıkayan kıyamette Rahmet Peygamberi Efendimizle (s.a.v) buluşmak için yürümez, binek üzerinde gider.

Kim abdestten sonra iki rekât Abdest Namazı kılarsa Allah Azze ve Celle Hazretleri onun bütün günahlarını affeder.

Yâ Rab bizi dûr eyleme muhabbeti Muhammedi’den

Nefse uydurup ayırma Şer-i şerif-i Ahmedi’den

Ne diyelim, gayret bizden yardım Yüceler Yücesinden.

Bu yazı toplam 68128 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar