Erdem Yazaroğlu

Erdem Yazaroğlu

ŞEHADETE KOŞANLAR-2

Saçlarım Adedince Başlarım Olsa…

Hazreti Ömer (r.a.) Rumlar üzerine bir ordu göndermişti. Gönderilen orduda Ashâb-ı Kirâm’dan Abdullah ibn Hüzâfe adında bir zat da vardı. Rumlar, onu esir edip krallarının huzuruna götürdüler ve:

– Bu adam Muhammed’in ashabındandır, dediler.

Kral onun hapsedilmesini ve aç bırakılmasını emretti. Hapis müddetince Abdullah’ın yiyip, içmesi için yanına domuz eti ve şarap koydular. Abdullah getirilen yiyecek ve içeceklere dönüp bakmadı bile. Sonra kral Abdullah’ın yanına getirilmesini emretti. Abdullah’ı kralın yanına getirdiler.

Zalim kral ona:

–Seni mülküme ve saltanatıma ortak etsem Hristiyan olur musun, teklifinde bulundu. Kral bu şekilde Müslümanların önemli bir adamını dinine çekerek onları manevi açıdan bozguna uğratmayı hedefliyordu.

Abdullah:

–Gözümü açıp kapayacak bir süre kadar dahi olsa Muhammed’in dininden dönmem için bana kendi saltanatınla birlikte bütün Arapların saltanatlarını da bahşetsen bu dediğini yapmam, dedi.

Kral:

– Madem öyle diyorsun, o zaman seni öldüreceğim.

Abdullah:

– Bu senin vereceğin bir karardır.

Kralın emri üzerine Abdullah çarmıha gerildi.

Kral, okçulara:

– Ellerinin ve ayaklarının yakınlarına atın, dedi.

Abdullah’a, bu işkenceler altında sürekli Hıristiyanlığı teklif ediyordu ama o kabul etmiyordu.

Sonunda emir verdi ve Abdullah çarmıhtan indirildi. Sonra bir kazan getirilmesini istedi. Getirilen kazan, su ile doldurulup su kaynatıldıktan sonra Müslümanlardan iki esir çağırdı. Getirilen esire de Hristiyanlığı teklif etti. Kabul etmeyince onu kaynar suyun içine attılar. Bu kez kral, suyun içine Abdullah’ın atılmasını emretti. Abdullah getirilince ağladı. Krala:

– Efendim, bu esir ağlıyor, dediler.

Kral, Abdullah’ın korktuğunu düşünerek:

– Onu yanıma getirin, dedi.

Abdullah, kralın huzuruna getirilince kral, ona yine Hristiyan olmasını teklif etti. Abdullah yine kabul etmedi. Kral:

– O hâlde niçin ağladın, diye sordu.

Abdullah:

– İçimden şöyle dedim. ‘Abdullah, şimdi bu kazana atılacaksın, biraz sonra da öleceksin. İstedim ki saçlarım adedince başlarım olsaydı da hepsini Allah yolunda böyle kazana atılarak feda etseydim!’

 Kral, Abdullah’ın imandaki derinliğine ve doğru bildiği yoldan ne olursa olsun dönmeyeceği durumuna hayran kalarak bu kez ona şu teklifte bulundu:

– Eğer başımı öpersen seni serbest bırakırım. Abdullah bu teklif karşısında şöyle bir teklifte bulundu:

– Şayet bütün Müslüman esirleri de bırakırsan başını öpmeyi kabul ederim, dedi.

Kral:

– Peki kabul. Onları da bırakacağım seninle birlikte, dedi.

Abdullah da ‘Bu adam, Allah düşmanlarından biridir. İyisi mi başını öpeyim de hem beni hem de öteki esir Müslümanları serbest bıraksın, bundan ne zararım olabilir ki’ diye düşündü.

Abdullah, bu düşünceyle yaklaştı ve kralın başını öptü. O da diğer esirleri kendisine verdi.

Abdullah esirleri alıp Medine’ye getirdi. Durumu Hazreti Ömer’e haber verdi. Hazreti Ömer:

– Şimdi her Müslüman’ın, Abdullah ibn Huzâfe’nin başını öpmesi bir görevdir. İşte ilk önce ben başlıyorum, dedi, kalktı ve Abdullah’ın başını öptü. (1)

Davasına Adanan Kutsiler...

“Ey amca!

Allah’a yemin ederim ki güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem! Ya Allah bu dini hâkim kılar, ya da ben bu yolda yok olur giderim.”

Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v). (2)

“…

Değil, Muhammed (s.a.v)’in benim yerimde olmasını istemek, onun ayağına bir dikenin bile batmasına razı olamam” dedi ve Allah’ım! Benden Resulüne selâm ulaştır. Bize yapılanı ona bildir diyerek dua etti:

Peşinden “Esselamu aleyke ya Resûlullah" dedi…"

Hazreti Hubeyb (r.a) (3)

“Ben korkumdan ağlamış değilim. Biz Müslümanlar, Allah yolunda ölümden kork­ma­yız. Benim ağlamamın sebebi şudur ki, ‘Başımdaki saçlarım adedince canlarım bulunsa da, onlardan her biri böyle Allah yolunda ölüme gitse!’ diye düşündüm ve böyle bir düşünce beni ağlamaya sevk etti.”

