
Erdem Yazaroğlu
ZALİMLER VE PASİF ORTAKLARI!
Ben Beyaz Öküzün Yendiği Gün Yenmişim
Vaktiyle bir ormanda üç öküz yaşarmış. Bu üç öküzün dostluğu dillere destanmış. Biri siyah, biri gri, biri de beyaz renkteymiş. Üçü de çok güçlü ve semiz öküzlermiş. Nereye gitseler birlikte giderler, bir saldırı olduğunda üçü birleşerek güçlü boynuzlarıyla saldırganı kaçırırlarmış.
Öküzlerin bulunduğu ormanda, yaşlı bir aslan yaşarmış. Bazen tuzak kurarak, bazen tatlı dille avını avlıyor, gününü kurtarmaya çalışıyormuş. Bu üç öküzün semizliği iştahını kabartıyormuş. Ama onların hem dostluğundan hem de güçlü boynuz darbelerinden korkuyor, bir türlü yanlarına yaklaşamıyormuş.
Yaşlı aslan, günlerce düşünmüş, taşınmış, bir plân yapmış. Lider olan siyah öküze yaklaşarak dostluk teklif etmiş:
–Ben demiş yaşlı bir aslanım. Beni aranıza kabul ediniz. Benden size zarar gelmez. Tecrübelerimden yararlanırsınız.
Bu şekilde tatlı sözlerle, siyah öküzü ikna etmiş. Yaşlı aslan, üç öküzün aralarına sızmayı başarmış. Onların güvenini kazandıktan sonra, bir gün siyah öküzü kenara çekerek şöyle demiş:
–Dostum, biliyorsun geceler çok tehlikelidir. Bu beyaz öküz geceleyin hedef teşkil eder. Bizim yerimizi belli eder. Onun yüzünden kendimizi niye riske atalım?
Bu ve daha nice sözlerle, beyaz öküzün sürü için tehlike teşkil ettiği konusunda siyah öküzü ikna etmiş. Siyah ve gri öküz, beyaz öküzü sürüden dışlamışlar. Yaşlı aslan sürüden dışlanan beyaz öküzü öldürmüş. Beyaz öküzün etini yiyerek iyice güçlenmiş.
Siyah ve gri öküz, gelişmelerden habersiz yaşlı aslanla dostluğu devam ettirmişler.
Aradan bir süre geçtikten sonra yaşlı aslan, siyah öküze bildik teklifini yenilemiş:
–Dostum, sen güçlü kuvvetli bir öküzsün. Bende tecrübeli bir aslanım. İkimiz yan yana geldiğimizde kimse bize karşı koyamaz. Bu gri öküz, biraz beyaz öküze yakın. Bu da tehlike teşkil edebilir diyerek gri öküzün safdışı kalmasını sağlamış. Yalnız bırakılan gri öküzü öldürüp, afiyetle yemiş.
Beyaz ve gri öküzü yiyerek iyice güçlenen yaşlı aslan, bir gün bütün heybet ve gücüyle siyah öküzün karşısına dikilmiş. Siyah öküz bakmış ki aslanın niyeti hiç de iyi görünmüyor…
–Beyaz öküzü, beyazdır tehlike teşkil eder diyerek yedin, griyi de aynı bahaneyle yedin, şimdide beni mi yiyeceksin diye böğürmüş!
Yaşlı aslan:
–Bunu anlamakta çok geç kaldın ey öküz! diye kükremiş.
Siyah öküz:
–Mademki beni yiyeceksin o zaman bana izin ver. Biz üç öküz, gün doğarken bir şarkı söylerdik. Müsaade et de son şarkımı söyleyeyim demiş. Aslan siyah öküzün yanında gün doğana kadar beklemiş.
Gün doğarken siyah öküz acı, acı böğürerek son şarkısını söylemiş:
–Ey mahlukat ve ey ins-ü can!
Biz üç öküz idik. Dostluğumuz dillere destandı. Aramıza hain bir aslan girdi. Şu beyaz öküzdür, şu gri öküzdür diyerek arkadaşlarımı birer, birer yedi. Birazdan beni de yiyecek. Ama ben anladım ki ben şimdi yenmiyorum…
Ben beyaz öküzün yendiği gün yenmişimde haberim yokmuş!
Çıkarılabilecek Muhtemel Dersler:
-“Meydan okumalara cevap veremeyen milletler, yok olurlar!”
–“Küçük veya büyük rastladığın her fenalıkla hemen mücadele et. Sonraya bırakırsan, o büyüyecek ve seni helâk edecektir.”
–Zulme ses çıkarmayanlar, zalimlerin gizli ortaklarıdır. Zulme ses çıkarmayan pasif zalimler, zalimlerin süt kardeşleridir.
–Tek bir tükürük hakkım kalsaydı, onu zalimlerin yüzüne değil, onlara ses çıkarmayan korkakların yüzüne tükürürdüm.
-Kurtların çok olduğu yerde ceylan masumiyetiyle duramazsınız. Kurt sizi yer, yedikten sonra da torununuzdan dişinin kirasını tahsil eder. İşte zalimler bu kadar acımasızdır.
-Dünyanın en soğuk yeri, zalimlerin yürekleridir! Canlı olan her şeyi, dondurur ve öldürür!
–“Zalim kardeşinize de yardım ediniz. Onu zulümden men etmek suretiyle, ona yardım ediniz.” (s.a.v)
–“Senin ömrün hep şerleri seyretmekle geçmedi mi? Sen şerleri seyrederken, şerler her tarafı istilâ etmedi mi?”
–Kafana inen tepikler, vaktiyle göstermediğin tepkilerden ibarettir.
–“Mazlumlar ayağa kalkmadan, zalimler diz çökmez”
-Hazır ol ceng-ü cidale, cihanda sulh-u salâh istersen.
–“Haksızlık karşısında susmayınız, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.”
–Kötülükler sineye çekerek değil, sığaya çekerek azalır! Kötülükler karşısında kesintisiz sabır değil, keskin tavır gerekir.
–İyilerin kötülerden daha güçsüz olması iyilik adına bir faciadır. İyiliğin emrinde kötülükleri bertaraf edecek bir güç olmalıdır. Güçten yoksun iyilik, varlığını sürdüremez. Çünkü kötüler, ancak kesin bir tavır görünce geri çekilir. Zalim ve zorba insanlar, güce tapan insanlardır.
–Haksızlıklara isyan etmeyenler, gelecek felâketleri kabullenirler.
–“Kuvvete dayanmayan adalet, zillet üretir. Adalete dayanmayan kuvvette, zulüm üretir.”
–Zalimleri zulmünden vazgeçiren kesintisiz sabır değil, keskin bir tavırdır. Zira geniş kütükleri kesmek için keskin balta gerekir.
–Zalimlerden korkmak, onlara boyun eğmek, ömrü uzatmaz. Çünkü ecel birdir, değişmez. Meşhur sözdür: Koyunun da ömrü, kurdun korkusuyla geçermiş. Ama onu en çok çobanlar ve insanlar yermiş. Ama zalimlerden korkarak yaşanan bir ömür, en alçak bir ömürdür.
–“Köprüden geçerken sakın ayıya, dayı deme! Zira sen karşıya geçmeden sular köprüyü bölerse, öbür tarafa ayının yeğeni olarak gitme durumun var.”
–“Mazlumların zalimlerden hesap soracağı gün, zalimlerin mazlumlara zulmettiği günden daha çetindir.”
-Muhabbeti lâyıkına, husumeti de müstehakına tevcih edebilmek, sahibini âbad eder.
-“Deliğinizde kalın ey yılanlar! Tatlı söz yok artık…Çıktığınız an, kafanız ezilecektir!
–“Papazı götürdüler, benden değil diye ses çıkarmadım.
Hahamı götürdüler, benden değil diye ses çıkarmadım.
İmamı götürdüler, benden değil diye ses çıkarmadım.
Beni de götürürlerken, ses çıkaracak kimse kalmamıştı zaten!”
-Karıma yan gözle bakanı parçalarım diyen adam, vatana ve dine darbe yapanlara bol kepçe hoşgörü dağıtıyorsa; o adam na-şerif herifin tekidir, kâselistir, katıksız münafıktır!
Ey münafıklar! Bu vatanın ve bu mukaddes dinin, karınız kadar değeri yok mu? Bir nefesine bile hakim olamadığınız bu hayat için, bu kadar fırıldak olmaya gerek var mı ey na-şerif herifler?
Ey kilâb-ı zulüm ve ey kaselisler! Eğer gün gelir yılanlar güç sahibi olursa, bana dokunmasın diyerek yılanlara yalakalık yapıyorsanız, biliniz ki yılanlar sizden daha akıllıdır. İlk önce yalakaları sokacaktır. Bu tarihen sabittir…
Cengiz Han, Harzemşahlar devletini kuşatmayla yıkamamış, içerden satın aldığı bazı Kıpçak beylerinin ihanetiyle yıkabilmişti.
Savaş bittikten sonra şöyle demiştir: Kendi milletine ihanet eden, gün gelir bize de ihanet eder. Bu hain kıpçakları, aç aslanların kafeslerine atınız! Hainlere ibret olsun!
Tarih, kendi milletine ihanet eden kıpçak beylerinden lânetle bahsederken, Cengiz hanı defalarca mağlup eden Celâleddin-i Harzemşaha rahmet okuyor! Çünkü o kahramanca savaşıp, şehit olmuştu. Bir tepenin üzerinden Celaledin-i Harzemşahın kahramanca savaşını izleyen Cengiz Hanın şöyle dediği rivayet edilir: -“Bu kadar evlâdım olacağına, Celaleddin-i Harzemşah gibi bir evlâdım olmasını ne kadar isterdim.” Düşman bile, düşmanının merdini seviyor ve takdir ediyor.
Ey kâselisler! Kahramanca şehit olmak varken, leşler gibi ölmek neden?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.