Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

ABD VE İSRAİL’E YAPTIRIMLAR KALICI OLMALI…

Kudüs’ün İsrail’in Başkenti ilan edilmesinin ardından ülkemizde ve ilçemizde;  ABD ve İsrail aleyhinde telin yürüyüşleri ve protestolar yapıyoruz.

 

 Peki, bunu nasıl önleyeceğiz?

 

Aslında ABD ve İsrail ile ilgili yaptırımlar için elimizde büyük kozlar var. Şöyle ki;

 

  • İncirlik üssü kaldırılabilir.

 

ABD'nin PKK'ya ve Suriye'deki uzantısı PYD'ye verdiği silah desteğinden sonra sürekli gündeme gelen İncirlik üssü ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İncirlik Üssü'yle ilgili "İncirlik'i kapatma hakkı bizim elimizde. Ama önce şartlar değerlendirilir" diye konuştu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'da, "İncirlik Üssü'nün kapatılması gündemimizde yok" şeklinde bir açıklama yapmıştı. (6 Ocak 2017)

 

  • Malatya-Kürecik’teki “Radar Üssü” kaldırılabilir.

 

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürecik ’teki Radar Üssü ile ilgili olarak yaptığı bir açıklamada "Eğer NATO'nun kurmuş olduğu bir üssü kalkıp da burası İsrail için kurulmuştur” diye değerlendiriyorsak, bu siyaset acemiliğidir.

 

NATO'nun var olan bir üssü yeniden aynı yerde kurulmuştur. İlk defa Kürecik' te radar üssü kurulmuyor.

 

…Burası radar üssüdür. Füze müze yok orada. Füze olsa bizden izin çıkması lazım.

 

Biz NATO üyesiyiz. Bölgeye ve dünyaya yönelik radar üssü olarak kurulmuştur. NATO üyesi olarak Türkiye de evet demiştir. Bunun şartları vardır. İstediğimiz zaman da oradan kaldırma hakkına yaptığımız protokolle sahibiz." ifadelerini kullanmıştı. (21.11.2012)

 

  • Trump ve ABD yalnızlaştırılabilir.

 

13 Aralık 2017 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti ile İstanbul’da toplanacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)  İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı’nda üye ülke temsilcileri alacakları kararlarla isterlerse, Trump’ı ve dolaysıyla ABD’yi yalnızlığa itebilirler.

 

Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) toplantıya katılması şüpheli...

 

  • ABD ve İsrail malları protesto edilebilir.

 

İslam ülkeleri, İsrail ile yaptıkları anlaşmaları iptal edebiliyorlar mı? Edemezler; Çünkü ABD ve İsrail’e bağımlılar, en önemlisi de İslam ülkeleri arasında bütünlük ve birliktelik yok. Çoğu da birbirini yemekle meşgul...

 

Aksine İslam ülkeleri hala ABD’den icazet almaya devam ediyorlar. Özellikle Suudi Arabistan, Katar Mısır. Suudi Mescidi Aksa’ya sahip çıkamıyor. Fakir Yemen’e sürekli saldırıyor.

 

Ama gerçek İslam’ın beklentisi Allah’tan olmalıdır.

 

Suudi Arabistan’ın neredeyse ABD kadar silahı var. Ama insan kaynağı yok..

 

Yine İslam ülkelerinin İsrail ile ticari anlaşmaları var...

 

  • NATO’ dan çıkılabilir. Yalnız ciddi araştırmalar yapılması gerekir.

 

NATO’DAN çıkmak çözüm değil...

 

Hadi “NATO’dan çıktık” diyelim.

 

Peki, o zaman F 16 uçaklarını nasıl uçuracağız?

 

Çünkü her uçuştan sonra bu uçakların yedek parçalarını değiştirmek zorundasınız. Üstelik yedek parçalarını da NATO’dan tedarik ediyorsunuz.

 

NATO’dan çıkmak için buna alternatif bulmanız, tedbirlerinizi alacak, sonrada çıkmaya karar vereceksiniz.

 

Tayyip Erdoğan’ın Rusya’dan S-400 füzesi almak istemesi buna bir alternatiftir. Ama ne kadar yararlı olacak?

 

“Türkiye NATO'ya hiç girmemeliydi” şeklinde görüşler var.

 

Türkiye'nin bugünlere gelmesinde sadece AK Parti iktidarının sorumluluğu yok.

 

1950'den bu yana görev yapan bütün Cumhuriyet hükümetlerinin az veya çok sorumluluğu var.

 

Bakın,1952'de Türkiye NATO'ya girmedi. Aslında bakarsanız NATO Türkiye'ye girdi !

 

NATO; küresel emperyalizmin ülkeleri kontrol altında tutmak için oluşturduğu bir yapıdır. Türkiye'nin bağımsızlığı ve güvenliğine bizatihi kendisi bir tehdittir.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize tam bağımsız, kendi kendine yeten Büyük Türkiye hedefini koymuşken, biz bağımlı küçük Amerika olmayı tercih ettik.

 

NATO'ya girerken Türkiye'yi ve bağımsızlığını Mehmetçiğin kanına, Amerikan süt tozu ve Amerikan bezine sattılar! NATO'da kalacak bir Türkiye'nin bağımsızlığını geri alabileceğine şahsen hiçbir şekilde inanmıyorum.

 

Bu nedenle Türkiye başta NATO olmak üzere tüm ittifaklarını bağımsızlığı ve milli çıkarları doğrultusunda gözden geçirmeli ve gereğini yapmalıdır. Ama bu; “haydi hemen çıkalım!” denecek kadar basit bir mesele de değildir. Ciddi bir hazırlık gerektirir.

 

Bu da ancak mükemmel bir devlet aklıyla, bir toplumsal mutabakat ve planlamayla, başta ekonomi olmak üzere bunun siyasi ve psikolojik altyapısının hazırlanmasıyla mümkün olur.

 

Bu mutlaka yapılmalı, Türkiye Atatürk'ün işaret ettiği gibi siyasi, mali, iktisadi, askeri, kültürel bağımsızlığını yeniden tesis etmelidir. Ama bunu için de ülke içinde birilik, beraberlik ve kardeşliği tesis etmekle mümkün olur.

 

Müslüman dünyası ise en kısa zamanda Ehl-i Beyt yoluna dönmelidir...

 

Eyy İslam ülkeleri silkelenin artık...

 

Konu Kudüs meselesini çözmektir. Yoksa slogan atmak değil...

 

Kudüs’ün işgali yeni değil.

 

ABD eski Başkanı Bush 2001 yılında yaptığı bir açıklamada, “Kudüs’e Haçlı Seferlerini başlattım” demişti. Bizler ne yaptık ABD ve Batı’nın yanında yer aldık.

 

Şu anda da ABD’nin yanında yer almıyor muyuz?

 

Çünkü biz;

 

Peygamberi, İslam Kardeşliğini unutmadık mı?

 

Dinler arası Diyalogla, Hıristiyan ve Yahudilerle kardeş olmadık mı?

 

Ülke vatandaşı ekmek parası bulamazken, Van'da Ermeni Akdamar Kilisesi restorasyonu için 2-3 trilyon harcanarak tekrar açılmadı mı?

 

Ayrıca ülkenin çeşitli yerlerinde kilise ve sinagoglar açılmadı mı?

 

İsrail 1948 yılında kuruldu. Halkının yüzde 5’i Filistinli idi.

 

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 2016-2019 dönem başkanıyız. Bu tür olaylar çıkmaya başladı.

Filistin devlet Başkanı bile Papa’yı arıyor, bizi aramıyor.

 

Bu tür olaylar slogan atmakla olmaz, dik duruşla olur.

 

Kudüs, İslam’ın başkenti olsun diyoruz.