Abdullah bin Huzafe (r.a).

“Yüce Rabbim! Gökten merhametinle bana güç kuvvet indirerek düşmanlarıma beni galip getirmeyeceksen, şahadetimi Muhammed ümmetinin hayrına, kurtuluşuna vesile kıl. Haksızlığa, zulme, dayatmaya karşı, hak adına yürüdüm. Gerekirse bu uğurda canımı vereyim. Eğer galip gelemeyeceksem, sırtım yere düşecekse hak dava uğruna akan kanımı bir hayrın, Müslümanların bir silkinişinin, bir güçlenmesinin sebebi kıl!”

Hazreti Hüseyin (r.a).

“Saçlarım adedince başlarım bulunsa, her gün biri kesilse, bu hizmeti İmâniyeden çekilmem.” “Dünyayı başıma ateş yapsanız, hakikat-i Kur’âniyeye feda olan bu başı zındıkaya eğmem”

Said-i Nursi (r.h). (4)

“Düşmanlarım bana ne yapabilir ki? Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum, nereye gitsem o benimle gelir. Hapsedilmem halvet, sürgün edilmem hicret, öldürülmem şahadettir. Değil mi ki göğsümde Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti vardır!

Şeyh İbn Teymiyye (r.h). (5)

“Çarınız Nikola size gökyüzündeki ayı tutup yeryüzüne indiririm derse, isterseniz ona inanın. Ancak Dargo Mescidi’nin minaresindeki aya elimi sürerim derse sakın ona inanmayın.”

Şeyh Şamil (r.h). (6)

“Üzerinize öyle bir orduyla geliyorum ki, sizin hayatı ve şarabı sevdiğinizden ziyade ölüme müştaktır.”

“Re­sû­lul­lah tarafından gönderilen bir askerî birlik içerisindeydim... Ayaz ve buzlu bir geceydi. Düşmanla karşılaşmak için sabırsızlıkla sabahı bekledim. Yeryüzünde benim için o geceden daha tatlı bir an yoktur. Kazançlı olmak isti­yorsanız cihada sarılın.”

“Şu kadar savaşta bulundum. Vücudumda kılıç, mızrak, ok yarası bulunma­yan bir tek karış yer yoktur. Fakat görüyorsunuz ki, develer gibi yatağımda ölü­yorum. Korkaklar dünyada rahat yüzü görmesin!”

Hz. Halid (r.a). (7)

“Rabbim! Eğer deniz engel olmasaydı küfür ehliyle savaşmak için Zülkarneyn’in yaptığı gibi nice ülkeler fethederdim”

Ukbe bin Nafi (r.a). (8)

“Vallahi, bundan böyle Mekke’de yerli olsun, yabancı olsun, zulme uğramış hiçbir kimse bırakmayacağız. Zulme meydan vermeyeceğiz. Mazlumlar zalimlerden haklarını alıncaya kadar mazlumlarla birlikte hareket edeceğiz.

Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacak suları kalmayıncaya, Hira ve Sebir dağları yerlerinden silinip gidinceye, Kâbe’ye istilam ibadeti ortadan kalkıncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceğiz”

Hılful Fudul Cemiyetinin Yemin Metni (9)

Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.

Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!

Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harblerde, bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.

Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle meneder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım. Beni zindana atar yahut idam sehpasına götürür… hiç ehemmiyeti yoktur…”

Said-i Nursi (r.h) (10)

Kaynakça:

1-İbnü'1-Esîr, Ûsdü'1-ğâbe, Kahire 1285-87.

- İbn Hacer, el-lsâbe. Kahire 1328.

2- Sîretu İbn Hişam, 1/266; İbnu Seyyid’n-nas,Uyunu’l-eser, 1/132; İbn Kesir, es-Sîretu’n-Nebeviye, 1/474;  Beyhakî, Delail’u’n-Nübüvve-şamile- 2/63; Taberî, 2/218-220

3- Vâkıdî, I, 360-362; İbn-i Sa‘d, II, 56

4-Said-i Nursi. Şualar/14. Şua

5- Allah Yolunda Zindana Düşenlere! /Şeyh Ahmed Veled El´Kuri Eş-Şankıti

6- m.facebook.com/semerkandailehizmet

7-Hayâtü’s-Sahâbe, 1: 333/Hayâtü’s-Sahâbe, 1: 418

8- İbnü'l-Esîr, IV, 106

9- Ahmed b. Hanbel, I,190, 193

10- Tarihçe-i Hayat. Isparta Hayatı. Tahliller.

 

Bu yazı toplam 40670 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum