
Erdem Yazaroğlu
RUHLARIMIZI DİNLENDİRELİM-2
FELÂKET VE MUSİBETLERE DAİR…
“Bilesiniz ki göklerin de yerin de hükümranlığı Allah'ındır. Yaşatan O'dur, öldüren O'dur. Allah'tan başka sizin için ne bir dost ne bir yardımcı vardır.” (Tevbe Suresi. 116. Ayet)
“...Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler." (Tevbe Suresi. 51.Ayet)
“Ey bu kabirlerde yatanlar! Selâm size. Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Bizde sizin ardınızdan geleceğiz.” (1) (s.a.v)
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele.” (Bakara Suresi. 155)
Bir adam gelerek "Ey Allah'ın Resulü! Ben seni seviyorum." dedi. Resulullah: “Ne söylediğine dikkat et! Sen ne söylediğinin farkında mısın?" diye cevap verdi. Adam: "Vallahi ben seni seviyorum!" deyip, bunu üç kere tekrar etti. Resulullah aleyhissalatü vesselam bunun üzerine adama şöyle buyurdu:
"Eğer beni seviyorsun, fakirlik için bir zırh hazırla. Çünkü beni sevene fakirlik (belâlar), hedefine koşan selden daha süratli gelir." (2) (s.a.v)
“Allah’ım! Nimetlerinin yok olmasından, sağlığımın bozulmasından, ansızın gelecek cezandan ve öfkene sebep olan her şeyden sana sığınırım.” (3) (s.a.v)
“Mümin yeşil ekine benzer. Rüzgârla eğilir (fakat yıkılmaz). Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mümin de böyledir; o da bela ve musibetler sebebiyle eğilir (fakat yıkılmaz). Kâfir ise sert ve dimdik selvi ağacına benzer ki Allah onu dilediği zaman (bir defada) söküp devirir.” (4) (s.a.v)
“Ey îman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyiniz! Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Suresi. 153)
“İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” (5) (s.a.v)
“Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar.” (Tevbe Suresi. 126.Ayet)
“Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir belâ verir de bu belâya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir." (6) (s.a.v)
“Bir Müslümana herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir üzüntü dokunursa, hatta kendisine bir diken dahi batsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (7) (s.a.v)
“Erkek olsun, kadın olsun mümin, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.” (8) (s.a.v)
“Müminin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (9)
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (10) (s.a.v)
“Önce peygamberler, sonra onların peşinden yaşantı olarak peygambere yakın olanlar, sonra onlara yakın olanlar… Kişi dindarlığı oranında yıpratıcı imtihana uğratılır. Dininde sağlam ise imtihanı ağırlaştırılır. Dininde gevşek ise dindarlığı oranında imtihana uğratılır. İmtihan, kulun peşini bırakmaz; sonunda kul uğradığı imtihanlarla üzerinde günah kalmayıncaya kadar günahlarından temizlenmiş olur.” (11) (s.a.v)
“İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, sadece “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” (Ankebût Suresi. 2.Ayet)
“Bu bir şefkattir; kalp üzülür, göz yaş döker; ancak bizim ağzımızdan Rabbimizin razı olmayacağı hiçbir söz çıkmaz” (12) (s.a.v)
“…Allah’ım, nefsime takvasını ver, onu temizle, onu temizleyenlerin en hayırlısı sensin. Onun velisi (sahibi) ve mevlası (efendisi) sensin.” (13)
“Allah’ım! Gidip ebedî yaşayacağım ahiret hayatımı benim için hayırlı eyle. Hayatımda her türlü hayrı ziyadesiyle ihsan eyle. Ölümümü de her türlü şerlerden muhafaza eyle." (14) (s.a.v)
"Kardeşinin uğradığı felaket ve musibete sevinme! Allah onu rahmetiyle kurtarır da seni derde uğratır." (15) (s.a.v)
“Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder." (Şûrâ Suresi. 30.Ayet)
"Bir de öyle bir fitneden sakının ki o içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur. Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir." (Enfal Suresi. 25)
“Hastalarınızı sadakayla tedavi edin. Sadaka, her hastalığı ve belâyı defeder.” (16) (s.a.v)
“Deki: “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar. Rabbiniz kimin doğru bir yol tuttuğunu çok iyi bilmektedir.” (İsra suresi. 84 ayet)
“Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Sağlıklı anlarında hastalık zamanın için, hayatın boyunca da ölümün için tedbir al.” (17)
“Zaman, "Bir gün uyanır!" diye, İnsanın etrafında Haykırarak koşuyor!!!
"Ve'l-Asr..." Zamana yemin ediyor Allah.
Kıymetini iyi bil. Büyük bir emanet, büyük bir sorumluluktur zaman!..
Her şey, ama her şey bir hatırlatma, Her şey, her görüntü, ilginç bir öğretidir.
İnsana kesin bir biçimde gelecek olan ölüm, öyleyse nasıl soyutlanır hayattan?
Bak, sıraya girmiş, tabutlar ayrı ayrı...
Gör, unuttukları kabre koşuşan insanları.
Seherde öten horoz, trenin çığlıkları
Bu kaçıncı çağrı?
Bu kaçıncı uyarı?
İnsan duymuyor mu?
Duymayacak mı?
"KOŞUN KURTULUŞA" diye,
AĞLAYAN EZANLARI!!!” (18)
“Toplumun gözleri görmez olunca, ödenmesi gereken ağır bir bedel vardır.” (19)
“Hayatın başı ve sonu anlaşılmadan, ortada yaşanılanlar anlaşılamaz.” (20)
Belâ ve musibetler haz ve hız kesicidirler; zamanı bereketlendirir, katı kalpleri yumuşatır ve insanı istenilen kıvama getirirler.
“Sonu lezzet ile biten elemleri, sonu elemle biten lezzetlere tercih ederim.” (21)
“Yapmamamız gerekenleri yapmamız, yapmamız gerekenleri yapmamamızdan daha önceliklidir.” (22)
"Köylü vatandaşın biri ayağında çarıkla çarşıda gezerken, ayakkabı vitrininin önünde durur. Çarık vitrindeki ayakkabıya:
-Sen de ayakkabı, ben de. Revamıdır ben çamurda, hayvan pisliklerinin içinde. Sen camekânlarda olasın der. Vitrindeki ayakkabı:
-Doğru ikimizin de cinsi aynı. Ancak beni kesip biçtiler, sonra törpülediler, sonra çekiçle dövdüler, sonra diktiler, sonra boyadılar, sonra cilaladılar. Ya seni nasıl yaptılar? Islak gön idin aldılar ağzını büzüp diktiler o kadar. Aramızda kalite farkı var. Bunun için sen orada, ben buradayım diye karşılık verir." (23)
“Sizlere müjde! Mevt i'dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma'ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır." (24)
“Üzülme…
Bir yandan korku,
Bir yandan ümidin varsa,
İki kanatlı olursun,
Tek kanatla uçulmaz zaten.
Sopayla kilime vuranın gayesi,
Kilimi dövmek değil,
Kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle,
Tozunu, kirini alır.
Niye kederlenirsin?
Taş taşlıktan geçmedikçe,
Parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmak dileyen taş,
Ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır!” (25)
“Hayattan azar yedin diye üzülme, fırça darbesi almadan resim yapılmaz.” (26)
“Eğer insanı Allah yarattıysa insan neden Allah'a isyan ediyor eğer insanı Allah yaratmadıysa insan neden ancak Allah'a teslim olunca mutlu oluyor?
“Bana filozofların değil, peygamberlerin bahsettiği Allah'tan bahsediniz, zira çıldırıyorum!” (27)
“Dünyayı yaratan, yazgının kitabını yazmak için neden felaketlerden yararlanıyor?"
ilyas'ın sözleri vadide çınladı ve yankısı yeniden kulağına geldi.
"ne söylediğini bilmiyorsun!" diye karşılık verdi melek.
"felaket diye birşey yok, kaçınılmaz olan var. her şeyin bir varoluş nedeni var: geçici olanı kalıcı olandan ayırt etmek sana düşüyor."
"geçici olan ne?" diye sordu ilyas.
"kaçınılmaz olan"
"peki, kalıcı olan ne?"
"kaçınılmaz olandan çıkardığımız dersler"
bu sözleri söyledikten sonra, melek oradan uzaklaştı... (28)
“Ne yapabiliriz? Yaşamak gerek! Yaşayacağız Vanya Dayı. Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçireceğiz. Alınyazımızın bütün sınavlarına sabırla katlanacağız. Bugün de, yaşlılığımızda da, dinlenmek bilmeden, başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel saati gelip çatınca da uysalca öleceğiz ve orda, mezarın ötesinde, çok acı çektik, gözyaşı döktük, çok acı şeyler yaşadık diyeceğiz... Tanrı da acıyacak bize ve biz seninle canım dayıcığım, parlak, güzel, sevimli bir hayata kavuşacağız ve buradaki mutsuzluklarımıza sevecenlikle, hoşgörüyle gülümseyeceğiz ve dinleneceğiz... İnanıyorum buna dayıcığım, bütün kalbimle, tutkuyla inanıyorum... Dinleneceğiz! Dinleneceğiz!
Melekleri dinleyeceğiz, elmas gibi yıldızlarla kaplı gökleri göreceğiz. Dünyanın tüm kötülüklerinin, tüm acılarımızın, dünyayı baştan başa kaplayacak olan merhametin önünde silinip gittiğini göreceğiz ve hayatımız bir okşama gibi dingin, yumuşak ve tatlı olacak. İnanıyorum, inanıyorum buna! Zavallı, zavallı Vanya dayı, ağlıyorsun... Hayatında mutluluğu tadamadın, ama bekle Vanya dayı, bekle... Dinleneceğiz, Dinleneceğiz… (29)
"Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. Merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister." (30)
KAYNAKÇA:
1-(Tirmizî, "Cenâiz", 59)
2-(Tirmizi, Zühd 36, no: 2351)
3-(Müslim, Rikâk, 96)
4-(Buhârî, Tevhîd, 31)
5-(Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174)
6-(Ahmed b. Hanbel, V/272)
7-(Buhari, Marda,1; Müslim, Birr, 52. Tirmizi, Cenaiz,)
8-(Muvatta, Cenaiz 40; Tirmizi, Zühd 57, no: 2401)
9-(Müslim, Zühd 64)
10-(Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
11-(Tirmizi, Zühd, 56)
12-(Buhârî, Cenâiz 43)
13- (Müslim, Zikir, Dua, Tevbe ve İstiğfar, 73)
14-(Müslim, Dua, 71)
15-(Tirmizi, Kıyame, 54)
16-(Beyheki)
17-(Buhârî, Rikak 3)
18-Küçük Şey Yoktur.
19–Beksinski
20- Goethe
21- Anthony Jay Robbins
22- Mark Twain
23-Hz. Mevlâna (r.h)
24-Said-i Nursi (r.h)
25- Hz. Mevlâna(r.h)
26-Paula Hawkins
27-Blaise Pascal
28-Paulo Coelho
29- Anton Cehov, Uncle Vanya
30-Said-i Nursi (r.h)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.