 

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,” İsrail terör devletidir” diyor.

 

Kesinlikle katılıyorum.

 

Ama terör devleti ile zaman zaman işbirliği ve ticaret yapılır mı?

 

PKK ile işbirliği yapanları, FETÖ ile işbirliği yapanları cezalandırıyoruz. Ama ne hikmetse İsrail’i cezalandıramıyoruz...

 

Kudüs, Müslümanların kanayan yarasıdır.

 

İslam’da bir Nas, bir delil varsa başka bir delil aranmaz.

 

Maide Suresi 51. Ayet: “ Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.”

 

Bakara Suresi 120. Ayet: “Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah´ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şanım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah´dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.”

 

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de görüldüğü gibi Yahudi ve Hıristiyanların arkasında koşmakla sorun çözülmez.

 

Orta-Doğu “Kan Gölü” oldu.

 

ABD ve müttefik (38) ülke uçakları, Irak’a leblebi gibi gökten bombalar atarken;

 

 Dinler arası diyalog ve dinler bahçesi adı altında Hıristiyan ve Yahudi nüfusu olmayan yerlere kilise ve havra inşası yapıldı.

 

Değerli bir büyüğümüz  “Irak'taki Amerikan askerlerinin fazla zayiat vermeden ülkelerine sağ-salim dönmeleri için dua ediyorum!” demedi mi?

 

Nüfus cüzdanlarından din hanesinin çıkarılmasına imkân tanınmadı mı? 

 

TCK' da zinanın suç olmaktan çıkartılmadı mı? (TCK 26 Eylül 2004’te yasalaştı, 12 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazete de yayımlandı.)

Peygamberimiz Hz. Muhammed'(sav)’i terörist gibi gösteren bir dizi karikatür Danimarka'da yayımlandı. 

Danimarka'dan sonra Nerikes Allehanda isimli şarlatan bir İsveç gazetesi Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e hakaret eden karikatürler yayımladı.

Fransa'da bir ortaokulda öğrencilere Türkiye'nin soykırımcı olduğunu iddia eden bir karikatür gösterildi.

KKTC'de yayın yapan Afrika gazetesi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret eden bir karikatürü sayfalarına taşıdı.

 

Almanya'da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren karikatür yayımlandı.

Peygamberimiz (sav)’e ve değerli büyüklerimize karşı asılsız ve mesnetsiz birtakım iddialarla hakaret ve iftira atan bu ülkelere karşı çoğu kez maalesef seyirci kaldık. Sadece cılız birtakım protestolarda bulunduk, mallarını birkaç gün protesto ettik, genelde “balık hafızalı” bir toplum olduğumuz için çabuk unuttuk...

BOP' ta çoğu kez Amerika'yla birlikte hareket ettik.

 

Irak karıştı, şimdilerde düzelmiş gibi görünüyor. Ama daha erken...

 

Lübnan karıştı üçe bölündü.

 

Ürdün bize biraz yakın...

 

Yemen karışık, ölümler devam ediyor. Halk fakir..

 

Suriye karışık. Barış için uğraşılıyor. İsrail ise, Suriye’deki iç savaş bitsin istemiyor. ABD ve Rusya akbaba gibi bekliyor.

 

Suudi Arabistan içeriden karışmış durumda...

 

Mısır, ekonomik bunalım içerisinde, Suudların yardımı ile geçiniyor.

 

Katar şimdilik bu olayların biraz dışında gibi görünüyor. Ama ABD yanlısı...

 

Amerika bu ortamda fırsatçı davranmış, Kudüs’ü başkent yapmıştır.

 

Amerika’nın Orta Doğu’yu karıştırmasına kim veya kimler izin verdi? Çünkü ABD durup dururken Orta Doğu’ya inmedi.

 

İslam dünyası görüldüğü gibi paramparça.. Bu yüzden İslam dünyası liderlerini sorgulamak zorunda; Liderleri ülkeleri için şimdiye kadar ne yapmış?

 

Arap dünyası Türkiye’nin liderliğini sıkıştığı için şimdilik kabul ediyor. Ama ileride kabul etmeyecektir. 

 

BOP sayesinde parçalanmış bir Ortadoğu ile karşı karşıyayız.

 

57 İslam ülkesinin nüfusu 1,7 milyar İsrail’in ise 15 milyon. Hani İslam ülkeleri İsrail’i bir tükürükte boğuyorlardı? Maalesef bunlar lafta kalmıştır. Ama sıra birbirlerini boğazlamaya gelince bunu çok güzel beceriyorlar...

 

“At binicisine göre kişner”

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ülkesinin tam bağımsızlığı ve egemenliği için yaptıkları ortada...

 

On yıl önce dökülen Rusya, bugün ABD’ye kafa tutuyor.

 

ABD’nin, Rusya’nın ve Batı Avrupa ülkelerinin Orta Doğu’da ne işi var?

 

Filistin 50 yıldır İsrail işgali altında. “Kudüs İslam’ın başkentidir” demekle, Kudüs İslam’ın başkenti olmaz.

 

İslam ülkeleri arasında gerçek ve kalıcı adımlar atılması lazım.

 

Hıristiyanlar ve Yahudiler Müslümanlara karşı birleşmiştir.

 

Ama maalesef Müslümanlar Allah’ın adına bile ters düşüyorlar...

 

Ülkemizde yaşayanların yüzde 99 ’u Müslüman olduğunu söylüyor. Ama yaşantılarını incelediğinizde maalesef “Allah” yokmuş gibi yaşıyorlar. İnsanların sorunu  “Allah var” demesine rağmen Allah yokmuş gibi yaşamalarındadır.
 

Birtakım insanlar Allah’ı unutup; Paraya, makama, mevkie, şöhrete ve hatta Allah’ın

yarattığı kullara tapıyorlar...

 

Gerçek Müslümanları tenzih ederim.

 

Sadece bizim değil, neredeyse tüm dünya Müslümanlarının başından musibetler eksik olmuyor. Neden acaba?

 

  • Kur’an-ı Kerim’e muhalefet edildiği için mi?

 

  • Peygamberimize ve sünnetine muhalefet edildiği için mi?

 

  • “Müslüman’ız, inandık ve iman ettik” diye söz verildiği halde, sözünüzde durmadığınız ve kulları kandırdığınız gibi Allah’ı da aldattığınızı zannettiğiniz için mi?

 

  • Namazlarınızda ve dualarınızda, Allah ile yaptığınız sözleşmeye ihanet ettiğiniz için mi başınızdan/başımızdan musibetler eksik olmuyor...
     

Kudüs ve Mescidi Aksa tüm Müslümanların ortak meselesidir.

 

Güçlü olmak istiyorsak “Ehli Beyt” etrafında birleşip güçlü olmak gerekir. Bu nedenle de Atatürk’ü o dindar kimliğiyle anlamamız gerekir. Çözüm odaklı konuşmamız,  çalışmamız  lazım.

 

  • Kudüs’ün Yahudi başkenti yapılması Müslümanlara hakarettir.
  • Kudüs Müslümanların başkentidir.
  • Kudüs turnusoldür.

 

Bir Yahudi’ye bir Arabı, bir Müslüman’ı görünce ne yaparsın diye sormuşlar, “Öldürürüm” demiş.

 

Şimdi Kudüs ve İslam kardeşliği zamanı.

 

Zaten gâvur gâvurluğunun yapıyor...

Peygamberler şehri Kudüs...

 

Kudüs Allah’ın peygamberlerine tebliğ gönderdiği yerdir. Müslümanlar için kutsaldır.

 

Mescidi Aksa; Peygamberimizin diğer peygamberlere namaz kıldırdığı yerdir.

Süleyman'ın Mescid-i Aksâ ile taçlandırdığı ulu şehirdir Kudüs.

 

Hz. Peygamber; “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Bunlar;

 

  • Mekke’deki Mescidu’l-Haram’a,
  • Medine’deki benim bu mescidime “Mescidi Nebeviye” ve,
  • Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.” Buyurmuştur.

ATATÜRK, Filistin’le ilgili Haziran 1937’ de TBMM’de yaptığı konuşmada; "Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür.

Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa bir kaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.

Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla itham edildik.

Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bu gün kanımızı dökmeye hazırız.


Cetlerimizin, Selahaddin' in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bu gün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden şüphemiz yoktur.”


(Arapça neşir: “Bombay Cronicle 27.07.1937 münteşir” Türkçe Neşir: Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi (Timeturk))

Atatürk onlarca suçlama ve iftiraya rağmen haklı mücadelesini sürdürerek hasta olduğu halde her defasında Filistin ve Kudüs’ü korumuş ve korumaya çalışmış, , Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bu gün kanımızı dökmeye hazırız” demiştir.

Şimdilerde bunu yapan var mı? Sadece söylemler var. İcraat yok.

Atatürk döneminde İslam ülkelerinin çoğu manda yönetiminde idi. Atatürk oralarda büyükelçilikler açmıştı.

İngiliz ve Yunan ajanları Atatürk’ü dinsiz diye yaftalamışlarsa da bunda başarılı olamamışlar.

Kudüs’ün, İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesi ile Haçlı Emperyalistler bir kez daha kötü niyetlerini göstermişlerdir.

Kimse “Kudüs bizim meselemiz değil” diyemez...

Bu şekilde düşünenlerin, Çanakkale Şehitliğini gezmelerini tavsiye ederim. Onlar üzerinde Gazze, Bağdat, Yemen,  Şam, Basra, Kahire yazan şehit mezarlarını görseydi, yine aynı şekilde düşünür müydü?

Bu mezarlarda yatan şehitler neden “Çanakkale bizim için dış mesele, bizi ilgilendirmez, Çanakkale’de savaşa gitmeye gerek yok” diye düşünmeden hiç tereddüt etmeden gelip savaşıp canlarını seve seve verip, şehit oldular?

Kendi içine kapanarak, kendi dışındaki sorunları, çevrende, komşunda yaşanan zulmü görmeden, görmezden gelerek, adeta kaçarak yaşamak nasıl bir vicdan muhasebesinin sonucudur?

“Araplar bizi sattı” diye Arapları sevmiyorsun, Peki Çanakkale savaşında İngiliz üniforması giyip bize karşı savaşan Hint Müslümanlarını seviyor musun? Onlarda bize ihanet etti?

Yıllardır temcit pilavı gibi “Arapların İhanetinden” bahseden ne idüğü belirsizlerin, “İsrail Terör Devletini tanıyan ilk Müslüman ülke” olmamız gerçeğinden haberi olsaydı acaba yine aynı şekilde düşünür müydü?

İsrail pilotları Konya’da eğitilmedi mi?

İsrailli pilotlar, Türkiye’ye gelerek Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında yeniden uçuş eğitimi almaya başlayacak. (12 Temmuz 2016)

 

İsrail’in 2009’daki Gazze saldırıları nedeniyle tatbikatın uluslararası bölümü ertelenmiş, dolayısıyla İsrailli pilotlar Türkiye’ye gelememişti. 2010’da yaşanan Mavi Marmara kriziyle birlikte ipler tamamen kopmuştu.

 

İsrail’in tatbikata katıldığı yıllarda, özellikle ‘İslamcı’ çevreler bu uygulamayı “Türkiye’de eğitim alan İsrailli pilotlar Gazze’yi bombalıyor.” sözleriyle eleştiriyordu.

 

Trump “Kudüs İsral’in Başkentidir”

 

ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ün başkent olarak tanınması kararını açıkladı ve Kudüs'ü İsrail'in resmi başkenti olarak tanıdığını açıkladı. 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen salı günü böyle bir durumda İsrail'le diplomatik ilişkileri kesebileceğini söylerken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "ABD Yönetimi'nin Kudüs'le ilgili sorumsuz ve hukuksuz açıklamasını reddediyoruz ve kınıyoruz" dedi. Dışişleri Bakanlığı da duruma tepki gösterdi.

 

Yaşanan tartışma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın henüz Başbakan iken, 2005 yılında gerçekleştirdiği İsrail ziyaretini hatırlattı.

 

Kudüs'te dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron’la Başbakanlık Konutu’nda bir araya gelen Erdoğan'a, Şaron "Yahudi milletinin başkenti ve İsrail'in başkenti Kudüs'e hoş geldiniz" ifadelerini kullanmıştı.

 

Erdoğan da bu sözlere dostça yanıt vermiş ve iki lider el sıkışmıştı.

 

İsrail’i ilk biz tanıdık...

 

1948 yılında kurulan İsrail’i biz 28 Mart 1949 yılında tanıdık.

 

Ortadoğu’da etkin olmaya çalışan Sovyetler Birliği ise Birleşmiş Milletler oylamalarında olduğu gibi İsrail’i tanıma kararı verdi. Hatta Sovyetler Birliği, Çekoslovakya’dan Yahudilere hava yoluyla hafif toplar ve otomatik silahlar sevk etmeye başladı.

 

Mısır, Suriye ve Ürdün ‘ün başını çektiği 5 devletten oluşan koalisyon güçleri 1 yıl süren savaş boyunca ağır yenilgilere uğradılar. Birleşmiş Milletler, bu savaş sırasında da devreye girerek, önce ateşkesin sonra barışın sağlanması için çalışmalar yürüttü.

 

İlk Arap-İsrail Savaşı sırasında Türkiye’de Birleşmiş Milletler nezdinde ki çalışmalarda aktif rol aldı.

 

Bu cümleden olarak 12 Aralık 1948’de, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Türkiye temsilcilerinden oluşan “Filistin Uzlaştırma Komisyonu” kuruldu. Komisyon belirlenirken

ABD’nin İsrail yanlısı, Fransa’nın tarafsız, Türkiye’nin de Arap yanlısı olacağı düşünülmüştü. Çünkü Türkiye, 1949’dan önce İsrail’in bağımsızlığına karşı çıkan ülkeler arasında yer almıştı. 

 

Fakat Türkiye komisyona dâhil oluşundan itibaren giderek Arapları desteklemekten uzaklaştı ve daha batıcı bir çizgiye yöneldi. 28 Mart 1949’da ilk Müslüman ülke olarak İsrail’in tanınmasıyla sonuçlanacak bu tavır değişikliği dönemin değişen siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeleri sebebiyle gerçekleşti.

 

Zamanla diğer İslam ülkeleri de İsrail’i tanıdı.

 

15 Kasım 1983'te kurulan KKTC’yi ise, 57 İslam ülkesinde içinden tek tanıyan biziz.

 

İsrail’in suyu bizden gidiyor, hadi keselim. Ama kesemeyiz.

 

Yine Malatya Kürecikte bulunan radarın görevi; İsrail’i, İran’dan atılacak füzelere karşı 

bir erken koruma kalkanı değil midir?

 

(Malatya Kürecikte yer alan ABD yapımı AN/TPY-2 radarının İran’dan İsrail’e atılması muhtemel füzelerin erkenden tespit edilmesinde kullanıldığı, Katar ve İsrail’de yer alan aynı tip diğer 2 radarla birlikte tamamlayıcı olduğu bilinmekte.)  

Tepkiler çığ gibi büyüyor...

 

ABD Başkanı Trump’ın üç semavi dinin de birlikte kutsal merkezi olarak kabul edilen Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrası tepkiler çığ gibi büyüyor.

 

Zaten karışık olan Ortadoğu iyice karışıyor. İşler içinden çıkılmaz bir hale bürünüyor. Alınan bu karara başta Türkiye olmak üzere birçok dünya devleti karşı çıkıyor.

 

Peki, Kudüs neden bu kadar önemli?

 

Trump aldığı bu kararla neyi amaçlıyor?

 

Türkiye’nin Kudüs konusunda tavrı net olacak ve bundan sonraki süreçte Orta Doğu’yu nasıl bir gelecek bekliyor?

 

Trump’ın seçim kampanyalarının ABD’deki Yahudi lobileri tarafından büyük maddi kaynaklar aktarılarak desteklenmesi sonucu Trump, seçim esnasında vermiş olduğu sözü yerine getirmek için böyle bir hamle yapmış olabilir.

 

ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul ettiğini ilan etmesi, elçiliğini taşıma kararı, İsrail’in, bütün Filistin’i, başkenti Kudüs dahil işgal etme plan ve kararının bir parçasıdır.

 

1995’te ABD bu kararı almış ve sürekli Filistin’e ve İslam Dünyası’na karşı kılıç gibi tehdit olarak kullanmaktadır. Çok manidar bir tarihte Kudüs’ün Müslümanların elinden çıkmasının 100. Yıldönümünde bu karar uygulamaya konmuştur. Bu hareket basit bir hareket değil,

 

Siyonizm ve Emperyalizm ortaklığının oldukça sistematik ve iyi planlanmış bir hareketidir. ABD’nin Filistin davasında görüntüde tarafsız olma vasfını da bitirmiştir. ABD İsrail’le aynı statüde işgalin tarafı olmuştur.

 

İsrail’in Filistin ve Kudüs’te varlığı gayri meşrudur. Varlık sebebi işgaldir ve işgal devam etmektedir. İsrail’in işgali ulusal ve uluslararası hiçbir hukukta onaylanmış değildir, onaylanması da mümkün olamaz.

 

Donald Trump, barış sürecini tehdit eden ve uluslararası anlaşmalara aykırı bir hamleyle Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını açıkladı.

 

ABD Başkanı Donald Trump, İslam dünyasından gelen tüm tepkilere karşın Kudüs'ü İsrail'in resmi başkenti olarak tanıdı ve Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınacağını açıkladı. Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması, Trump'ın seçim kampanyasındaki önde gelen vaatlerden biriydi.

 

Donald Trump yaptığı açıklamada, bu adımı "gecikmiş bir karar" olarak nitelendirdi ve "Sorunlarımızı başarısız olmuş stratejileri yineleyerek aşamayız" dedi.

 

Bu karara göre İsrail Kudüs’ü başkent olarak ilan edemez.  İsrail bu bölgede kısmen kendisine bir yer edinebilmişken bundan sonra artık İsrail’de rahat olamayacaktır.

İlerleyen süreçlerde İsrail’in bu konuda sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir.

 

ABD ve İsrail’in bölgede bu kadar rahat hareket edebilmesinin en büyük nedeni olarak Müslüman ülkeleri arasındaki bölünmüşlük, parçalanmışlıktır.

 

İslam coğrafyası Birleşmiş Milletlerde Filistin’in devlet olarak tanınması yönünde bir karar aldırabilirse bu süreç olumluya çevrilebilir. Ama bu da çok zor görülüyor. Baksanıza İslam ülkeleri birbirinin kuyusunu kazmakla, birbirlerini boğazlamakla meşgul...

 

Türkiye’nin İslam ülkelerine öncülük edip, İsrail’e karşı ciddi yaptırımlar uygulanabilmesine yönelik uluslar arası toplum ve özellikle de İslam ülkeleri nezdinde girimlerde bulunması gerekir.

 

13 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’da yapılacak Türk-İslam Ülkeleri Teşkilatı Olağan Toplantısı tarihi bir fırsattır.

 

İslam ülkeleri bu toplantıya eksiksiz katılarak tek vücut olduklarını, birlik ve beraberliklerini dünyaya ispat etmeleri gerekir.

 

Ama bu da mümkün değil. Çünkü İslam ülkelerinin çoğunun paraları AB ve ABD banklarındadır. Bu yüzden protestoları ve siyasi yaptırımları kısa sürecektir.

 

Almanya İsrail’i destekliyor.

 

Bu yüzden Kudüs’ün, İsrail’in başkenti ilan edilmesine en fazla isyan eden ülke Türkiye olacaktır.

 

Kuzey Kore ABD’yi Kudüs kararından dolayı şiddetle ve hiddetle protesto ediyor; ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail'deki ABD Büyükelçiliği'ni Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararını 'pervasız' ve 'aşağılık' bir hamle olarak nitelendiren Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Trump'a 'bunak' dedi.

 

Bu hassas ortamda Türkiye yine karıştırılmak isteniyor. Oysa Türkiye’nin daha önceki yıllarda Türk-İslam Birliğini tesis etmesi gerekirdi.

 

Ama kendi iç sorunlarını halledemeyen bir ülke bu birlikteliği nasıl inşa edecek?

 

Bu zihniyetle bu da çok zor görünüyor.

 

Türkiye, Kudüs olayında da zamanla yalnız bırakılacaktır...

 

Baksanıza Meclis’te grubu bulunan 4 parti lideri bile bir türlü bir araya gelemiyor. Aralarındaki bu kin ve düşmanlık niye?  Adeta birbirlerine ezeli düşman gibi öldürdükleri önlerinde, öldüremedikleri de sırada bekliyor gibi.

 

Bugün dost ve müttefik oldukları geçmişte atalarının ezeli düşmanları değil miydi? Ne çabuk unuttular?

 

Haçlı emperyalistler; Top tüfekle geçemedikleri Türkiye’yi; insanlarının arasına nifak, fitne ve fesatlık sokarak geçmek istiyorlar. Bu kumpası dünya âlem biliyor. Bir bizim siyasiler bilmiyor!.. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi tesis edemezsek bunu da başaracaklar gibi...

 

Ali İmran Suresi 185. Ayet: “Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır.

 

Ölümden kaçış yok...

 

Neden iyi anılmak istemiyorsunuz?

 

Birde kefenin cebi yok.

 

Allah yolunda yapılan harcamalar manevi bir temizlenme ve arınmadır.
 

Allah Peygamberine müminlerin mallarından sadaka almasını bu şekilde onları temizlemesini bildirmiştir:
 

Bakara Suresi 3. Ayet; Onlar gaibe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar”


Tevbe Suresi 103. Ayet; "Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun…"  Başka bir ayette şöyle bildirilir:

 Leyl Suresi 18. Ayet ; “Ki o, malını vererek temizlenip-arınır.”

 

O zaman Allahın verdiklerini Allah yolunda harcamanız gerekmez mi? Neden insanlara iyilik ve hayır ederek onların hayır duasını almak istemiyorsunuz?

 

Allah geçinden versin,  bir gün öldüğünüzde, insanların sizin için “Allah rahmet eylesin, iyi insandı” demesini istemez misiniz?

 

Eyyy siyasiler, etkililer ve yetkililer bu cennet ülkeye yazık etmeyin, ihanet etmeyin...

 

Yüce Allah en güzel ülkeyi bize nasip etmiş... Yeter ki bu cennet ülkede kimseyi kayırmadan, kırmadan, küstürmeden birlik ve beraberlik içinde yaşayalım.

 

İçerde birlik, bütünlük içinde olduktan sonra Türkiye’yi kimse yıkamaz.,.

 

Milli geliri de; kimseyi ayırt etmeden hak, adalet ve eşitlik ilkesine göre dağıtmayı unutmamalıyız...

Bu yazı toplam 2780 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.